1985 doğumlu olan ve Sincan T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (Kurum) Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ile ilgili terör suçlarından tutuklu olarak bulunan Fatih Dokur’un , meslek yüksekokulları ile açık öğretim ön lisans programlarından mezun olan başarılı öğrencilerin lisans programlarına geçiş yapmaları ile ilgili olan 2017 yılı Dikey Geçiş Sınavına (DGS) girme talebi Kurum tarafından reddedildi.
Sınava girme talebinin reddedilmesi işlemine karşı Fatih Dokur tarafından infaz hakimliğine yapılan başvuru işlemin mevzuata uygun olduğu gerekçesiyle reddedildi. Fatih Dokur tarafından bu karara karşı yapılan itiraz da 15/6/2017 tarihinde reddedildi. Fatih Dokur itirazının reddedilmesi üzerine, eğitim hakkının ihlal edildiği iddiası ile konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı.
Başvurucunun sınava girme talebinin reddedilmesinin dayanağı, 15 Temmuz sonrasında çıkarılan ve 6/2/2018 tarihli ve 7083 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'la kabul edilerek yasalaşan 677 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin KHK'nın “Sınavlara ilişkin tedbirler" kenar başlıklı 4. maddesi ile getirilen düzenlemedir. Söz konusu düzenleme ile terör suçlan sebebiyle tutuklu veya hükümlü olarak ceza infaz kurumunda bulunanların olağanüstü hal süresince ve ceza infaz kurumlarında barındırıldıkları süre boyunca ülke genelinde uygulanan merkezi sınavlara giremeyecekleri hükme bağlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi henüz yayımlanmamış olan 24/5/2018 tarihli kararı ile KHK ile getirilen düzenleme ve devletin ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülere eğitim-öğretim imkanı sağlaması yönünde pozitif bir yükümlülüğü olmadığının yanı sıra 15 Temmuz sonrası getirilen yeni düzenlemenin amacı da değerlendirilerek, terör suçundan tutuklu olan başvurucun DGS sınavına katılma başvurusunun reddedilmesine dair işlemin eğitim hakkının ihlali teşkil etmeyeceğine hükmetti.
Anayasa Mahkemesi’nin kararında, tutuklu ve hükümlülerin eğitim hakkına yönelik değerlendirmelerde tutuklu ve hükümlüler açısından ceza infaz kurumunda bulunmanın doğal ve kaçınılmaz sonuçlan gözönünde tutulması gerektiği, tutuklu ve hükümlülerin temel hak ve hürriyetlere genel olarak sahip olmaları, bu hakların tutuklu ve hükümlüler için ceza infaz kurumu dışındaki bireyler kadar güvence altına alındığı anlamında değerlendirilmemesi gerektiği ve ceza infaz kurumlarının işlevi ve amacı kapsamında tutuklu ve hükümlülerin haklan ceza infaz kurumuna girmekle zaten sınırlandığı belirtildi. Ayrıca kararda, Anayasanın 42. maddesi de devlete ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülere eğitim-öğrenim imkanı sağlanması yönünde pozitif bir yükümlülük yüklemediği üzerinde duruldu.
Kararda, 677 sayılı KHK öncesinde, Anayasa’da anılan şekilde bir pozitif yükümlülük bulunmamasına karşın, ilgili mevzuatta yer verilen düzenlemeler çerçevesinde, ceza infaz kurumlarındaki tüm tutuklu ve hükümlülerin DGS de dahil olmak üzere bazı merkezi sınavlara katılabilmelerine imkan verecek düzenlemeler yer almasına rağmen, 677 sayılı KHK ile terör suçlarından tutulu ve hükümlü olanlar yönünden istisna getirilmesinin; darbe teşebbüsü sonrasında terör suçlan kapsamında çok sayıda kişinin tutuklanması ve mahkum olması, ceza infaz kurumu görevlilerinin sayısının da önemli ölçüde azalmış olması ve ceza infaz kurumlarının disiplin ve güvenliği için terör suçlularının bir araya getirilmemesi nedenlerine dayandığı belirtildi.
Tüm bu hususları bir arada değerlendiren Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 42. maddesinin devlete ceza infaz kurumlarında bulunan tutuklu ve hükümlülere eğitim öğrenim imkanı sağlanması yönünde pozitif bir yükümlülük yüklemediği de göz önünde bulundurarak, ceza infaz kurumlarında terör suçlarından tutuklu ve hükümlü olarak bulunan kişilerin merkezi sınavlara katılmalarına imkan tanıyıp tanımamanın kanun koyucunun takdirinde olan bir husus olduğuna, bu nedenle mevcut başvurunun kendine has koşullan altında terör suçlarından tutuklu olarak ceza infaz kurumlarında bulunan başvurucunun merkezi bir sınav olan DGS'ye girmesine izin verilmemesinin başvurucunun eğitim hakkını ihlal ettiğinden söz etme olanağı olmadığına ve bu nedenle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verdi.
Kaynak: anayasa.gov.tr