Miras
birinin ölümünden sonra kişiden geriye kalan aktif ve pasiflerin hayatta olan ve
mirasa hak kazanmış kişilere bırakılması olarak tanımlanabilir. Vasiyet
düzenlenerek de miras bırakılabilmekte olup, mirasçıların miras üzerinde hak
kazanabilmesi için vasiyet düzenlenmiş olması aranmaz. Buna ek olarak
vasiyetname kapsamında olmasa bile mirasta Türk Medeni Kanunu uyarınca
düzenlenmiş yasal hak sahibi olan bazı mirasçılar yer almaktadır. Bu mirasçılar
saklı paylı mirasçı olarak adlandırılıp, kanunda düzenlenen durumlar
bulunmadığı sürece vasiyet düzenlenmiş olsa dahi miras üzerinde belirli payları
vardır.
İki
tip mirasçı vardır; yasal ve atanmış. Yasal mirasçılar miras bırakanın kanun
kapsamında da mirasçısı olarak sayılır. Bunlar altsoy (çocuk, torun vb.), üstsoy
(anne, baba, anneanne, dede vb.) veya eşler olarak düzenlenmiştir. Atanmış mirasçılar ise, vasiyetname aracılığı
ile seçilmiş kişiler olmaktadır. Dolayısıyla vasiyetname ile nasıl bir saklı
pay mirasçısını şartların mevcut olması halinde mirastan çıkarabiliyorlarsa
aynı şekilde vasiyetname ile mirasçılar belirlenebiliyor. Buna ek olarak Türk Medeni
Kanunu'n ’da mirasın sadece vasiyet düzenlenerek orada seçilmiş kişilere
bırakılmasından öte saklı paylı mirasçılara kanunen hak düşmesi söz konusudur.
Aynı
zamanda Mirasçılıktan çıkarma yani mirastan ıskat medeni kanun uyarınca, Cezai
(MK 510-512) ve Koruyucu (MK 513) diye iki şekilde düzenlenmiştir.
SAKLI
PAYLI MİRASÇILAR KİMDİR?
Saklı
paylı mirasçılar ise, bir mirasın belirli bir miktarını mirasçıların geri
kalanına göre kanunen belirlenmiş bir pay oranında alma hakkına sahip olan
mirasçılardır. Bu oran, kanunen belirlenir ve genellikle çocuk, eş, anne ve
baba olarak ayrılmaktadır ve bunlarla sınırlıdır. Saklı paylı mirasçılar, miras
paylaşımı sırasında öncelikli olarak bu haklarına sahip olurlar ve bunlardan
geriye kalan miras, diğer mirasçılar arasında paylaştırılır.
Fakat
kanunda sıralanan bazı hallerin gerçekleşmesi halinde miras bırakanın bu saklı
paylı mirasçıları mirasçılıktan çıkarabilmesi söz konusudur. Ancak saklı paylı
mirasçıların mirasçılıktan çıkarılması bu durumlarla sınırlı olup, miras
bırakanın ölümünden önce ölüme bağlı tasarruf ile miras bırakan tarafından mirasçılıktan
çıkarılmış olmaları gerekir.
Saklı
pay sahibi olmayan mirasçının mirastan çıkarılması için bir gerekçe aranmaz
çünkü saklı paylık bölüm dışındaki kısımda belirli bir tasarruf özgürlüğü
vardır ve miras bırakan bu bölüm üzerinde istediği gibi hareket edebilir. Ancak
saklı paylı mirasçılar mirasçılıktan çıkarılabilir. TMK'nin 510/1. maddesi
saklı paylar için ayrıntılı bir düzenleme yapmaktadır.
SAKLI
PAYLI MİRASÇILARIN SINIFLANDIRILMASI
Türk
Medeni Kanunu'na göre, saklı paylı mirasçılar 3 grupta sınıflandırılır:
Çocuklar:
Ölen kişinin çocukları, saklı paylı mirasçılar arasında en öncelikli konuma
sahiptirler. Eğer ölen kişinin çocukları varsa, onların payı kesinlikle korunur
ve mirasın ½’si onlara dağıtılır.
Eş: Altsoy
veya anne ve baba ile birlikte mirasçı olması hâlinde yasal miras payının
tamamı, diğer hâllerde yasal miras payının dörtte üçü oranında payı vardır.
Anne
ve baba: Ölen kişinin çocuğu olmasa bile, anne ve babası saklı
paylı mirasçılar arasında yer alır. Anne ve babanın her biri, mirasın 4'te 1'inde
hak sahibidir.
Saklı
paylı mirasçıların payı, miras bırakanın diğer mirasçılarına dağıtılmadan önce
kesinlikle korunur. Bu nedenle, miras bırakanın vasiyetinde de saklı paylı
mirasçıların haklarına zarar vermeyecek şekilde düzenlemeler yapılması gerekir.
MİRASÇILIKTAN
ÇIKARMANIN ŞARTLARI
1- Şekil
Şartı
2- Türk
Medeni Kanun’unun 510. Maddesinde sayılan sebeplerden birinin varlığı
3- Mirastan
çıkarma sebebinin ölüme bağlı tasarruf düzenlenerek eklenmesi
1.
MİRASÇILIKTAN ÇIKARMAK İÇİN ŞEKİL ŞARTLARI NELERDİR?
Mirasçılıktan
çıkarma yukarıda bahsettiğimiz gibi “tek taraflı ölüme bağlı tasarruf” ile
yapılır bu tek taraflı ölüme bağlı tasarruf ise vasiyetname düzenlenerek
yapılabilmektedir. Mirasçılıktan çıkarmak aynı zamanda “ıskat” olarak da
adlandırılmaktadır.
Vasiyetname
üç şekilde düzenlenebilir. Bunlar; resmi, el yazılı, sözlü şekillerdir. Resmi
vasiyetname iki tanığın katılımıyla noterde memur tarafından düzenlenmektedir.
(TMK 532) El yazılı vasiyetname ise, yazılmış olduğu tarihin eklenerek miras
bırakanın el yazısında olmalıdır ayrıca buna ek olarak onun imzası gerekir. (TMK
538) Sözlü Vasiyetname resmi veya el yazılı vasiyetnamenin yapılamadığı
durumlarda tercih edilmelidir. Bu durumlar yakın bir ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi,
hastalık veya savaş gibi olağanüstü durumlarda yapılmalıdır (TMK 539)
Vasiyetnamenin düzenlenmesiyle geçerli hale gelen bu çıkarılma aynı şekilde
miras bırakanın kararından geri dönmesi ile de mirastan çıkarma işlemi sona
erecektir.
ÇOCUĞUN
MİRASÇILIKTAN ÇIKARILMASI
Çocuk
miras bırakanın altsoyudur ve kanunda düzenlenen saklı payı ½ oranındadır. Bu
halde saklı paylı mirasçı olan miras bırakanın çocuğu sadece Türk Medeni
Kanunu’nun 510. Maddesinde düzenlenen durumlardan birinin olması halinde
mirasçılıktan çıkarılması söz konusudur.
Miras
bırakanın tek taraflı ölüme bağlı tasarrufunda bu mirasçılıktan çıkarma
sebebini belirtmiş olması gerekir, aksi halde geçersiz sayılacaktır. Saklı
paylı mirasçıları mirastan çıkarma (Iskat) sebepleri kanunda düzenlenen
sebepler ile sınırlıdır. Bu haller iki
şekilde düzenlenmiştir;
“1.
Mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın yakınlarından birine karşı ağır
bir suç işlemiş olması,
2.
Mirasçı, miras bırakana veya miras bırakanın ailesi üyelerine karşı aile
hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse.”
Bu hallerden birinin var olması ve miras
bırakanın ölüme bağlı tek taraflı olarak tasarrufunda bunu düzenleyerek yer
vermesi halinde mirasçılıktan çıkarılmış olan çocuk mirastan pay alamayacağı
gibi tenkis davası da açmaya hak kazanamaz. Aynı zamanda mirasçılıktan
çıkarılan çocuk eğer miras bırakan başka şekilde bir tasarrufta bulunmamış ise
mirasçının altsoyu olması halinde payı onlara devreder, mirasçının altsoyu
olmaması halinde ise çocuğun miras bırakandan önce ölmüş olduğu varsayılarak
yasal mirasçılara bırakılır. Mirasçılıktan çıkarılan çocuğun altsoyu da eğer
ölüme bağlı tek taraflı tasarruf ile mirasçılıktan çıkarılmamış ise miras
bırakandan saklı payını talep etme hakkı mevcuttur.
