Alacağın devri, TBK 162-172 maddeleri arasında yer alan bir kurumdur. Kanunda herhangi bir tanım yapılmamış olmasına rağmen ilgili maddeler ışığında şöyle bir tanım yapılabilir: “Bir borç ilişkisinden doğan alacağın alacaklısının, borçlunun rızasına gerek olmadan değişmesi işlemidir.” Borçlunun durumdan haberi olmasına bile gerek yoktur. Alacak yine de üçüncü bir kişiye devredilebilir. Alacağı devreden ve devralan tarafların anlaşarak alacak değişmeden devri için yazılı bir sözleşme yapmaları gerekir.
Günümüzde ticari hayatın hız kazanmasının da etkisiyle alacağın devri yaygınlaşmış, hatta alacaklının alacağını birden çok kişiye devrettiği durumlar ortaya çıkmıştır. Ayni hakların devrinden farklı olarak, alacağın temlikinde tasarruf yetkisinin olmamasına karşı iyi niyetin korunmaması kafalara pek çok soru işareti getirmektedir. Şöyle ki;
Alacaklı alacağını birçok kişiye devredince kimin alacaklı olacağının nasıl belirleneceği konusu gündeme gelmektedir. Alacak kendisine devredilen kişiler haklı olarak alacağına kavuşmak isterken yapılan alacağın devri sözleşmeleri geçersizlik sorunuyla karşı karşıya kalabilir. Temlik sırasının belirlenmesi hakkında Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2013/16460 esas sayılı 2014/3665 no’lu kararında:
“Uygulamada yüklenicinin aynı bağımsız bölümü değişik tarihlerde bir veya birden fazla üçüncü kişiye alacağın temliki yoluyla veya satış vaadi sözleşmesi yaparak temlik ettiği, temlik alan bir veya daha fazla kişinin aynı bağımsız bölüm üzerinde hak iddiasında bulunduğu sıkça görülen bir durumdur. Bunun gibi malikin, satış vaadi sözleşmesine konu yaptığı bir taşınmazı sonradan bir başka kişiye satış vaadinde bulunması da mümkündür. Böylesine durumlarda şahsi hakların yarışması söz konusu olur. Kural olarak da geçersiz olmadıkça veya sözleşme feshedilmedikçe yarışan şahsi haklardan önceki tarihli olanına değer tanınır.”
belirtildiği üzere alacak birden fazla kişiye temlik edildiğinde temlik sırasında önceki tarihli olana temlik işlemi yapılır.
Bu takdirde sonraki tarihli temlikler geçersiz olma sorunuyla karşı karşıya kalacaktır. Alacağı devralan alacaklının başkalarına da temlik işleminin yapılıp yapılmadığını bilmesi her zaman olanaklı değildir. Bunu bilse dahi temlik sırasını bilemeyebilir. Temlik edilen alacaklının hak kaybına uğramaması için kanun koyucu 6098 sayılı TBK’da yeni düzenlemeler getirmiştir. Bu düzenlemeler kapsamında alacağın temlikinde sorumluluğun temlik eden tarafa yüklenmesi isabetli bir tercihtir. Çünkü alacağın mevcut olup olmaması hakkında en doğru bilgiye sahip olan kuşkusuz borç ilişkisinin taraflarıdır. Alacağı devralan kişinin doğru bilgiye ulaşması ilişkinin tarafları kadar kolay olmayabileceği gibi masraflı da olacaktır. Devralan tarafın bilgisi de bu yüzden genellikle devreden tarafın beyanlarına dayanmaktadır.
MADDE 191- Alacak, bir edim karşılığında devredilmişse devreden, devir sırasında alacağın varlığını ve borçlunun ödeme gücüne sahip olduğunu garanti etmiş olur.
Alacak bir edim karşılığı olmaksızın devredilmiş ya da kanun gereğince başkasına geçmişse, devreden veya önceki alacaklı, alacağın varlığından ve borçlunun ödeme gücünden sorumlu değildir.
Hükümde bahsedilen alacağı temlik edenin sorumluluğu bir kusursuz sorumluluk çeşididir.
Bu sorumluluk kapsamında temlik eden iki hususun varlığını garanti etmektedir:
1-Hakkın varlığı
2-Borçlunun ödeme gücünün garantisi.
Devredenin garanti yükümlülüğü kanundan doğar. Bu yükümlülük sayesinde alacağı devralan, alacağı tahsil edemezse garanti yükümlüsüne başvurabilir. Sorumluluğun kapsamı TBK m. 193’te açıkça belirlenmiştir:
1-Temlik alanın ifa ettiği karşı edimin faizi ile birlikte geri verilmesi
2-Devrin sebep olduğu giderler
3-Borçluya karşı devraldığı alacağı elde etmek için yaptığı ve sonuçsuz girişimlerin yol açtığı giderler
4-Devredenin kusursuzluğunu ispat etmedikçe uğradığı diğer zararlar
Yukarıda sözü edilen ilk üç madde için kusursuz sorumluluk hakimken, munzam (ek) zararlar için dördüncü maddede kusur aranmaktadır.
Alacağın devri sözleşmesi, alacağın devri haricinde bir sebepten geçersiz ise garanti sorumluluğundan söz edilemez.
Alacağın devrindeki garanti sorumluluğu hükümleri emredici düzenlemeler olmadığı için taraflar aksini kararlaştırarak sorumluluğu sınırlandırabilirler.
İvaz karşılığında Yapılan Alacağın Devri Kapsamındaki Garanti Sorumluluğu Hükümlerinin Eski Türk Borçlar Kanunundaki Düzenlemesi
818 sayılı eski Türk Borçlar Kanununda ise alacağın devrindeki garanti sorumluluğu 169-171. Maddeler arasında düzenlenmişti. İlgili maddede alacağın temliki ivaz karşılığında yapılmışsa devreden alacaklının devir anında alacağın varlığını garanti ettiği söylemektedir. Fakat ayrıca taahhüt etmiş olmadıkça borçlunun ödeme kabiliyetinden sorumlu değildir.
Bunun yanı sıra yeni Borçlar Kanunundaki düzenlemeler sayesinde devreden alacaklı kusursuzluğunu ispat etmediği takdirde alacağına kavuşamayan alacaklı menfi zararları haricindeki diğer zararlarını da talep edebilmektedir.
Eski ve yeni kanun kıyaslandığında yeni Kanun alacağı devralan lehine düzenlemeler getirmiştir. Devralan alacaklı asıl borç ilişkisinin tarafı olmadığından borçlunun ödeme gücünü bilmesi hayatın olağan koşulları içinde her zaman mümkün olmamaktadır. Kaldı ki Türk hukukundaki alacağın temliki hükümleri göz önüne alındığında borçlu yapılan yeni devir sözleşmesinin tarafı bile olmadığından bu hususun bilinmesi pek mümkün gözükmemektedir.
Söz konusu bu düzenlemeler alacağın devri kurumunun yaygınlaşması açısından önemli bir adım olarak değerlendirilmelidir. Bu sayede alacak kendisine temlik edilen kişi garanti sorumluluğu hükümleri sayesinde alacağın gerçekten olup olmadığına ve borçlunun ödeme gücüne sahip olmayabileceğine dair endişeleri gitmiş olacak ve alacağın temliki kurumunun işlerliği artacaktır.
Stj. Av. Esra Kayandan
Kaynakça:
1. Oğuzman, M. Kemal, M. Turgut Öz. Borçlar hukuku genel hükümler: 6098 sayılı Yeni Türk Borçlar Kanunu'na göre. Vedat Kitapçılık, 2016, s..
2. Arş. Gör. Hüseyin Can AKSOY, Alacağı Temlik Edenin Kanundan Doğan Garanti Sorumluluğunun Ekonomi Hukuku Prensipleri Işığında Değerlendirilmesi s.147 vd.
3. Mehmet Deniz Yener, ALACAĞI DEVREDENİN GARANTİ SORUMLULUĞU VE 6098 SAYILI BORÇLAR KANUNU İLE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER s.70-71
4. Yargıtay 14. Hukuk Dairesi’nin 2013/16460 esas sayılı 2014/3665 no’lu kararı
5. Baki İlkay ENGİN, Alacağı Temlik Edenin Garanti Sorumluluğu, s. 73 vd.