Anonim Şirket pay sahiplerinin şirket
organlarına ve faaliyetlerine karşı başvurabileceği çeşitli yasal yol ve
imkanlar bulunmaktadır. Şirketin temel organlarının genel kurul ve yönetim
kurulu olması karşısında işbu yazımızda; genel kurula karşı bir yasal yol
olarak genel kurul kararlarının iptali davası ve yönetim kuruluna karşı bir
yasal yol olarak ise yönetim kurulu üyelerinin hukuki sorumluluk davası izah
edilecektir.
1. ANONİM ŞİRKETLERDE GENEL KURUL
KARARLARININ İPTALİ
Anonim şirket, sermayesi paylara
bölünmüş, pay sahiplerinin sorumlulukları taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı
olan, tüzel kişiliğe sahip, tacir niteliğinde, özel hukuk hükümlerine tabi bir
ortaklık türüdür. [1]
Türk Ticaret Kanunu uyarınca Anonim
Şirketlerin organları yönetim kurulu ve genel kuruldur. İşbu yazımızın konusunu
teşkil eden genel kurul; pay sahiplerinden meydana gelen, yılda en az bir defa
toplanan, belli yasal nisaplarla karar alan şirket organıdır. Genel Kurula
ilişkin temel yasal düzenlemeler Türk Ticaret Kanunu 407 ve devamında
düzenlenmiştir.
Genel kurul, pay sahiplerinin şirket
üzerindeki haklarını kullandığı bir organ olup diğer organlar üzerinde seçme,
atama, görevden alma, ibra etme, denetim isteme, dava açma gibi yetkileri
bulunmaktadır. Genel kurul işbu yetkilerini senede en az bir kez icra edilen
olağan toplantı ile gerçekleştirir. Olağan genel kurul toplantısında belli
gündem maddeleri pay sahiplerince görüşülür ve belli nisaplar doğrultusunda
karar alınarak asgari olarak yasa gereği belirlenen şartlar gerçekleştirilir.
Genel Kurulca olağan genel kurul
toplantısında gerçekleştirilecek hususlar ve görüşülecek gündem maddelerine
ilişkin olarak Türk Ticaret Kanunu 409. Maddesinde şu başlıklar sayılmıştır:
“MADDE 409- (1) Genel kurullar olağan
ve olağanüstü toplanır. Olağan toplantı her faaliyet dönemi sonundan itibaren
üç ay içinde yapılır. Bu toplantılarda, organların seçimine, finansal
tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, kârın kullanım şekline,
dağıtılacak kâr ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesine, yönetim kurulu
üyelerinin ibraları ile faaliyet dönemini ilgilendiren ve gerekli görülen diğer
konulara ilişkin müzakere yapılır, karar alınır.”
Hüküm lafzından görüldüğü üzere genel
kurul olağan toplantılarında organların seçimi, finansal tablolar, yönetim
kurulu yıllık raporu, şirket karının kullanım şekli, dağıtılacak kar ve kazanç
payı oranları ve belki de en önemlisi olarak yönetim kurulu üyelerinin ibrası
temel gündem maddelerini oluşturmaktadır.
Pay sahipleri usulünce
gerçekleştirilmekte olan genel kurula katılarak gündem maddeleri üzerinde
müzakere, oylama ve ibra gibi çeşitli konularda faaliyet gösterirler. Pay
sahipleri, oy haklarını paylarının toplam itibarî değeriyle orantılı olarak
kullanır ve toplantı neticesinde oy nisapları doğrultusunda görüşülen, oylanan,
kabul ve reddedilen hususlar çerçevesinde genel kurul karar alma faaliyetini
gerçekleştirmiş olur.
İşbu yazımızın da konusunu teşkil
ettiği üzere genel kurul kararlarının belli durumlarda iptal edilmesi mümkün
olup iptal prosedürü ve iptal davası açabilecek kişiler Türk Ticaret Kanunu 445
ve devamı hükümlerinde düzenlenmiştir.
İptal davası; TTK 445 gereği kanun veya
esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırılık durumunda
açılabilecek olup aynı hüküm içerisinde iptal davasının hak düşürücü süresi ile
görevli ve yetkili mahkemesi düzenlenmiştir. Hüküm lafzı gereği genel kurul
kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin
bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açılabilmesi
mümkündür.
İptal davası açabilecek kişiler ise TTK
446’da düzenlenmiştir. Böylece:
“a) Toplantıda hazır bulunup da karara
olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,
b) Toplantıda hazır bulunsun veya
bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre
yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma
yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy
kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin
verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının
alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,
c) Yönetim kurulu,
d) Kararların yerine getirilmesi,
kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri”
iptal davası açma hak ve yetkisine
sahiptirler. Özetle; genel kurul kararlarının iptalini isteme hakkı temelde pay
sahipleri ve yönetim kurulu üzerindedir. Pay sahiplerinin kural olarak
toplantıya katılmış, olumsuz oy vermiş ve muhalefetini tutanağa geçirmiş olması
gerekmektedir.
Ayrıca çağrının usulüne göre
yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma
yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy
kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin
verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının
alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin de toplantıya katılıp
katılmaması yahut olumsuz oy verip vermemesi fark etmeksizin dava açma hak ve
yetkisi bulunmaktadır. Yönetim kurulu ise hem kurul halinde hem de kişisel
sorumluluğunun doğma ihtimali bulunan her bir tekil üye ile dava hakkını
kullanabilecektir.
İşbu hükmün devamında 448. Maddede
davanın ilanı prosedürü ile görev, yetki gibi hususlar düzenlenmiştir. İptal
davasının açılmasının ardından davanın açıldığı, duruşma günü bilgisini de
içerecek şekilde yönetim kurulu tarafından ilan edilerek şirketin internet
sitesinde duyurulur. İptal davasının açılabilmesi için öngörülmüş olan 3 aylık
hak düşürücü sürenin bitimine dek mahkemece duruşma açılmamakta olup bu süre
içerisinde başkaca iptal davası açılması durumunda tüm davalar usul ekonomisi
ilkesi gereği birleştirilerek görülmektedir.
Bir tedbir hükmü olarak düzenlenen,
“Kararın Yürütülmesinin Geri Bırakılması” başlıklı 449. Maddede genel kurul
karar aleyhine iptal davası açılması durumunda iptali dava edilen hükmün
yürütülmesinin geri bırakılabileceği düzenlenmiştir. Hüküm uyarınca dava
açıldığında mahkemece yönetim kurulu üyelerinin görüşünün alınmasının ardından
dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılabileceği düzenlenmiştir.
Mahkemece genel kurul kararının iptaline karar verilmesi halinde ise bu karar
tüm pay sahipleri için ve geçmişe etkili olarak geçerli olacaktır.
Kanunun bir sonraki maddesinde ise
iptal kararının hukuki sonuçları düzenlenmiştir. Hüküm gereği Genel kurul
kararının iptaline veya butlanına ilişkin mahkeme kararı, kesinleştikten sonra
bütün pay sahipleri hakkında hüküm ifade eder. Yönetim kurulu bu kararın bir
suretini derhâl ticaret siciline tescil ettirmek ve internet sitesine koymak
zorundadır.
Genel Kurul kararlarının iptaline
ilişkin Kanun’da son olarak Kötüniyetle iptal ve butlan davası açanların
sorumluluğu düzenlenmiştir. 451. Madde lafzında ifade edildiği üzere Genel
kurulun kararına karşı, kötüniyetle iptal veya butlan davası açıldığı takdirde,
davacıların şirketin bu sebeple uğradığı zararlardan müteselsilen sorumluluğu
bulunmaktadır. Bu hüküm haksız kazanç sağlamak isteyen yahut kötüniyetle Şirket
aleyhine faaliyet yürüterek işleyişi bloke etme ve haksız kazanç sağlama arzusu
içerisinde bulunan pay sahiplerinin açacağı davalara karşılık menfaat dengesini
sağlamak üzere tesis edilmiştir.
Özel olarak içtihatlarda halka açık
anonim şirketler içerisinde çok düşük oranda payı bulunan ancak işbu payına
istinaden haksız olarak dava yoluna giden pay sahipleri bakımından bu tazminata
hükmedildiği görülmektedir. Temelini dürüstlük kuralından alan bu hüküm pay
sahiplerinin dava hakkı korunurken şirketin kilitlenmesini ve hakkın kötüye
kullanılmasını engelleme amacı taşımaktadır.
2. ANONİM ŞİRKETLERDE YÖNETİM KURULU
ÜYELERİNİN HUKUKİ SORUMLULUĞU VE SORUMLULUK DAVASI
Bir önceki başlık ile ilintili olarak
Anonim Şirket faaliyetlerine karşı başvurulabilecek kanuni yollardan bir diğeri
ise Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluk davalarıdır. Esasen yönetim kurulu
üyelerinin hem hukuki hem cezai sorumlulukları bulunmakta ise de bu yazımızda özel
olarak hukuki sorumlulukları incelenecektir.
TTK 359 vd. düzenlenen Yönetim kurulu
en kısa tabir ile şirketin icra ve temsilden sorumlu organıdır. Kanunda ifade
edildiği üzere: “Anonim şirketin, esas sözleşmeyle atanmış veya genel kurul
tarafından seçilmiş, bir veya daha fazla kişiden oluşan bir yönetim kurulu
bulunur.”. Yönetim Kurulunun yetki ve sorumluluklarının genişliği
karşısında denge ve fren mekanizmasının kurulabilmesi ve yönetim kurulunun bir
bakıma denetim altında tutulabilmesi amacıyla Kanun çeşitli sorumluluk
hükümleri tesis etmiştir. Yönetim kurulu işte bu sorumluluk hükümlerine
dayanılarak dava edilebilmektedir.
Yönetim Kurulunun yetkileri son derece
geniş olup kural olarak şirketin işletme konusunun gerçekleştirilmesi için
gerekli olan her çeşit iş ve işlemler hakkında karar almaya yetkilidir. Bu
nedenle önemi gereği Kanunda özel olarak özen ve bağlılık yükümlülüğü
düzenlenmiştir. Madde 369 gereği: “Yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle
görevli üçüncü kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine
getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak gözetmek
yükümlülüğü altındadırlar.”
Yönetim kurulunun devredilemez görev ve
yetkileri Kanun’un 375. Maddesinde sayılmış olup şöyledir:
“a) Şirketin üst düzeyde yönetimi ve
bunlarla ilgili talimatların verilmesi.
b) Şirket yönetim teşkilatının
belirlenmesi.
c) Muhasebe, finans denetimi ve
şirketin yönetiminin gerektirdiği ölçüde, finansal planlama için gerekli
düzenin kurulması.
d) Müdürlerin ve aynı işleve sahip
kişiler ile imza yetkisini haiz bulunanların atanmaları ve görevden alınmaları.
e) Yönetimle görevli kişilerin,
özellikle kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönergelere ve yönetim kurulunun
yazılı talimatlarına uygun hareket edip etmediklerinin üst gözetimi.
f) Pay, yönetim kurulu karar ve genel
kurul toplantı ve müzakere defterlerinin tutulması, yıllık faaliyet raporunun
ve kurumsal yönetim açıklamasının düzenlenmesi ve genel kurula sunulması, genel
kurul toplantılarının hazırlanması ve genel kurul kararlarının yürütülmesi.
g) Borca batıklık durumunun varlığında
mahkemeye bildirimde bulunulması.”
Yönetim kurulu üyelerinin hukuki
sorumluluğu esasen Kanun’da sayılan yükümlülüklerin ihlal edilmesi hallerine
karşılık mefhumu muhalifi üzerinden sayılmıştır. Kanun’un 549-553. Maddeleri
arasında düzenlenen hukuki sorumluluk hükümleri özetle TTK m. 549 Belgelerin ve
beyanların kanuna aykırı olmasından, TTK m. 550 sermaye hakkında yanlış
beyanlar ve bilinen ödeme yetersizliğinden, TTK m.551 değer biçilmesinde
hileden, TTK m.552 halktan para toplamaktan ve TTK m.553 kurucuların, yönetim
kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğundan
kaynaklanmaktadır.
Özetle; Kurucular, yönetim kurulu
üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan
yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay
sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan
sorumludurlar.
Anonim şirketlerde sorumluluk davasının
açılması Eski Ticaret Kanunumuzda genel kurul kararı alınması şartına bağlanmış
iken yeni Türk Ticaret Kanunu’nda ETTK’dan farklı olarak, TTK m. 555 hükmünde,
şirketin yönetim kurulu üyelerine karşı açacağı sorumluluk davası için genel
kurul kararının gerekli olduğuna ilişkin açık bir düzenleme bulunmamaktadır. [2]
Açık bir düzenleme olmaması, doktrinde
genel kurul kararı zorunluluğuna ilişkin görüş ayrılığı yaratmış olup her iki
görüş de taraftar kazanmıştır. Kanun Koyucunun abesle iştigal etmeyeceğinden
bahisle Eski Ticaret Kanunu’nda bulunan yükümlülüğün kaldırılmış olmasının yeni
TTK’da bu yükümlülüğün aranmayacağı anlamına geldiğini söylemek mümkündür.
Yönetim kurulu üyelerinin pay
sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı hukuki sorumluluğu Kanun genelinde
düzenlenen yönetim kurulu üyelerinin hak ve yükümlülükleri ile paralel
düşünülebilmektedir. Bu bağlamda özel ve genel birçok sorumluluk hükmünden bahsedilebilmekte
olup bunların sınırlı sayıda olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu sorumluluk
haksız rekabet hükümlerinden şirket sermayesi hakkında doğru beyan verme
yükümlülüğüne kadar Kanun çerçevesinde düzenlenmiş tüm yükümlülük hükümleri
bakımından söz konusu olabilmekte olup şirket pay sahipleri, şirket
alacaklıları gibi hak ve menfaat iddiasında bulunan herkesin yönetim kuruluna
karşı sorumluluk davası açma hakkı bulunmaktadır.
3. SONUÇ
Sonuç olarak anonim şirket pay
sahiplerinin hem karar organı olan genel kurula hem de icra organı olan yönetim
kuruluna karşı hak ve menfaatlerini korumak üzere başvurabileceği çeşitli yasal
yollar bulunmakta olup bunlardan genel kurul kararlarının iptali yolu ve
yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak sorumluluk davaları örnek mahiyetinde
izah edilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda genel kurul kararlarına karşı Kanun’da
sayılan şartlar çerçevesinde kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle
dürüstlük kuralına aykırılık durumunda iptal davası açılabilmekte olup yönetim
kurulu üyelerine karşı ise kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini
kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de
şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olmaları nedeniyle
sorumluluk davası açılabilmektedir.
Av. Gamze Nur Şan
Kaynakça:
1.
ÇALIŞKAN, Merdan, “ANONİM ŞİRKETLERDE GENEL KURUL”, Adalet Yayınları,
2019, Ankara, s.21.
2.
ÇINAR, Sevda Bora, “Anonim Şirketlerde Sorumluluk Davası Açılmasında Genel
Kurul Kararı Alınmasının Gerekli Olup Olmadığı Üzerine Bir Değerlendirme”,
TURKISH ACADEMIC RESEARCH REVIEW Cilt: 4, Sayı: 2, s. 236, Haziran 2019.