Kovuşturma safhasında aslolan sanığın duruşmada hazır bulunması, “yüzyüzelik” ve “doğrudan doğruyalık” ilkelerinin uygulanmasıdır. Savunmanın esas olması nedeniyle, kişi hürriyeti ve güvenliğinin tedbiren veya cezaen kısıtlanması kararları, bireyin yokluğunda verilemez.
İstinaf Mahkemesi, verdiği yakın tarihli bir karar ile sanığa yokluğunda yargılamanın yapılacağının bildirilmemesine rağmen yokluğunda yargılama yapılarak karar verilmesinin kesin hukuka aykırılık olduğuna hükmetti.
Yerel Mahkeme tarafından sanığa çıkartılan duruşma gününü bildirir tebligatta; İcra ve İflas Kanunu 394. Maddesinin 5. bendi ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 195. Maddesi uyarınca “duruşma gün ve saatinde gelmediği takdirde yargılamanın yapılacağı ve yokluğunda bitirileceği” ihtaratına yer verilmemiştir.
Söz konusu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran sanık tarafından yapılan istinaf incelemesi neticesinde; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi tarafından söz konusu ihtaratın mutlaka yer alması gerektiğine hükmedilmiştir.
Zira, istinaf yoluna başvuran sanık tarafından Mahkemece kendisine çıkarılan tebligatta yalnızca “Mazeretiniz olmadığı halde duruşmaya gelmediğinizde zorla getirileceğiniz, hakkınızda yakalama kararı verilebileceği” ihtaratının yer aldığı görülmüştür.
İstinaf Mahkemesi tarafından tebligatta, sanığın yokluğunda yargılamanın yapılacağı yönünde ihtaratın bulunmamasına istinaden sanık yokken yargılama neticesinde tesis edilen hükmün kesin olarak bozulmasına karar verilmiştir. Bu karar ile birlikte yargılama hakkı bulunan sanığa bu hakkı kullanma olanağı sağlandığı görülmektedir.
Kaynak:
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi 15.01.2020 tarihli 2019/5258
E. 2020/48 K. sayılı karar