1-
GİRİŞ
Türk
Hukuku’nda kural olarak yabancı para üzerinden sözleşme akdedilmesi konusunda
herhangi bir engel bulunmamaktadır. Sözleşme tiplerinin ve unsurlarının
belirlendiği Türk Borçlar Kanunu’nun 99. maddesi kapsamında, konusu para olan
bir borcun ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödenmesi haline ilişkin
olarak düzenlemeye yer verilmiştir. Söz konusu maddenin 2. fıkrası “Ülke
parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa,
sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme
günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir.” şeklindedir.
Ancak
yabancı para üzerinden sözleşme akdedilmesi konusunda getirilen birtakım
düzenlemelerle, bu konuya sınırlamalar getirilebilmektedir. Ülkemizde
yürürlükte olan Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun ve bu Kanuna
bağlı olarak yürürlüğe giren düzenlemeler ile yabancı para üzerinden sözleşme
akdedilmesi konusunda getirilen bazı sınırlamalar ve istisnalar bulunmaktadır.
Söz
konusu sınırlama ve istisnaların çerçevesinin tespit edilmesi ve sözleşmelerin
bu sınırlamalara uygun olarak düzenlenmesi, ileride para cezası ile
karşılaşılmaması adına önem arz etmektedir.
Bu
içerikte, yabancı para üzerinden sözleşme akdedilmesi konusundaki
düzenlemelerin özellikle Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara
İlişkin Tebliğ’in ve (Tebliğ No:
2008-32/34) bu Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in
(R.G.-07.09.2018/30528) kapsamına Avukatlık Ücret Sözleşmelerinin girip
girmediği, avukatlık ücret sözleşmelerinin yabancı para üzerinden düzenlenip
düzenlenemeyeceği konusu irdelenecek, bu düzenlemelerin Anayasaya ve sözleşme
özgürlüğüne uygun olup olmadığından kısaca bahsedilecektir.
2-
YABANCI PARA ÜZERİNDEN SÖZLEŞME AKDEDİLMESİ KONUSUNDA YÜRÜRLÜKTE OLAN DÜZENLEMELER
Türk
Parası Kıymetinin Korunması hakkındaki mevzuat incelendiğinde, karşımıza ilk
olarak 1567 Sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun çıkmaktadır.
Bu kanun mevzuatın temeli olmakla birlikte, bu konudaki düzenlemeler yayımlanan
kararlar ve tebliğler ile şekillenmektedir.
2018
yılında Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ
(Tebliğ No: 2008-32/34)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ yayımlanmış olup
söz konusu Tebliğ ile getirilen yenilikler bulunmaktadır. Tebliğ ile bazı
sözleşme tipleri bakımından, yabancı para üzerinden sözleşme yapma yasağı
getirilmiştir.
Söz
konusu Tebliğ’in 8.maddesi ile Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında
akdedecekleri kimi sözleşmeler bakımından, ödeme yükümlülüklerinin döviz
cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması yasaklanmıştır. Bu
yasaklamanın çerçevesi aşağıdaki gibidir:
Ø Türkiye’de
yerleşik kişiler kendi aralarında akdedecekleri; konusu yurt içinde yer alan
gayrimenkuller olan, konut ve çatılı iş yeri dâhil gayrimenkul satış
sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme
yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak
kararlaştıramazlar.
Ø Türkiye’de yerleşik kişiler kendi aralarında
akdedecekleri; konusu yurt içinde yer alan gayrimenkuller olan, konut ve çatılı
iş yeri dâhil gayrimenkul kiralama sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu
sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya
dövize endeksli olarak kararlaştıramazlar.
Ø Türkiye’de
yerleşik kişiler kendi aralarında akdedecekleri; yurt dışında ifa edilecekler
ile gemi adamlarının taraf oldukları dışında kalan iş sözleşmelerinde sözleşme
bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz
cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştıramazlar.
Ø Türkiye’de
yerleşik kişiler kendi aralarında akdedecekleri;
a)
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile vatandaşlık bağı bulunmayan kişilerin taraf
oldukları hizmet sözleşmeleri,
b)
İhracat, transit ticaret, ihracat sayılan satış ve teslimler ile döviz
kazandırıcı hizmet ve faaliyetler kapsamında yapılan hizmet sözleşmeleri,
c)
Türkiye’de yerleşik kişilerin yurtdışında gerçekleştirecekleri faaliyetler
kapsamında yapılan hizmet sözleşmeleri,
ç)
Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri; Türkiye’de
başlayıp yurtdışında sonlanan, yurtdışında başlayıp Türkiye’de sonlanan veya
yurt dışında başlayıp yurtdışında sonlanan hizmet sözleşmeleri
d)
Türkiye’de yerleşik kişilerin Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli konaklama
tesislerinde akdedeceği konaklama hizmet sözleşmeleri
dışında
kalan danışmanlık, aracılık ve taşımacılık dâhil hizmet sözleşmelerinde,
sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini
döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştıramazlar.
Tebliğ’in
8. maddesi uyarınca sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer
ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak
kararlaştırılması mümkün olmayan sözleşmelerde yer alan bedellerin, 32 sayılı
Kararın Geçici 8 inci maddesi kapsamında Türk parası olarak taraflarca yeniden
belirlenmesi öngörülmüştür.
Bu
madde uyarınca, sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme
yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması
mümkün olmayan sözleşmelerde yer alan bedeller 32 sayılı Kararın Geçici 8 inci
maddesi kapsamında Türk parası olarak taraflarca yeniden belirlenirken
mutabakata varılamazsa; akdedilen sözleşmelerde döviz veya dövize endeksli
olarak belirlenen bedellerin, söz konusu bedellerin 2/1/2018 tarihinde
belirlenen gösterge niteliğindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası efektif satış
kuru kullanılarak hesaplanan Türk parası cinsinden karşılığının 2/1/2018
tarihinden bedellerin yeniden belirlendiği tarihe kadar Türkiye İstatistik
Kurumunun her ay için belirlediği tüketici fiyat endeksi (TÜFE) aylık değişim
oranları esas alınarak artırılması suretiyle belirleneceği düzenlenmiştir.
Görüldüğü
üzere, Tebliğ ile pek çok sözleşme türü bakımından, ödeme yükümlülüklerinin
döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması yasaklanmış ve
uyarlama zorunluluğu getirilmiştir.
3- AVUKATLIK SÖZLEŞMELERİNDE YER ALAN ÖDEME
YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ DÖVİZ CİNSİNDEN KARARLAŞTIRMA SERBESTİ
Türk
Borçlar Hukukunun temel ilkelerinden olan sözleşme özgürlüğünün sınırları 26.
ve 27. madde kapsamında düzenlenmiştir. Anayasa’nın 48. maddesinde sözleşme
özgürlüğü, herkesin dilediği alanda sözleşme hürriyetine sahip olması şeklinde
ifade edilmiştir. Bu doğrultuda, söz konusu maddeler ve Anayasada yer alan
sözleşme hürriyeti uyarınca, taraflar bir sözleşmenin içeriğini kanunda
öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.
Avukatlık
ücret sözleşmelerinde yer alan ödeme yükümlülüklerinin yabancı para üzerinden
belirlenmesinin önünde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 1136 sayılı Avukatlık
Kanunu bakımından herhangi bir hukuki engel bulunmamaktadır. Türk Parası Kıymetini
Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ özelinde inceleme
yapıldığında, dövizle veya dövize endeksli olarak sözleşme yapılmasını
yasaklayan madde kapsamında, avukatlık ücret sözleşmelerinin veya vekalet
sözleşmelerinin yer almadığı görülmektedir.
Bu
doğrultuda, söz konusu Tebliğ ile Avukatlık Ücret Sözleşmelerinin bedelinin
döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılmasının sınırlanmadığı
rahatlıkla söylenebilecektir. Zira söz konusu Tebliğde Avukatlık Sözleşmeleri
lafzen yer almamaktadır.
Tebliğ’in
8. maddesi incelendiğinde, her bir sözleşme tipi özelinde istisnalar
bulunmaktaysa da yasaklama kapsamında olan sözleşme tiplerinin genel olarak;
gayrimenkul satış sözleşmeleri, konut ve çatılı iş yeri dâhil gayrimenkul
kiralama sözleşmeleri, iş sözleşmeleri, hizmet sözleşmeleri, danışmanlık,
aracılık ve taşımacılık dâhil hizmet sözleşmeleri olduğu görülmektedir.
Tebliğ’de bahsi geçen sözleşme tiplerine Türk Borçlar Kanunu’nun sistematiğine
uygun olarak yer verildiği anlaşılmaktadır.
Ayrıca
Tebliğ’de, finansal kiralama sözleşmeleri gibi özel olarak bir kanuna sahip
olan sözleşme tipleri de özellikle isimleriyle zikredilmiştir.
Tebliği
düzenleyen idare tarafından, söz konusu Tebliğ’de bahsi geçen sözleşmelerin
tespiti ve çerçevesi bakımından, Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan
düzenlemelerin ve unsurların esas alınmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır.
İdarenin
bu iradesi göz önünde bulundurulduğunda, şüphesiz ki söz konusu Tebliğ ile
vekalet sözleşmeleri ve daha özel olarak Avukatlık Sözleşmelerine yer verilmek
istenmesi halinde, bu sözleşme tiplerine Türk Borçlar Kanunu’nun ve Avukatlık
Kanunu’nun sistematiği doğrultusunda yer verilmesi gerekeceği açıktır. Bu
nedenle Avukatlık Sözleşmesi kapsamında herhangi bir sınırlandırma getirilmesi
halinde, Avukatlık Sözleşmesinin ayrıca ve özellikle zikredilmesi
beklenmelidir.
Dolayısıyla
Tebliğ’de yer alan sözleşme tiplerine Türk Borçlar Kanunu sistematiği
doğrultusunda yer verildiğinden ve Avukatlık Sözleşmelerine Tebliğ kapsamında
lafzen yer verilmemiş olduğundan, Avukatlık Sözleşmelerinin Tebliğ kapsamına
dahil edilmesi mümkün olmayacaktır.
Sözleşme
özgürlüğünün kural, bu kurala getirilen sınırlamaların ise istisna olduğu
gözetildiğinde, Tebliğ’de yer verilen sözleşmelerin yorum yoluyla
genişletilmesi de mümkün olmamalıdır. Zira Tebliğ’de yer alan her bir
sözleşmenin kurucu unsurları ve hukuki nitelikleri birbirinden oldukça
farklıdır. Söz gelimi, danışmanlık ve hizmet sözleşmelerinin kapsamına başka
bir sözleşme türünün dahil edilerek, bu sözleşme türünün de yasak kapsamında
olduğu sonucuna ulaşılamaz.
Bu
noktada Avukatlık Sözleşmesinin Avukatlık Kanunu’nda ayrıca düzenlenmiş özel
düzenlenmiş isimli bir sözleşme olduğu dikkate alınarak Tebliğ’in 8. maddesinde
yer alan “hizmet sözleşmeleri”, “danışmanlık sözleşmeleri” ve “eser
sözleşmeleri” kapsamına girmesinin mümkün olmadığının ayrıca açıklanmasında
fayda bulunmaktadır.
Hizmet
sözleşmesi, Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup Kanuna göre hizmet veren
ile iş sahibi arasında bağımlılık unsuru bulunmaktadır. Bu bağımlılık işin
görülmesinde olduğu gibi işin görüldüğü yer ve söz konusu işte kullanılacak
araçlar açısından da geçerlidir. Oysa Avukatlık Sözleşmesinin esaslı
unsurlarından biri bağımsızlık unsurudur. Bu husus, Avukatlık Sözleşmesini
hizmet sözleşmesinden farklılaştırmaktadır. [1]
Hizmet
sözleşmesi ile Avukatlık Sözleşmesinin farklılıklar içerdiği ve birbirinin
kapsamına dahil edilemeyeceği, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2011/6956 E.
2011/17299 K. sayılı 24.11.2011 tarihli kararında yer alan “Uyuşmazlığın
çözümü için yukarıda izah edilen taraflar arasındaki kararlaştırma şekline
sözleşmenin , avukatlık yasasında öngörülen ve aynı yasanın 163. ve 164.
maddelerindeki ücretlere ilişkin kısımlara sınırlama getirilmiş avukatlık ücret
sözleşmesi mi yoksa Borçlar Kanunu kapsamında hizmet sözleşmesi mi olduğunun
tesbiti gerekmektedir. Hizmet sözleşmesinin ayırıcı ölçütü belirli veya
belirsiz bir süre için hizmet edimlerinin yükümlenilmesi olduğu halde
avukatlıkta vekillik ve ücret sözleşmeleri belli ve muayyen işler için ayrı
ayrı ücret kararlaştırılmasını gerektirir. Oysa hizmet sözleşmelerinde böyle
bir sınırlandırma bulunmamaktadır.” ifadelerinden de anlaşılmaktadır. [2]
Öte
yandan, Avukatlık Sözleşmesinin bu Tebliğ’de bahsi geçen eser sözleşmesi
kapsamında da değerlendirilmesi mümkün değildir. Zira eser sözleşmesinde sonuç
garantisi mevcutken avukat işin sonunda başarı sağlayamasa dahi iş sahibine
karşı sorumlu olmayıp tam ücrete de hak kazanacaktır. [3]
Son
olarak, Avukatlık Sözleşmesinin, Tebliğ kapsamında bahsi geçen danışmanlık
kapsamına girmesi de mümkün değildir. Zira yukarıda izah edildiği üzere,
Avukatlık Sözleşmesi, vekalet sözleşmesinin özel bir görünümü olan, kendine ait
bir Kanun ile düzenleme altına alınan sui generis bir sözleşmedir.
Tebliğ’de
yasaklama kapsamında olan sözleşmeler arasında vekalet sözleşmelerine yer
verilmemiştir. Kaldı ki Tebliğ’de vekalet sözleşmelerine yer verilmiş olması
durumunda dahi, yukarıda yer verilen açıklamalar gözetildiğinde Avukatlık
Sözleşmelerinin yasaklama kapsamında olmasının da düşünülmesi mümkün
olmayacaktır. Tebliğ’de ayrıca bir kanunla düzenleme altına alınan isimli
sözleşmelerin tümüne bizzat kendi isimleriyle yer verilmiştir.
Sui
generis bir sözleşme olarak Avukatlık Sözleşmesi, kendine ait bir Kanunla
düzenlenmiş ve diğer Kanunlarda yer alan diğer sözleşme tiplerine dahil
edilemeyecek, hiçbir sözleşmeyle özdeş sayılamayacak sözleşmelerdendir. Bu
doğrultuda, söz konusu Tebliğ kapsamında öngörülen yasaklamalar kapsamına
Avukatlık Sözleşmelerinin dahil olmasının mümkün olmadığı düşünülmektedir.
Söz
konusu Tebliğ’den sonra yayımlanan eserlerde de bu tespite ve görüşe yer
verilmiştir. “…
avukatlık ücretinin yabancı para üzerinden kararlaştırılması mümkündür. Zira,
Avukatlık Kanunu’nda ücretin yabancı para üzerinden kararlaştırılmasını
yasaklayıcı bir hüküm bulunmamaktadır. Ayrıca, 16 Kasım 2018 tarihinde Türk
Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ’de Değişiklik
Yapılmasına Dair 2018/32-52 sayılı Tebliğ’de de vekâlet sözleşmesi ve avukatlık
sözleşmesi bakımından bir sınırlama getirilmemiştir. Özel hukuka hakim sözleşme
serbestisi avukatlık sözleşmesi bakımından da geçerli olduğundan avukatlık
sözleşmesinde ücretin yabancı para üzerinden kararlaştırılmasının mümkün
olduğunun kabul edilmesi gerekir.” [4]
4- YABANCI PARA ÜZERİNDEN SÖZLEŞME AKDEDİLMESİ
KONUSUNDAKİ DÜZENLEMELERİN ANAYASA VE SÖZLEŞME ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA
DEĞERLENDİRİLMESİ
Yukarıda
açıklandığı üzere, Avukatlık Sözleşmeleri Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında
32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ ile getirilen yasaklamalar kapsamına
girmemektedir.
Ancak
bir an için yasak kapsamına dahil edilmesi düşünülse dahi, sözleşme özgürlüğüne
pek çok sınırlama getiren Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı
Karara İlişkin Tebliğ’in Anayasa’ya aykırılığı gündeme gelecektir.
Sözleşme
özgürlüğü genel kural, Anayasa ile güvence altına alınmış bu özgürlüğe
getirilen sınırlamalar istisnadır. Herhangi bir özgürlüğe sınırlama getiren
düzenlemelerin, sınırlarının belirli olması ve herhangi bir şüphe içermemesi
gerekmektedir.
Sözleşmeler,
Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı
veya konusu imkânsız olması halinde kesin hükümsüzlük yaptırımıyla
karşılaşırlar. Bunun dışındaki hallerde, kural sözleşme özgürlüğüdür. [5]
Sözleşme
özgürlüğü, Anayasa ile koruma altına alınan temel özgürlüklerden biri
olduğundan, sözleşme özgürlüğüne getirilen sınırlamaların da kanunla getirilmiş
olması gerekmektedir. Türk Borçlar Kanunu uyarınca da sözleşme özgürlüğü kural,
yasaklama ve sınırlama ise istisnadır.
Bu
kurala, Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 2017/1 E.
2018/2 K. sayılı 23.02.2018 tarihli kararında da “İstisnai hükümlerin dar
yorumlanması, maddi hukuka ilişkin bir yöntemdir. İstisnai, sınırlayıcı
hükümler dar yorumlanırken, kural olan hükümlerin geniş yorumlanması esastır.” şeklinde
vurgu yapılmıştır. [6]
Bu
noktada, getirilen geniş yasaklamaların ve uyarlama zorunluluğunun, yürütme
işlemi niteliğinde olan Karar ve Tebliğ ile getirildiğine dikkat çekmek
gerekmektedir. Söz konusu Tebliğ ile sözleşme özgürlüğüne ciddi bir müdahalede
bulunulmuş ve Anayasal hak ve özgürlüklerden olan sözleşme özgürlüğü
sınırlandırılmıştır.
Bu
doğrultuda, Anayasa Hukuku bağlamında daha detaylı bir değerlendirme
yapıldığında, söz konusu Karar’ın ve Tebliğ’in Anayasa’ya aykırılık teşkil
etmesinin gündeme gelebilmesi mümkündür.
5-
SONUÇ
Mevcut
durumda, yürütmenin düzenleyici işlemlerinden olan Türk Parası Kıymetini Koruma
Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ ile belirli sözleşmeler bakımından,
sözleşme bedelinin ve ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden ve dövize
endeksli olarak kararlaştırılması yasaklanmıştır. Söz konusu Tebliğ Avukatlık
Sözleşmeleri özelinde incelendiğinde gerek Tebliğ’in sistematiği gerekse
Avukatlık Sözleşmesinin kendine ait özel bir Kanunun olması gözetildiğinde,
Avukatlık Sözleşmelerinin Tebliğ’de zikredilmemesi nedeniyle Avukatlık
Sözleşmelerinin bedelinin döviz cinsinden ve dövize endeksli olarak
belirlenmesinin mümkün olduğu, Anayasa ile güvence altına alınan sözleşme
özgürlüğünün idarenin düzenleyici işlemlerinden olan Tebliğ ile
sınırlandırılmasının Anayasaya uygunluğunun tartışmalı olduğu düşüncesindeyiz.
Av. Gülşah Işık
Kaynakça:
1. Yavuz, s. 873-874; Eren, Borçlar
Özel, s. 531; Zevkliler/Gökyayla, s. 441; Y Fikret Eren,
2. https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/13-hukuk-dairesi-e-2011-6956-k-2011-17299-t-24-11-2011
3. Günerkök, s. 50
4. Furkan Eken, Avukatlık
Sözleşmesinde Ücretin Belirlenmesi, İstanbul 2021, s.147-148
5. Borçlar Hukuku Genel Hükümler,
Ankara 2019, s. 947 ve 953
6. https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/e-2017-1-k-2018-2-t-23-2-2018
7. mevzuat.gov.tr.