Anayasa
Mahkemesi tarafından 2019/17969 numaralı “Faysal Çiftçi ve Diğerleri” başvurusu
08.06.2023 tarihinde sonuçlandırılarak 06.10.2023 tarihli 32331 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlandı.
Başvurunun
konusu; İlk Derece Mahkemesi’nin, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin
bozma ilamı kapsamında, işçilik alacağının ödenmesine karar verilmesi talebiyle
açılan belirsiz alacak davasının; başvurucuların çalışma süresi ve ücretini
bildiği, bu sebeple dava konusu kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin
ve asgari geçim indirimi ücret alacaklarının miktarını belirleyebilme imkânına
sahip olduğu için anılan alacak kalemleri yönünden belirsiz alacak davası
açılmasında hukuki yarar bulunmaması sebebiyle dava şartı yokluğu gerekçesiyle
reddedilmesi nedeniyle mahkemeye erişim hakkının, yargılamanın uzun sürmesi
nedeniyle de makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına
ilişkindir.
Başvurucular,
Dava açtıktan dört sene sonra Yargıtayın hukuki yarar yokluğundan bozma kararı
vermesiyle de alacaklarının zamanaşımına uğradığını, 22. Hukuk Dairesinin katı
yorumu nedeniyle yeniden dava açma imkânının da ortadan kalktığını ifade ederek
hak arama hürriyetlerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
Yapılan
incelemede ilgili başvuru daha önceki tarihli İsmail Avcı başvurusuna benzer
bulunarak; başvurularda davaların devam etmesini sağlayacak diğer imkânlar
denenmeden dava şartı yokluğundan davaların reddedilmesi nedeniyle Anayasa'nın
36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki
mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla
ihlalin mahkeme kararlarından kaynaklandığına kanaat getirilmiştir.
Karar
gerekçesinde aynen; “6100 sayılı Kanun, usule aykırı olarak düzenlenen dava
dilekçelerinin usulüne uygun hâle getirtilmesi için hâkime güçlü yetkiler
vermektedir. Hâkime bu yetkilerin tanınmasının amacı davacının maddi hakkının
birtakım şekil eksiklikleri sebebiyle usule feda edilmesinin önlenmesi ve bu
suretle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan mahkemeye erişim
hakkından yararlanmasının sağlanmasıdır. Dolayısıyla hatalı olarak belirsiz
alacak davası biçiminde açıldığının düşünülmesi hâlinde davanın genel eda
davası olduğu kabul edilerek başvurucuların talep sonucunu netleştirmesi için
başvuruculara süre verilmesinin davanın usulden reddi biçimindeki ağır bir
müdahaleden kaçınılmasını sağlayacak bir araç olduğu görülmektedir.”
şeklinde ifadelere yer verilmiştir.
Sonuç olarak Anayasa Mahkemesi tarafından, başvurucuların şartlar oluşmadan açtıkları belirsiz alacak davalarının dava şartı yokluğundan reddedilmesinin -usul hukukundaki imkânlar gözetildiğinde- başvurulabilecek son çare olmadığı değerlendirilerek; davanın hatalı olarak belirsiz alacak davası biçiminde açıldığını düşünüldüğü durumlarda, dava şartı yokluğundan davanın reddedilmesi yerine davanın genel eda davası olduğu kabul edilerek davacıya talep sonucunu netleştirmesi için süre verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Kaynak: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/10/20231006.pdf