- MİRASÇI, MİRAS BIRAKANA VEYA
MİRAS BIRAKANIN YAKINLARINDAN BİRİNE KARŞI AĞIR BİR SUÇ İŞLEMİŞ OLMASI
Bahsi geçen ağır suçun tamamlanmış
olması aranmamakla beraber mirastan çıkarılacak olan mirasçının bu suça
istinaden mahkûmiyet kararı da aranmamaktadır. Ağır suç olarak kanunda
anlatılmak Prof. Dr. Mustafa Dural tarafından şu şekilde yorumlanmıştır;
“Başka bir deyişle, kanun koyucu,
burada filin niteliğine değil de sonucuna önem verdiği için, hâkim, suçun ağır
olup olmadığına, aile bağını koparacak nitelikte olup olmadığına ve fiilen de
koparmış olup olmadığına göre karar verecektir.
Koparacak nitelikte olmasından kasıt
suçun objektif olarak aile bağını koparacak nitelikte olmasıdır. Filen koparmış
olması da sübjektif unsur olup, somut olayda aile bağını koparmış olmasıdır.
Kanunun ağır terimi ile kastettiği iste budur. Su halde bir fil aile bağını
koparacak nitelikte Olmakla beraber, somut olayda koparmamışsa, sübjektif şart
gerçekleşmediği için, mirasçılıktan çıkarma sebebi olamaz. Bunun takdiri hâkime
aittir ve hâkîm, daha çok sübjektif durum yönünden değerlendirme yapmalıdır” [1]
Aynı zamanda bu fıkrada yakınları
olarak belirtilen ifade ise miras bırakanın aile/kan bağıyla sınırlı olmamakla
beraber sevgi saygı kapsamında kurulan bağları da kapsamaktadır.
-
MİRASÇININ MURİSE VE AİLESİNE KARŞI KANUNEN MÜKELLEF OLDUĞU AİLE
HUKUKU VAZİFELERİNİ BÜYÜK BİR KUSURLU DAVRANIŞLA YERİNE GETİRMEMESİ
Bu haller Türk Medeni Kanunu’nda bazı maddelerde belirlenebilmektedir.
(TMK; 364, 322, 185/2,185/3) Aile kavramının genişliği konusunda öğretide
oldukça tartışma yaratmış bu ifade Prof. Dr. Mustafa Dural tarafından şu
şekilde yorumlanmıştır,
“Aile kavramını, eş, kan hısımları ve evlatlık ile
sınırlamak, fakat özelliği gereği nişanlıyı da dahil etmek buna karşılık kayın
hısımlarını MK 510b. 1’in kapsamına girecek kişiler arasında saymamak daha
doğru olur.” [2]
Bahsi geçen kusurlu davranış kanun kapsamında belirli
şartlar ile tanımlanmamakta olup Türk Medeni Kanunu’nda geçen aile
vazifelerinin tanımlarına bakılarak yorumlanabilmektedir. Dolayısıyla en
temelinde sevgi, saygı, bağlılık, küçüklere ve büyüklere karşı belirlenen aile
bütünlüğü himayesinde olan davranışlar bunlara örnek olabilir.
İSPAT YÜKÜ
Mirastan çıkarılacak çocuğun vasiyetnamede yukarıdaki
sebeplerden birinin belirtilmesiyle kalmayıp bunun sebebi olan içeriği olan
belirli bir eylem, davranış veya işlemden bahsedilmelidir. Yalnızca mirastan
çocuğun çıkarılacağını yazarak bir vasiyetname düzenlenmesi halinde bu geçersiz
sayılacaktır. Çıkarılma gerekçesinin deliller ile sabitlenerek tasarrufta
düzenlenmesi gerekir. (TMK 512/2 ve 512/3) Mirasçılıktan çıkarılan miras
bırakanın çocuğunun vasiyete itiraz etmesi halinde vasiyet içerisinde delillerle
ispat edilmiş olan mirastan çıkarma sebebi geçerli olacaktır. Bahsi geçen
itiraz halinde ispat yükü mirastan çıkarılmadan yararı olan ve/veya vasiyet
alacaklısınındır.
İtiraz halinde geçerli sebebin varlığı çeşitli deliller ile
ispat edilememişse çocuğun saklı payı devam etmektedir. Fakat geçerli sebebin
ispat edilmesi halinde mirasçı çocuğun saklı payı geçersiz kılınacaktır ve çocuğun
mirasçılıktan çıkarılması hakkında miras bırakanın tasarrufu geçersiz
olacaktır. İlgili yargıtay kararı [3] gereğince ölüme bağlı tasarrufta çıkarmanın
haksız bir sebebe dayalı yapılması hakkında bir tartışmaya ışık tutmuştur.
Burada bir mahkeme ölüme bağlı tasarrufun tamamıyla reddi gerektiğine karar
vermişken Bölge Adliye Mahkemesi davanın tümden reddedilmesini doğru görmemiş
ve bu doğrultuda bir karar vermiştir.
ÇOCUĞUN
MİRAS HAKKINDAN KENDİ RIZASIYLA VAZGEÇMESİ
İlgili
kanunda, çocuğun miras hakkından feragat etmesi veya mirasın hükmen reddedilmesi
gibi durumlarda çocuğun miras bırakanın mirasından kendi rızasıyla vazgeçmesi
söz konusudur.
Ancak,
çocuğun miras hakkından feragat etmesi veya reddetmesi için belirli yaş
sınırlamaları ve kanunda düzenlenen koşullar bulunmaktadır. Bu işlemler ergin
bireyin kendi iradesine dayanır ve mahkeme onayı aranmaktadır. Ancak çocuklar
için bu işlemler yetişkin bir vasinin gözetiminde gerçekleşmelidir ve mahkeme
tarafından temkinle incelenerek onay verilir.
1.
Feragat:
Mirasçı
çocuk, miras hakkından feragat etmek isteyebilir. Ancak çocuğun ergin olması,
akli melekelerinin yerinde olması ve bu kararı serbest iradesiyle alabilmesi
gerekmektedir. Çocuk, noter huzurunda düzenlenen bir feragatname ile miras
hakkından vazgeçebilir.
2.
Reddi Miras:
Çocuk,
mirası hükmen reddedebilir. Bu durumda, çocuğun vasiyetnameler veya miras
yoluyla kendisine düşecek her payı bu paylara saklı payları da dahil olmak
üzere hiçbirini kabul etmeyeceği mahkeme tarafından tespit edilir. Reddi miras
işleminin gerçekleşmesi için, mahkemenin kararı ile onayı aranır.
AVRUPA
İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ NEZDİNDE ÇOCUĞUN MİRASÇILIKTAN ÇIKARILMASI
AİHM,
çocuğun mirasçılıktan çıkarılması konusunda önemli kararlara imza atmıştır. Bu
durum genellikle, miras bırakan kişinin çocuğunun diğer mirasçıların haklarını
ihlal ettiği veya miras bırakan kişinin çocuğuna olan borcunu ödemediği
durumlarda ortaya çıkar.
AİHM,
çocuğun mirasçılıktan çıkarılması durumunda bazı koşulların yerine getirilmesi
gerektiğine dikkat çekmektedir. Bu koşullar şunlardır:
Çocuğun,
miras bırakan kişiye karşı ağır suçlar işlediği veya ahlaki değerleri ciddi
şekilde ihlal ettiği durumlarda mirasçılıktan çıkarılabilir.
Çocuk,
miras bırakan kişi tarafından verilen mal ve mülk üzerinde borçlu olduğu
meblağı geri ödemediği veya geri ödemeyi kabul etmediği durumlarda da
mirasçılıktan çıkarılabilir.
Ancak,
çocuğun mirasçılıktan çıkarılması için bu koşulların açık ve belirgin bir biçimde
kanıtlanması gerekir. Kabul edilebilir bir kanıt olmadan, çocuğun mirasçılıktan
çıkarılması hukuka uygun değildir. AİHM, çocuğun mirasçılıktan çıkarılması
durumunda, çocuğun insan haklarını açık bir şekilde ihlal etmediğinden emin
olmak için detaylı bir inceleme yapılmasını önermektedir. Bu inceleme, çocuğun
durumuna, miras bırakan kişinin borçlarına ve diğer mirasçıların haklarına
dikkatle bakılarak yapılmalıdır.
Stj.
Av. Tuana Sarıaydın
Kaynakça:
1.
Tuor,
Art. 477 N 2; Escher, Art. 477 N8; Kocayusufpaşaoğlu, 309.
2. “Miras Hukuk”, Dural Mustafa, Öz Turgut, 2015, 8. Baskı, ISBN: 9789753683982, s. 209, Bent 933