18.11.2017 tarihli ve 30242 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 25.10.2017 tarihli kararında, başvuru sahibinin 7 yıldır devam eden tazminat davasında makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ve bu nedenle manevi tazminata hükmedildi.
Hükme bağlanan başvuruda, başvurucu hatalı tedavi uygulanması nedeniyle maddi ve manevi varlığın korunması ve geliştirilmesi hakkının, operasyonu gerçekleştiren doktor aleyhine açılan tazminat davasında duruşmaların gizli yapılması yönündeki talebin reddi nedeniyle özel hayatın gizliliği hakkının ve davanın makul sürede sonuçlandırılamaması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına dayanmıştır.
Başvurucu, 17.4.2009 tarihinde meme küçültme operasyonu geçirmiş ve bu operasyon neticesinde sağ memesini ve meme ucunu yitirdiğini, sol memesinin biçimsiz bir hal aldığını, bu durumun oluşmasında operasyonu gerçekleştiren doktorun kusurunun bulunduğunu ileri sürerek ilgili doktor hakkında suç duyurusunda bulunmuş, aynı zamanda maddi ve manevi zararlarının giderilmesi için söz konusu doktor aleyhine tazminat davası açmıştır.
Tazminat davasında mahkeme, başvurucunun “gizlilik talebiyle ilgili karar verilmesine yer olmadığına” dair karar vermiştir. Ayrıca, söz konusu tazminat davasında ceza davası sonucunda verilecek kararın beklenmesine ve bu nedenle söz konusu karar kesinleşinceye kadar dosyanın askıya alınmasına karar verilmiştir.
Başvurucunun başvurusu değerlendiren Anayasa Mahkemesi, dava dosyasında başvurucunun göğüs bölgesini gösteren ameliyat öncesi ve sonrası fotoğrafların sunulduğunu, bu fotoğraflarda kişinin yüzünün görünmediğini ancak dosya kapsamında başvurucunun kimliğini ortaya koyan bilgilerin mevcut olduğunu gözeterek, kadın olan başvurucunun göğüs bölgesine ait fotoğraflarını ve sağlık bilgilerini içeren dava dosyasının gizli kalmasını istemesinin özel hayatın gizliliğine ilişkin makul ve savunulabilir bir talep olduğuna, bu nedenle derece mahkemesinin gizlilik talebiyle ilgili karar verilmesine yer olmadığına dair kararının Anayasa’nın 20. maddesinde yer alan özel hakkının gizliliği hakkını ihlal ettiğine hükmetmiştir. Anayasa Mahkemesi ayrıca başvurucunun tazminat davasında makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasını ise kabul edilebilir buldu.
Anayasa Mahkemesi, ceza davasının sonucunun beklenmesi noktasında takdirin ilgili usul hükümleri uyarınca, derece mahkemesine ait olmasına rağmen; hukuk mahkemelerinin ceza davasının sonucunu beklemek için yargılamayı uzun bir süre ertelemesinin uygun olmadığına dikkat çekti ve ilk derece mahkemesince, yaklaşık 7 yıl süreyle ceza davasında verilecek kararın beklenmesinin, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkını ihlal ettiğine hükmetti.
Anayasa Mahkemesi, sadece ihlal tespitiyle yetinmeyerek; Anayasanın 20. güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının ihlali nedeniyle 8.000 TL, Anayasanın 36. maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkının ihlali nedeniyle 9.600 TL manevi tazminatın başvurucuya ödenmesine de ayrıca karar verdi.
Kaynak: Resmi
Gazete