Beklenen menfaatler, evlilik birliği boşanma ile son bulmayıp devam etse idi tarafların sahip olabileceği, ancak evlilik birliğinin son bulması sebebiyle artık elde edilemeyecek olan menfaatlerdir.
Boşanmanın mali sonuçlarından olan maddi ve manevi tazminat, çalışmamızın ana konusunu oluşturmaktadır. Konu ile ilgili düzenleme, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesinde yer alır. Maddi tazminat, boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen tarafça talep edilebilir. Manevi tazminatı ise boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan taraf talep edebilir.
‘‘Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır’’.(2. HD., E. 2016/23847 K. 2018/10530 T. 3.10.2018)
Hakimin gerek kendisi gerekse bilirkişi marifetiyle tarafların mevcut veya beklenen menfaatlerinin, yani zararlarının tayini yoluna gitmesi gerekir. Bu durumda tarafların yaşları evlilik süreleri, ekonomik ve sosyal durumları, sosyal güvenliklerinin mevcut olmadığı, yaşadıkları çevre ve bu çevrede yer alan koşulları, toplumun genel koşulları, meslekleri, bu meslekteki çalışma koşulları, eğer çalışmıyor idilerse iş bulma imkanlarının mevcut olup olmadığı, sağlık durumları gereği herhangi bir özel gereksinimlerinin bulunup bulunmadığı, olası yaşam süreleri, yeniden evlenebilme ihtimalleri, kişisel birikimleri ve yetenekler, gibi hususlar dikkate almalıdır.**
‘‘Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davalı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51. maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.’’(2. HD., E. 2016/24539 K. 2018/11543 T. 18.10.2018)
Maddi tazminat talep eden tarafın olan karşı taraftan boşanma halinde talep edebileceği maddi tazminatın; ölçülü, gerçekçi ve amacına uygun bir miktarda olması gerekir. Nitekim TMK m.174/ I’e ‘‘…uygun bir maddi tazminat…’’ ifadesi bu gerekliliği doğrulamaktadır. Bu noktada tazminatın, zararın tamamını karşılayacak nitelikte olması gerekir.
Hakkaniyetin gerektirdiği durumlara örnek olarak, umulmayan bir olayın da boşanmaya sebep olan olaylara katkısı olması ya da tazminat talep eden tarafın çok yüksek gelire sahip olması verilebilir. Tazminat miktarının belirlenmesinde bu hususlar, somut olayın şartlarına göre indirim sebebi olarak dikkate alınabilir.
Boşanmada maddi tazminat, boşanma yüzünden zedelenen mevcut veya beklenen menfaatin karşılığıdır. Buradaki zedelenen menfaat "kavramı, Borçlar Hukukundaki "zarar" kavramından farklı "sui generis (kendine Özgü)" bir yapıdadır. Bu nedenle, Borçlar Hukukunda bir kısım zararları hesaplama olanağı mevcutken, zedelenen menfaati hesaplama olanağı yoktur. Zedelenen menfaat karşılığı olarak maddi tazminat; hakim tarafından bir takım ölçütlere göre takdir edilecektir. Yasada bu durum "uygun bir maddi tazminat" olarak ifade edilmiştir. Boşanma yüzünden zedelenen mevcut veya beklenen menfaat, evlilik nedeniyle eşin sağladığı bakım, barınma, sağlık ve normal yaşam faaliyetinin gerektirdiği sosyal ihtiyaçların karşılığıdır. Kısaca buna kesilen desteğin karşılığı da diyebiliriz. Açıklanan nedenlerle; "zedelenen menfaat" , Borçlar Hukukundaki "zarar" dan daha geniştir. Maddi tazminatın miktarı; evlilik süresi ve talep eden eşin boşanmadan sonra yeniden evlenme olasılığı tarafların ekonomik durumu; boşanmadaki kusur derece ve yoğunluğu; eşin diğer eşin sosyal güvenlik imkanlarından yararlanma hakkının ortadan kalkması; boşanmayla yaşam standardının düşecek olması; boşanmadan sonra yoksulluk nafakası ve diğer eşin malvarlığından tasfiye ve diğer artış payı alabilme durumu; toplumun genel yapısı ve yaşam koşulları gibi ölçütler değerlendirilip ve Türk Borçlar Kanununun 50,51 ve 52. maddeleri de kıyasen uygulanmak suretiyle takdir edilmelidir.
*(2. HD., E. 2012/9759 K. 2012/29993 T. 12.12.2012)
TMK düzenlemesi ise 174. maddede yer almaktadır. İlgili hükme göre, “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” Her iki kanun dönemi bakımından konunun, boşanmanın mali sonuçları arasında düzenlenmiş olması bakımından bir farklılık olmadığı görülmektedir.
Mahkemece “davacının mevcut ve beklenen menfaatlerinde maddi olarak boşanma ile herhangi bir değişiklik olmayacağı” gerekçesiyle maddi tazminat talebi reddedilmiştir. Oysa davacı boşanma yüzünden Türk Medeni Kanunun 185/3. maddesindeki eşinin yardımını, 186. maddesinde yer alan “konut ve birlikte yaşamanın gerektirdiği giderleri emek ve malvarlıklarıyla birlikte karşılamaya" ilişkin evliliğin sağladığı menfaatleri ve eşinin maddi desteğini kaybetmiştir. Mevcut menfaatin kaybı nedeniyle davacı yararına Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi uyarınca uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerekirken, bu isteğin yasal olmayan gerekçe ile reddi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir. (2. HD., E. 2012/7299 K. 2012/26965 T. 13.11.2012)
Boşanma halinde söz konusu olabilen maddi tazminat, boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle maddi bir zarara uğrayan, yani mevcut ya da beklenen menfaatleri zarar gören tarafın tatminini amaçlar. Manevi tazminat ise boşanmaya sebep olan olaylar nedeniyle kişilik hakkı zedelenen kişinin yaşadığı bu elem, acı, ıstırapların bir miktar tazminat ödenmek suretiyle onarılmasını amaçlar. Maddi tazminatta, mevcut ve beklenen menfaatlerin zedelenmesi kavramlarıyla, talepte bulunan tarafın eski yaşam seviyesinin devamının amaçlanmadığı ortaya çıkmaktadır. Böyle bir amaç, evliliğin ölümle sona ermesi durumunda sağ kalan eşe tanınan yasal alım hakkında mevcut olmakla birlikte, maddi tazminat talebinin amacı, talepte bulunan eşin boşanmaya sebep olan kusurlu davranışlar dolayısıyla uğradığı maddi kayıpları gidermektir. Bu maddi kayıplar da madde hükmünde, mevcut ya da beklenen menfaat olarak ifade edilmiştir.
Evliliğin boşanma ile sona ermesiyle bu tür kayıpların ortaya çıkması doğal olsa da kanun koyucu, bunların, kusurlu davranışlarıyla boşanmaya sebep olan taraf üzerinde bırakılması şeklinde adil bir sonuç benimsemiştir. Mevcut veya beklenen menfaatlerin zedelenmesi kavramı, talepte bulunan tarafın, yoksulluğa düşmesini engellemek amacını da taşımaz.
Davacı ayrıca TMK’nun 174. maddesine dayanarak maddi tazminat isteğinde bulunmuş olup; Türk Medeni Kanununun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, eşlerin evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı ile hakkaniyet ilkesi (TMK. 4.m., BK. 42 ve 44.m.) dikkate alınarak davacı yararına yazılı şekilde hükmedilen maddi tazminat miktarında da usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. https://www.lexpera.com.tr/ictihat/yargitay/8-hukuk-dairesi-e-2011-4037-k-2011-5209-t-18-10-2011 *(HD., E. 2011/4037 K. 2011/5209 T. 18.10.2011)
Son olarak, boşanmanın mali sonuçlarından olan maddi tazminat ve nafaka irat biçiminde ödenmesine hükmedildiyse takdir edilen nafakanın ,irat biçiminde ödenmesine hükmedilen maddi tazminata bir etkisinin olup olmayacağı meselesi de üzerinde durulması gereken bir başka konudur. Kanaatimizce, nafaka ve irat biçiminde ödenmesine hükmedilen maddi tazminat gerek hukuki gerekse amaçları bakımından birbirinden farklıdır. Zira maddi tazminatla mevcut veya beklenen menfaatleri zarar gören tarafın bu zararın giderilmesi amaçlanır. Buna karşılık nafakada böyle bir amaç bulunmadığından tazminat veya nafaka miktarının belirlenmesi birbirinden etkilenmelidir. **
Stj. Av. Eda Budak
*Ali Haydar Yağcıoğlu, Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminde Eşlerin Yasal Alım Hakkı, Güncel Yayınevi, İzmir, 2007, (Edinilmiş Mallar), ss.120 – 121. 26 nafakanın şartları, maddi ve manevi tazminat talebinin şartlarından bağımsız şekilde değerlendirilir.
**Günay, Buket, Boşanmada Maddi ve Manevi Tazminat,S.94,96,Seçkin Yayınevi