Kadın hakları tarihin en önemli insan
hakları mücadelelerinden biridir. Kadınlar yüzyıllardır toplumsal, siyasi ve
ekonomik olarak ayrımcılığa uğramışlardır. Ancak son yıllarda ulusal ve
uluslararası alanda kadın hakları için mücadele artmış; kadın haklarını
koruyucu, düzenleyici ve önleyici tedbirler barındıran ulusal bazda ve
uluslararası olarak sözleşme, kanun ve yönetmelikler düzenlenmiştir. Zira
kadınların toplumda diğer bireylerle eşit haklara sahip olmasının, toplumun
gelişmesi açısından oldukça önemli bir husus olduğu tartışmasızdır. Son
yıllarda kadın hakları konusunda getirilen düzenleme ve değişiklikler bu konuda
olumlu yönde gelişme göstermeye başlandığının bir göstergesidir. Ancak
getirilen düzenlemeler hala yeterli düzeyde olmayıp kadın hakları mücadelesi hem
Türkiye’de hem de tüm dünyada devam etmektedir. Kadınlar hala birçok ülkede ve
durumda ayrımcılığa uğramakta, hak ettikleri koşullarda yaşamlarını
sürdürememekte, şiddete maruz kalmaktadırlar. Bu noktada kadın hakları
mücadelesinin devamını zorunlu kılmakta; toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanana
dek kadınlar ile erkeklerin eşit şartlarda eşit haklara sahip olduğu bir toplum
düzeni yaratılana dek düzenleyici, koruyucu ve sair önlemlerin alınması
gerekmektedir. Kadına karşı şiddetle mücadele açısından oldukça önemli
adımlardan birine örnek vermek gerekirse Türkiye’nin de taraf olduğu “Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi” ya da
CEDAW, 1979'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kabul edilen ve
taraf devletlere kadınlara karşı ayrımcılığın tüm biçimlerini ortadan kaldırma
yükümlülüğü getiren uluslararası düzeyde önemli bir sözleşmedir. Bu konuda Türkiye’de de koruyucu ve
önleyici tedbirler alınmaya çalışılmaktadır. Türkiye’de de mücadele devam
etmektedir. Ulusal bazda kadın haklarına yönelik son yıllarda getirilen önemli
düzenlemelerden bir tanesi de 08.03.2012 tarihinde TBMM’de kabul
edilip 20.03.2012 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6284
Sayılı “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddettin Önlenmesine Dair Kanun”dur.
6284 Sayılı Kanun yürürlüğe girdiği günden beri şiddetin her türlüsüyle
mücadele etmeye çalışmakta, şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi
bulunan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip
mağduru olan kişilerin korunmasını amaçlamakta bunun için koruyucu ve önleyici tedbirlerle toplumdaki şiddet mağduriyetini en
düşük düzeye indirme amacıyla alınacak tedbirleri düzenliyor.
Burada korunmaya
çalışılan şiddet türü yalnızca fiziksel şiddet olmayıp kanun şiddetin her türlüsünden
bireyleri koruma amacı içerisindedir. Şiddetin
türlerinden bahsetmek gerekirse; fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik şiddet
gibi pek çok şekilde karşımıza çıkabilmektedir. Kadına yönelik şiddet ise az
önce bahsedilen şiddet türlerinden bir veya birkaçını içerebilmektedir. 6284
Sayılı Kanun’da
şiddet; kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar
görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel
hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfî
engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal veya özel alanda meydana gelen
fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranış
olarak tanımlanmaktadır. Kadına yönelik şiddet ise kadınlara, yalnızca kadın
oldukları için uygulanan veya kadınları etkileyen cinsiyete dayalı bir
ayrımcılık ile kadının insan hakları ihlaline yol açan ve bu Kanunda şiddet
olarak tanımlanan her türlü tutum ve davranış şeklinde açıklanmıştır. Ayrıca
6284 Sayılı Kanun içerisinde yalnızca şiddetin önlenmesine yönelik tedbirleri
barındırmamakta; şiddet mağduru kişilere yönelik psikolojik, meslekî, hukukî ve
sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesini de hedefleyen
düzenlemeler bulundurmaktadır.
Ancak her ne kadar kadına yönelik
şiddetin her türlüsüyle mücadele hedeflenerek bu konuda düzenlemeler getirilse
de somut duruma bakılacak olursa son beş yılda kadına yönelik şiddet olayları
devamlı bir şekilde artış göstermekte ve her geçen gün de artarak devam
etmektedir. Getirilen düzenlemeler, alınmaya çalışılan önlemler ne yazık ki şu
anki mevcut durumda uygulama yönünden yetersiz kalmakta, toplumsal cinsiyet
eşitliği bir türlü sağlanamamakta ve şiddet mağduriyeti artış göstermektedir.
Bu konuda yalnızca kurallar ve yasalar değil aslında pek çok sivil toplum
örgütü de kadına yönelik şiddetin her türlüsü ile mücadele etmekte,
olabildiğince toplumsal eşitliği sağlamaya çalışarak şiddet mağduriyetini en
düşük seviyeye indirmeye çalışmaktadır. Ancak ne yazık ki getirilen
düzenlemelerde öncelikli olarak uygulama aşamasında sıkıntı oluşmaktadır; 6284
Sayılı Kanun’da öngörülmüş olan koruyucu ve önleyici tedbirler uygulanamamakta
veyahut eksik ya da yanlış uygulanmaktadır. Bir diğer önemli sorun ise şu anki
mevcut düzenlemelerin yeterince caydırıcı nitelikte olmaması sebebiyle kadına
yönelik şiddet ve aile içi şiddet konusunda herhangi bir tereddüt dahi
oluşmadan insanların şiddet uygulayabileceğini düşünmeleridir. Başka bir sorun
ise aslında getirilen düzenlemelerin yanında pek çok insanın bu düzenlemelerden
haberdar olmaması nedeniyle haklarını bilmemesi, kendini koruyabilecek önleyici
ve koruyucu tedbirlerden haberdar olmamaları nedeniyle kanundaki tedbirlerden
yararlanamamalarıdır. Bu noktada kadına yönelik şiddetle mücadelenin
etkinliğinin artırılması ve toplumda aslında tüm bireyler açısından huzurlu bir
ortam oluşturulabilmesi için öncelikle 6284 Sayılı Kanun’u gereği gibi
uygulamaya koymak, uygulama konusundaki eksikleri gidermek gerekmektedir. Daha
sonrasında ise caydırıcı olmayan bu düzenlemelerin, bireylerin mağdura karşı şiddetin
her türlüsünü uygulamaktan çekinecek düzeyde birtakım yeni tedbirler getirilmesi
gerekmektedir. Zira bu düzenlemelerin herhangi bir caydırıcılığı olmadıkça
şiddetle mücadele oldukça zorlaşmaktadır.
Üzerinde durulması gereken bir diğer
husus ise 6284 Sayılı Kanun’un yalnızca kadınlara yönelik şiddeti önlemek için
tasarlanmış bir kanun olmadığıdır. Kanun kadına yönelik şiddetin her türlüsü
ile mücadele ederken aslında sadece kadınlara yönelik şiddet veyahut aile içi
şiddetle mücadele etmemektedir. Kanunun adı her ne kadar “Ailenin Korunması ve
Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun” şeklinde düzenlenmiş olsa
da içeriğine, amaç ve hedeflerine bakıldığında sadece kadınları korumamakta,
aile içi şiddeti hedef almamakta bunların yanında kanunun lafzı ve amacına
uygun şekilde toplumdaki tüm bireyler açısından şiddetle mücadele etmektedir. Kadın,
erkek ve çocuk farkı gözetmeksizin tüm şiddet mağdurlarını
korumaktadır. Şiddete maruz kalan
herkes bu kanun kapsamında düzenlenmiş olan koruma ve önlemlerden koşulları
uyduğu takdirde yararlanabilmektedir. 6284 Sayılı Kanun şiddetin her türlüsüne
karşı koruma sağlamayı hedeflemekte, şiddet mağdurlarına yardımcı olmak için
pek çok hüküm içermektedir. Bu hükümler ise herhangi bir medeni hal veya kan bağı ayırt etmeksizin her
kadının şiddete maruz kalabileceğinden ve her erkeğin şiddet
uygulayabileceğinden hareketle ‘şiddete uğrayan veya şiddete uğrama tehlikesi bulunan kadınların,
çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı ısrarlı takip mağduru kişilerin
korunması ve bu kişilere yönelik şiddetin önlenmesi’ amacıyla
cinsiyet, yaş medeni durum
fark etmeksizin erkek, kadın, çocuk ve eşcinselleri de koruma altına
almaktadır.
6284
Sayılı Kanun’daki düzenlemelere göz atacak olursak; kanunda düzenlenmiş olan
tedbirler koruyucu ve önleyici tedbirler olmak üzere ikiye
ayrılmaktadır. Bu tedbirlerden uygulamada en sık karşılaştığımız bir örnek
olarak uzaklaştırma kararından bahsedebiliriz. Uzaklaştırma
kararı 6284
Sayılı Kanun kapsamında verilebilecek olan önleyici tedbir kararlarından
biridir. Bu kararın amacı mağdurun olası bir
şiddet durumundan korunması şeklindedir. Uzaklaştırma kararı şiddet uygulayan
veya şiddet uygulama ihtimali olan kişiler hakkında alınabilecek bir karardır.
Bu karar mağdurun şikâyeti üzerine savcılık veya aile mahkemesi hâkimi
tarafından verilebilmektedir. Ayrıca polis de acil durumlarda geçici bir
uzaklaştırma kararı verebilmektedir. Buna göre uzaklaştırma kararı
kanunda ilgili düzenlemede şiddet failinin müşterek konuttan veya bulunduğu
yerden derhal uzaklaştırılması veya müşterek konutun derhal korunan mağdur
kişiye tahsis edilmesi şeklinde düzenlenmiştir. Ancak burada her ne kadar
müşterek bir konuttan bahsedilse de bu durum yalnızca evlilik kurumu
içerisindeki müşterek konut olarak yorumlanmamalıdır, aynı konutta yaşayan
insanların medeni hal durumuna bakılmaksızın da uzaklaştırma koruma tedbirine
hükmedilebilmektedir. Uzaklaştırma
kararının toplumda yalnızca evli olan eşler arasında ve kadın eşin erkek eşe
karşı alabileceği bir önleyici tedbir olduğuna dair büyük bir yanılgı
oluşmaktadır. Ancak yukarıda da açıklandığı üzere 6284 Sayılı Kanun yalnızca
kadına yönelik şiddetle veya aile kurumu içerisinde oluşan şiddetle mücadele
etmemekte şiddetin her türlüsü ile mücadele ederek toplumdaki tüm bireylere
hizmet etme amacıyla getirilmiş bir kanundur. Yalnızca aile kurumu gibi
konuttan uzaklaştırma durumu değil potansiyel mağdur halindeki kişinin şiddetin
faili ile aynı konutu paylaşmasına veya cinsiyet, medeni hallerinin evli olup
olmadığına bakılmaksızın uzaklaştırma koruma tedbirine koşullar sağlanıyorsa
mağdur tarafından başvurulabilmekte ve hâkim tarafından uzaklaştırma kararı
verilebilmektedir. Hâkim tarafından, uzaklaştırma kararında şiddet uygulayanın
korunan mağdur kişiye, konutuna, okuluna, işyerine ve korunan kişinin
bulunabileceği sair yerlere yaklaşmamasına ilişkin karar verilmektedir.
Stj. Av. Büşra Ülger
Kaynakça:
1. 6284 sayılı Kanun