Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

GÜNCEL YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA TASARIMLARDA YENİLİK VE AYIRT EDİCİLİK KRİTERLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

GÜNCEL YARGITAY KARARLARI IŞIĞINDA TASARIMLARDA YENİLİK VE AYIRT EDİCİLİK KRİTERLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ

1-Tasarım Tanımı

 

Tasarım, Türk Dil Kurumu tanımıyla “zihinde canlandırılan biçim; tasavvur. Bir sanat eserinin, yapının veya teknik ürünün ilk taslağı, tasar çizim, dizayn. Bir araştırma sürecinin çeşitli dönemlerinde izlenecek yol ve işlemleri tasarlayan çerçeve; tasar çizim, dizayn. Daha önce algılanmış olan bir nesne veya olayın bilinçte sonradan ortaya çıkan kopyası” olarak tezahür etmektedir.[1] 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda ise tasarımın: “Ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür.” şeklinde tanımı yer almaktadır. Felsefi bilime göre düşünebilen bir varlık olan insanın düşünceleri ve zihin kabiliyeti pek tabii birtakım eserler ortaya koymasına, ürünler meydana getirmesine, tasarımlar oluşturmasına yol açar. Bu durum yine insanlar için meydana getirilmiş kurallar bütünü denebilecek hukuk kavramı içinde tasarımın korunması kurumunun meydana gelmesine sebebiyet vermiştir. Hukukun koruma kapsamına alınan tasarımın başlı başına tanımlanması ve kavram kapsamının bilinmesi etkin ve hukuka uygun bir koruma sağlanması için zaruriyet oluşturmaktadır. Kavram olarak tasarımın ele alınmasında asıl kaynak olan 2017 tarihli 6769 Sayılı Kanun öncesi dönemde belirli bir kapsam içine giren tasarımların hukuki koruması 1995 tarihli 554 sayılı KHK ile belirlenmekteydi. 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de tasarım; “bir ürünün tümü veya bir parçası veya üzerindeki süslemenin, çizgi, şekil, biçim, renk, doku, malzeme veya esneklik gibi insan duyuları ile algılanan çeşitli unsur veya özelliklerinin oluşturduğu bütün” şeklinde tanımlanmaktaydı.

6769 Sayılı Kanun ile 554 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de yer alan tasarım kavramı arasındaki temel fark söz konusu düzenlemelerin başlıklarından da anlaşılacağı üzere 6769 Sayılı Kanun ile birlikte hukuki koruma kapsamına alınan tasarımlar yalnızca endüstriyel tasarımlar olmaktan çıkarılmış, tasarım daha geniş bir kavram olarak sunulmuştur.

 

6769 sayılı Kanun’da tasarım tanımı TDK tanımıyla da tutarlı olarak ürün işlevini dışarıda bırakarak estetik yönü ve görünümü temel alınarak yapılmıştır. Bu durumdan anlaşılan hakkında uyuşmazlık söz konusu olabilecek bir tasarımın izahında tasarımın kullanım amacı fonksiyonu onun korunması için ilk bakışta yeterli kriteri sağlamayacaktır. Başlangıçta da vurgulandığı üzere sınai mülkiyet kapsamında korunacak bir hak olarak düzenlenen tasarımın hukuka uygun olarak korunması için en başta tanımının ve sınırlarının bilinmesi gerekir.

 

2-Tasarım Bakımından Yenilik ve Ayırt Edicilik Koşulları

 

Çeşitli tanımlarla ve düzenlemelerle çerçevesini belirlenen tasarım kavramı 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 56. maddesi ile koruma kapsamına alınmıştır. Söz konusu kanun maddesi tasarımın yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla korunacağını düzenlemektedir. Tasarımın yeni olması kamuya daha önce sunulmamış olmasını ifade eder. Bu sunulma eylemi tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihi, tescilsiz tasarım için kamuya ilk sunulma tarihi göze alınarak belirlenir. Buradan anlaşılmaktadır ki tescilli tasarımlar nezdinde önceki sicil öncelikli olarak korunur.  Yenilik kavramı kanun gerekçesinde de belirtildiği üzere mutlak ve nispi olarak ikiye ayrılır. Mutlak yenilik kavramı tasarımın yeni olma şartını daha geniş bir boyutta ele alarak dünyanın hiçbir yerinde daha önce bilinmemek koşulu ile yeni olma durumunu ifade etmektedir. Nispi yenilik kavramında ise dünyada daha önce var olmuş bir tasarım da yenilik kriterine haiz olabilmektedir. Dünyada var olan tasarımın belirli bir bölge veya ülkede bilinmemesi nispi yenilik kavramını oluşturmaktadır.  

 

6769 Sayılı Kanun’da yenilik kriteri kapsamında mutlak yenilik kavramı kabul edilmektedir. Öğretide bu yenilik kriterinin gereğinden katı sınırlar çizdiği görüşler olduğu gibi koruma kapsamının bu şekilde ele alınmasının korunan hakkı pekiştirdiği yönünde de görüşler mevcuttur. Kaldı ki kanun gerekçesinde mutlak yenilik kavramının benimsenmesinin amacı olarak fikri yaratıcılığın en üst düzeye ulaşması gösterilmiştir. Türk hukuk mevzuatında bu amaç, 1995 tarihli KHK’da da 2017 tarihli kanunda da korunmuştur. İki düzenleme arasındaki yenilik kriteri bakımından ortaya çıkan fark 6769 sayılı kanunda yenilik incelemesinin yalnızca itiraz üzerine değil, aynı zamanda Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından re’sen inceleneceği hususudur. Bu husus tasarımın korunması süreci için bir kolaylık sağlamaktadır. Zira tescil edilmiş olan bu tasarımların %90’ının yeni olmadığı, yani tasarım olmanın esaslı şartını sağlamadığı düşünülmektedir.[2] Tasarımda yenilik kriteri bakımından önemli olan bir diğer husus tasarımların sadece küçük ayrıntılarla farklılık gösterdiği takdirde sonradan ortaya çıkan tasarımın korunmayacağı, yeni kabul edilmeyeceğidir. Fikri yaratıcılığın gelişmesi ve esaslı koruma amacı taşıyan SMK kapsamında ufak ayrıntıların ayniyeti oluşturacağı yaklaşımı isabetlidir. Uygulama ve Yargıtay kararları bakımından bu düzenleme oldukça önem arz etmektedir. Küçük ayrıntılardan anlaşılması gerekenin ne olduğu tasarımın, önceki tasarımdan belirgin bir farklılıkla mı ayrıldığı yoksa ufak bir farklılık ile mi ayrıldığı ayrımına göre belirlenir.[3] Gün geçtikçe gelişen pazarlarda çoğalan tasarımlar düşünüldüğünde özgün bir tasarımın zorluğu akla gelmektedir. Ancak fikri mülkiyet hukukunda taklit yasak olmakla birlikte, esinlenmek daima serbesttir. Buna yararlanma ve benzetme serbestisi denir. [4]

 

Aranan diğer kriter olarak ayırt edicilik 6769 sayılı kanunda bilgilenmiş kullanıcı kavramı üzerinden ele alınmıştır. Tasarım genel izlenimiyle bilgilenmiş kullanıcı nezdinde farklı bir izlenim yaratıyorsa ayırt edici özelliğe sahip kabul edilir. Buradan anlaşıldığı üzere ayırt edicilik kriterinin belirlenmesi için de önemli olan birtakım kavramlar mevcuttur. Bilgilenmiş kullanıcı da bunlardan bir tanesi. Bilgilenmiş kullanıcı ne tasarımın ait olduğu sektörde uzman bir kişi ne de alelade bir tüketicidir. Tasarımın ait olduğu sektörde deneyimi ve bilgisi olduğu kabul edilen kullanıcıdır. Bilgilenmiş kullanıcı nezdinde farklılığın arandığı yer genel izlenim olarak belirtilmiştir. Yine “genel izlenim” kavramından tasarım tanımına ve korunması için gereken kriterlere öncelikle görünüşten yola çıkarak ulaşılacağı aşikardır. Ayırt edicilik kriteri belirlenirken de yenilik kriterinde olduğu gibi tescilli ve tescilsiz tasarımlar için farklı zamanlardan yola çıkılmıştır. Tescilli tasarım için tescil veya rüçhan tarihi esas alınır. Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu an esas alınır. Bilgilenmiş kullanıcı için tescilli tasarım için tescil veya rüçhan tarihi, tescilsiz tasarım için kamuya sunulma tarihi öncesi genel izlenim olarak aynı olan bir tasarım mevcut ise tasarımın ayırt edicilik unsuruna sahip olmadığı kabul edilir.  6769 Sayılı Kanun’a göre ayırt edicilik unsuru değerlendirilirken seçenek özgürlüğü göz önüne alınmalıdır. Bu yaklaşım tasarımcının emeğinin ve çabasının da korunmasını ifade eden tasarımın korunması kapsamında son derece isabetlidir. Hukuka uygun bir koruma için tasarım yalnızca ortaya çıkan sonuç haliyle değil, tasarlanma süreciyle birlikte ele alınmalıdır.  Tasarımın söz konusu olabileceği sektör yönünden bir kısıtlama bulunmamakla birlikte sayısız sektörde korunması arz edilen bir tasarım söz konusu olabilir. Birtakım sektörlerde tasarlama sürecinde yaşanan zorluklar, zorunluluklar ve kısıtlılıklar ortaya çıkan tasarımın özellikleri ve görünümüne yansır. Bu tip sektörlerde tasarımlar ancak belirli bir sınırda farklılaşabilir. Ayırt edicilik kriteri incelenirken adil bir koruma için tasarımın ait olduğu sektör ve tasarımcının sahip olduğu seçenek özgürlüğü dikkate alınır. Zira seçenek özgürlüğünün dar olduğu anlaşılan bir hal söz konusu olduğunda tasarımın ayırt edicilik kriterinin mevcudiyeti incelenirken tabiri caizse daha anlayışlı olunacaktır.

 

3-Güncel Yargıtay Kararları

 

Sayın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2021/161 Esas ve 2022/3686 Karar Sayılı Kararı’na göre:

“Bir tasarımın tescilli tasarım olarak korunabilmesi için Kanundaki tasarım tanımına uygun olması ve ayrıca yenilik ve ayırt edicilik kriterine uygun olması gerekir. Bir tasarımın yeniliği kavramı o tasarımın aynısının ülkemizde ve dünyada kamuya arz edilmemiş olmasını gerektirir. Ayrıca yenilik incelemesinin mahkemelerce ve bilirkişilerce re'sen değerlendirilmesi gerekir.

Ayırt edicilik kavramı ise seçenek özgürlüğü kapsamında bilgilenmiş kullanıcının bakış açısına göre daha önce piyasaya sunulmuş tasarımlara nazaran belirgin bir ayırt ediciliğinin bulunmasını gerektirir. Mahkemece ve bilirkişilerce koruma talep edilen tasarımıntasarım tanımına uygun olup olmadığına dair yenilik incelemesi yapılırken, tasarımın harcıâlem tasarım olup olmadığı, yeni bir emek ve fikri çabanın ürünü olup olmadığının, tarafların dosyaya sundukları deliller yanında hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hayat ve tecrübe kurallarına göre değerlendirilmelidir. Mahkemece bu ilkeler çerçevesinde, hükümsüzlüğü istenilen tasarımların işlevsel özellikleri göz ardı edildiğinde tasarımların önceki tasarımlara nazaran belirgin bir ayırt ediciliğinin bulunup bulunmadığı ve harcıâlem nitelikte olup olmadığı değerlendirilmeksizin ve inceleme yapılmaksızın, bilirkişi incelemesine istinaden karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.”

 

Bu karar ışığında yenilik kriteri bakımından mutlak yenilik arandığı açıkça belirtilmiş, yenilik kriterinin re’sen incelendiği üzerinde durulmuştur. Ayırt edicilik kriterinin seçenek özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği ve tasarım kavramı gereği işlevsellik değil görünüş itibariyle ele alınması gerektiği açıkça görülmektedir.

 

Sayın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/7358 Esas, 2022/1612 Karar Sayılı Kararı’na göre:

“Ayırt edicilik değerlendirmesinde markalardaki hedef tüketici kitlesinden farklı olarak “bilgilenmiş kullanıcı” kitlesinin görüşleri dikkate alınır. Bilgilenmiş kullanıcı o ürün grubunda uzman olan kişiler değil, ancak tasarıma konu ürünün kullanıcıları arasında bulunan ve genel kitleye nazaran ürünlerin dış görünüşüne değer veren yeteri kadar bilgi sahibi, titiz ve dikkatli kişilerdir. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, tasarımlar için mutlak yenilik kriteri benimsenmiş olup, hükümsüzlük davasında bu yönün mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir. Buna mukabil ayırt edicilik konusunda mahkemelerin re’sen inceleme yapması mümkün olmayıp, ancak tarafların delil getirmesiyle inceleme konusu yapılabilecektir.”

 

Ayırt edicilik kriteri kapsamında bilgilenmiş kullanıcı kavramı bu karar kapsamında açıklanmıştır. Mutlak yenilik kriteri kararda açıkça zikredilmiştir.

 

Hukuk Genel Kurulu 2017/12 Esas, 2020/141 Karar Sayılı Kararı’na göre:

“Tasarım hukuku ilk olarak XVI. yüzyılda Fransa’da tekstil ürünlerindeki desenlerin başkaları tarafından taklit edilmesinin önüne geçmek için geliştirilmeye başlanmıştır. Ülkemizde ise 1995 yılına kadar 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda (FSEK) yer alan hükümler ile koruma sağlanırken, 27.06.1995 tarihinde 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (554 sayılı KHK) yürürlüğe girmiştir. Son olarak da tasarımların korunmasına ilişkin usul ve esaslar, 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınaî Mülkiyet Kanunu’nda (SMK) düzenlenmiştir. Mevcut davaya olay tarihinde yürürlükte olan mülga 554 sayılı KHK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.

Bir ürünün korunan bir tasarımı (görünümü) varsa, bu ürünü üretip ticaretini yapmak sadece tasarım sahibine veya onun izin verdiği kimselere aittir. Ancak herkes, farklı bir görünüm kazandırarak o ürünü üretip, ticaretini yapabilir. Zira tasarım hukuku, korunan bir tasarım üzerinde tekel hakkı verir; yoksa bizatihi ürün üzerinde koruma sağlamaz.”

 

Tasarım Hukukunun tarihçesinden yola çıkılarak yenilik ve ayırt edicilik kriterlerinin meydana gelişinden bahsedilmektedir. Farklı bir görünüm meydana getirilerek bu kriterlerin sağlanacağı anlaşılmaktadır.

 

Sayın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2022/6261 Esas, 2024/2640 Karar Sayılı Kararı’na göre:

“Dava konusu 2018/07729-1 numaralı tasarımın mutlak yenilik kriterini haiz olup olmadığı yönünde bir incelemenin yapılmadığı anlaşıldığından, önceki bilirkişi heyetinden dava konusu 2018/07729-1 numaralı tasarımın mutlak yenilik kriterini haiz olup olmadığı hususunda ek rapor alındığı, Dairece alınan 23.05.2022 tarihli ek bilirkişi raporunda, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü ve Avrupa Topluluğu Tasarım Tescili Veri Tabanlarında ve Google arama motoru üzerinden yapılan mutlak yenilik araştırmaları neticesinde, davacı tasarımının hükümsüzlüğünü etkileyecek bir sonuca ulaşılamadığının bildirildiği, bu durum karşısında davacı tasarımının mutlak yenilik niteliğini taşıdığının kabul edildiği, davalı şirket vekilince bilirkişi raporuna karşı itirazda bulunulmuşsa da, esasen davalı vekilinin anılan itirazlarının yine kendisinin başvuruya itirazında dayandığı marka ve tasarımlarına ilişkin olduğu, davacı tasarımlarının mutlak yenilik niteliğini etkileyecek herhangi bir dayanak ileri sürülmediği, her ne kadar davacı vekilince tasarım başvurusunun tescili de istenmişse de, davacının tescil talebi idari bir işlem olduğundan reddi gerektiği gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmasına, buna göre; davanın kabulüne şeklindeki BAM kararı onanmıştır.”

 

Mutlak yenilik kavramı uygulamada ve Yargıtay kararlarında üzerine oldukça fazla değinilen bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır.

 

 4-Sonuç

 

Türk hukuk sistemi kapsamında tasarımın hukuka uygun olarak korunabilmesi için öncellikle tasarım tanımının ve korunacak tasarımda mevcut olması gereken kriterlerin ne şekilde değerlendirileceği dikkate alınmalıdır. Bu değerlendirmeye yardımcı olacak naçizane ışık güncel Yargıtay kararlarıdır. Genel itibariyle Yargıtay kararları mutlak yenilik kavramı üzerinde durmakta, kanuni tanımla uyumlu olarak ayırt edicilik incelemesi görünüm itibariyle yapılmaktadır. Tasarımın korunması düzenlemelerinin amacı ve kapsamı göz önünde tutularak kararlar alınmaktadır.

 

Stj. Av. Melda İz

 

Kaynakça:

1. Türk Dil Kurumu tasarım kelime tanımı

2. Suluk Cahit, Türkiye’de Tasarım Tescil Sistemine Yönelik Bir Değerlendirme, s.732

3. Suluk Cahit, Tasarım Hukuku, s.229

4. Tekinalp Ünal, Fikri Mülkiyet, s.29

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN