Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

İŞ KANUNU KAPSAMINDA PSİKOLOJİK TACİZ (MOBBİNG) KAVRAMI VE PSİKOLOJİK TACİZİN ÖNLENMESİNE YÖNELİK ÇIKAN GENELGE KAPSAMININ DEĞERLENDİRİLMESİ

İŞ KANUNU KAPSAMINDA PSİKOLOJİK TACİZ (MOBBİNG) KAVRAMI VE PSİKOLOJİK TACİZİN ÖNLENMESİNE YÖNELİK ÇIKAN GENELGE KAPSAMININ DEĞERLENDİRİLMESİ

1.          Psikolojik Taciz (Mobbing) Kavramı

 

İşyerlerinde bir veya birden fazla kişi tarafından diğer kişi ya da kişilere yönelik gerçekleştirilen, belirli bir süre sistematik biçimde devam eden, yıldırma, pasifize etme veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan; mağdur ya da mağdurların kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine veya sağlıklarına zarar veren; kötü niyetli, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışlar bütünü olarak tanımlanabilir.

 

Yargı kararları ile de mobbing tanımı yapılmıştır. Buna göre;

 

“Psikolojik tacizin en bariz örnekleri, kendini göstermeyi engellemek, sözünü kesmek, yüksek sesle azarlamak, sürekli eleştiri, çalışan iş ortamında yokmuş gibi davranmak, iletişimin kesilmesi, fikirlerine itibar edilmemesi, asılsız söylenti, hoş olmayan imalar, nitelikli iş verilmemesi, anlamsız işler verilip sürekli yer değiştirilmesi, ağır işler verilmesi ve fiziksel şiddet tehdidi sayılabilir.

 

Görüldüğü üzere, bir eylemin psikolojik taciz olarak kabul edilebilmesi için, bir işçinin hedef alınarak gerçekleştirilmesi, belli bir süreye yayılması ve bu durumun sistematik bir hal alması gerekir. Belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin, her somut olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.” “Mobbing’in Tanımı” (Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, E. 2015/11958 K. 2016/15623 T. 31.05.2016.)

 

Tanımdan da anlaşılacağı üzere işyerinde karşılaşılan her türlü olumsuz davranış psikolojik taciz olarak değerlendirilemez.  İşyerlerinde psikolojik tacizden söz edebilmek için gerçekleşen olumsuz davranışların bazı unsurları içermesi gerekmektedir. Bu unsurlar şunlardır:

 

              •            İşyerinde gerçekleşmelidir.

•            Üstler tarafından astlarına uygulanabileceği gibi, astları tarafından üstlerine

de uygulanabilir ya da eşitler arasında da gerçekleşebilir.

•            Sistemli bir şekilde yapılmalıdır.

•            Süreklilik kazanmış bir sıklıkla tekrarlanmalıdır.

•             Kasıtlı yapılmalıdır.

•            Yıldırma, pasifize etme ve işten uzaklaştırma amacında olmalıdır.

•            Mağdurun kişiliğinde, mesleki durumunda veya sağlığında zarar ortaya çık-

malıdır.

•            Kişiye yönelik olumsuz tutum ve davranışlar gizli veya açık olabilir.

 

Yargı kararları kapsamında mobbingin varlığının tespiti yapılmıştır. Buna göre;

 

“Hareketin mobbing sayılabilmesi için sistematik, sürekli ve kasıtlı olması gerekir. Ayrıca hareketin amacı da doğru tespit edilmelidir. Çünkü mobbingde amaç, iş ilişkisi içinde bulunduğu mağdurdan kurtulmak veya ona zarar vermek, onu yıldırmaktır. Kişiyi iş yaşamından dışlamak amacıyla kasıtlı olarak yapılır. Örneğin, yöneticinin otoriter olması tek başına mobbing uygulandığı anlamına gelmez. Kişilik haklarının ihlal edilip edilmediğini ise her somut olayın özelliğine göre değerlendirmek gerekir.

 

Ayrıca, bu şekilde davranışlara maruz kaldığını ispat yükü iddia edene düşer. Yani işçi mobbinge maruz kaldığını ispat etmelidir. İşçinin anlattığı mobbing teşkil eden olayların tutarlık teşkil etmesi, kuvvetli bir emarenin bulunması gerekmektedir. Kişilik hakları ve sağlığın ağır saldırıya uğraması mobbingin varlığının tartışmasız kabulünü doğurur.”( Yargıtay 9 uncu Hukuk Dairesinin 12/02/2013 tarihli ve E:2010/38293, K:2013/5360 sayılı)

 

“Mobbingin varlığı ve kabulü için mağdurda psikolojik rahatsızlığın meydana gelmesi zorunlu olmadığı gibi, her psikolojik rahatsızlığın nedeni de mobbing değildir. Birçok olguda işyeri stresinin çalışanların sağlığı üzerinde mobbinge benzer etkiler oluşturduğu bilinen bir husustur. Çalışanlar üzerinde olumsuz etki yaparak, onların davranışlarını, verimliliklerini ve sosyal ilişkilerini etkileyen olgu, stres olarak tanımlanır ve rahatsızlık belirtileri birçok yerde mobbinge benzerdir. Mobbing oluşturan eylemler, mağdur üzerinde psikolojik baskı oluştursa ve bunun sonucunda bir kısım sağlık sorunlarına neden olsa da, her psikolojik baskıyı ve rahatsızlığı mobbinge bağlamak doğru değildir. Bu bağlamda, bir işyerinde yaşanan belli yoğunluktaki stres, kaba, kırıcı ve küçümseyici davranışlar, çalışanları mutsuz yapsa, onların psikolojik ve ruhsal sağlığında bozulmalar meydana getirse de, diğer unsurlara bakılmadan mobbing olarak kabul edilmesi hatalıdır.

 

Örneğin, nezaket ve saygının yokluğu olan işyeri kabalığı, doğal olarak kişiye bağlı, beğenilmeyen, çirkin görülen, rahatsız edici ve hoş karşılanmayan söz, tutum ve davranışlardan oluşmaktadır. … Mobbing kavramının etimolojik anlamına ve tarihsel gelişimine bakıldığında; aynı ortamda bulunan veya aynı Organizasyona bağlı olan bir veya birden fazla kimsenin bir kişiye belli bir amaçla, sistematik bir şekilde, yılgınlık, korku, tedirginlik, endişe, bunalım, bıkkınlık, sıkıntı veya kaygı oluşturacak söz, tutum veya davranışlarla psikolojik ve duygusal baskı kurarak onu belli şekilde davranmaya ya da davranmamaya, ortak alandan uzaklaştırmaya, güçsüzleştirmeye, değersizleştirmeye, aşağılamaya, küçük düşürmeye veya pasifize etmeye yönelik çabalarına mobbing denilir. Mobbingi; stres, tükenmişlik sendromu, işyeri kabalığı, iş tatminsizliği ya da doyumsuzluğu gibi olgulardan ayıran husus, belli kişinin belli bir amaca yönelik olarak hedef alınması, yapılan haksızlığın sürekli, sistematik ve sık oluşudur.” (Yargıtay 22 nci Hukuk Dairesinin 22/05/2014 tarihli E:2013/11788, K:2014/14008 sayılı)

 

“Mobbingin meydana gelebilmesi için bir işçinin hedef alınarak, uzun bir süre ve belli aralıklarla sistematik biçimde tekrarlanan, mağdurun karşı koymasına rağmen yapılan aşağılayıcı, küçük düşürücü ve psikolojik olarak acı veren, işteki performansı engelleyen veyahut olumsuz bir çalışma ortamına sebep olan tehdit, şiddet, aşağılama, hakaret, ayrımcılık, ağır eleştiri, taciz ve çalışma şartlarını ağırlaştırma gibi eylem, tutum ve davranışların uygulanması gerekir. Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre de mobbing; “bir veya bir grup işçiyi sabote etmek için yapılan, zalimce, kötü niyetli, intikamcı, aşağılayıcı ve eleştirici tavırlarla kendini gösteren davranış biçimi” şeklinde tanımlanmaktadır. Mobbingde, hedef alınan kişinin şerefine, kişiliğine, karakterine, inancına, değerlerine, yeteneklerine, tecrübelerine, birikimlerine, düşüncelerine, etnik kökenine, yaşam biçimine, kültür ve benzeri yönlerine topluca bir saldırı söz konusudur. Bu saldırı, dedikodu ve söylenti çıkarma, iftira atma, toplum önünde küçük düşürme, hafife alma, karalama, kötüleme ve yok sayma gibi kişiyi zihinsel, ruhsal, fiziksel ve bedensel olarak etkileyebilecek eylemlerle yapılmaktadır.” (Yargıtay 22 nci Hukuk Dairesinin E:2017/9918, K:2018/6568 sayılı)

 

“… bir eylemin psikolojik taciz olarak kabul edilebilmesi için, bir işçinin hedef alınarak gerçekleştirilmesi, belli bir süreye yayılması ve bu durumun sistematik bir hal alması gerekir.” (Yargıtay HGK., 2012/9-1925 E., 2013/1407 K.)

 

“Süreklilik göstermeyen, belli aralıklarla sık sık tekrarlanmayan, ara sıra münferit olarak meydana gelmiş birkaç haksız, kaba, nezaketsiz veya etik dışı davranış mobbing olarak nitelendirilemez.” (Yargıtay 22. HD., 2015/11958 E., 2016/15623 K.)

 

Görüleceği üzere mobbing rahatsız edici davranışlarla kendini gösteren, zaman geçtikçe acı vermeye başlayan ve söz konusu olayların sarmal bir şekilde hız kazandığı bir süreçtir. Ancak mobbing eylemi devam etmesine izin verildiği kadar sürdürülebilir ve hedef alınan kişiye zarar verici bir uygulama şeklinde başlayıp kendi içinde çeşitli aşamalarda son bulur. [1]

 

4857 sayılı İş Kanunu’nda işyerlerinde psikolojik tacize ilişkin doğrudan düzenleme bulunmamaktadır. Kanunda bu hususa ilişkin dolaylı olarak bu davranış biçimlerini yaptırıma bağlayan birtakım hükümler mevcuttur.

 

Psikolojik tacizin hukuki sonuçları tacizi gerçekleştiren kişinin hukuki konumuna göre farklılık göstermektedir. Eğer psikolojik tacizin işveren tarafından gerçekleştirilmesi halinde işçi İş Kanunu Kapsamında aşağıdaki düzenlemelere dayanarak taleplerde bulunabilir;

 

-Eşit Davranma Borcuna Aykırılık Nedeniyle Ayrımcılık Tazminatı Talep Edebilir (mad.5).

-İş Sözleşmesini Koşulları Oluşmuşsa Haklı Nedenle Feshedebilir (mad. 24/II).

 

Mobbinge maruz kalan işçinin talepleri konusunda da Yargıtay kararları mevcut olup bunlar;

 

“Davacı işçi, davalı işverenden maruz kaldığı psikolojik taciz nedeniyle, hizmet sözleşmesini haklı nedenle feshedebileceği gibi, işe devam etmek suretiyle diğer yasal haklarını kullanma konusunda seçimlik hakka sahiptir (Örneğin; eldeki maddi ve manevi tazminat davası açması gibi).

Şu durumda, psikolojik taciz olgusunun somut olayda gerçekleştiğinin kabulü ile davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekmektedir. İşçinin Yaşadığı Somut olay Mobbingdir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2015/9-461; K. 2017/127; T. 25.01.2017)

 

“Mobbinge maruz kalan işçi iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebileceği gibi, işine devam edip maddi ve manevi tazminat talebi gibi diğer yasal haklarını kullanma konusunda seçimlik hakka da sahiptir.” (Yargıtay HGK., 2012/9-1925 E., 2013/1407 K.)

 

2.          Psikolojik Tacize (Mobbinge) Neden Olan Faktörler

 

Mobbing nedenlerini belirlemek üzere yapılan çalışmalar, mobbingin nedenlerine ilişkin çok sayıda ve farklı kaynağa vurgu yapmıştır [2]. Mobbing tek bir nedenden kaynaklanan bir olgu değildir [3]. Bu sebeple de mobbingin bir değil birden çok fazla nedeni bulunmaktadır.

 

Mobbingin nedenleri konusunda farklı görüşler ileri sürülmektedir. Bir kısım yazar bu sürecin ortaya çıkmasında mağdurlarının davranışlarını sorumlu tutmakta [4], bir kısım yazar ise işverenin uygulamaları ve çalışma ortamından kaynaklanan sorunlardan kaynaklandığını [5], kimi yazar ise işyerindeki bazı sosyal grupların mobbing mağduru olmaya daha yatkın olduğunu, hiyerarşik örgütlenme ile çalışanlar arasında zayıf bir iletişim olduğunu otoriter bir atmosfere sahip işyerlerinde daha sık görüldüğünü ileri sürmüştür [6].

 

Görüleceği üzere genel olarak mobbing sürecinin dört ana nedeni ele alınmaktadır. Bunlar; mobbing sürecinde rol alanların kişilikleri, mağdurlar, örgütsel ve toplumsal sistem olarak belirtilebilir [7].

 

3.          İşyerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi Hakkında Cumhurbaşkanlığı Genelgesinin Amaç ve Kapsamı

 

Bilindiği üzere İşyerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi Hakkında Cumhurbaşkanlığı Genelgesi 6 Mart 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanmıştır. Yayımlanan 2025/3 sayılı Genelge işyerlerinde psikolojik tacizin önlenmesi amacıyla alınması gereken önlemleri ve kurumlara düşen görev ve sorumlulukları düzenlenmiştir.

 

Yukarı da ele almış olduğumuz üzere işyerlerinde psikolojik taciz (mobbing), çalışanların ruhsal sağlığını, verimliliğini ve genel iş barışını olumsuz etkileyen önemli bir sorundur.  Bu olgunun önlenmesi ve etkilerinin en aza indirilmesi amacıyla, Cumhurbaşkanlığı tarafından Resmî Gazete’de yayımlanan 2025/3 sayılı İşyerlerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi Hakkında Genelge işyerlerinde psikolojik tacizin önlenmesine dair kapsamlı önlem ve düzenlemeler getirmektedir.

 

Genelge içeriğinden de anlaşılacağı üzere, psikolojik tacizle mücadelede işverenlere, yöneticilere ve diğer paydaşlara belirli sorumluluklar yüklemekte ve işyerlerinde sağlıklı, güvenli ve huzurlu bir ortam oluşturulmasına yönelik gerekli adımların atılması teşvik edilmektedir.

 

İşbu Genelge ile aynı zamanda aynı konulu 19/3/2011 tarihli Resmî Gazete’ de yayımlanan 2011/2 sayılı Genelge’yi yürürlükten kaldırmış ve işyerlerinde psikolojik tacizle mücadeleye yönelik daha kapsamlı içerik yayınlanmış ve kabul edilmiştir. İş bu Genelge ile işyerlerinde psikolojik tacizin önlenmesine yönelik alınması gereken önlemler daha ayrıntılı bir şekilde belirlenmiş ve kurumlara düşen sorumluluklar net bir şekilde belirtilmiştir.

 

Yayınlanan Genelge ile işverene yönelik olarak, çalışanları psikolojik tacize karşı koruma sorumluluğu, eğitimler düzenleyerek ve psikolojik tacizle ilgili farkındalık oluşturacak düzenlemeler getirilmiştir. Ayrıca eski genelgeden farklı olarak, işyerinde psikolojik tacize uğrayan kişilerin, özel hayatlarının korunması hususunda ek tedbirler getirilmiş ve aynı zamanda haksız yere taciz ihbarı noktasında kurum ve kuruşların saygınlığının zarar görmemesi gerektiği hususu da düzenlenmiştir.

 

Genelge ile getirilen önemli hususlar;

 

-Söz konusu Genelge ile bir şikayet ve iletişim mekanizmasına yer verilmiştir. İş yerlerinde psikolojik tacize maruz kalan tüm çalışanlar, ilgili mevzuatında yer alan usullere göre çalıştıkları kurum ya da kuruluşa, Cumhurbaşkanlığı iletişim Merkezine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonuna, Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi (ALO 170) aracılığıyla veya doğrudan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına ya da Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna ve Kamu Denetçiliği Kurumu gibi kamu kurumlarına başvurarak şikayetlerini iletebilecekleri düzenlenmiştir.

 

- Söz konusu Genelge ile yaşanan psikolojik tacizin gizliliği ile ilgili de önlemler alınmıştır.  Yapılan şikayetlerin araştırılması ve değerlendirilmesinde, gizlilik ilkesine özen gösterilecek olup tarafların özel hayatlarının korunmasına ve gerçeğe aykırı psikolojik taciz iddialarıyla kurum ve kuruluşların itibar ve saygınlıklarına zarar verilmemesine dikkat gösterilerek süreç ivedilikle yürütüleceği düzenlenmiştir.

 

- Söz konusu Genelge ile toplu iş sözleşmelerine mobbingle ilgili hükümler önlenmesi hususunda teşviklere yer verilmiştir. Gerçekten de çalışma ortamlarında psikolojik taciz olasılıkları en aza indirmek amacı ile Genelge ile toplu iş sözleşmelerine ve toplu sözleşmelere, mobbinge karşı önleyici ve koruyucu hükümler eklenmesi teşvik edilmiş.

 

Görüleceği üzere Genelge ile getirilen yeni düzenlemeler, işverenlere ve yöneticilere ciddi sorumluluklar yüklerken, çalışanların ruhsal sağlıklarını koruma amacına yönelik somut adımlar atılmasını yönünde düzenlemeler içermektedir. Bu düzenlemelerin uygulanmasıyla, işyerlerinde daha sağlıklı, güvenli ve verimli bir çalışma ortamı yaratılması amaçlanmıştır.

 

4.          Sonuç

 

İş Kanunun ve İlgili Kanuni düzenlemeler kapsamında işyerine psikolojik taciz (mobbing) hususuna yer verilmiş ve işçinin buna maruz kalması halinde haklarının ne olduğu belirtilmiştir.  

 

2025/3 sayılı Genelge ile “Psikolojik Tacizle Mücadele Kurulu” kurulacağı düzenlenmiştir.  Ayrıca Genelge’de işyerinde psikolojik tacize maruz kalan çalışanların başvurularını ilgili kurula iletebileceği belirtilmektedir. Ayrımcılıkla ve işyerinde yıldırmayla mücadelede önemli görev ve yetkileri haiz olan ilgili kurumla; mobbingin önlenmesi ve toplumun her kesiminde mobbing konusundaki farkındalığın artırılması amaçlanmıştır. Getirilen Genelge ile işverenlere ve yöneticilere ciddi sorumluluklar yüklerken, çalışanların ruhsal sağlıklarını koruma amacına yönelik somut adımlar atılmasını yönünde düzenlemeler içermektedir. Bu düzenlemelerin uygulanmasıyla, işyerlerinde daha sağlıklı, güvenli ve verimli bir çalışma ortamı yaratılması amaçlanmıştır.

             

Av. Gülden Mehmed

 

Kaynakça:

 

1. Tınaz, P. İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing): Kavram, Süreç, Tanı ve Çözüm Önerileri, in: CHD, Yıl:4, Sayı:11, Aralık 2009, s. 14.

2. Demirel, Y. Ve Yoldaş, M.A. Sağlık Kuruluşlarında Karşılaşılan Psikolojik Yıldırma Davranışlarının Türkiye ve Kazakistan Açısından Karşılaştırılması, Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, Cilt:5 Sayı:2, 2008, s. 4.; Taşkın, A. İş Hukuku Açısından İşyeri ve İşletmelerde Mobbing, Ankara, 2016, s. 123.

3. Şen, S. Psikolojik Taciz ve İş Hukuku Boyutu, Çimento İşveren, Eylül, 2009,  s. 48.

4. Taşkın, s. 123 Atfen; Zapf, D. Organisational, Work Group Related and Personal Causes of Mobbing/Bullying at Work, International Journal of Manpower Volume: 20, No:1/2, 1999, s. 75-80, (Organizational Work Group).

5. Taşkın, s. 123 Atfen; Leymann, H., The Conternt and Development of Mobbing at Work, European Journal of Work and Orgabizational Psychology, Volume: 5, Issue: 2, 1996, s. 165-184, (The Content and Decelopment).

6. Taşkın, s. 123 Atfen; Bjorkqvist, K., Osterman, K. , ve Hjelt-Back, M., Aggression among universitty employees, Aggresive Behavior, Volume: 20 1994, s. 176.

7. Gürel, Ö. D., İşletmelerde Yıldırma Olgusu ve Yıldırma Mağdurlarının Kişilik Özelliklerine İlişkin Bir araştırma, DES SBE Dergisi, cilt: 12, Sayı:3, 2020, s. 43; Kök Bayrak, S., İş Yaşamında Pisko-Şiddet Sarmalı Olarak Yıldırma Olgusu ve Nedenleri, Atatürk Üniversitesi İİBF, Erzurum, 14. Ulusal Yönetim ve Organizasyon Kongresi, 2006, s. 436.

8. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, E. 2015/11958 K. 2016/15623 T. 31.05.2016.

9. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 12/02/2013 tarihli ve E:2010/38293, K:2013/5360 sayılı.

10. Yargıtay 22 nci Hukuk Dairesinin 22/05/2014 tarihli E:2013/11788, K:2014/14008 sayıl

11. Yargıtay 22 nci Hukuk Dairesinin E:2017/9918, K:2018/6568 sayılı kararı

12. Yargıtay HGK., 2012/9-1925 E., 2013/1407 K.

13. Yargıtay 22. HD., 2015/11958 E., 2016/15623 K.

14. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E. 2015/9-461; K. 2017/127; T. 25.01.2017

15. Yargıtay HGK., 2012/9-1925 E., 2013/1407 K.

16. 32833 Sayılı 2025/3 sayılı İşyerinde Psikolojik Tacizin (Mobbing) Önlenmesi Hakkında Cumhurbaşkanlığı Genelgesi

17. 4857 Sayılı İş Kanunu

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN