Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

HAYVAN HAKLARI VE HUKUKİ STATÜLERİ

HAYVAN HAKLARI VE HUKUKİ STATÜLERİ

1. Giriş

Hayvan hakları, günümüzde giderek daha fazla önem kazanan ve dikkat çeken bir konudur. İnsanlar, dünya üzerinde yaşayan diğer canlıların da haklara sahip olduğunu kabul etmeye başladıkça, hayvan hakları konusu daha da ön plana çıkmaktadır. Hayvan hakları, hayvanların yaşam hakkı, refahı ve özgürlüğü gibi temel kavramları içerir. Bu haklar, insanların hayvanlarla olan ilişkilerini ve hayvanların yaşam koşullarını düzenlemek için temel bir çerçeve oluşturur. Hayvan haklarına verilen önem, insani bir sorumluluktur. Hayvanlar, acı çekebilme, mutlu olabilme ve özgürce yaşayabilme yetisine sahip canlılardır. Bu nedenle, onların haklarına saygı göstermek, insanlığın bir göstergesi olarak kabul edilir. Ayrıca, hayvan haklarının korunması, çevrenin ve ekosistemin dengesini de korur. Bir türün yok olması veya zarar görmesi, ekosistemi ve dolayısıyla insanları da etkiler. Hayvan hakları kavramı, birçok farklı alanı içerir. Bu haklar, hayvanların yaşam alanlarına ve doğal yaşamlarına saygı gösterilmesini, şiddete maruz kalmamalarını ve uygun bakım ve tedaviyi almalarını içerir. Ayrıca, hayvanların ticari amaçlarla istismar edilmesini önlemeyi ve bilimsel araştırmalarda kullanılmalarını sınırlamayı da içerir. Maalesef, dünya genelinde hala birçok hayvan hakları ihlali yaşanmaktadır. Endüstriyel çiftliklerdeki hayvanların kötü muamelesi, vahşi yaşam alanlarının tahrip edilmesi, yasa dışı avlanma ve ticari amaçlarla hayvan ticareti gibi sorunlar, hayvan haklarının ciddi bir şekilde ihlal edildiğini göstermektedir. [1] Günümüzde sosyal medyanın da etkisiyle hayvan haklarını ihlal eden bireylerin görüntüleri toplumun gündeminde yer etmektedir. Bunun en son örneği ülkemizde Eros isimli kediye şiddet uygulanması sonucu ölümüne sebep olan şahsın aldığı cezanın yetersizliği üzerinden hayvan hakları konusu tekrar gündeme gelmiştir. Bu makalede hayvanların Türk Hukukundaki statüleri ve hangi haklara sahip olduklarına ilişkin bilgiler vererek bu konuya ışık tutmayı amaçlayacağız.

2. Hayvan Haklarının Hayvana Karşı Olayları Çerçevesinde Değerlendirilmesi

5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile hayvan hakları düzenlenmektedir. Kanunun 1. maddesi ile bu kanunun amacı belirtilmektedir. Buna göre, “Bu Kanunun amacı; hayvanların rahat yaşamlarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktır.” şeklindeki düzenleme ile kanunun amacı belirtilmektedir. Aynı kanunun 14. maddesinde hayvanlarla ilgili yasaklar düzenlenmektedir. Bu yasaklar detaylı olarak ilgili maddede açıklanmış olup yasaklara uyulmadığı koşullarda idari para cezası veya adli cezalarla karşılaşılabileceği ilgili kanunun devamındaki maddelerde belirtilmiştir. İdari para cezaları açısından 14. madde incelendiğinde, “14’üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (e), (g), (h), (ı) ve (k) bentlerine aykırı davrananlara hayvan başına bin beş yüz Türk lirası; (f) ve (1) bentlerine aykırı davrananlara hayvan başına on bir bin Türk lirası; (d) bendine aykırı davrananlara iki bin Türk lirası; (n) bendine aykırı davrananlara hayvan başına iki bin Türk lirası idarî para cezası.”, adli cezalarla ilgili madde ele alındığında, “ 14’üncü maddenin birinci fıkrasının (m) bendinde düzenlenen yasağa aykırı davranmak suretiyle bir ev hayvanına veya evcil hayvana işkence eden veya acımasız ve zalimce muamelede bulunan kişi altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” [2] şeklinde düzenlemeler söz konusudur. İlgili cezalar açısında en önemli kriter hayvanın ev hayvanı veya evcil hayvan olmasıdır. Fakat kanunu lafzıyla yorumladığımızda sadece ev hayvanlarına zarar verenler ilgili maddeden sorumlu olacaktır. Bu sebeple hükmü lafzı yerine amacına göre yorumlamak kamu yararına ve hukuk düzenine daha fazla katkı sağlayacaktır. Bu temel yorum ayrımı son günlerde yaşanan bir olay kapsamında fazlasıyla gündemde yer bulmuştur. 1 Ocak 2024'te, sabaha karşı apartmanın asansörüne binen İbrahim K., Eros isimli kediyi orada görmüş ve tekmelemeye başlamıştı. Asansörden kaçan kedinin arkasından giden saldırgan, kediyi yakalayarak işkenceyle öldürmüştü. Saldırganın Eros’u işkenceyle öldürdüğü anlar sitenin güvenlik kamerasına yansımıştı. Bu hafta içerisinde sonuçlanan davada sanık 3 yıl hapis cezası almış fakat iyi hal indirimiyle cezası 2 yıl 6 aya indirilmiştir. Verilen kararda dikkat çeken hususların başında iyi hal indiriminin uygulanması gelmektedir. Sanık tarafından yapılan eylemin izahı bulunmamaktadır çünkü kediyi takip etmiş yakalamış ve işkence ederek öldürmüştür buna rağmen iyi hal indiriminden yararlanması kabul edilebilir değildir. Sanığın ifadesinde psikolojik çöküşü sebebiyle eylemleri gerçekleştirdiğini belirtmesi yeterli derecede iyi hal nedenini oluşturmamaktadır. Bunun yanı sıra hayvanların da insanlar gibi canlı olduğunu düşünürsek aynı eylemi bir insana karşı gerçekleştirdiği durumda da bu iyi hal indiriminden yararlanacak mıydı? Eros’un kedi olması sebebiyle ev hayvanı statüsünde bulunduğu görülmektedir. Ancak eğer bu işkenceye maruz kalan hayvan ev hayvanı olmasaydı bu ona daha az ceza verileceği anlamına mı gelecekti?  

3. Hayvanların Hukuki Statüleri

Hayvanların hukuk sistemindeki yerini daha net belirtmek açısından hayvanların hukuki statülerine ilişkin doktriner yorumları ele almak önem arz etmektedir. Bu konuya ilişkin 3 görüş bulunmaktadır. Bunlar hayvanı eşya sayan görüş, hayvanı kişi benzeri sayan görüş ve hayvana kişilik tanıyan görüştür. Hayvanı eşya sayan görüşe göre hukuken kişi sayılan birisi nasıl haklara sahipse borçlara da sahiptir. Roma hukukundan günümüze gelen bu görüşe göre hayvanlar bir eşya türüdür. İnsanlarla hayvanlar arasındaki farklardan biri olan insanın ayırt etme gücüne sahip olması ve aklını kullanarak hareket edebilmesi onu tanrılar ve hayvanlar arasında bir statü kazanmasına sebep olmaktadır. Hayvanlar ise insanların amaç ve isteklerini gerçekleştirmek için dünyada bulunan eşyalardır. Farklı düşünürler tarafından farklı yorumlamalar söz konusu olsa da çoğunluk görüşü hayvanlar eşya olmasına rağmen hayvanlara yine de işkence edilmemeli, iyi davranılmalı, merhametli olunmalı ve üzerlerinde deneyler yapılmamalıdır. Hayvanlar yaşama hakkına en az insanlar kadar sahip olmasına rağmen insanlar hayvanların efendileri olması sebebiyle hukuki anlamda eşya statüsünde bulunmaktadırlar. Bir diğer görüş ise hayvanı kişi benzeri sayan görüştür. Bu görüşe göre hayvan ve insan denk olmasa bile hayvanların insanlardan farklı bir hukuk öznesi olarak hukuki düzende yer alması gerektiğini savunmaktadır. Nasıl şirketler ve kurumlar tüzel kişilik olarak hukuk sisteminde yer buluyorsa aynı şekilde hayvanların da buna benzer bir statüyle hukuk sisteminde yer alması gerektiğini savunan bir görüştür.  Son görüş ise hayvana kişilik tanıyan görüştür. Bu görüş ile hayvanların da insanlar kadar olmasa da ayırt etme gücüne sahip acı ve benzeri duyguları hissedebilen canlılar olması sebebiyle onların da hukuki kişiliğe sahip olmasını destekleyen görüştür. Bu sebeple hayvanlara tanınması gereken bağımsız olması gerektiği ve hatta nasıl ceninine bir hukuki statü tanımlanarak yaşam hakkına haiz duruma getiriliyorsa hayvanların da en az cenin kadar hukuk sistemlerinde kişiliğe sahip olması gerektiği belirtilmektedir. [3] Türk hukukunda ise hayvanlar TMK maddeleri uyarınca hayvanların hak ve borçlara haiz olmaması sebebiyle farklı, sui generis, bir eşya niteliğinde karşımıza çıkmaktadırlar. Ancak bu demek değildir ki insanların hayvanlar üzerindeki mülkiyet hakkı sınırsızdır. Hayvanların hukuki statülerini en net çizen kanun 5199 sayılı Hayvan Koruma kanunudur. Yine TCK’da hayvan kişilik sıfatına haiz olmaktan ziyade daha çok mal nitelendirmeleriyle karşımıza çıkmaktadır.

4. Sonuç

Günümüzde toplumların gelişmesiyle hayvanlara verilen önem artmaktadır. Geçmiş çağlarda bir canlıdan ziyade tanrının insanlığa armağanı eşyalar olarak nitelendirilen hayvanlar gün geçtikçe hukuki alanda kendilerine yer açmış ve bugün geldiğimiz noktaya gelmişlerdir. İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için hayvansal gıdalara ve hayvanlardan temin edilen malzemelere ihtiyacı göz ardı edilemez boyuttadır. Ancak bu demek değildir ki bu hayvanlara şiddet uygulanıp belki üzerlerinde deneyler yapıp günün sonunda öldürmek hukuka uygundur. Hukukun canlı bir yapıya sahip olmasının bir güzel yanı da gün geçtikçe gerekli eksiklikler giderilerek toplumun dengesinin sağlanmasıdır. Gerek Türkiye’de gerekse dünyada hayvanlara yönelik şiddet, işkence ve öldürme eylemlerinin azalması belki de son bulması için hayvanların insana benzer bir hukuki statüye sahip olarak daha fazla hakka ve onlara karşı işlenen suçlarda daha ağır yaptırımlara ihtiyaç vardır.

Stj. Av. Mustafa Emre Batmaz


Kaynakça:

1. Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi

2. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu

3. CUMALIOĞLU, Emre: ‘’ Aslen Kazanım Hükümlerinin Hayvanların Yeni Hukuki Statüsü Bakımından Yorumu’’, Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2022, S.2, 1.B, s.443-466

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN