Anayasa Mahkemesi, üniversitelerde bildiri dağıtmak, afiş veya pankart asmaya ve izin almadan toplantı düzenlemeye disiplin cezası getiren YÖK Kanunu'nun ilgili maddesini iptal etti. AYM, CHP’nin 2 Şubat 2023 tarihinde yaptığı başvuru üzerine 7437 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un bazı maddelerinin iptal talebini 22 Şubat 2024 tarihinde görüştü. Buna göre, YÖK Kanunu'nun 54'üncü maddesinde kınama disiplin cezasını gerektiren haller arasında sayılan "Yükseköğretim kurumu içinde izinsiz olarak bildiri dağıtmak, afiş veya pankart asmak" hükmü Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edildi. AYM’nin kararının gerekçesi 19/04/2024 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlandı.
Kararın gerekçesinde, ifade özgürlüğünü sınırlamaya yönelik bir kanuni düzenlemenin şeklen var olmasının yeterli olmadığı, yasal kuralların keyfiliğe izin vermeyecek şekilde belirli ve öngörülebilir nitelikte olması gerektiğine işaret edildi. Düşüncenin, henüz ifade edilmeden önceden izne bağlanması, denetlenmesi veya tümden yasaklanmasının, idarenin denetiminden geçirilmeksizin, izni alınmaksızın açıklanan düşüncelerin yaptırıma tabi tutulması suretiyle kategorik olarak engellenmesinin, ifade özgürlüğüne yönelik ağır sınırlama örnekleri olduğu vurgulandı. Bu tür sınırlamaların, kişi ve grupların düşüncelerini açıklamadan önce sıkı bir oto sansüre tabi tutmaları sonucunu doğurduğu belirtilen kararda, şöyle denildi:
"Kişilerin dikkat çekme, kamuoyu oluşturma gibi amaçlarla bildiri dağıtma, afiş veya pankart asma benzeri eylemleri tercih etmelerinin, bu tür yöntemlerin daha az külfetle daha çarpıcı biçimde geniş kitlelere ulaşmalarına imkân tanıması bakımdan önemli olduğu şüphesizdir. Bu tür materyallerin asılmasına, dağıtılmasında şekli veya maddi anlamda herhangi bir sınır öngörülmeksizin izin şartı getirilerek bu hususun disiplin yaptırımına bağlanması ifade özgürlüğünün kategorik olarak sınırlandırılması sonucunu doğurur niteliktedir."
Bu tür eylemlerin doğurabileceği zararların önüne geçmenin daha uygun ve hafif yöntemlerle sağlanmasının mümkün olduğuna işaret edilen kararda, "Bu bağlamda yükseköğretim kurumlarında ifade özgürlüğünün kullanılmasının, Anayasa'da öngörülen güvencelerine uygun şekilde kolaylaştırılması yerine, alanının oldukça dar bir çerçeveye sıkıştırılmasına neden olan kuralın, demokratik toplumda zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamaya hizmet etmediği açıktır" denildi. Kararda, bu yaptırımın demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı vurgulandı.
Yine söz konusu yasada bir haftadan bir aya kadar okuldan uzaklaştırmayı gerektiren "Yükseköğretim kurumuna ait kapalı veya açık mahallerde yetkililerden izin almadan toplantılar düzenlemek" yaptırımı da Anayasa'ya aykırı bulundu. Kararda, bu kuralın yüksek öğretim öğrencilerinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını sınırlandırdığı vurgulandı. Kararda, "Bu itibarla Anayasa'nın toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı bakımından özel olarak öngördüğü güvenceyi dikkate almayan kuralın Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen, sınırlamanın Anayasa'nın sözüne aykırı olamayacağı hükmüne aykırılık teşkil ettiği sonucuna varılmıştır" denildi.
Ayrıca söz konusu yasada yine "suç işlemek amacıyla kurulan bir örgüte üye olmamakla birlikte, örgüt adına faaliyette bulunmak veya örgüte yardım etmek" eylemi üniversiteden atılma nedeni olarak sayılmıştı. Yüksek Mahkeme, bu düzenlemeyi de iptal ederken gerekçesinde, kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadan idari bir kararla, bu eylemden dolayı öğrencilerin üniversitelerden atılamayacağını vurgulandı. Gerekçede, şu değerlendirme yer aldı:
"Nitekim suç ve cezayı düzenleyen hükümlere aykırı bir fiili tespit etmek, suç işlendiğini tespit etmek ve faili suçlu saymak anlamını taşımaktadır. Dolayısıyla yükseköğretim kurumundan çıkarma şeklindeki sınırlama tek başına Anayasa'nın 38. maddesi kapsamında bir ceza olarak nitelendirilemeyecekse de bu tedbirin henüz kişi hakkında suç işlediğine dair kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı bulunmaksızın kişinin o suça ilişkin eyleminin tespit edilerek uygulanmasının masumiyet karinesine aykırılık teşkil edeceği kanaatine varılmıştır.
İptal hükmü kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak 9 ay sonra yürürlüğe girecek.
Kaynak: AYM’nin 22/2/2024 tarihli 2023/78 Esas, 2024/55 Karar Numaralı kararı (https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2024/04/20240419-4.pdf )