Uluslararası Yatırım Anlaşmazlıklarının Çözüm Merkezi tarafından, 9 Nisan 2015’te verilen bir karar bir Slovak Bankası ve onun hissedarları tarafından Yunanistan’daki 2012 Özel Sektör Katılım Programı(PSI) tahvil kesintilerine karşı olan bir davanın kolektif eylem şartının aktifleşmesiyle reddine karar verilmiştir.
Postova Bank(Bir Slovak Bankası) ve onun hissedarlarından (Istrocapital SE) Özel Sektör Katılım Programı(PSI) için Yunanistan’a karşı Uluslararası Tahkim Davası açmış olup; Yunanistan’ın uluslararası anlaşmaları ihlal ederek 2012 yılında Yunan tahvillerine yapmış oldukları yatırımları değerinden mahrum bırakan tedbirler uyguladığı iddiası ileri sürmüştür.
Davanın olgusal arka planına ilişkin olarak; 2008’deki küresel ekonomik krizden dolayı Yunanistan’ın büyük bir sıkıntılı ekonomik dönem yaşadığını vurgulamak önemlidir. Yunan Devleti’nin yükümlülükleri arasında; Postova Bankası tarafından farklı zamanlarda düzenlenen 5 adet Yunan Devlet tahvil serisinin tutulması vardı. Bu bonolar Yunan Tahvil Sahipleri Kanununun uygulanması ile birlikte 2012 kesintisine tabi olması ile Yunan Devleti devlet borç yapılandırmasını uygulamak için zorunlu hale getirilmiştir. Bu bonolar, Yunan hükümetinin devlet borç yapılandırmasını uygulaması amacıyla onaylamak zorunda olduğu Yunan Tahvil Sahipleri Kanununun uygulanması ile birlikte 2012 kesintisine tabi olmuştur.
Buna göre davacılar, Yunanistan-Slovakya arasındaki “Yatırımların Korunması Anlaşması” uyarınca zararlarına karşılık olarak tazminata hak kazandıklarını iddia etmektedirler.
Söz konusu ana konu; bir tarafta Istrokapital’in Postova Bankasında tutulan hisselerinin ve diğer tarafta ise Postova Bank tarafından kazanılan tahvillerin Yunanistan- Slovakya arasındaki Yatırımların Korunması Anlaşması kapsamında korunmasına karar verilip verilmemesidir. Eğer cevap olumlu olsa idi, o zaman söz konusu Mahkemenin tazminat talebini değerlendirme yetkisi olurdu.
İlk olarak, Istrokapital’in Postova Bank’daki hisselerinin yatırım olarak korunabilir ve tazmin edilir olup olmadığı yani bağımsız ve ayrı tüzel kişiliğe sahip, hissedarlarından ayrılan, kendi malvarlığına, haklarına, yükümlülüklerine sahip bir şirket olup olmadığı sorusunu çözümlemek için, Mahkeme tüm yargı merciilerindeki ticaret hukukunun genel doktrinini uygulamıştır; Bu nedenle, Postova Bankasının Yunan tahvillerini elinde tutması ve Yunanistan’da yatırım yapmış olması, doğrudan Istrocapital tarafından tutulan hisselerin yatırım olarak sınıflandırılabileceği anlamına gelmemektedir. Yunan tahvillerinin tek sahibi Postova Bank’tır. Buna göre, Istrocapital’in talebi Mahkeme tarafından öncelikle bu nedenlerden reddedilmiştir.
İkinci olarak, Mahkeme, Postova Bankası’nın tahvil kazancını Yunanistan-Slovakya Yatırımların Korunması Anlaşması ve Uluslararası Yatırım Anlaşmalarının Çözüm Merkezi Anlaşması ışığında açıklığa kavuşturmuştur. Yunanistan-Slovakya Yatırımların Korunması Anlaşmasının 1. Maddesi uyarınca; “ Yatırım, her türlü malvarlığı, ve özellikle münhasıran olmasa da; c) Krediler, para alacakları ya da sözleşme kapsamında finansal değere sahip herhangi bir edim” anlamına gelir.
Postova Bankası tarafından kazanılan tahvillerin yatırım olarak tanımlanıp tanımlanmayacağına karar verilmesi gerekmektedir. Her bir Yatırımların Korunması Anlaşmasının yatırım teriminin farklı tanımlamasının ve anlaşmaların koruma kapsamında olması için geniş anlamda ya da keyfi olarak başka anlamlar yüklenemeyeceğinin altının çizilmesi önemlidir.
Bu davada, Mahkeme kredi ile tahviller arasındaki farkı analiz etmiştir. Tahviller, genellikle anonim alacaklı grupları tarafından tutulmaktadır ve bunların değerlerinde birtakım değişikliklere tabidir ve bu durumda devlet borcuna tabidir. Kanun maddesi açık bir şekilde borç senetlerini korurken, devlet borçlarını korumadığı sonucuna varılmış olup, Mahkeme tarafından yüksek öneme sahip olduğu düşünülen ve sonuca neden olan çıkarım; Postova Bankasının tahvillerinin anlaşma kapsamında yatırım olarak korunmayacağıdır. Istrocapital’in hisseleri de yukarıdaki şekilde çözümlenmiştir. Bu kabulün ardından, Mahkeme, ICSID Konvansiyonu’nun kurallarının bu davada uygulanmasının gerçekte gerekli olmadığını ve belirtilen açıklamaların yargılamaya önemli hiçbir şey eklemediğini belirtti.
Özetle, bu karar, Uluslararası Hukuk Sistemindeki Özel Sektör Katılım anlaşmasının iç hukukta ve Avrupa Hukuk Sisteminde meşruluğunu teyit eden özellikle Yunan Danıştay’ının 1116-1117/2014 (21.03.2014) sayılı kararı sonrasında büyük ölçüde güçlendirmektedir. Yakın gelecekte, Avrupa finansal krizi bağlamında, özel sektör yatırımcıları, kamu sektörü ve her ülkenin vatandaşları arasında uygulanan tedbirlerin meşrulaştırılması konusundaki çatışmayı tekrar gündeme getirecek olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi perspektifinden Özel Sektör Katılımının(PSI) bir kararı çıkarılacaktır.
Kaynak: www.arbitrationblog.kluwerarbitration.com