Süleyman Göksel Yerdut 2013 yılında İzmir'deki Gezi Parkı protestoları sırasında gözaltına alınmış ve karakolda kolu kırılmıştı. Çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderilen Yerdut, gözaltı sırasında kolunun kırılması nedeniyle polis hakkında suç duyurusunda bulunmuş ama savcılık Yerdut hakkında "İşkence kanıtı olsun diye kendi kolunu kırdı" ididasında bulunmuştu. Yerdut, savcının iddiasının aksine, kolunun gözaltına alındığı sırada polis tarafından atılan tekme nedeniyle kırıldığını savunmuştu.
Yerdut, gözaltına alınmasına kadar hiçbir sağlık probleminin bulunmadığını, gözaltına alındığı sırada kendisine ters kelepçe uygulandığını, sağlık raporu alınmasından sonra bir polis memuru tarafından koluna tekme atıldığını, bir diğeri tarafından ise ayaklarına tekme atıldığını, zor kullanılarak parmak izinin alındığını, gördüğü kötü muamele sonucu kolunun kırıldığını, hapishanede kaldığı sürede tedavisinin gereği gibi yaptırılmaması nedeniyle kolunun iyileşmediğini ve tahliye olduktan sonra ameliyat olmak zorunda kaldığını belirterek şikayetçi olmuş, ancak takipsizlik kararı verilmişti.
Savcının takipsizlik kararına yapılan itiraz Karşıyaka 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde aynı yılın kasım ayında reddedilmiş, kolu kırılan Yerdut, konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşımıştı.
Anayasa'nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında koruma altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı ile Anayasa'nın 36. maddesinde koruma altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri süren Yerdut, ihlalin tespiti ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştu.
Anayasa Mahkemesi, sürecin bir bütün olarak değerlendirildiğinde devletin hüküm ve kontrolü altında bulunan bir zaman diliminde meydana gelen yaralanma olayına ilişkin etkili, özenli, sorumluların tespiti ve maddi gerçeğin ortaya çıkarılması amacına yönelik bir soruşturma yürütülmesi konusunda gerekli özenin gösterilmediği sonucuna ulaşarak başvurucunun gözaltı işlemleri sırasında Anayasa’nın 17. maddesinin 3. fıkrasında güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı yönünden usul yükümlülüğünün ihlal edildiğine ve başvurucuya 15.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
Ayrıca, söz konusu kararla ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılması gerektiğine hükmederek gözaltı işlemlerini gerçekleştiren polislerin yargılanmasının önünü açtı.
Kaynak: Resmi Gazete