I. TUTANAK KAVRAMI
Tutanak; meclis, kurul, mahkeme vb.
yerlerde söylenen sözlerin olduğu gibi yazıya geçirilmesi, belgelenmesi gereken
bir durumu tespit edenler tarafından imzalanan belge, zabıt varakası
anlamlarına gelmekte olup tutanaklar, yalın ve açık bir üslupla, kişisel görüş
ve yorumlara yer verilmeden olduğu gibi yazılır. Tutanaklar, bilgisayar ve
daktiloda yazılabileceği gibi, okunaklı olmak şartıyla el yazısı ile de yazılabilir.
Tutanak elle yazılacaksa dolma kalem veya tükenmez kalem kullanılır. Tutanaklar
aksi sabit oluncaya kadar hukuken geçerli belgelerdir.
İİK m. 8; “İcra ve iflas daireleri
yaptıkları muamelelerle kendilerine vakı talep ve beyanlar hakkında bir tutanak
yaparlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları ilgililer ve icra
müdürü veya yardımcısı veya kâtibi tarafından imzalanır. İcra ve iflas
dairelerince verilen kararlar gerekçeli olarak tutanaklara yazılır. İlgililer
bu tutanakları görebilir ve bunların örneğini alabilir. İcra ve iflas
dairelerinin tutanakları, hilafı sabit oluncaya kadar muteberdir. “
İİK m. 8’de, tutanakların icra
dairelerinin yaptıkları işlemlerle ilgili olarak, icra dairelerine gelen talep
ve beyanlar hakkında düzenleneceği ifade edilmektedir. İcra ve iflas daireleri,
kendi işlemlerine ilişkin olarak –haciz tutanağı örnek olarak gösterilebilir-
ve talep ile beyana ilişkin olarak –sözlü şikâyet örnek olarak gösterilebilir-
tutanak düzenlemektedir. İcra tutanaklarının mutlaka icra takip işlemlerine
ilişkin olması gerekmemektedir.
II. İCRA TUTANAKLARININ DÜZENLENMESİ
A. Tutanakların Dosyalanması
Her icra işi için bir dosya açılır. Her
dosyanın üzerine esas veya talimat defterindeki sıra numarası, alacaklının,
borçlunun, müflisin ad ve soyadı yazılır. Bir işe ait tutanaklar ve tüm evrak
bu dosyaya konulur. İcra iflas dairelerinde dosya usulünün uygulanması
zorunludur (İİK Yön. m. 16, İİK Niz. m. 20) [1]. İcra tutanakları el ile ya da
yazı makinesi ile yazılabilir [2]. Yazıların okunaklı, temiz olması, tutanakta
kazıntı ya da silinti yapılmamış olması, yanlış yer çizildikten sonra
doğrusunun yazılması gerekmektedir [3]. Tutanaklara birbirini takip eden sayfa
numaraları verilmelidir
B. Tutanakların İmzalanması
İİK m. 8/1, c. 2’de tutanakların
ilgililer, icra müdürü veya yardımcısı veya kâtibi tarafından imzalanması
gerektiği ifade edilmektedir. İİK Yön.m. 22/2’de ise yazı ile veya sözlü olarak
yapılan talepler, itirazlar ve her türlü bildirimin derhal tutanağa
geçirileceği ve altı tarih belirtilerek, ilgilisi ve icra müdürü veya
yardımcısı veya kâtibi tarafından imzalanacağı ifade edilmektedir. Her iki
düzenleme ele alındığında icra tutanaklarının ilgililer, icra müdürü veya icra
müdür yardımcısı veya icra kâtibi tarafından imzalanması gerektiğini
görmekteyiz.
Kanun maddesinde, yazılı taleplerin
ilgililerden başka icra müdürü, yardımcısı veya kâtibi tarafından imzalanması
gerektiği yer almazken, yönetmelikte bu yönde düzenleme bulunmaktadır. Yönetmelikteki
düzenleme uygulandığında, dilekçe ile yapılan talep, itiraz veya beyanların
tutanağa geçirilmesi ve ilgililerin icra dairesine giderek bu tutanakları
imzalaması gerekmektedir. Uygulama açısından sıkıntı doğuran bu durum, Adalet
Bakanlığı’nın yazısı ile iş sahibi veya avukatı tarafından belge imzalanmış
olacağından, bu belgenin tutanağa geçirilmesinin ardından tutanağın icra
müdürü, yardımcısı veya kâtibi tarafından imzalanması yeterli görülmüş ve iş
sahibi ya da avukatının icra dairesine gelerek tutanağı imzalama zorunluluğu kaldırılmıştır
[4]. UYAP’ın kullanımıyla, güvenli elektronik imza ile tutanakların imzalanması
mümkün hale gelmiştir.
İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği’nin
16. maddesinin 7. Fıkrasına göre: “Tutanak, belge ve kararlar elektronik
ortamda düzenlenir ve gerekli olanlar ilgilileri tarafından güvenli elektronik
imza ile imzalanır. Elektronik ortamda düzenlenen ve güvenli elektronik imza ile
imzalanan evrak UYAP kapsamındaki birimlere elektronik ortamda gönderilir.
Ayrıca fizikî olarak gönderilmez.” UYAP’ta düzenlenen tutanakların güvenli
elektronik imza ile imzalanması halinde, bu tutanaklar İİK m. 8’in sağladığı
işlevlere sahip olacaktır. Haciz tutanağı gibi fiziki ortamda düzenlenme zorunluluğu
olan tutanaklar da UYAP’a aktarılır. İİK.Yön.m. 16/8’e göre: “Teknik nedenlerle
fizikî olarak düzenlenen belge veya kararlar, engelin ortadan kalkmasından sonra
derhal elektronik ortama aktarılır, yetkili kişilerce güvenli elektronik imza
ile imzalanarak UYAP’a kaydedilir ve gerektiğinde UYAP vasıtasıyla ilgili
birimlere iletilir.”
Tutanak UYAP’a aktarıldığında, tutanak
metninin icra müdürü tarafından elektronik imza ile imzalanması gerekmektedir.
Tutanağı fiziki olarak imzalayan diğer kişilerin–alacaklının, borçlunun-
elektronik imza ile UYAP’ta tutanağı tekrar imzalama zorunluluğu söz konusu
değildir.
C. Kararların Tutanaklara Gerekçeli
Yazılması
Kararlar gerekçeli olarak tutanağa yazılmadığında
kanuna aykırılık şikâyet sebebiyle işlemin öğrenilmesinden itibaren yedi gün
içinde şikâyet yoluna başvurulabilmelidir. İcra Mahkemesi, gerekçeli olmayan
kararın gerekçeli olarak yazılmasını icra dairesine emretmeli, kendisi gerekçe
yazmamalıdır. Çünkü, kararı veren memur, verdiği kararın gerekçesini bilmekte
ve o gerekçeye göre işlem yapmaktadır. İcra ve iflas dairelerinin vermiş olduğu
karar doğru iken gerekçe yanlış veya karar yanlış iken gerekçe doğru olabilir.
Böyle bir durumda, kanaatimizce, şikâyet konusu olarak verilen karar ele
alınmalı, gerekçenin doğru veya yanlışlığı kararın doğruluğunu veya
yanlışlığını etkilemiyorsa şikâyet konusu yapılmamalıdır. Bununla birlikte,
gerekçe yanlışsa karar da genel olarak yanlış olacaktır.
III. İCRA TUTANAKLARININ ALENİYETİ
İcra ve iflas hukukuna yönelik dava ve
işlerde duruşmaların aleni bir şekilde yapılması gerekmektedir [5]. İcra
takibinde ise kural olarak alenilik bulunmamaktadır; çünkü cebri icra kişilerin
özel hayatına müdahale etmektedir. Bu bakımdan, haciz işlemleri herkesin gözü
önünde yapılmaz; gizliliğin benimsenmesi gerekmektedir [6].
İcra İflas Kanunu’nda belirtilen
hallerde ve kapsamda aleniyet sağlanmalıdır [7]. İİK m. 8’de icra hukukunda
aleniyete örnek bir düzenleme yer almaktadır [8]. İİK m. 8/3, ilgililerin icra
tutanaklarını görebileceğini ve tutanakların örneğini alabileceğini ifade
etmektedir. İcra tutanaklarının aleniyetinden maksat da maddenin bu düzenlemesidir
[9]. İlgililer, icra tutanaklarını tutanakların içinde bulunduğu icra dosyası
ile birlikte inceleyebilir [10]. Avukatlık Kanunu m. 46’da avukat veya
stajyerin vekaletname olmaksızın takip dosyasını inceleyebileceği, ancak
vekaletname olmadan dosyadan belge örneği veya fotokopi alamayacağı ifade
edilmiştir. İcra dosyasını, bir avukatın veya stajyerin görebilmesi için
incelemeyi kimin adına yaptığını ve o kimsenin hukuken korunmaya değer
menfaatinin olup olmadığını ispat etmesi gerekmez [11]. Taraflar menfaatleri
kapsamında tutanakların örneklerini alabilirken, avukatlarının tutanakların
örneklerini almak için vekaletnamelerini göstermeleri gerekmektedir.
IV. İCRA TUTANAKLARININ DELİL NİTELİĞİ
İcra tutanaklarının delil niteliğini
açıklarken ilk olarak söylememiz gereken, bu belgelerin resmî belge oldukları
ve resmî belgelerin ispat gücüne sahip olduklarıdır. Bu tutanaklar hukuki işlem
ihtiva ettiğinde (borçlu icra tutanağında borçlu olduğunu ikrar etmiş, üçüncü
kişi icra kefili olmuşsa) ve gerekli imzaları taşıdığı takdirde senet
niteliğini kazanmaktadır.[12]
Tutanakların delil olarak
kullanılabilmeleri için tutanaklarda düzenlenen işlemlerin düzenleyen memurun
menfaatine olmaması gerekmektedir. Tutanakta silinmiş yerler olup, şüphe
uyandırıyorsa tutanak delil niteliğinde olmayabilecektir.[13] Kanunun belirli
bir şekilde yapılmasını kabul ettiği işlemler o şekilde yapılmadığı takdirde
tutanakla ispat edilse bile geçerli hale getirilemez.
Usulüne uygun olarak düzenlenmiş, imza
sahibi aleyhine kesin delil niteliğinde olan icra tutanağı, kayıtsız şartsız
para borcu içerdiği takdirde İİK m. 68 anlamındaki belgelerden kabul
edilmelidir.[14] Çünkü, bu belgelerde imza, resmi bir makam ya da memur
huzurunda atılmış olduğundan noterlikçe onaylı senetlere kıyaslamak
gerekmektedir.[15] Hatta, bu belgelerdeki imzalar, resmi bir makam veya memur
huzurunda atılmış olduğundan, imzası noterlikçe onaylı senetlere göre daha
kuvvetli olduğu da ifade edilmektedir.[16]
Kanun koyucu, icra tutanaklarına bazı
hallerde özel nitelik yükleyebilmektedir. Borçlunun haczedilebilecek malı
bulunmadığında, bu kaydı içeren haciz tutanağı kesin aciz vesikası hükmünde
kabul edilmektedir (İİK m. 105/1). Borçlunun haczedilen malları alacağı ve
giderleri karşılamaya yetmezse, bu kayıtlar İİK m. 102’ye göre tutanağa yazılır
ve bu tutanak geçici aciz vesikası hükmündedir (İİK m. 105/2). Haciz tutanağı
aciz vesikası hükmünde olduğunda ayrıca aciz vesikası düzenlenmez, haciz
tutanağının kendisi aciz vesikası hükmünde olur.[17]
V. TUTANAKLARIN İSPATLAYICI ETKİSİ
İİK m. 8/3 c. 2’de tutanakların aksinin
ispat edilene kadar geçerli olduğu ifadesi ve İcra ve İflas Kanunu’nda geçerli
tutanak düzenlemenin işlemin geçerliliğini sağlayacağı yönünde düzenleme
olmaması dikkate alındığında, bir işlemle ilgili tutanak düzenlenmediğinde ya
da düzenlenen tutanak geçerli olmadığında bu işlemin geçerli olmayacağı
sonucuna kural olarak varmamak gerekmektedir. Ancak, bu kabul her zaman geçerli
değildir. Tutanak bir ispat vasıtası olmakla beraber, tutanak düzenlemenin
işlemin kurucu unsuru olduğu haller de bulunabilmektedir.
Tutanağın ispat aracı olduğu
durumlarda, tutanak icra iflas dairelerinin işlemlerinin tek ispat aracı
değildir; tutanakla ispatı yapılamayan işlemlerin başka delillerle ispatı
mümkün olabilmektedir.[18] Ancak bazı hallerde icra tutanağı münhasır delildir.
Haciz tutanağı, haczin yapıldığını ispata yarayan tek ispat aracıdır; haciz
tutanağında haczedilmiş olarak gösterilmeyen şeyler gerçekte haczedilmiş
olsalar dahi haczedilmiş oldukları başka delillerle ispat edilemez.[19] İcra
tutanaklarının kurucu nitelikte olmalarına örnek olarak icra kefaletlerini
verebiliriz. Üçüncü kişilerin icra dairesi önünde takip borçlusunun borcuna
kısmen veya tamamen kefil olması mümkündür. İcra kefaletinin geçerli olabilmesi
için, TBK m. 583 ve 584’teki şartlara uygun olarak kefil olunması
gerekmektedir. Kefilin beyanının icra tutanağına geçirilmesi, kefil olunan
miktarın, kefalet tarihinin tutanağa kefil tarafından kendi el yazısıyla
yazılması, kefilin eşinin yazılı rızasının alınması ve tutanağın altının kefil
tarafından imzalanması gerekmektedir.
Sonuç olarak, icra tutanakları ispat
edici nitelikte olmakla beraber istisnai olarak kurucu etki de
gösterebilmektedir. Tutanakların kurucu nitelikte olduğunun kabulü, icra
kefaletlerinde olduğu gibi, kanunun yazılılık şartını aradığı hallerde söz
konusu olabilmektedir.
VI. TUTANAKLARIN AKSİNİ İSPAT
İİK m. 8/3 yer alan “icra ve iflas
dairelerinin tutanakları, hilafı sabit oluncaya kadar muteberdir” hükmünde
tutanakların aksini ispat söz konusudur.[20] İcra tutanaklarının aksini ispat,
TMK m.7’nin “Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı, kanunlarda başka bir
hüküm bulunmadıkça, herhangi bir şekle bağlı değildir” [21] hükmü gereğince
özel bir şekle bağlı değildir. Bu hükümle birlikte, HMK m. 201 ele alınmalıdır.
HMK m. 201’de resmi senetler kapsama alınarak, senede karşı senetle ispat
zorunluluğu kabul edilmiştir. TMK m. 7’de ifade edilen kanunlarda başka bir
hüküm bulunmadıkça ifadesi, HMK m. 201’i göstermekte ve her iki maddeyi ele
aldığımızda sonuç şu olmaktadır: Resmî belgelerin konusu bir hukuki işlem ise
bunun aksi HMK m. 202 ve 203’teki istisnalar hariç tanıkla ispat edilemez,
senetle ispat edilmek zorundadır. Resmî belgelerin konusu bir maddi fiil ise,
TMK m. 7’deki düzenleme anlam bulur ve bunların aksi tanıkla ispat edilebilir.
İcra tutanağı bir hukuki işlemi
belgelendiriyorsa ve tutanak borçlu tarafından imzalanmışsa tutanağın aksini
ispat etmek, ancak kesin delille mümkün olabilir. Borçlu ödeme emrinin tebliği
üzerine icra dairesine giderek borcu ikrar etmiş, beyanı tutanağa geçirilerek
altı borçlu ve icra müdürü, yardımcısı veya kâtibi tarafından imzalanmışsa
borçlunun borçlu olmadığını kesin delille ispat etmesi gerekmektedir. Tutanak
hakkındaki iddia maddi bir olaya dayanıyorsa aksinin ispatı tanıkla mümkün
olabilir. Örnek olarak, ihale tutanağına fazla artırım bedelinin satış memuru
tarafından geçirilmediği, istihkak iddiasının haciz tutanağına yazılmadığı gibi
durumlar verilebilir.
Yargıtay bazı kararlarında, icra
tutanaklarının aksini ispatta her delilin kullanılamayacağı yönünde karar
vermektedir. İlan askı tutanağında taşınmaz açık artırma ilanının bir suretinin
adliye ilan panosuna asıldığının aksinin fotoğraflarla ya da tanık beyanıyla
ispat edilemeyeceğine karar verilmiştir. Bir başka kararda, borcun doğum
tarihinden sonra yapılan iş yeri devrinin alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik
danışıklı işlem niteliğinde olduğunda, haciz devredilen işyerinde yapılmakta ve
haciz tutanağı o işyerinde tutulmaktadır. Danışıklı işlemden dolayı da
devredilen iş yerinde tutulan haciz tutanağının aksi işletmenin devredildiğinin
ispatıyla ispatlanamamıştır.
Tutanakların aksini ispat faaliyetinde,
irade bozukluğu hallerine de değinmemiz gerekmektedir. Özellikle, ihtiyati
haciz esnasında yapılan borç ikrarının baskı altında yapılıp yapılmadığı
tartışılmaktadır. Yargıtay, ihtiyati haciz esnasında yapılan borç ikrarının
baskı altında yapılmış olduğuna karar vermekte, baskı altında yapıldığının
ayrıca ispatını aramamaktadır. Maddi hukukta irade bozukluğunu düzeltme
imkanını kanun açıkça düzenlerken ve HMK m. 203’te senetle ispat zorunluluğunun
istisnaları arasında “Hukuki işlemlerde irade bozukluğu ile aşırı yararlanma
iddiaları” diyerek bu halde tanık dinlenebileceğini ifade ederken, usuli
işlemler ve icra işlemleri için aynı yönde bir düzenlemeye yer vermemiştir
VII. SONUÇ
İcra iflas daireleri yapmış oldukları
işlemlere, kendilerine gelen talep ve beyanlara yönelik İİK m. 8 kapsamında
tutanak düzenlemektedir. Tutanakların, ispat edici ve aleniyeti sağlayıcı
etkisi bulunmaktadır. Aleniyetten anlaşılan, ilgililerin hukuken korunmaya
değer özel ve güncel menfaatlerini yaklaşık olarak ispat ettikleri takdirde
tutanakları görebilmeleri ve tutanakların örneklerini alabilmeleridir. İcra
tutanaklarının yapılan işlemlerin doğru olduğunu bu belgelerin aksi ispat
edilene kadar ispatlamaları da onların ispat edici etkiyi haiz olmalarını ifade
etmektedir.
İcra tutanağı düzenlenmesi kural olarak
kurucu nitelikte değildir, ispat edici niteliğe sahiptir. Bazı hallerde bu
kuralın istisnaları söz konusudur. İcra kefaletinde, kefalet işleminin tutanağa
geçirilmesi bu işleme geçerlilik kazandırmaktadır.
İcra tutanakları, TMK m. 7 kapsamında
resmî belge niteliğindedir. İcra tutanakları, hukuki işlem içerdiğinde resmi
senet niteliği kazanabilmektedir. Tutanaklar maddi fiil içeriyorsa her türlü
delille tutanakların aksini ispat mümkünken, hukuki işlem içerdiğinde
tutanakların aksinin kesin delille ispat edilmesi gerekmektedir.
Av. Cahit Yavuz
Kaynakça:
1. Dosya
içindeki evrakın sıra numarası altında işlem sırasına göre işlenmesi gereken
özel yerine işlenerek dizi listesi yapılmasına uygulamada dizi pusulası
denmektedir. Bkz. Nizam İpekçi, İcra ve İflas Kanunu Tatbikatı (Şerh), 7. bs.,
İstanbul, Arıkan, 2007, s. 13.
2. Baki
Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. bs., Ankara, Adalet Yayınevi, 2013, s.
85; Kuru, a.g.m., s. 643; Oskay, Koçak, Deynekli, Doğan, a.g.e., s. 68.
3.
Kuru, El Kitabı, s. 85; Kuru, a.g.m., s. 643; Oskay, Koçak, Deynekli, Doğan,
a.g.e., s. 68; Kuru, Aslan, Yılmaz, a.g.e., s. 56.
4.
Kuru, a.g.m., s. 645.
5.
Muhammet Özekes, İcra Hukukunda Temel Haklar ve İlkeler, Ankara, Adalet
Yayınevi, 2009, s. 86; Kurt Konca, a.g.e., s. 232.
6.
Pekcanıtez, Atalay, Özekes, İcra, s. 85; Özekes, Haklar, s. 85; Kurt Konca,
a.g.e., s. 229.
7.
Pekcanıtez, Atalay, Özekes, İcra, s. 85; Özekes, Haklar, s. 86.
8.
Özekes, Haklar, s. 85.
9.
Kuru, a.g.m., s. 643; Kuru, Aslan, Yılmaz, a.g.e., s. 57; Kuru, El Kitabı, s.
86; Özmumcu, a.g.m., s. 502.
10.
Kuru, a.g.m., s. 649.
11.
Kuru, a.g.m., s. 651
12.
Kuru, a.g.m., s. 652; İlhan E. Postacıoğlu, Şehadetle İspat Memnuiyeti ve
Hudutları, 2. bs., İstanbul, Baha Matbaası, 1964, s. 196; Pekcanıtez, Atalay,
Özekes, İcra, s. 87; Muşul, İcra İflas, s. 78; Oğuzman, Barlas, a.g.e., s. 338;
Karslı, İcra İflas, s. 63; Kuru, Aslan, Yılmaz, a.g.e., s. 58; Uyar, a.g.m., s.
78; Oskay, Koçak, Deynekli, Doğan, a.g.e., s. 69; Taylan Özgür Kiraz, Medeni
Yargılama Hukukunda İkrar, Ankara, Bilge Yayınevi, 2005, s. 171. Huzurda
ikrarda bulunan kimse, başka bir çekince koymadıkça, iradesini kanuni delile
yansıtmak amacını açıklamış olmaktadır. Bkz. Postacıoğlu, İspat, s. 196-197.
13.
Belgesay, a.g.e., s. 45.
14.
Kuru, El Kitabı, s. 292; Karslı, İcra İflas, s. 183.
15.
Kuru, El Kitabı, s. 292.
16.
Karslı, İcra İflas, s. 183.
17.
Seyithan Deliduman, “Muvakkat Borç Ödemeden Aciz Vesikası”, TBBD, 1998/3, s.
1077- 1078; Muşul, İcra İflas, s. 936-937.
18.
Uyar, a.g.m., s. 79.
19.
Muşul, İcra İflas, s. 528; Alper Tunga Küçük, “2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu
Kapsamında Hacze Takipli İştirak”, İstanbul, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
2014, s. 116; Kuru, Aslan Yılmaz, a.g.e., s. 237; Kuru, El Kitabı, s. 424. 72
Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku, 14. bs.,
Ankara, Yetkin Yayınları, 2013, s. 595. Tutanaklar yargılamanın aleni olup
olmadığının ispatında kesin delil niteliğindedir. Bkz. Kurt Konca, a.g.e., s.
341.
20.
“İ.İ.K.nun 8/son maddesi uyarınca aksi sabit oluncaya kadar geçerli haciz
tutanağı içeriğinden, davaya konu dorsenin plakasının olmadığı, üzerinde ise
kabartmalı olarak borçlunun adının yazdığı anlaşılmaktadır.” 17. HD.,
28.4.2011, E. 2010/6227, K. 2011/4066 (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).
21.
Belgesay, a.g.e., s. 45; Berkin, a.g.e., s. 31; Kuru, Aslan, Yılmaz, a.g.e., s.
58; Kuru, El Kitabı, s. 86; Kuru, a.g.m., s. 652; Muşul, İcra İflas, s. 78;
Jaeger, Walder, Kull, Kottmann, a.g.e., s. 31; Karslı, İcra İflas, s. 63.