Özet olarak olay günü
yevmiyeli şoför olarak minibüste çalışan sanık, minibüsüne binen yolcu henüz
yerine oturmadan ve kapıları kapamadan minibüsü hareket haline geçirmiş ve bu
ivme yolcunun düşmesine sebep olmuştur. İlk etapta yaralanan yolcu daha sonra
kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetmiştir.
Mahkemece yapılan
yargılama neticesinde sanığın asli kusurlu olduğu belirlenmiştir. Buna
istinaden sanık hakkında taksirle
öldürme suçundan 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu uyarınca hüküm kuruluştur. 1 yıl
11 ay 10 gün hapis cezasına çarptırılan sanık hakkında TCK 51 gereğince hükmün
ertelenmesine karar verilmiştir. Katılan vekili takdiri indirim nedenlerinin
uygulanmaması gerektiği, hapis cezasının ertelenmemesi gerektiği ve sanığın
ehliyetinin alınması gerektiği iddiaları ile temyiz yoluna başvurmuştur. Sanık
müdafi ise sanığın beraatini talep etmiştir.
Temyize taşınması ile bu dava Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2020/4768
esas ve 2023/695 karar numaralı kararına konu olmuştur. Yargıtay yaptığı
inceleme sonucunda ilk derece mahkemesinin verdiği kararın oluş ve kabulünde
isabetsizlik olmadığına hükmetmiştir. Öncelikle sanık hakkında verilen cezanın
iki yılın altında olması sebebiyle ertelenmesinde bir isabetsizlik
görülmemiştir. Aynı şekilce yerel mahkemece indirim nedenleri ve sanığın
ehliyetinin alınmaması bakımından gerekçelendirmenin yeterli şekilde yapılması
sebebiyle bu hususlarda da bir isabetsizlik görülmemiştir. Sanığın beraat
istemi bakımından da ilk derece mahkemesince yapılan tespitler isabetli
bulunmuştur.
Buna karşılık, Yargıtay’ca yapılan inceleme sonucunda bu eylemin
BİLİNÇLİ taksirle öldürme suçunu oluşturacağına kanaat getirilmiştir. Bir diğer
ifade ile, sanığın maktul bakımından ölüm neticesini ÖNGÖRDÜĞÜ ama istemediği
veya şans gibi etkenlere güvenerek hareket ettiği tespit edilmiştir. Yargıtay
bu değerlendirmeyi yaparken minibüsün yokuş yukarı konumda olması, kapıların
açık olması ve yolcunun oturmasının beklenmemesi gibi etkenleri göz önünde
bulundurmuştur. İlk derece mahkemesi ise buna ters olarak sanığın öngörülebilir
neticeyi öngörmediğine ve suçun basit taksirle işlendiğine hükmetmiştir. Bu
görüş farklılığı sebebiyle Yargıtay’ca ilk derece mahkemesinin kararı
bakımından BOZMA kararı verilmiştir. Ayrıca Yargıtay TCK madde 61 ve
orantılılık ilkesi uyarınca sanığın asli kusurlu olmasını da göz önünde
bulundurarak sanık hakkında karar verilirken alt sınırdan makul oranda
uzaklaşılarak karar verilmesi gereksinimine de değinmiştir.
Sonuç olarak, yokuş yukarı yolda ve kapı açık şekilde yolcu henüz
oturmamışken harekete geçen sanık bakımından Yargıtay tarafından bilinçli
taksir ile hareket edildiği kabul edilmiştir.
Kaynak: Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2020/4768 esas ve 2023/695 karar
numaralı kararı