Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

7440 SAYILI KANUN İLE EMİSYON PRİMİNE GETİRİLEN EK VERGİNİN ANAYASAL İLKELER ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ

7440 SAYILI KANUN İLE EMİSYON PRİMİNE GETİRİLEN EK VERGİNİN ANAYASAL İLKELER ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ

A. Emisyon Priminin Tanımı ve Amacı

 

Anonim şirketlerde kuruluş veya sermaye artırımı esnasında, pay senedinin üzerinde yazılı değerden yani itibari değerden daha yüksek değerle çıkarılması halinde, bu itibari değer ile satış bedeli arasındaki fark: AGİO veya EMİSYON PRİMİ olarak adlandırılır ve bu paya da primli pay denir. Emisyon primleri ile amaçlanan öncelikle şirketlere ihtiyaç duydukları mali kaynakların sağlanmasıdır. Özellikle sermaye artırımının mümkün olmadığı hallerde şirketlerin gerek duydukları mali kaynakları elde etmeleri için en uygun yollardan biri emisyon primleridir. Emisyon primli pay çıkarıldığı zaman, artırılan veya konulan sermaye miktarı şirket sermayesinin bir parçası haline gelir ancak emisyon primi şirket sermayesine değil şirket malvarlığına katılacaktır. Bu nedenle primli paylar, daha çok sermaye artırımı esnasında ortaya çıkmaktadır.

 

Tanımı biraz daha detaylandırmak gerekirse, emisyon primli pay ihracı, daha çok bir şirkete yeni ortak alınması veya şirketin borsada işlem görmeye başlaması yöntemlerinden biri olarak kullanılmaktadır. Bu yöntemde, şirkete yeni girecek olan veya hissesini artıracak olan ortak, artırılan sermayeyi temsil eden hisselerin nominal bedellerini ödedikten başka, şirket değeri ile nominal sermaye arasındaki farka göre hesaplanan emisyon primini de şirkete ödemektedir. Bu bakımdan emisyon primi, ortaklar tarafından şirket sermayesinin nakit olarak arttırılması niteliğini taşımaktadır. Dolayısıyla emisyon primi esasen şirkete yeni katılan ortağın yatırdığı sermayeden başka bir şey değildir. Bu bakımdan emisyon primi, İşletmenin ortakları yani sahipleri tarafından işletmeye ilave edilen değerlerdir.

 

B. 7440 Sayılı Kanun İle Getirilen Ek Vergiye İlişkin Değerlendirme

 

Kurumlar Vergisi Kanunu’nda belirtildiği üzere belli durumlarda vergi istisnaları oluşmaktadır. Buna göre, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5. maddesinde istisnalar düzenlenmiştir. Bu maddenin 1/ç fıkrasında ise;

“Aşağıda belirtilen kazançlar, kurumlar vergisinden müstesnadır:

ç) Anonim şirketlerin kuruluşlarında veya sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları

payların bedelinin itibarî değeri aşan kısım.

…”

 

Belirtilen emisyon primi, Agio veya hisse senedi ihraç primi kurumlar vergisinden istisna olduğu görülmektedir.

 

Ancak 12 Mart 2023 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 7440 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un ile 2022 yılı kazançlarına ilişkin olarak Kurumlar Vergisi Kanunu'nda (KVK) yer verilen bazı istisna ve indirim tutarları üzerinden %5 ve %10 oranlarında hesaplanacak ek bir vergi ihdas edilmiştir. Ek vergiye tabi indirim ve istisnalar arasında emisyon primi de bulunmaktadır. Fakat bu ek vergi yalnızca 2022 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi için geçerlidir. Zira 7440 sayılı Kanun’un ek vergiye ilişkin diğer hükümler başlıklı 10. maddesinin 27. Fıkrası;

 

“(27) Kurumlar vergisi mükellefleri tarafından, 2022 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinde gösterilmek suretiyle, 5520 sayılı Kanun ile diğer kanunlarda yer alan düzenlemeler uyarınca kurum kazancından indirim konusu yapılan istisna ve indirim tutarları ile aynı Kanunun 32/A maddesi kapsamında indirimli kurumlar vergisine tabi matrahları üzerinden, dönem kazancı ile ilişkilendirilmeksizin %10 oranında, 5520 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde düzenlenen istisna ile yurt dışından elde edilen ve en az %15 oranında vergi yükü taşıdığı tevsik edilen istisna kazançlar üzerinden ise %5 oranında ek vergi hesaplanır ve bu verginin ilk taksiti kurumlar vergisinin ödeme süresi içinde, ikinci taksiti bu süreyi takip eden dördüncü ayda ödenir. Özel hesap dönemi tayin edilen mükelleflerde bu vergi, 2023 yılı içinde sona eren hesap dönemi için verilmesi gereken beyannamelerde gösterilmek suretiyle uygulanır. Bu vergi gider ve indirim olarak dikkate alınamaz ve hiçbir vergiden mahsup edilemez.”

 

şeklinde olup ilgili maddede açıkça görüleceği üzere vergiden muaf indirim ve kazancın 2022 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinde gösterilmesi şartı aranmıştır.

 

Dolayısıyla halihazırda şirket hissedarı olan bir kişi ilave hisse satın aldığında tekrardan şirkete emisyon primi ödemelidir. Bu kapsamda bu emisyon primi 2022 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinde gösterildiyse ilave alınan hisseye ilişkin emisyon primi üzerinden de ek vergi alınması gerekmektedir. Ancak bu emisyon primi 2023 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinde gösterildiyse hiçbir şekilde ek vergi alınması gibi bir durum söz konusu olmayacaktır.

 

Fakat yürürlüğe giren kanun açısından emisyon primini vergiye tabi tutma düşüncesi temelde büyük bir sıkıntı teşkil etmektedir. Emisyon primini iyi anlamak adına bir değerlendirme yapmak gerekmektedir. Aslında hissedarların ilave hisse alması durumunda kesinti veya stopaj uygulaması söz konusu değildir. Kesinti veya stopaj genellikle gelir ve kazançlar üzerinden yapılan vergi kesintilerini ifade eder. Hissedarların sermaye artırımına katkıda bulunması genellikle şirketin iç finansmanını iyileştirmeyi amaçlar ve bu nedenle gelir veya kazanç olarak değerlendirilmez. Dolayısıyla, ilave hisse almak için yapılan ödemeler üzerinden kesinti veya stopaj yapılmaz.

 

Kaldı ki 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun, vergiye tabi kurum gelirleri açısından istisnaları düzenleyen KVK m. 5’in birinci fıkrasının (ç) bendinde de emisyon primi kurumlar vergisinden istisna olarak öngörmüştür. Yeni yürürlüğe giren kanun ile bu istisna tamamen göz ardı edilmiş ve emisyon primi kazancı istisnasına getirilen ek vergi ile ilgili tartışma Danıştay’a taşınmıştır. Henüz Danıştay tarafından bir karar bulunmamakta olup ilk derece mahkemesince yürütmenin durdurulması talepleri reddedilmiştir. Bu nedenle işbu ek vergi hususunda mükellef olan tarafların ilgili vergiden sorumluluğu doğmaktadır.

 

Sadece bu istisnanın aksine kanun çıkartılması değil, genel çerçevede işlendiğinde hem anayasal hem vergi ilkeleriyle çelişen bir durum meydana gelmiştir.

 

Vergi Hukuku açısından, verginin belirlenebilir/öngörülebilir olması ilkesinin kanun açısından değerlendirilmesi gerekmektedir. Hukuk devletinin temel ilkeleri arasında yer alan belirlilik ilkesi, vergi mükelleflerinin yükümlü oldukları vergileri önceden öğrenebilmesi gerektiğini savunur. Yasal düzenlemelerin belirli, açık ve net olması hukuksal güvenlik açısından önem arz etmektedir. Bu sayede devlete duyulan güven artar ve bireyin öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmesi kolaylaşır. Belirli olmayan bir vergi yükünün, vergi mükelleflerini ekonomik olarak zor duruma sokacağı, bunun sebebinin ise öngöremedikleri yeni bir yükümlülüğe uygun hazırlıklar içerisine girmelerinin zor olacağı aşikardır.

 

Yürürlüğe giren kanun 12 Mart 2023 tarihlidir. Ancak vergiyi doğuran olay bu tarihten önce gerçekleşmiştir. Dolayısıyla verginin geçmişe yürüdüğü gözler önündedir. Anayasa Mahkemesi tarafından ele alınmış olan vergi yasalarında geriye yürüme yasağı, yürürlüğe giren yeni ek vergi kanunuyla ihlal edilmiştir. Vergiyi doğuran olayın bulunduğu tarihteki kanunların uygulanması gerekmektedir. Sonradan yürürlüğe giren kanunun, yürürlükte olduğu tarihten önceki vergi doğuran olaylara etki etmesi hukuk devleti ilkesiyle paralel olmayan bir düzenlemedir. Hukuki güvenlik ilkesi uyarınca geçmiş dönemlerdeki vergi yükünün sonradan çıkartılan kanunlarla arttırılmaması önem arz etmektedir. Böyle bir durumda toplumun devlete olan bakış açısının değişerek daha güvensiz bir ortam yaratılacağı kuşkusuzdur.

 

Bahse konu emisyon primine getirilen ek vergi mülkiyet hakkına ilişkin bir ihlal de teşkil etmektedir. SPK’nın yayınlamış olduğu bilanço formatında görüleceği üzere emisyon primleri sermayenin içerisinde görülmektedir. Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkı düzenlenmektedir. Bu maddeye göre, “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.” şeklinde mülkiyet hakkının hangi hallerde sınırlanabileceği belirtilmiştir. Bunun yanı sıra AİHM mülkiyet hakkının sınırlandırılabilmesi için kamu yararını, hukuka dayalı olmasını ve ölçülü olmasını aramaktadır.

 

Sonuç:

 

7440 sayılı Kanun ile getirilen ek verginin hangi kamu yararı esasına ilişkin alındığı şüphelidir. Örnek olarak 1999 depreminden sonra ek vergi getirilmiş fakat bu ek verginin kamu yararı amacıyla toplandığı açıkça belirtilmiştir. Ancak zaten mülkiyet hakkını sınırlandırır nitelikte olan bunun yanı sıra kanunda istisnalar arasında sayılan emisyon primine getirilen ek verginin Danıştay nezdinde nasıl değerlendirileceği merak konusudur.

 

Stj. Av. Mustafa Emre Batmaz

 

Kaynakça:

 

1.Çolak, Mustafa, “Vergi Hukuku”, 2023, İstanbul,

2. https://www.inbusiness.com.tr/yazarlar/abdullah-tolu/2023/09/04/emisyon-primine-surpriz-vergide-gozler-danistayda

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN