Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

İRADE SAKATLIĞI NEDENİ İLE VASİYETNAMENİN İPTALİ

İRADE SAKATLIĞI NEDENİ İLE VASİYETNAMENİN İPTALİ

I. Giriş

 

Vasiyetname, şekli anlamda bir ölüme bağlı tasarruftur. Ölüme bağlı tasarruflar mirasbırakanın ölümünden sonra sonuç doğurmakta olup vasiyetnamenin şekli anlamda ölüme bağlı tasarruf olmasından kasıt ise mirasbırakanın emir ve isteklerini açıklarken uymak zorunda olduğu şekildir. Mirasbırakanın vasiyetname düzenleme iradesinde yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sebepleri ile sakatlık mevcut ise işbu vasiyetname hakkında mirasçılar ve vasiyet alacaklısı tarafından, menfaati bulunması halinde iptal davası ikame edilebilir.

 

II. Vasiyetnamede İrade Sakatlığı Halleri

 

İrade sakatlıkları Türk Borçlar Kanunu’nda ve Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiştir. Her ne kadar Türk Borçlar Kanunu düzenlemesi mevcut ise de işbu hükümler daha ziyade sağlararası tasarruflar hakkında uygulanmaktadır. Ölüme bağlı tasarruflar hakkında Türk Medeni Kanunundaki düzenlemeler özel kural niteliğinde olup işbu düzenlemeler uygulama alanı bulmaktadır. Ancak Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen irade sakatlıkları halleri, TMK’nın 5. maddesi gereğince yapıları izin verdiği ölçüde ölüme bağlı tasarruflarda da uygulanır. [1]

 

İrade sakatlığı kişinin iradesi ile beyanı arasındaki uyumsuzluk olup Türk Medeni Kanunu m. 504 hükmünde düzenleme altına alınmıştır;

 

“(1)Mirasbırakanın yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yaptığı ölüme bağlı tasarruf geçersizdir. Ancak, mirasbırakan yanıldığını veya aldatıldığını öğrendiği ya da korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlayarak bir yıl içinde tasarruftan dönmediği takdirde tasarruf geçerli sayılır.

(2)Ölüme bağlı tasarrufta kişinin veya şeyin belirtilmesinde açık yanılma hâlinde mirasbırakanın gerçek arzusu kesin olarak tespit edilebilirse, tasarruf bu arzuya göre düzeltilir.” şeklindedir.

 

Görüldüğü üzere mirasbırakanın iradesinin sakatlanabileceği dört hal mevcut olup bunlar; yanıltma, aldatma, korkutma ve zorlamadır. Ancak mirasbırakan işbu irade sakatlığı hallerinin etkisinden kurtulduğu günden başlayarak bir yıl içerisinde vasiyetnameden dönmez ise vasiyetname irade sakatlığı yokmuşçasına geçerli sayılır.

 

İrade sakatlığının varlığı halinde mirasbırakanın ölümünden sonra, Türk Medeni Kanunu’nun iptal davası başlıklı 557. maddesi uyarınca vasiyetnamenin iptali için iptal davası açılması gerekmekte olup vasiyetname kendiliğinden geçersiz hale gelmez. İşbu iptal davasını açabilecek kişiler ise tasarrufun iptalinde menfaati bulunan mirasçı veya vasiyet alacaklısıdır. TMK m.559 uyarınca iptal davası açma hakkı, davacının tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl geçmekle düşer.

 

2.1. Yanılma

 

“Yanılma, ya iradenin istenmeyerek beyana uygun olmaması ya da iradenin oluşmasına etki eden düşüncenin gerçeğe uygun olmaması durumudur.” [2]

 

TBK m.30 kapsamında düzenlenen yanılma halinde, yanılmanın esaslı olması aranmıştır. Ancak TMK düzenlemesinde yanılmanın esaslı olması aranmamaktadır. Nitekim vasiyetname tek taraflı bir işlem olup korunması gereken bir karşı taraf bulunmamaktadır. Ancak vasiyetnamenin yanılma sebebi ile iptalinin talep edilebilmesi için illiyet bağının bulunması gerekmektedir.

 

2.2. Aldatma

 

“Aldatma, bir kimsenin söz veya davranışlarıyla başka bir kimseyi irade beyanında bulunmaya sevk etmek gayesiyle o kimsede kasıtlı olarak yanlış kanaatin doğumuna, oluşumuna veya hâlihazırda var olan kanaatin kuvvetlenmesine, korunmasına, sürdürülmesine neden olma eylemi olarak tanımlanabilir.” [3]

 

Aldatmanın esaslı olmasına gerek olmayıp vasiyetnamenin düzenlenmesi ile illiyet bağının bulunması yeterlidir. Ayrıca aldatmanın lehine tasarrufta bulunulan veya üçüncü bir kişi tarafından yapılması arasında bir fark bulunmamakta olup her iki halde de vasiyetnamenin iptali davası açılabilir. [4]

 

2.3. Korkutma veya Zorlama

 

“MK 557 b.2, ikrahı, korkutma veya zorlama olarak ifade etmiştir. Zorlama, maddi korkutma (örneğin mirasbırakanın başına tabanca dayanması), korkutma ise, manevi korkutma örneğin, mirasbırakanın, kimsenin bilmesini istemediği bir sırrının açıklanacağı tehtidi) anlamına gelir.” [5]

 

Yargıtayın bir kararında korkutma şu şekilde tanımlanmıştır:

 

 “Korkutma, kişinin irade serbestisinin ihlal suretiyle onu gerçek isteğine uymayan bir beyanda bulunmak zorunluluğunda bırakan, hukukun caiz görmediği davranışlardır. İkrah maddi ve manevi olmak üzere iki türlüdür. Bir kimsede korku yaratarak ona istenilen işlemi yaptırmayı amaçlayan tehdide manevi ikrah denilir.” [6]

 

Korkutma eyleminin öznel olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup mirasbırakanın yaşı, cinsiyeti, eğitim seviyesi, sosyal ve ruhsal durumu göz önüne alınarak vasiyetnamenin düzenlenmesindeki etkisine dikkat edilmelidir. [7]

 

Ayrıca TMK m.578 uyarınca, mirasbırakanın ölüme bağlı bir tasarruf yapmasını veya böyle bir tasarruftan dönmesini aldatma, zorlama veya korkutma yoluyla sağlayanlar ve engelleyenler, mirasçı olamayacakları gibi ölüme bağlı tasarrufla herhangi bir hak da edinemezler.

 

Korkutmayla ilgili olarak Yargıtay;

 

“TMK 557. maddesinde, vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar; 1- Ehliyetsizlik, 2- Vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, 3- Tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması, 4- Tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmış olması olarak dört tanedir.

 

İkrah (korkutma), kişinin irade serbestîsini ihlal suretiyle onu gerçek isteğine uymayan bir beyanda bulunmak zorunluluğunda bırakan, hukukun caiz görmediği davranışlardır. İkrah, maddi ve manevi olmak üzere iki türlüdür. Bir kimseye o akdi yapmasını temin için maddi tazyik yapılmışsa, örneğin eli tutularak zorla sözleşmenin altı imzalatılmışsa bu halde maddi ikrah hali varsayılır. Öte yandan bir kimsede korku yaratarak ona istenilen işlemi yaptırmayı amaçlayan tehdide de manevi ikrah denilir.

 

Bir ölüme bağlı tasarrufun meydana gelmesine tesir edecek her türlü ikrah, bir iptal sebebi teşkil eder (TMK md.557/2). Ancak, her iki türünde de ikrahın ciddi olması, ikrahın ağır bir tehlike teşkil etmesi, tehdidin yaratacağı tehlikenin derhal gerçekleşecek nitelikte olması, tehdidin bizzat akdin tarafına veya yakınlarına yapılması ve yapılan tehdidin haksız ve hukuka aykırı olması, tehdidin şahsa, namusa, cana, mala veya hürriyete yönelmiş bulunması ve nihayet tehdit ile yapılan işlem arasında illiyet bağı bulunması konuşu aranır.”

 

açıklamasında bulunmuştur.  [8]

 

Özellikle hastalığı nedeniyle bakıma muhtaç olan mirasbırakanların kendilerine bakılmayacağı yönündeki manevi korkutmalar sebebiyle düzenledikleri vasiyetnameler ile ilgili olarak ise;

 

“…davalı eşin, lehine vasiyetname düzenlemesi için murise baskı yaptığı, vasiyetname düzenlemeye yanaşmadığı takdirde kendisine bakmayacağı, terk edip gideceği yönünde korkutup, murise zorlama ile vasiyetname düzenlettiğinin tanık anlatımlarından anlaşıldığı, vasiyetnamenin murise manevi ikrah altında yaptırıldığı gerekçesiyle vasiyetnamenin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme neticesinde yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.” [9]

 

“Olayımızda; ikrah olarak öne sürülen, husus, tanıkların beyanlarına göre murisin hasta olup, hastalığının son zamanlarında davalıların lehlerine vasiyetname düzenlemesi için baskı yaptıkları, vasiyetname düzenlemeye yanaşmadığı takdirde kendisine bakmayacakları yönünde korkutup, murise zorlama ile eşi ve diğer davalı lehine vasiyetname düzenlettirdikleri olgusudur. Muris K1'nin, vasiyetnamenin yapıldığı tarihte tasarruf ehliyetinin bulunduğu Adli Tıp Kurumu raporundan anlaşılmış ise de; vasiyetnamenin murise manevi ikrah altında yaptırıldığı dosya kapsamı ile sabit olduğundan davacıların davasının kabulü gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.” [10]

 

yönünde Yargıtay kararları mevcuttur.

 

Ancak yukarıda açıklandığı üzere irade sakatlığına sebep olan hallerin etkisinden kurtulunması halinde bir yıl içerisinde vasiyetnameden geri dönülmez ise işbu vasiyetname hukuken geçerli bir vasiyetname sayılır. Yargıtay’ın;

 

“Olayımızda ikrah olarak öne sürülen, murisin kanser hastası olup, hastalığının son zamanlarında davalıların lehlerine vasiyetname düzenlemesi için baskı yaptıkları, vasiyetname düzenlemeye yanaşmadığı takdirde kendisine bakmayacaklarını, kapı dışarı edecekleri yönünde korkutup, murise zorlama ile davalılar lehine vasiyetname düzenlettirdikleri toplanan deliller, tanık anlatımlarında anlaşılmıştır. Murisi vasiyetnamenin yapıldığı tarihte tasarruf ehliyetinin bulunduğu ... Kurumu raporundan anlaşılmış ise de; ancak, davaya konu vasiyetnamenin düzenlendiği tarih ile murisin ölüm tarihi arasında yaklaşık ... yıl gibi bir süre geçtiği gözönüne alındığında murisin bu süre için de tekrar kendi evine döndüğü manevi ikrah altında bulunmadığı sürede söz konusu vasiyetnameden dönme imkanı varken dönmemesi karşısında vasiyetnamenin ayakta bulunduğunun (favor testamenti ilkesi gereğince) kabulü gerekip davanın reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” şeklinde kararı mevcuttur. [11]

 

Yanılmada olduğu gibi korkutma halinde de korkutmanı esaslı olması gerekmemektedir. Korkutma ile vasiyetnamenin düzenlemesi arasında illiyet bağının bulunması vasiyetnameni iptalini talep edebilmek için yeterlidir. [12]

 

Zorlama ise maddi ve manevi zorlama olarak ikiye ayrılmaktadır. Maddi zorlamada mirasbırakanın iradesi yok sayılarak vasiyetname düzenlettirilir iken, manevi zorlama için maddi zorlama düzeyine ulaşmamış fiziksel zorlama denilebilir.  Diğer irade sakatlığı hallerinde olduğu gibi zorlamada da illiyet bağı bulunması gerekmektedir. [13]

 

Bu kapsamda korkutma ya zorlama hallerinde işbu irade sakatlığı ile vasiyetnamenin yapılması arasında illiyet bağının varlığı halinde BK m.37 ve m. 38 düzenleme uygulama alanı bulmamaktadır. [14]

 

III. Sonuç

 

Vasiyetnamenin iptali davasına dayanak olabilecek irade sakatlığı Medeni Kanun’da yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama olmak üzere dört halde meydana gelebilir. Bu hallerde mirasbırakan işbu irade sakatlıklarının etkisinden kurtulduğu günden itibaren bir yıl içerisinde vasiyetnameden dönmez ise vasiyetname geçerlilik kazanır. Mirasbırakanın ölümünden sonra ise, vasiyetnamenin iptalinde menfaati bulunan mirasçıları veya vasiyet alacaklısı; tasarrufu, iptal sebebini ve kendisinin hak sahibi olduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın geçmesi tarihinin üzerinden, iyiniyetli davalılara karşı on yıl, iyiniyetli olmayan davalılara karşı yirmi yıl içerisinde iptal davası açabilmekte olup bu süreler hak düşürücü süredir.

 

Stj. Av. Pelin Yıldız

 

Kaynakça:

 

1. Çiftçi, Hasan, Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali, 2018, sf. 162

2. Çiftçi, Hasan, Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali, 2018, sf.163

3. Soyupak, Cem, Vasiyetnamenin İptali Davası, 2022, sf. 83

4. Aysal, Mert, Ölüme Bağlı Tasarruflarda İrade Sakatlıkları ve Sonuçları, 2009, sf. 25

5. Dural, Mustafa, Türk Özel Hukuku Cilt IV Miras Hukuku,2023, sf. 230

6. Yargıtay Kararı - 3. HD., E. 2015/2088 K. 2016/935 T. 28.1.2016

7. Soyupak, Cem, Vasiyetnamenin İptali Davası, 2022, sf.85

8. Yargıtay 3. H.D. E. 2014/17426, K.2015/10029, T.02.06.2015

9. Yargıtay 3. HD., E. 2015/2088 K. 2016/935 T. 28.1.2016

10. Yargıtay 3. H.D., E. 2012/22612 K. 2013/10 T. 1401.2013

11. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2013/14247 E. , 2013/17568 K.

12. Çiftçi, Hasan, Ölüme Bağlı Tasarrufların İptali, 2018, sf.190

13. Soyupak, Cem, Vasiyetnamenin İptali Davası, 2022, sf. 83

14. Dural, Mustafa, Türk Özel Hukuku Cilt IV Miras Hukuku,2023, sf. 230

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN