Anayasa Mahkemesi 2019/4055
başvuru numaralı Hüseyin Nuri Mutlu başvurusunda, hükümlü olarak bulunduğu
infaz kurumunun kişisel verilerini diğer kamu kurum ve kuruluşlarıyla
paylaşılmasını özel hayatta saygı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını
isteme hakkının ihlal ettiğinin kabul edilebilir olduğuna ilişkin 11/01/2023
tarihinde karar vermiştir.
Başvurunun konusu ceza infaz
kurumunda bulunan başvurucunun kurum aracılığıyla diğer kurum ve kuruluşlara
gönderdiği dilekçelerin üst yazılarında tutuklama, suç türü ve kimlik
bilgilerine rızası olmaksızın yer verilmesi nedeniyle özel hayatta saygı
kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının ihlalidir. Başvurucu
bu ihlalin giderilmesi için İnfaz Hakimliğine başvurmuş ancak bu başvurusu
reddedilmiştir. Daha sonrasında bu karar karşı Bingöl 1. Ağır Ceza Mahkemesine
itiraz etmiştir. Ancak mahkeme infaz hakimliğinin kararında bir isabetsizlik
görülmediğinden itirazın reddine karar vermiştir.
Somut olayda başvurucunun suç türü,
tevkif numarası ve detaylı kimlik bilgileri şeklindeki genel nitelikli kişisel
verileri 6698 sayılı Kanun’un 5. Maddesine göre ilgili kişinin açık rızası
olmaksızın işlenemez ve 8. Maddesine göre ilgili kişinin açık rızası olmaksızın
aktarılamaz. Başvurucunun söz konusu kişisel verilerinin anılan Kanun’un
28. Maddesi gereğince milli savunmayı,
milli egemenliği, kamu güvenliği, kamu düzenini veya ekonomik güvenliği
sağlamaya yönelik olarak kanunla görev ve yetki verilmiş kamu kurum ve
kuruluşları tarafından yürütülen önleyici, koruyucu ve istihbari faaliyetler
kapsamında veya infaz işlemlerine ilişkin olması halinde başvurucunun açık rızası
olmaksızın söz konusu kamu kurum ve kuruluşları ile yargı makamları veya infaz
mercileri tarafından işlenebilmesi ya da aktarılabilmesi mümkündür. Bununla
birlikte başvurucunun genel nitelikli kişisel verilerinin bu durumlar dışında
işlenmesinin veya paylaşılmasının ise açıkça bir kanun ile düzenlenmesini veya
başvurucunun açık rızasının varlığını gerektirdiği şüphesizdir.
Bu açılamalar çerçevesinde somut
olayda özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunması hakkına
yapılan müdahalenin yukarıda incelenen mevzuat gözetildiğinde kanuni
dayanağının bulunmadığı açıkça görülmektedir.
Anayasa mahkemesi, olayların
başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve
olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Somut olayda başvurucunun
kuruluşlara hitaben yazdığı dilekçelerin Kurum aracılığı ile gönderildiği üst
yazıda suç türü, tevkif numarası ve detaylı kimlik bilgilerinin, dolayısıyla
kişisel nitelikteki birtakım verilerinin rızası dışında paylaşıldığı iddiası
söz konusudur. Bu durumda başvurucunun bilgilerinin belirli bir gerçek bir kişi
hakkındaki bilgi kapsamında olduğu dikkate alındığında bu bilgilerin başvurucunun
rızası olmaksızın paylaşılması kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı
kapsamından ihlal oluşturmaktadır.
Açıklanan nedenlerle Anayasa Mahkemesi Anayasa’nın 20. Maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar vermiştir.
Kaynak:
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/04/20230412-3.pdf