1.
Özet
2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu
çerçevesinde iflâs süreci, alacaklıların alacaklarının sıralanması ve
kaydedilmesi açısından önemli bir yer tutmaktadır. İflâs, borçlunun tüm mal
varlıklarının alacaklılara paylaştırılması amacıyla başlatılır ve bu süreçte
alacaklıların alacaklarının kaydedilmesi kritik bir aşamadır. İflâs idaresi,
alacaklıların bildirdiği alacakları inceledikten sonra bir sıra cetveli
oluşturur. Ancak, bazı durumlarda alacaklıların alacakları reddedilebilir veya
eksik kaydedilebilir. Bu durum, alacaklıları kayıt kabul davası açmaya
yönlendirir.
Kayıt kabul davası, esasen alacaklıların,
alacaklarının doğru şekilde kaydedilmesi amacıyla başvurdukları bir dava
türüdür. Alacaklı, iflâs idaresinin kabul etmediği ya da kısmen kabul ettiği
alacağını mahkeme yoluyla alacağının iflâs masasında doğru bir şekilde
kaydedilmesini talep eder. Bu dava, hukuki olarak bir sıra cetveline itiraz
davası niteliği taşır ve iflâs masasındaki sıralamanın denetlenmesini sağlar.
2. Giriş
2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’muza (“İİK”)
göre cüz’i icra (icra) ve külli icra (iflâs) olmak üzere iki çeşit cebri icra
çeşidi vardır.
Cüz’i icra, alacaklıların alacak miktarının
daha düşük olduğu ve bu alacakları tahsil etmek amacıyla başvurulan, külli
icraya nazaran daha sınırlı kapsamda bir cebri icra türüdür. Cüz’i icra
çeşidinde, borçlunun bir veya daha fazla alacaklısı bulunur. Bu alacaklılar,
borçlunun haczi kabil olan mal varlıklarından bir veya birkaçının cebri icra
yoluyla haczedilip satılmasıyla elde edilen para ile alacaklarını tahsil eder. Elde
edilen paradan alacaklar karşılandıktan sonra, geriye kalan miktar borçluya
iade edilir.
Külli icra çeşidinde, borçlunun(müflis)
bütün alacaklıları borçlunun karşısında bulunur. İflas, borçlunun
alacaklılarına olan borçlarını ödeyemeyecek durumda olduğunun mahkeme kararıyla
tespit edilmesi üzerine, borçlunun haczi kabil tüm mal varlıklarının cebri icra
yoluyla paraya çevrilip alacaklılara dağıtılması işlemidir. Elde edilen alacaklar
karşılandıktan sonra (iflâsta genellikle alacaklıların alacağı
karşılanamamaktadır) tıpkı cüz’i icrada olduğu gibi geriye kalan miktar
borçluya iade edilir.
İflâs mahkeme kararıyla verilir ve iflâs
kararı ile birlikte açılma anı belirlenir (İİK m.165/1). İflasın açılmasından
sonra, müflisin haczi kabil bütün mallarının nerede bulunduğuna bakılmaksızın
bir masa oluşturur (İİK m. 184/1). Bu masa “iflâs masası” olarak
adlandırılmaktadır. Tasfiye sürecine başlanabilmesi için öncelikle iflâs masasının
teşkili gerekmektedir. İflas masasının teşkili için; defter tutulması, masa
mallarına yönelik muhafaza tedbirlerinin alınması ve en son defteri tutulan
malların hangi usulle tasfiye edileceğinin tespit edilmesi gerekir. İİK’nin
sekizinci bölümünde basit tasfiye ve adi tasfiye olmak üzere iki çeşit tasfiye
usulü öngörülmüştür. İflasta, alacaklıların iflâs faaliyetlerinde yer alması
için borçluya olan alacaklarını bildirmesi gerekir. Alacaklıların bildirim
süreleri tasfiye usullerine göre farklılık göstermektedir.
İflas dairesince defteri tutulan malların
bedeli adi tasfiye masraflarını karşılayacak durumunda olmayacağı anlaşılırsa
tasfiyenin basit tasfiye usulüne göre yapılması gerekmektedir. Basit tasfiye
usulünde, alacaklılar yirmi günden az ve iki aydan çok olmamak üzere
alacaklarını veya iddialarını bildirmesi gerekmektedir (İİK m. 218).
Adi tasfiye usulünde ise alacaklılar iflâs
dairesince tasfiyenin adi tasfiye usulünce yapılacağını ilan etmesinden
itibaren bir ay içinde alacaklarını veya iddialarını bildirmesi gerekmektedir
(İİK m. 219).
Yukarıda açıklanan tasfiye usullerindeki
bildirimler dışında alacaklının alacağını iflâs masasına kaydettirmesi için
diğer bir yol ise uygulamada yaygın olarak karşılaşılan kayıt kabul davasıdır.
3. İflâs İdaresi ve Alacaklılar
Toplantılarının Hukuki Süreci
İflâs alacaklılarının, iflâs masasının
yönetimi ve tasfiyesi için gerekli kararları almak üzere düzenledikleri
toplantıya “birinci alacaklılar toplantısı” adı verilir. (İİK m. 221/1) Birinci
alacaklılar toplantısının, iflâs idaresinin belirlenmesi yönünde bir yükümlülük
taşıdığı belirtilmektedir. (İİK m. 223/1) İflâs idaresi, iflâs masasının yasal
temsilcisi olup, temel görevi iflâs masasının aktiflerini muhafaza ederek
artırmak ve nakde çevirerek masanın borçlarını belirlemektir. (İİK m. 226/1)
İflâs idaresi, alacaklılar ve istihkak sahiplerinin (hak iddia eden kişilerin)
taleplerini kayda aldıktan sonra, belirlenen sürenin sonunda bu iddiaları
inceleyip araştırır. Eğer müflisin bulunması mümkün olursa, her bir iddia
hakkında görüşünü alır. Ardından, her bir iddiayı kabul edip etmeme konusunda
bir karar verir. (İİK m. 230) İflâs idaresi, bildirilen alacakları
değerlendirdikten sonra oluşturduğu sıra cetvelini iflâs müdürlüğüne sunar ve
cetvelin ilanıyla birlikte, ikinci alacaklılar toplantısının tarih, yer ve
saatini duyurarak alacaklıları toplantıya davet eder. (İİK m. 234)
İflâs idaresi, alacak bildirimlerini
tamamladıktan ve müflisin defterlerini inceleyip kayıtlarını gözden geçirdikten
sonra, İİK'nin 206 ve 207. maddelerine göre sıra cetvelini hazırlar. Alacaklar,
miktarları ve sıralarıyla birlikte sıra cetvelinde yer alır. İflâs idaresi,
belirlenen süre içinde hazırladığı sıra cetvelini iflâs müdürlüğüne teslim
eder. Ayrıca, sıra cetvelinin iflâs müdürlüğüne sunulduğunu ve alacaklıların
inceleyebilmesi için bir ilanla alacaklılara duyurur. Bu ilandan sonra
alacaklılar sıra cetveline karşı itiraz ve şikâyet yoluna başvurabilirler.
İflâs müdürlüğü, iflâsın adi tasfiye usulüne göre yapılmasına karar verdiğinde,
alacaklılara alacaklarını bir ay içinde iflâs idaresine bildirmeleri gerektiği
ilan edilir (İİK m. 219/2). Basit tasfiye durumunda ise, iflâs müdürlüğü
alacaklılara alacaklarını bildirmeleri için ilanla, yirmi günden az ve iki
aydan fazla olmamak kaydıyla belirleyeceği bir tarihte başvuruda bulunmalarını
ister (İİK m. 218/2).
Müflisin taraf olduğu hukuk davaları,
iflâsın açılmasıyla birlikte duraklasa da kayıt kabul davası bu durumu
etkileyen istisnalardan biri değildir (İİK m. 194). Çünkü, alacaklının
davasının görülmesi ve sonuçlandırılması, ancak ikinci alacaklılar toplantısının
yapılmasına bağlıdır. Alacaklı, doğrudan açtığı kayıt kabul davası
doğrultusunda yargılamayı yapan ticaret mahkemesinden, ikinci alacaklılar
toplantısına katılıp katılmaması konusunda bir karar verilmesini talep edebilir
(İİK m. 237).
4.
Kayıt Kabul Davası Hakkında Genel Bilgiler
Kayıt kabul davası, iflâs hukukunda önemli
bir yer tutan ve alacaklıların alacaklarının iflâs masasında kabul edilmesini
sağlamak amacıyla açtığı bir davadır. Bu dava, hem hukuki açıdan bir sıra
cetveline itiraz davası niteliği taşır hem de alacağın ödenmesi için açılmış
bir eda davasıdır. Alacaklı, bildirdiği alacağın iflâs idaresi tarafından
tamamen ya da kısmen reddedildiğini iddia eder ve bu reddin haksız olduğunu
savunur. Bu durumda alacaklı, iflâs masasının reddedilen alacağı ödemeye mahkûm
edilmesini talep eder.
Sıra cetveline itiraz davası olarak
nitelendirilen bu dava, aslında "kayıt kabul davası" olarak da
bilinmektedir. Kayıt kabul davası, iflâs işlemleri sırasında alacaklıların
alacaklarının sıralanması ve kaydedilmesiyle ilgili bir süreçtir. Alacaklı,
iflâs idaresinin kabul etmediği veya eksik kabul ettiği alacağını yeniden
gündeme getirerek, mahkemeden alacağının iflâs masasına kaydedilmesini ister.
Bu dava, alacaklı için, iflâs masasındaki alacaklılar arasında yer alabilmek
adına son derece önemli bir adımdır.
İflâsın diğer davalarından farklı olarak,
sıra cetveline itiraz davası sadece alacağın kaydına ilişkin olup, iflâsın sona
ermesinden önce alacaklıların haklarını alabilmeleri için kritik bir aşamadır.
Bu dava iki şekilde açılabilir: Bir alacağın masaya kaydedilmesi amacıyla
açıldığında "kayıt kabul davası" olarak, bir alacağın masadan
çıkarılması amacıyla açıldığında ise "kayıt terkini davası" olarak
adlandırılır. Bu iki dava arasındaki fark, davanın amacına dayanır. Kayıt kabul
davası, alacağın kaydedilmesi talebini içerirken, kayıt terkini davası alacağın
kaydının iptalini veya çıkarılmasını talep eder.
Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin
2020/3 E. 2020/932 K. 31.12.2020 Tarihli Kararında;
“Kayıt kabul davası hukukî nitelik olarak
sıra cetveline itiraz niteliğinde, eda davası mahiyetinde bir alacak
davasıdır. Çünkü bu davada alacaklı,
bildirmiş olduğu alacağın iflâs idaresi tarafından haksız olarak tamamen veya
kısmen reddedildiğini iddia etmekte ve iflâs masasının haksız olarak reddedilen
alacağı ödemeye mahkûm edilmesini talep etmektedir. Niteliği itibari ile sıra
cetveline itiraz davası olan bu dava, uygulamada kayıt kabul
davası olarak isimlendirilmektedir. Başka bir ifade ile iflâsta sıra
cetveline itiraz davasının bir alacağın masaya kaydedilmesi için açılması
hâlinde bu dava kayıt kabul davası olarak; bir alacağın masadan
çıkarılması için açılması hâlinde ise kayıt terkini davası olarak
nitelendirilmektedir.” [1][2]
kayıt kabul davası ile kayıt terkini arasındaki farkı belirten bir tanımlama
yapmıştır.
5. Kayıt Kabul Davasında Taraflar, Davanın
Açılmasındaki Hak Düşürücü Süre, Yetkili ve Görevli Mahkeme
5.1. Kayıt Kabul Davasında Taraflar
Kayıt kabul davası, iflâs hukukunda önemli
bir yer tutan ve yalnızca belirli koşulları sağlayan alacaklıların açabileceği
bir dava türüdür. Kayıt kabul davasını açabilecek olan taraf, yalnızca iflâs
alacaklılarıdır. Yani, müflisten alacağı bulunan kişiler bu davayı açma hakkına
sahiptir. Müflisten alacağı olmayan bir kişi, müflise karşı kayıt kabul davası
açamaz. Çünkü bu dava, alacakların kaydedilmesi ve sıralanması sürecinde
alacaklıların haklarını savunmalarını sağlayan bir araçtır.
Kayıt kabul davası açacak alacaklının,
sırasıyla alacaklarının iflâs masasında kabul edilmesi için mutlaka sıra
cetvelinde yer alması gerekmektedir. Bu, alacaklının alacağının iflâs masasında
resmi olarak tanınabilmesi için temel bir şarttır. Sıra cetvelinde yer almayan
bir alacaklı, alacağının kaydedilmesi için bu davayı açma hakkına sahip olamaz.
Yani, alacaklının sıra cetveline kaydedilmesi, kayıt kabul davası açma hakkını
kazanabilmesi için öncelikli bir koşuldur.
Kayıt kabul davasının davalısı ise müflis
kişi değil, iflâs masasıdır. Müflis borçlu, alacakların kaydedilmesi veya
reddedilmesi sürecinde doğrudan taraf değildir; bu süreçte iflâs masası,
alacakların kabul edilip edilmeyeceği konusunda karar verir. Dolayısıyla, kayıt
kabul davasında davalı taraf, müflis değil, iflâs masasıdır.
5.2. Güncel Yargıtay Kararları Işığında
Kayıt Kabul Davasının Açılmasındaki Hak Düşürücü Süre
İflâs idaresine veya basit tasfiye usulünde
iflâs müdürüne alacak bildiren alacaklılar, alacaklarının kabul edilmesi veya
reddedilmesi sürecinde belirli bir prosedüre tabidirler. Alacaklılar,
alacaklarını iflâs idaresine veya iflâs müdürüne bildirirken, Adalet Bakanlığı
tarafından belirlenen tarifeye dayanarak tebliğ giderini avans olarak ödemekle
yükümlüdürler. Bu avans, alacaklının ilerleyen süreçte tebliğ edilen kararlar
ve işlemler hakkında bilgilendirilmesi amacıyla ödenir. Alacaklı, bu ödemeyi
yaparak, alınacak kararların kendilerine resmi olarak tebliğ edilmesini talep
edebilir. Bu tebliğ işlemi, alacaklıların süreç boyunca haklarının korunmasını
sağlayan önemli bir adımdır.
Alacaklarının reddedilmesi veya kısmen
kabul edilmesi durumunda, bu kararlar alacaklıya tebliğ edilir. Bu tebliğ,
alacaklının alacağına ilişkin itiraz etme hakkını kullanabilmesi için gerekli
olan bir bildirimdir. Tebliğ yapılmasının ardından, alacaklıların kayıt kabul
davası açma süresi başlar. Bu davayı açma süresi 15 gün ile sınırlıdır ve bu
süre hak düşürücü bir nitelik taşır (İİK m. 223/3). Alacaklı bu 15 günlük süre
içinde dava açmazsa, alacaklı, kayıt kabul davası açma hakkını kaybeder ve bu
durumda sıra cetveli kesinleşir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi E. 2023/4026 K.
2024/1590 T. 16.5.2024 tarihli kararında;
“Dava, İİK'nın 235. maddesi gereğince
açılmış olan sıra cetveline itiraz (kayıt kabul) davasıdır. İİK'nın 235.
maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün
içinde iflâsa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur
oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu
belirtilmiştir. Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma
süresi 15 gündür. Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar. İİK'nın 166.
maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren
işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabule elverişli
adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve
tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak
kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının
kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK'nın 223. M). Bu alacaklılar
için sıra cetveline itiraz davası açma süresi, sıra cetvelinin ilanından
itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar.” [3] şeklinde hüküm tesis etmiştir.
Süre içinde dava açmayan alacaklılar,
alacaklarının reddedilmesi veya kısmen kabul edilmesi durumunda, bu kararlar
üzerinden herhangi bir düzeltme talep edemezler. Diğer bir deyişle, kayıt kabul
davası açma hakkını kaybetmiş olurlar. Alacaklıların bu sürede dava açıp açmama
kararını verirken, sıradaki alacaklılar ve müflisin diğer alacaklılarıyla
ilgili durumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Alacaklıların itiraz etmeye karar
vermesi, aynı zamanda iflâs masasındaki tüm alacaklılar arasında alacakların nasıl
sıralanacağına dair nihai bir etki yapacaktır.
5.3. Kayıt Kabul Davasında Yetkili
ve Görevli Mahkeme
Kayıt kabul davasında, görevli ve yetkili
mahkeme belirli kurallara göre tayin edilmiştir. Kayıt kabul davasında,
müflisin iflâsına karar veren ticaret mahkemesinin bulunduğu yerin ticaret
mahkemesi görevli mahkeme olarak kabul edilir.
Kayıt kabul davalarında, iflâsına karar
veren mahkeme, aynı zamanda kayıt kabul davalarının da yetkili mahkemesi olarak
kabul edilir.
Kayıt kabul davalarında yetki, kamu
düzenine ilişkin bir husus olarak kabul edilir. Kamu düzenine ilişkin olması,
bu yetki kuralının tarafların iradesine bağlı olmaksızın, mahkeme tarafından
kendiliğinden dikkate alınacağı anlamına gelir.
6. Sonuç
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na göre iflâs
sürecinde, alacaklıların alacaklarının kabul edilmesi ve sıralanması, iflâs
idaresi ve iflâs mahkemesinin belirlediği süreçler doğrultusunda
yürütülmektedir. İflas idaresinin alacakları kaydetmesi ve alacaklıların
alacaklarını onaylaması kritik bir yer tutmaktadır. Ancak, İİK’nin öngördüğü
prosedürler gereği, alacaklılar, iflâs masasındaki sıralama ve kaydın
yapılmasında kendilerini etkileyen herhangi bir durumla karşılaştıklarında,
"kayıt kabul davası" gibi hukuki araçlarla alacaklarının
kaydedilmesini talep edebilirler.
Kayıt kabul davası, alacaklıların sıralama
ve alacaklarının kabulü konusunda iflâs idaresinin kararına itiraz etmeleri ve
bu kararın hukuki geçerliliği üzerine mahkeme kararının alınmasını amaçlayan
bir davadır. Bu dava, alacaklıların haklarını savunmalarının ve alacaklarının
iflâs masasına kaydedilmesinin sağlanması açısından son derece önemli bir
işlevi yerine getirmektedir. İflas idaresi, alacakların sıralanmasında
belirleyici bir otorite olsa da kayda alınmayan veya eksik kaydedilen
alacakların haklarını savunmak için alacaklıların yargı yoluna başvurma hakları
bulunmaktadır. Bu dava, aynı zamanda, iflâs masasındaki alacaklılar arasında
yapılan sıralamanın doğru olup olmadığının denetlenmesi adına önemli bir
denetim aracıdır.
Kayıt kabul davasının açılma süresi alacaklıya
tebliğ edilen kararın ardından yalnızca 15 gün olarak belirlenmiştir. Bu süre,
son derece sıkı bir şekilde uygulanmakta olup, hak düşürücü nitelik
taşımaktadır. Yani, belirlenen sürede dava açmayan alacaklılar, alacaklarının
kaydına itiraz etme hakkını kaybederler ve sıralamaya itiraz etme hakları
ortadan kalkar. Bu durum, alacaklıların iflâs masasındaki alacaklarını
kaydetmeleri adına son derece önemli bir zaman dilimidir ve alacaklıların bu
süreci dikkatli bir şekilde takip etmeleri gerekmektedir.
İflâs alacaklısı, sıra cetvelinde yer alan
bir başka alacaklının alacağına veya sırasına itiraz ettiğinde, bu durumda
kayıt terkini davası açma yoluna başvurabilir. Bu dava yalnızca hukuki yarar
taşıyan iflâs alacaklıları tarafından açılabilir. Müflisin kendisi ise, bu tür
bir davayı açma hakkına sahip değildir. Kayıt terkini davası, sıra cetvelinin
ilanından itibaren 15 gün içinde açılmalıdır (İİK m. 235/1). Bu dava için
yetkili ve görevli mahkeme, müflisin iflâsına karar veren ticaret mahkemesidir.
Kayıt terkini davası ve kayıt kabul davası,
birçok yönden birbirine benzerlik gösterse de farklı özellikler taşır. Her iki
dava da yetki, görev, dava açma süresi ve yargılama usulü gibi açılardan
benzerlik gösterse de esasen farklı hukuki amaçlar güder. Kayıt kabul davası
eda amaçlı bir alacak davası iken kayıt terkini davası bir muvazaa davasıdır.
Kayıt terkini davasında alacaklılar çoğunlukla kendilerinden önceki alacakların
sırasına itiraz etmektedir.
Kayıt kabul davalarının en önemli özelliği,
sadece iflâs alacaklıları tarafından açılabilmesidir. Bu, alacaklının iflâs
masasındaki sıralamaya katılabilmesi için öncelikli bir şarttır. Dolayısıyla,
alacaklılar, iflâs idaresi tarafından kabul edilmeyen alacaklarının
kaydedilmesini talep edebilmek için bu davayı açmak zorundadırlar. Kayıt kabul
davasının davalısı ise doğrudan müflis kişi değil, iflâs masasıdır. Bu yönüyle,
iflâs masasının temsili mahkemede söz konusu olacağından, müflisin alacakları
üzerindeki etkisi sınırlıdır.
Stj. Av. Efe Öztürk
Kaynakça:
1. Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/3 E. 2020/932 K.
31.12.2020 Tarihli Kararı
2. Eroğlu, Orhan, İFLÂSTA SIRA CETVELİNE İTİRAZ DAVASI (İFLÂSTA
KAYIT KABUL DAVASI), TBB Dergisi 2019 (144), Eylül-Ekim 2019, Sayı 144, S. 185
3. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 2023/4026 E. 2024/1590 K.
16.5.2024 Tarihli Kararı