Karar konusu olayda davacı önce taşınmazın
kira bedelinin 17.02.2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık
8.000,00TL olarak tespitine karar verilmesini talep etmiş, ardından 12.02.2015
tarihli ıslah dilekçesi ile de davayı brüt 8.000,00TL kira bedeli üzerinden
açtıklarını belirterek kira bedelinin brüt 9.200,00TL olarak tespitine karar
verilmesini istemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
tarafından, kısmı davanın alacağın yalnızca bir bölümü için açılan dava
olduğu, HMK'nın 109. Maddesinin birinci fıkrasında; talep konusunun niteliği
itibarıyla bölünebilir olduğu durumlarda, sadece bir kısmının da dava yoluyla
ileri sürülebileceğinin hükme bağlandığı, talep konusunun taraflar arasında
tartışmasız veya belirli olması hâlinde de kısmi dava açılmasının 01.04.2015
tarihli ve 6444 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile mümkün hâle geldiği dolayısıyla
kısmi dava açılabilmesi için talep konusunun bölünebilir olmasının gerekli olduğu,
dilekçenin istem bölümünde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasının davanın
kısmi dava olarak kabulü için yeterli olduğu ancak kira bedelinin tespitine
ilişkin talebin bölünemez olduğu; bu kapsamda kira bedelinin davacı tarafından
bir seferde açık ve net olarak istenilmesi gerektiği gerekçesiyle kira
bedelinin tespiti davalarında fazlaya ilişkin haklar saklı tutulamayacağına ve
saklı tutulan bu hakla ilgili olarak ıslah talebinde bulunulamayacağına karar
vererek davacının ıslah talebinin yerinde olmadığı tespit edilmiştir.
Kira bedelinin tespiti davaları;
Anayasa Mahkemesinin, kira sözleşmesinin düzenlendiği tarihte yürürlükte
bulunan mülga 6570 sayılı Gayrimenkul Kiraları Hakkında Kanun (6570 sayılı
Kanun)’un 2 ve 3. maddelerinin iptaline ilişkin kararının 26.09.1963 tarihinde
yürürlüğe girmesi ile birlikte yasada doğan boşluğun doldurulması için Yargıtay
içtihatları ile getirilmiş olup hâkim, bu davalarda kanun, içtihadı birleştirme
kararları ve Yargıtay içtihatları ile belli edilen yöntemlere uygun olarak kira
bedelinin tespiti yoluna gitmek zorundadır. Dolayısıyla Yargıtay içtihatları
ile geliştirilen bir alan olduğu için Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun ilgili
kararı ilgili davalarda emsal teşkil etmekte ve önem arz etmektedir.
Kaynak: https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/hukuk-genel-kurulu-e-2017-2792-k-2021-267-t-16-3-2021