3167 sayılı Çek Kanunu’nda karşılıksız çek keşide etmek bir suç olarak düzenlenmiş olup; karşılıksız çek keşide etme suçuna karşılık olarak uzun süre hapis cezası uygulanmıştı.
Anayasa’nın 38. Maddesi’ne eklenen; “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirmemesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz” hükmü uyarınca 3167 Sayılı Kanunda da değişikliğe gidilmişti. Bu kapsamda, 4814 Sayılı Kanunla “ekonomik suça ekonomik ceza ilkesi” doğrultusunda karşılıksız çek keşide etme suçu karşılığında öngörülen hapis cezası kaldırılmış ve çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi ve suçun tekerrürü halinde hapis cezası öngörülmüştü.
14.12.2009 tarih ve 5941 sayılı Çek Kanununda ise karşılıksız çek keşide etmek suç olmaktan çıkartılmış ve adli para cezası verilmesi öngörülmüştü.
Son olarak ise, 6278 Sayılı “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 15/07/2016 tarihinde kabul edilmiş, 29796 sayılı Resmi Gazete’de 09/08/2016 tarihinde yayımlanmış ve 5491 sayılı Çek Kanununun bazı hükümlerinde değişiklikler yapılmıştır. İşbu kanunun 61-66. Maddeleri 5941 sayılı Çek Kanunu’na yönelik düzenlemeler içermektedir.
İlgili Kanun kapsamında çeke olan güvenin azalması ile karşılıksız çek keşide etmek suç olarak tanımlanmış olup; 14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kayıtlarını,” ibaresi “Risk Merkezi ile adli sicil kayıtlarını ve” şeklinde değiştirilmiş ve;
(2) Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık durumuna ilişkin Risk Merkezi ile adli sicil kayıtlarını ve açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesi örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını, esnaf ve sanatkâr olanların ise esnaf ve sanatkâr sicili kayıtlarını almak ve çek hesabının kapatılması hâlinde bunları, hesabın kapatıldığı tarihten itibaren on yıl süreyle saklamakla yükümlüdür.
Şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
İlgili düzenleme ile, kişinin adli sicil kaydında karşılıksız çek keşide etme suçundan dolayı bir mahkumiyetinin bulunup bulunmadığını ve kişinin çek hesabı açtırmak için ekonomik durumunun yeterli olup olmadığı değerlendirileceği hüküm altına alınmıştır. Ayrıca, işbu madde ile hakkında çek hesabı açma ve çek düzenleme yasağı olan gerçek veya tüzel kişinin yönetim organında görev yaptığı veya ticaret siciline tescil edilen yetkilisi olduğu tüzel kişilere de çek defterinin verilmemesi öngörülmüştür.
2. 5941 sayılı kanunun “İbraz, ödeme, çekin karşılıksız olduğunun tespiti ve gecikme cezası” başlıklı 3. Maddesinin 6. fıkrasında değişiklik yapılmış olup;
“Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, icra mahkemesine şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.”
İlgili değişiklik uyarınca; Cumhuriyet Başsavcılığına talepte bulunmak yerine “icra mahkemesine şikayet” kanun yolu öngörülmüştür. Bu kapsamda, 6728 sayılı kanun ile karşılıksız çek keşide edenlere ceza sorumluluğunun yüklendiği görülmektedir. Önceden karşılıksız çek keşide etme eylemi neticesinde Cumhuriyet Savcısı tarafından iddianame düzenlenirken işbu kanunda yapılan düzenlemeler neticesinde artık karşılıksız çek keşide etme eyleminin öğrenilmesi üzerine alacaklının icra mahkemesine şikayetiyle suçla ilgili kovuşturma başlayacaktır.
5941 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin madde başlığı “Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı” şeklinde, ve üçüncü fıkrasında yer alan “sorumluluk ile idarî yaptırım sorumluluğu” ibaresi “ve cezai sorumluluk” şeklinde değiştirilerek maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir:
“(1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, bin beş yüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur.
İlgili düzenleme ile değişen 5. maddenin 10. Fıkrası doğrultusunda karşılıksız çek keşide etme suçunun işlenmesi halinde; şikayet üzerine açılan dava neticesinde ön ödeme, uzlaşma ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmayacağı hüküm altına alınarak cezanın caydırıcılığı arttırılmıştır.
İlgili maddenin devamı niteliğinde olan 11. fıkrasında ise verilen adli para cezalarının ödenmemesi halinde, bu cezanın 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun maddesinde yer alan kamuya yararlı bir işte çalıştırma kararı verilmeksizin doğrudan hapis cezasına çevrileceği hüküm altına alınmıştır.
Netice itibariyle, 6278 Sayılı “Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile 5941 sayılı Çek Kanunu’na getirilen düzenlemeler kapsamında, karşılıksız çek keşide etme suçunu işleyenler için cezai yaptırımlar getirilmiştir. Önceki kanun döneminde “hukuki ve idari sorumluluk” şeklinde belirtilen sorumluluk ifadesi yeni düzenleme ile birlikte “hukuki ve cezai sorumluluk” halini almıştır. Eski kanun döneminde, karşılıksız çek keşide eden kişi aleyhine 6 ay içerisinde talepte bulunulması halinde Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından çek açma yasağı verilmekteydi. Getirilen yeni düzenleme kapsamında, çekin hamili tarafından karşılıksız çek düzenleyen hakkında doğrudan şikayet yoluna başvurulabilmektedir. Şikayete konu olan her bir çek için 1500 güne kadar adli para cezasına hükmedilecek olup; söz konusu adli para cezasının ödenmemesi halinde ise Mahkeme tarafından kamuya yararlı işte çalıştırma cezası verilmeden adli para cezası hapis cezasına dönüştürülecektir. Ayrıca, suçun caydırıcılığı daha da arttırılarak karşılıksız çek davalarında ön ödeme, uzlaşma ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmayacağı hüküm altına alınarak suçun caydırıcılığının daha da arttırılması amaçlanmıştır.