Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

HAKSIZ REKABETTEN KAYNAKLANAN TAZMİNAT HAKKI

HAKSIZ REKABETTEN KAYNAKLANAN TAZMİNAT HAKKI

Yasal Mevzuat

 

Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ile birlikte haklı rekabet ortamı sağlanmak ve tekelleşmenin önüne geçmek üzere birtakım yaptırımlar öngörülmüştür. Bu yaptırımlardan biri de rekabete aykırı davranış halinde tazminat sorumluluğudur. Kanun’un 57. Ve 58. Maddelerinde düzenlenmiş olan tazminat yükümlülüğü Kanuna aykırı işlem ile rekabetin bozulması, engellenmesi yahut kısıtlanması gibi durumlarda bu eylemlerden zarar görenlerin zararını tazminini amaçlamaktadır. 57. Madde lafzında:

 

“Tazminat Hakkı Madde 57 – Her kim bu Kanuna aykırı olan eylem, karar, sözleşme veya anlaşma ile rekabeti engeller, bozar ya da kısıtlarsa yahut belirli bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu kötüye kullanırsa, bundan zarar görenlerin her türlü zararını tazmine mecburdur. Zararın oluşması birden fazla kişinin davranışları sonucu ortaya çıkmış ise bunlar zarardan müteselsilen sorumludur.”

 

hükmolunmaktadır. Zararın hesabı ve tazmin usulü ise devamı maddesinde düzenlenmiş olup şöyledir:

 

“Zararın Tazmini Madde 58 – Rekabetin engellenmesi, bozulması veya kısıtlanması sonucu bundan zarar görenler, ödedikleri bedelle, rekabet sınırlanmasaydı ödemekte olacakları bedel arasındaki farkı zarar olarak talep edebilirler. Rekabetin sınırlanmasından etkilenen rakip teşebbüsler, bütün zararlarının tazminini rekabeti sınırlayan teşebbüs ya da teşebbüslerden talep edebilir.

 

Zararın belirlenmesinde, zarar gören teşebbüslerin elde etmeyi umdukları bütün karlar, geçmiş yıllara ait bilançolar da dikkate alınarak hesaplanır. Ortaya çıkan zarar, tarafların anlaşması ya da kararı veya ağır ihmalinin olduğu hallerden kaynaklanmaktaysa, hâkim, zarar görenlerin talebi üzerine, uğranılan maddi zararın ya da zarara neden olanların elde ettiği veya elde etmesi muhtemel olan karların üç katı oranında tazminata hükmedebilir.”

 

Hüküm lafzında temelde rekabete aykırı eylemler sonucunda zarar görenlerin ödedikleri bedel ile rekabet sınırlanmasa idi ödemekte olacakları bedel arasındaki fark tazminatın konusunu teşkil etmektedir. Son derece kapsayıcı şekilde düzenlenen hükümde “rekabetin sınırlanmasından etkilenen rakip teşebbüslerin, bütün zararlarının tazminini rekabeti sınırlayan teşebbüsten talep edebileceği düzenlenmiştir.

 

Üç Kat Tazminat Hakkı (Kartel Tazminatı)

 

Denkleştirici adalet ilkesi çerçevesinde düzenlenen tazminat hükmünde genel hükümlerden farklı olarak “üç kat tazminat” usulü benimsemiştir. Hükümde, “uğranılan maddi zararın ya da zarara neden olanların elde ettiği veya elde etmesi muhtemel olan karların üç katı oranında tazminata” hükmedilmesi için zararın tarafların anlaşması, ya da kararı veya ağır ihmalinin olduğu hallerden kaynaklanması şartı aranmıştır. Bu durumda zarara uğrayan uğradığı zararın üç katı oranında tazminatı rekabete aykırı eylemleri ile duruma sebebiyet veren teşebbüs yahut teşebbüslerden talep edebilecektir.

 

“Türk rekabet hukukundaki üç katı tazminata kaynak teşkil eden ABD’ye bakmak gerekirse, tazminat sorumluluğunun düzenlenmesinde kongre üyelerinin amacının rekabet hukuku normlarını ihlal edenlerin davranışları sonucu zarar görenlerin tazminat taleplerinde bulunmalarını teşvik etmek olduğu söylenebilir104. Bu zararların çoğu zaman tazmin edilememesi de bu teşvike temel teşkil etmiştir105. Tüm bu sebeplerle, tazminat hakkı Clayton Act’te 106 tanınmış ve üç katı tazminat (“treble damages” adı altında) düzenlenmiştir.

[1]

 

Zararı aşan oranda tazminata hükmedilebilmesi, Kanunun genel hükümlerden farklı olarak zarar görenin zararını karşılamak amacından öte rekabete aykırı eylemler bakımından bir caydırıcılık ortamı yaratma amacının da göstergesidir. Hâkim durumda olan ve piyasayı manipüle ederek haksız kazanç sağlama çabasında bulunan teşebbüslerin küçük ve orta ölçekli teşebbüsler karşısındaki eşitsiz konumunun dengelenmesi ve adil rekabet ortamının tesis edilmesi amaçlanarak zararın 3 katı oranında tazminata hükmedilebileceği kararlaştırılmıştır.

 

“Yabancı doktrinde “punitive damages” veya “exemplary damages” olarak adlandırılan özel hukuk cezası, hukuk mahkemelerinin (veya jüri mekanizmasının yer aldığı hukuk sistemlerinde jürilerin) hukuka aykırı fiil dolayısıyla kişinin uğradığı zarardan daha fazlasının tazminine hükmetmesidir.” [2]

 

Anayasamızın ekonomi ile ilgili hükümleri düzenleyen 2. Bölümünde haklı rekabet ortamının tesisi bakımından devletin üzerine düşen yükümlülük düzenlenmiştir. Piyasaların denetimi ve dış ticaretin düzenlenmesi başlıklı 167. Maddede:

 

Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiili veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler.” hükmü yer almaktadır.

 

Hüküm lafzında açıkça kartelleşmeyi önleyici tedbirlerin alınmasının, piyasanın sağlıklı ve düzenli işlemesinin sağlanması amacıyla düzenlemeler yapılmasının devletin sorumluluğunda bulunduğuna hükmetmektedir. Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 57 ve devamı maddelerinin işbu Anayasa maddesi ile birlikte değerlendirilmesi halinde Devletin piyasayı düzenleme fonksiyonu kapsamında daha iyi anlaşılması mümkündür.

 

Haklı rekabet ortamını koruma yükümlülüğü çerçevesinde Devlet esasen rekabete aykırı fiillere karşı idari para cezası yaptırımları öngörmüştür. İkincil olarak ise bir özel hukuk yaptırımı mahiyetinde tazminat sorumluluğunu düzenlenmiştir. Her ne kadar Devlet otoritesi altında bulunmayıp rekabete aykırı eylemler nedeniyle zarar gören teşebbüslerin başvuracağı bir özel hukuk yolu olsa da tazminat tutarının genel hükümlere kıyasla 3 kat fazla olarak yani zarar miktarını aşacak düzeyde düzenlenmiş olması nedeniyle bir caydırıcılık fonksiyonu gösterdiğinden bahsedilebilmektedir. 

 

“Tazminat sorumluluğu bu noktada, tüketicilerden ve diğer teşebbüslerden, rekabeti ihlal eden teşebbüslere transfer edilen haksız servetin tekrar tüketicilere aktarılmasını ve böylece, rekabet karşıtı davranışların etkilerinin piyasadan tam olarak silinebilmesini sağlar.” [3]

 

3 Kat Tazminatın Kapsamı: Doğrudan Zarar- Yansıma Zarar Tartışması

 

Madde 57 kapsamında istenecek tazminatın kapsamının ne olduğu hususunda rekabete aykırı fiiller sebebiyle doğrudan uğranan fiili zarar ve mahrum kalınan kar bakımından bir tartışma yoktur. Ancak haksız rekabet nedeniyle manipüle edilen piyasa nedeniyle uğranılan yansıma zararların işbu madde kapsamında talep edilip edilemeyeceği hususunda doktrinde görüş birliği yoktur. [4]

 

Yansıma zararların özel olarak kanunda düzenlendiği hallerde talep edilebilecek olmasına karşın Kanun lafzında “her türlü zarar” ibaresinin bulunması, bu ifadeye yansıma zararların dahil olup olmadığı konusunda tartışma yaratmıştır. Yansıma zararların tazminat kapsamına dahil edilmesi durumunda piyasa manipülasyonlarından en çok zarar görecek kesim olan tüketicilerin de tazminat hakkının doğması sonucu ortaya çıkacaktır.

 

Tüketicilerin haksız rekabet nedeniyle fazlaca ödemek zorunda kaldığı meblağları tazmin edebilmesi, teşebbüslere haksız şekilde aktarılmış olan servetin iade edilmesi bakımından hakkaniyete uygun olsa da uygulamada bunun mümkün olup olamayacağı bir soru işaretidir.

 

Tüketicilerin ve küçük-orta düzey teşebbüslerin yansıma zararlarını tazmin edememesi durumunda ise haksız rekabet ile hukuka aykırı olarak kâr elde eden teşebbüslerin eylemlerinin tabiri caiz ise yanlarına kâr kalması sonucunu doğuracaktır. Bu sebeple Kanun ve uygulama paralelliğinin netlik kazanması adına hem doktrinin hem de emsal içtihatların bu konuda aşama kaydetmesi gerekliliği bulunmaktadır.

 

“ABD ve Avrupa Birliği rekabet hukuk sistemlerinde yer alan “toplu dava modelleri” ile zararın miktarının düşük, dava masraflarının ise yüksek olması nedeniyle dava açmakta isteksiz davranan tüketicilerin bu sorunu çözülmüş bulunmaktadır. Anılan endişeyi gidermek adına ülkemizde de benzer bir hukuki müesseseyi hayata geçirmek, tüketiciler aleyhine oluşan refah kaybının telafi edilebilmesi adına son derece önemlidir.” [5]

 

Uygulamada Rekabete Aykırılıktan Doğan Tazminat Davası

 

İçtihat gelişiminden bahis açıldığında belirtmekte yarar vardır ki 57. Madde kapsamında özel hukuk tazminatı alacağının dava edildiği emsal uyuşmazlıklar yok denecek kadar azdır. Küçük ve orta ölçekli teşebbüsler ülkemizde hâkim durumdaki teşebbüslerin piyasa üzerindeki haksız etkilerini tespit ve dava etmek, akabinde zararlarını tazmin etmek noktasında son derece çekimser kalmışlardır. Yasanın yürürlüğe girdiği günden bu yana emsal içtihatlarda artış olmaması bu çekimserlikten kaynaklanmakta olup esasen Kanun’un işlerliği konusunda sorunlar olduğunu söylemek mümkündür.

 

Bu sorunları hâkim durumdaki teşebbüslerin rekabete aykırı eylemlerinin dışarıdan tespitinin zor olması, haksız rekabet eylemlerinin tespit edilmesi durumunda ise tazminat taleplerinin dava edilmesinde çekimser kalınması, dava edildiğinde ise zararın miktarının hesaplanması bakımından uygulama sorunları bulunması şeklinde saymak mümkündür.

 

Gerçekten de rekabet kurallarına aykırı olarak fiyat artışı gerçekleştiren teşebbüslerin tespiti enflasyon artışının son derece hızlı gerçekleştiği ülkemizde zor görünmektedir. Bu noktada piyasayı kontrol ve manipüle eden, hâkim durumunu kötüye kullanarak kartelleşme gayreti içerisine giren teşebbüslerin özellikle de piyasanın içerisindeki küçük-orta ölçekli teşebbüsler tarafından tespit ve dava edilmesi, yasal imkanların kullanılmasında ve geliştirilmesinde son derece önem arz etmektedir.

 

Ayrıca rekabete aykırılık şartının sağlanması bakımından aleyhine ihlal kararı verilmiş bir teşebbüs de bulunması gerekmektedir. Bu hususta mahkemeler, Rekabet Kurulu bakımından yapılmış bir soruşturma bulunup bulunmadığını araştırmakta, yok ise bu hususu bekletici mesele yaparak tarafların Kurul’a şikâyet etmesi sonucunda Kurul’un vereceği kararı beklemektedir. Bu hususta Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin emsal kararı bulunmakta olup şöyledir:

 

“Dava 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 57 inci maddesinde ifadesini bulan hâkim durumun kötüye kullanılması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazminine ilişkindir. Davada yer alan talebin açıklanan niteliği gözetildiğinde tazminata karar verilebilmesi için öncelikle 4054 sayılı Yasanın yetkili kıldığı “Rekabet Kurulu” tarafından hâkim durumun kötüye kullanılmış olduğunun saptanması gerekir. Mahkemece bu yön gözetilerek, davacı tarafın anılan Yasa kapsamında Rekabet Kurumuna başvuruda bulunup bulunmadığının araştırılması, böyle bir müracaat yoksa, yapılacak başvurunun ön mesele olarak sonucunun beklenmesi gerekir” [6]

 

RKHK Madde 57 Kapsamında 3 Kat Tazminatı (Kartel Tazminatı) Hakkında Emsal Karar: 12 Banka Davası

 

Rekabet Kurulu kredi kartı faiz oranlarına ilişkin yapılan şikâyet üzerine başlattığı soruşturma sonucunda; 08.03.2013 tarih ve 13-13/198-100 sayılı kararıyla 12 bankanın mevduat, kredi ve kredi kartı piyasalarında, rekabeti sınırlayıcı ortak bir uzlaşma gerçekleştirmek suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesine aykırı davrandıkları sonucuna ulaşmış ve ihlal kararı vermiştir.

 

Kurul; 7 bankanın katıldığı mevduat ve kredi faizlerini konu alan bir çerçeve anlaşma ile başlayan ihlalin, 2010 yılından sonra kredi kartı piyasasını içerecek şekilde genişlediği ve 2011 yılına kadar devam ettiği tespitinde bulunmuştur.

[7]

 

Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’a aykırı hareket eden 12 banka aleyhine toplamda 1.116.957.468 TL idari para cezası verilmiştir. Rekabet Kurulu’nun 08.03.2013 tarihli kararına göre, 21.08.2007 ile 22.09.2011 tarihleri arasında yukarıda yer verilen 12 adet bankanın herhangi birinden mevduat, kredi ve kredi kartı hizmeti alınmış ise Rekabetin Korunması Hakkında Kanunu uyarınca “3 katı tazminatı davası” açma imkânı doğmuştur.

 

Sonuç Olarak:

 

Neticeten söylenebilir ki özel hukuk uyuşmazlıklarındaki temel haksız fiil tazminatından farklı olarak Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 57. Maddesi ile düzenlenmiş olan ve uygulamada “3 Katı Tazminatı” yahut “Kartel Tazminatı” olarak bilinen tazminat hakkı özel hukuk müessesesi olmasına karşın toplumsal caydırıcılık rolü gösteren ve Kartelleşmek üzere rekabeti manipüle eden hâkim teşebbüslere karşı tüketicileri, tacirleri ve rakip teşebbüsleri koruyan bir kurumdur.

 

Birçok özellikli yanı bulunmakla birlikte uygulamaya ilişkin bir kısım sorunları halen devam etmektedir. Bu sebeple çok fazla emsal içtihadı bulunmayan 3 katı tazminatının adil ticaret ortamı tesis edilebilmek üzere daha sık uygulanması ve bu sayede ile geliştirilmesi gerekmektedir.

 

Av. Gamze Nur ŞAN

 

Kaynakça:

1.  Arş. Gör. Büşra CÖMERT AKBAY, “Türk Rekabet Hukukunda Özel Hukuk Cezası- Punitive Damages In Turkish Competition Law” TFM 2018; 4(2), s. 160

2.  Arş. Gör. Büşra CÖMERT AKBAY, “Türk Rekabet Hukukunda Özel Hukuk Cezası- Punitive Damages In Turkish Competition Law” TFM 2018; 4(2), s. 150.

3. Metin DEMİRCİ REKABET HUKUKUNUN İHLALİNDEN DOĞAN TAZMİNAT SORUMLULUĞUNUN HUKUKİ NİTELİĞİ, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2019, s. 28.

4. Metin DEMİRCİ REKABET HUKUKUNUN İHLALİNDEN DOĞAN TAZMİNAT SORUMLULUĞUNUN HUKUKİ NİTELİĞİ, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2019, s. 39

5. Metin DEMİRCİ REKABET HUKUKUNUN İHLALİNDEN DOĞAN TAZMİNAT SORUMLULUĞUNUN HUKUKİ NİTELİĞİ, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2019, s. 40.

6. Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 1999/3350 E. 1999/6364 K. 1.11.1999, Lexpera İçtihat Arama Motoru.

7. İstanbul Barosu Tüketici Hakları ve Rekabet Hukuku Merkezi “Rekabet Kurulu’nun 12 Banka Kararının Danıştay 13. Dairesi Tarafından Karar Düzeltme Aşamasında Bozulmasının Mevcut ya da Açılması Muhtemel Tazminat Davalarına Etkisine İlişkin Kısa Bilgi Notu” 15.01.2020 tarihli web sitesi haberi, görüntülenme tarihi: 20.05.2024.

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN