Wisconsin
Kenosha'da, Ağustos 2020'de, polisin siyahi Jacob Blake'i vurmasını protesto
eden göstericilere, Kyle Rittenhouse tarafından yarı otomatik tüfekle açılan ateş sonucu
iki kişi hayatını kaybetmiş, bir kişi ağır yaralanmıştı. Kyle
Rittenhouse, hakkındaki tüm suçlamalardan beraat etti. Jüri üyeleri,
Rittenhouse’un eylemlerinin meşru savunma kapsamında kaldığını ileri sürerek
onu beş suçlamadan da akladı.
Bu haber
sonrasında başta ABD olmak üzere tüm dünyada “meşru savunma” kavramı
tartışılmaya başlandı. Pek çok devletin hukuk sisteminde “meşru savunma”
kavramı yer almakla birlikte; her ülkenin, hatta federal yapıya sahip ülkelerde
her eyaletin konuya yaklaşımı farklılık gösterebilmektedir.
Amerikan
Ceza Hukuku ve Amerikan Anayasası özelinde, “meşru savunma (self
defence)” kurumu Anayasa ile koruma altına alınmış olan doğal bir hak şeklinde
düzenlenmiştir. Birçok eyaletin Anayasası’na göre de kişinin yaşamının,
hürriyetinin ve malvarlığının savunulması devredilemez, kişiye bağlı ve doğal
bir hak olarak görülmektedir. (1)
“Meşru savunma” Türk Hukuku’nda da
hukuka uygunluk nedeni olarak düzenlenmiş olmakla birlikte, meşru savunmanın
varlığının kabulü için saldırıya ilişkin ve savunmaya ilişkin birtakım
sınırlara uyulması gerekmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun “Meşru savunma ve
zorunluluk hali” başlıklı 25. Maddesi aynen;
“Meşru savunma ve zorunluluk hali
Madde 25- (1) Gerek kendisine ve gerek başkasına ait
bir hakka yönelmiş, gerçekleşen, gerçekleşmesi veya tekrarı muhakkak olan
haksız bir saldırıyı o anda hal ve koşullara göre saldırı ile orantılı
biçimde defetmek zorunluluğu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza
verilmez.” şeklindedir.
Meşru savunmanın var olabilmesi için
gerekli olan şartlar Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2016/13735 E. 2016/12928 K.
sayılı 29.09.2019 tarihli kararında aşağıdaki şekilde ifade edilmiştir:
“Gerek öğretide gerekse yerleşmiş
yargısal kararlarda vurgulandığı üzere; 765 sayılı TCK’nın 49/2 ve 5237 sayılı
TCK’nın 25/1. maddelerinde düzenlenen ve hukuka uygunluk nedenlerinden birini
oluşturan meşru savunma, hukuka aykırılığı ortadan kaldırmakta ve bu
nedenle de eylemi suç olmaktan çıkarmaktadır. Bir olayda meşru savunmanın
oluştuğunun kabul edilebilmesi için saldırıya ve savunmaya ilişkin şartların
birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
1- Saldırıya ilişkin şartlar:
a) Bir saldırı bulunmalıdır.
b) Bu saldırı haksız olmalıdır.
c) Saldırı meşru savunma ile
korunabilecek bir hakka yönelik olmalıdır. Bu hakkın, kişinin kendisine veya
bir başkasına ait olması arasında fark yoktur.
d) Saldırı ile savunma eşzamanlı
bulunmalıdır.
2- Savunmaya ilişkin şartlar:
a) Savunma zorunlu olmalıdır. Zorunluluk
ile kastedilen husus, failin kendisine veya başkasına ait bir hakkı
koruyabilmesi için savunmadan başka imkanının bulunmamasıdır.
b) Savunma saldırana karşı olmalıdır.
c) Saldırı ile savunma arasında oran
bulunmalıdır.
Amerikan Hukuku’nda da meşru savunmanın
varlığı için benzer koşullar aranmakla birlikte Rittenhouse kararından da
anlaşılacağı üzere; “meşru savunma” nın kapsamı Türk Hukunda olduğundan daha
geniş yorumlanabilmektedir.
Rittenhouse’un “meşru savunma” hakkını
kullandığı gerekçesiyle aklanması ile birlikte; pek çok kişinin “meşru savunma”
nın kapsamı ve sınırları konusunda yanılgıya düşme ihtimali bulunmaktadır.
Meşru savunmanın varlığından söz edebilmek için; savunmada kullanılan kuvvetin
saldırıyı defetmek için gerekli olması ve başka bir şekilde bu saldırının
defedilme imkânı bulunmaması gerekmektedir. Örneğin; elinde silahı olan bir
kişiye karşı, silahı bulunmayan kişi tarafından saldırı gerçekleştirilmesi
halinde, savunma için hayati bölgelere ateş edilmesi halinde meşru savunmanın
vuku bulacağını söylemek oldukça güç olacaktır.
Amerikan yargısındaki genel bakış açısına
göre; saldırıya uğrayanın ölümcül kuvvet uygulamak suretiyle kendisini
savunabilmesi için dürüst ve makul olarak; yakın ve mutlak bir şekilde
yaşamına, vücut bütünlüğüne karşı tehlike bulunması gerekmektedir.
Bununla birlikte; saldırıyla savunma
arasında orantı bulunmasının gerekmesinin yanı sıra; kullanılan aracın da
yalnızca saldırıyı defetmeye yetecek nitelikte olması gerekmekte ve bu konuda
da orantılılık değerlendirmesi gerekmektedir.
ABD’de son dönemde çıkan içtihatlar ve
yeni düzenlemeler ile birlikte; meşru savunmanın kapsamının genişlediği
gözlemlenmektedir. Pek çok ülke mevzuatında kendine yer bulan “meşru savunma”
kavramı, benzer temel ilkeler çerçevesinde düzenlenmiş olsa da “meşru savunma”
nın sınırlarının ve koşullarının değerlendirilmesi ülkeden ülkeye hatta
eyaletten eyalete farklılık gösterebilmektedir. Dolayısıyla meşru savunmanın
kapsamı ve sınırları konusunda yanılgıya kapılmamak için “Kyle Rittenhouse”
kararına bu bakış açısıyla bakılmalı ve meşru savunma konusunda Türkiye’deki
düzenlemelerin ve uygulamanın ABD’de olduğu gibi geniş yorumlanmadığı göz
önünde bulundurulmalıdır.
Kaynak: