İşçinin
maaşına birçok haciz gelmesi işverenin bu haciz ihbarnamelerine cevap verme
yükümlülüğü olduğu için bu durumun işveren için ayrıca bir iş yükü oluşturması
durumunda işverenin bu işçi ile iş sözleşmesini sonlandırma hakkının bulunup
bulunmadığı hususu gündeme gelmektedir. Bu durumun işverenler açısından bir
sorun teşkil ettiği aşikârdır. Ancak bu durumda işçinin bir kusuru olduğunu da
söylemek mümkün değildir.
İşçinin
birçok borcunun olması durumuyla ilgili olarak ne 4857 sayılı İş Kanunu’nun “İşverenin
Haklı Nedenle Derhal Fesih Hakkı” başlıklı 25. Maddesinde ne de aynı
Kanunun “Feshin Geçerli Sebebe Dayandırılması” başlıklı 18. Maddesinde bir
düzenlemeye yer verilmiştir.
Bu
gibi durumlarda işverenin bir fesih hakkı olup olmadığı hususuyla ilgili
verilmiş Yargıtay içtihatları bulunmaktadır. Bu kararları değerlendirecek
olursak;
“Borcundan
dolayı maaşı üzerine 9 farklı icra dosyasından haciz geldiği, borçları yüzünden
işine yeterince konsantre olmadığı gerekçeleriyle iş sözleşmesi doğruluk ve
bağlılığa uymayan davranış nedeniyle işverence feshedilmiş olan işçiyle ilgili
olarak Yargıtay; işverenin işçinin ücretini zamanında ödememiş olduğu
hususunu da göz önüne alınarak, işçinin maaşına haciz gelmesinin doğruluk ve
bağlılığa aykırı bir davranış olmadığına, dolayısıyla işverence yapılan feshin
haksız fesih olduğuna karar vermiştir.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi – 09.12.2014 – 2013/4123 E.,
2014/37649 K.)
Bu
karar ile işçinin ücretine haciz gelmiş olması Yargıtay tarafından haklı fesih
nedeni olarak kabul edilmemiştir. Zaten bu durum Kanun’da da sayılmamıştır.
İşçinin borcunun bulunması aynı zamanda bir anayasal hakkı da içerdiğinden
borcunun bulunması gerekçe gösterilerek iş akdi haklı nedenle feshedilemez.
Bölge
adliye mahkemesinin vermiş olduğu bir kararda ise işçinin üçüncü kişilere olan
borcunun işverenin güvenini sarsacak eylem olarak nitelendirilemeyeceğini, bu
durumun haklı fesih nedeni olmadığı tespit edilmiştir.
“...Dosya
kapsamına göre, davacının belirsiz süreli iş sözleşmesine göre en az altı aydan
beri işyerinde çalıştığı, davanın 1 aylık yasal süresi içerisinde açıldığı
anlaşılmaktadır. Davalı kooperatif bünyesinde otuzdan daha az işçi çalıştığı,
ancak kooperatif birliği bünyesinde otuzdan daha fazla işçi çalıştığı, benzer
nitelikte bir davada işe iade davası açma şartının gerçekleştiği kabul edilen
dava hakkında Yargıtay tarafından onama kararı verildiği nazara alındığında iş
bu dava açısından da çalışan sayısını ilişkin dava şartının gerçekleştiği kabul
edilmiştir. İş akdinin feshine gelince, feshin işveren tarafından
gerçekleştirildiği ve fesih bildiriminde;'' Son dönemde aldığınız raporlar
nedeniyle işlerinizi aksatmanız, işverenin şahsınıza olan güvenini ortadan
kaldırmış olmanız, verimsiz çalışma düzeniniz ve iş ciddiyetini benimsememeniz
iş akışını olumsuz yönde etkilediğinden iş akdinizin sona erdirilmesi uygun
görüldüğü...''ibarelerine yer verildiği görülmektedir. 4857 sayılı İş
Kanunu'nun 19'uncu maddesinin ikinci fıkrasında; ''Hakkındaki iddialara karşı
savunmasını almadan bir işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi, o işçinin
davranışı veya verimi ile ilgili nedenlerle feshedilemez. Ancak, işverenin 25
inci maddenin (II) numaralı bendi şartlarına uygun fesih hakkı saklıdır.''
hükmü yer almaktadır. Fesih bildirimi incelendiğinde'' İşverenin şahsınıza olan
güvenini ortadan kaldırmanız'' ibaresi dışındaki ibarelerin işçinin davranış ve
verimliliği ile ilgili olduğu görülmektedir. İşçiye olan güvenin sarsılması
Yasa'nın 25/II-e maddesi gereğince haklı fesih nedeni olabilir. Ancak somut
olay itibariyle işçinin ne tür bir eyleminin buna neden olduğu ortaya konmuş
değildir. İşçinin üçüncü kişilere olan borcu bu anlamda işverenin güvenini
sarsacak eylem olarak nitelendirilemez. Eğer işveren işçinin iş akdini bu
nedenden ötürü savunma almadan feshetmiş ise, mahkememizce gerek fesih
bildiriminde işçiye isnat edilen fiilin açık ve net bir şekilde belirtilmemiş
olması, gerekse de işçinin borçlarının bulunması ve bu nedenle icra takibi
altında olması hususu haklı neden olarak görülmediğinden fesih nedeni haksız
bulunmuştur. Diğer fesih sebebi olarak ileri sürülen hususlar ise işçinin
verimi ve davranışı ile ilgili olduğundan savunma alınması gerekirdi. Ancak,
davalı tarafından dosyaya ibraz edilen işyeri şahsi sicil dosyasında davacıdan
savunma alındığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmamaktadır. O halde
yapılan fesih gerek usulen gerekse de esasen geçersiz bir fesihtir. Bu nedenle
davacının işe iadesine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan gerekçelerden ötürü
davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. " şeklinde
gerekçe oluşturulmuştur...”
(Bölge Adliye Mahkemesi Kararı - İstanbul BAM, 29. HD., E. 2019/337 K. 2020/738
T. 11.6.2020)
Görüldüğü
üzere, Yargıtay içtihatlarına göre işçinin borçları nedeniyle maaşına haciz
gelmiş olması, İş Kanunu’na göre işverene işçiyi işten çıkarma hakkı vermemekle
birlikte, aşağıda örnek olarak verilen Yargıtay kararlarından da anlaşılacağı
üzere, bazı istisnai durumlarda işverenin işçiyi işten çıkarma hakkı
doğmaktadır. Ancak Yargıtay bu tür fesihleri genelde haklı fesih değil geçerli
fesih olarak kabul etmiştir. Bilindiği gibi, geçerli nedenle fesih halinde
işverenin işçiye ihbar tazminatı, eğer bir yıllık çalışma süresini doldurmuşsa
ayrıca kıdem tazminatı ödemesi gerekmektedir.
“İşe
alınmadan önce borçlu olduğu işveren tarafından öğrenilen, borçlu oluşunun işe
alınmasına engel olduğu, bunun düzeltilmesi gerektiği belirtilen, borçlarını
ödediğini ve işvereni herhangi bir maaş haczi ile karşı karşıya bırakmayacağını
beyan etmesi üzerine işe alınan, ancak sözünde durmadığı veya yanlış bilgi
verdiği gerekçesiyle iş akdi feshedilen işçiyle olarak Yargıtay; en
baştan beri taahhüt ettiği hususları ihlal ettiği, doğruluğa aykırı olarak
hareket ettiği, düzensiz ödemeleri yahut hiç ödeme yapmaması sebebiyle işvereni
yanılttığı, işçinin mevcut güven ilişkisini ortadan kaldırdığı, işçi ile iş
ilişkisinin devam ettirilmesinin işverenden beklenemez hale geldiği
gerekçesiyle yapılan fesih işleminin geçerli olduğuna karar vermiştir.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi – 31.03.2014 –
2014/2289 E., 2014/10647 K.)
“Maaşına
değişik alacaklılar tarafından çok sayıda ve farklı zamanlarda haciz
konulmasına bağlı olarak icra müdürlüğünden işyerine gönderilen yazıların
sayıca çok olması, bu durumun işyerinde oldukça önemli işgücü ve zaman kaybına
sebep olması nedeniyle 6 ay içinde icra dosyalarının kapatılması, işyerine yeni
maaş haczi yazılarının gelmemesi konusunda işverence uyarılmış olduğu
halde verilen süreye rağmen haciz yazılarının gelmeye devam etmesi üzerine iş
akdi feshedilmiş olan işçiyle ilgili olarak Yargıtay; işçi aleyhine
yapılan icra takiplerinin çokluğu, işverenin/muhasebe servisinin/görevlisinin
buna ilişkin işlemler yapmak zorunda kalması, işverenin de sorumluluğunu
doğurabilecek hallerin oluşması riski nedeniyle işverence yapılan feshin
geçerli nedene dayandığı yönünde karar vermiştir.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi – 18.02.2019 –
2018/6238 E., 2019/3907 K.)
“..Somut
uyuşmazlıkta, davacının iş akdi 22.7.2016 tarihli fesih yazısıyla “Çalışmanızın
devamı sırasında sık sık ailevi meseleleri sebep göstererek işe geç gelmeniz ve
mesai saatlerinden evvel işten çıkmak için izin istemeniz, bununla birlikte
yine sıklıkla devamsızlık yapmanız nedeniyle iş akışı olumsuz etkilenmekte olup
bu durum ayrıca diğer çalışma arkadaşlarınızın daha fazla iş gücüne ihtiyaç
duyulmasına sebebiyet verdiğinden işyerinde çalışma huzurunu da bozmaktadır,
yine hakkınızda değişik alacaklılar tarafından çok sayıda icra takibi yapıldığı
ve ücretinize hacizler konulduğu tespit edilmiş olup, bu durum ayrıca insan
kaynakları, hukuk, muhasebe bölümlerinde önemli zaman kaybına neden olacak
şekilde çalışma sürecini ve işyeri organizasyonunu olumsuz yönde
etkilemektedir. Bu nitelikteki davranışlarınız sebebiyle yazılı olarak
savunmanız talep edilmiş de herhangi bir yazılı savunma iletmediğinizden....
4857 sayılı İş Kanunu'nun 17. ve 18. maddelerine istinaden 22.07.2016 tarihinde
feshedilmiştir" denilerek feshedilmiştir. Dosya kapsamındaki delillerden
davacının sık sık işe geç geldiği ve mesai saatlerinden erken çıkmak istediği
iddiaları davalı tarafından dosyaya sunulan deliller ve tanık beyanlarıyla
ispatlanamamışsa da dosyaya sunulan çeşitli tarihlerde icra daireleri
tarafından davalı işverene yazılmış 12 adet maaş haczi müzekkeresinin
bulunduğu, işverenin sürekli icra takip yazılarına muhatap olmasına neden olan
davacının işyerinde olumsuzluklara neden olduğu, davalı işverenin açıklanan
nedenlere istinaden gerçekleştirdiği feshin haklı değil ancak geçerli nedene
dayandığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenle
davanın reddi yerine yazılı gerekçeyle kabulü yerinde değildir.” (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi – 13.05.2019 –
2019/94 E., 2019/10769 K.)
Ayrıca
verilen bir Yargıtay içtihadında işçinin ücretine sık sık haciz gelmesi nedeni
ile iş sözleşmesinin geçerli nedene dayalı olarak feshedilebilmesi için işçiye
önceden bir uyarı verilmesi ya da ihtar çekilmesi gerektiği ve ayrıca bu
durumun işyerinde olumsuzluklara yol açtığı somut bir biçimde ortaya konulmuş
olması şartı da aranmıştır. Bu durumda işçiye önceden herhangi bir uyarı
yapılmadan ve işçinin çok borcunun olması durumunun işyerinde olumsuzluğa yol
açtığı net bir şekilde ortaya konulup ispatlanamayan durumlar feshin geçerli
nedene de dayandırılamayacağı tespit edilmiştir.
“...Mahkemece
bozma üzerine yapılan yargılama sonunda, "..davacının maaşına haciz
gelmesi üzerine kendisinin sözlü olarak uyarıldığı, ancak maaş haciz
yazılarının gelmeye devam ettiği, davacının savunmasında borçları ödeyecek
maddi durumunun bulunmadığı, maaşındaki üç haciz dışında, hakkında 3 adet daha
icra dosyası bulunduğunu, borçları kapatma sansının bulunmadığını beyan ettiği,
davacının iş sözleşmesinin de çalışanın maaşına gelen hacizlerin müvekkili
şirketin organizasyonunu olumsuz etkilemesi sebebiyle iş kanunun 18. Maddesi
uyarınca yazılı olarak feshedildiği, iş kanunu ve yargıtay içtihatlarına göre
işçinin ücretinin borcu nedeniyle haczedilmesi, istisnaen davranış nedeniyle
feshi geçerli kıldığı, işçinin ücretinin sık sık haczi nedeniyle, objektif bir
bakış açısı altında, işyerinin, örneğin muhasebe veya hukuk servisinde önemli
zaman kaybına neden olacak şekilde çalışma sürecinin veya işyeri
organizasyonunun olumsuz yönde etkilendiğinin kabul edilmesi halinde geçerli
fesih nedeninin kabul edilmesi gerekeceği, ancak bunun için işçiye önceden
ihtar çekilmesi gerektiği anlaşılmış olup, davacı ücreti üzerindeki hacizleri
kaldırmaya yönelik işlem yapmadığı, davalı işverenin muhasebe servisinde
görevli çalışan, mesaisini davacının borçları ve hakkındaki icra işlemleri
nedeni ile bu işlemlere harcadığı davacının bu davranışının işyerinde
olumsuzluklara yol açtığı iş ilişkisinin işveren açısından önemli ölçüde
sürdürülme olanağı kalmadığı " gerekçesi ile davanın reddine karar
verilmiştir. Bozma üzerine verilen karar süresinde yine davacı tarafça temyiz
edilmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20/II.c.1 maddesinde açıkça, feshin
geçerli nedenlere dayandığının ispat yükü davalı işverene verilmiştir. İşveren
ispat yükünü yerine getirirken, öncelikle feshin biçimsel koşullarına uyduğunu
kanıtlayacaktır. Buna göre fesih işlemini yazılı yapmış olması, belli
durumlarda işçinin savunmasını istediğini belgelemesi, yazılı fesih işleminin
içeriğinde dayandığı fesih sebeplerini somut ve açık olarak göstermiş olması
gerekir. İşverenin biçimsel koşulları yerine getirdiği anlaşıldıktan sonra,
içerik yönünden fesih nedenlerinin geçerli (veya haklı) olduğunun kanıtlanması
aşamasına geçilecektir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi işverene, işçinin
davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini
feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesihte takip
edilen amaç, işçinin daha önce işlediği iş sözleşmesine aykırı davranışları
cezalandırmak veya yaptırıma bağlamak değil; onun sözleşmesel yükümlülükleri
ihlale devam etmesi, tekrarlaması olasılığından kaçınmaktır. İşçinin
davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, işçinin iş
sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığı gerekir.
İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve bunun sonucunda iş
ilişkisi olumsuz bir şekilde etkilenmişse işçinin davranışından kaynaklanan
geçerli bir fesih söz konusu olur. Buna karşılık, işçinin kusur ve ihmaline
dayanmayan sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı işçiye bir sorumluluk
yüklenemeyeceğinden işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli fesih
nedeninden de bahsedilemez. İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden
kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında,
bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde
olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden
kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli
ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere
dayandığını kabul etmek gerekecektir. İspat yükü kendisinde olan işveren,
geçerli ve haklı nedende davacının davranışının veya yetersizliğinin işyerinde
olumsuzluklara yol açtığını ve iş ilişkisinin çekilmez hal aldığını da ispat
etmelidir. İşçinin borcu nedeniyle ücretinin haczedilmesi, kural olarak
işverene geçerli nedenle fesih hakkı vermemelidir. İşçinin ücretine sık sık
haciz gelmesi nedeni ile iş sözleşmesinin geçerli nedene dayalı olarak
feshedilebilmesi için işçiye önceden ihtar çekilmeli ve bu durumun işyerinde
olumsuzluklara yol açtığı somut bir biçimde ortaya konulmalıdır. Diğer taraftan
işçi temini sözleşmeleri muvazaalı alt işverenlik veya geçici iş ilişkisi
olarak nitelendirilebilmektedir çünkü görünüşte bir mal veya hizmet üretimine
ilişkin asıl iş veya yardımcı işin verildiği bir alt işverenlik ilişkisi,
gerçekte meslek edinilmiş geçici iş ilişkisinden ibaret olabilmektedir. Dosya
içeriğine göre; davacının borçları nedeni ile ilk olarak 07.08.2013 tarihinde
davalı şirkete maaş haciz yazısı geldiği, sonrasında ise 13.09.2013 tarihinde
2. ve 3. maaş haciz yazılarının ulaştığı, davacının savunması alınarak iş
sözleşmesinin 27.09.2013 tarihinde geçerli nedenle feshedildiği savunulmuştur. Davacı
işçiye fesih öncesi herhangi bir ihtar verilmediği gibi davacının davranışının
işyerinde olumsuzluklara yol açtığı da somut bir biçimde ispatlanamamıştır. Bu
nedenle mahkemece feshin geçerli nedene dayandığı gerekçesi isabetli
değildir...” (Yargıtay
Kararı - 9. HD., E. 2015/30854 K. 2015/31326 T. 05.11.2015)
Yargıtay
bir kararında işçinin piyasaya olan borçlarından dolayı hakkında birçok icra
takibi başlatıldığı, bu borçları ve başkaca davaları için birçok kez izinsiz
şekilde işe gelmediği işçinin özel hayatındaki birçok sıkıntının çalışmasını
olumsuz etkilediği bu durumun haklı fesih olmasa da geçerli nedenle fesih
sebebi oluşturduğu yönünde karar vermiştir.
“...Davacı
işçi hakkında piyasaya olan borçlarından dolayı çok sayıda icra takibi
bulunduğu, icra takiplerinden dolayı sürekli işyerine yazılar geldiği, bir gün
işe gelmeyen ve mazeret de bildirmeyen davacıya işe gelmeme nedeni sorulduğunda
mahkemenin kendisini Adli Tıp Kurumu'na sevk ettiğini, Adli Tıp Kurumu'na
gittiği için gelemediğini söylediği, keza iki gün sonra tekrar işe gelmediğinde
ve yeniden durum kendisine sorulduğunda bu defa da adli tıpa sonuçlarını almaya
gittiği şeklinde açıklama yaptığı, kısacası davacının özel hayatındaki
sıkıntıların işyerinde olumsuzluklara neden olduğu, davalı işverenin açıklanan
nedenlere istinaden gerçekleştirdiği feshin haklı değil ancak geçerli nedene
dayandığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenle
davanın reddi yerine yazılı gerekçeyle kabulü yerinde değildir.” (Yargıtay Kararı - 9. HD., E. 2017/25813
K. 2018/10708 T. 14.5.2018)
Yargıtay
kararları kapsamında işçinin birçok borcunun bulunması işverene geçerli nedenle
fesih hakkı verdiği yönündedir. Bu kapsamda geçerli nedenle fesih hakkının
kullanılması için Kanun’da aranan diğer şartların da bulunması gerekmektedir.
4857
sayılı İş Kanunu’nun “Feshin Geçerli Sebebe Dayandırılması” başlıklı 18.
Maddesinde yer alan düzenlemeye göre, otuz veya daha fazla işçi çalıştıran
işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş
sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya
da işletmenin, işyerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe
dayanmak zorunda olduğu belirtilmiştir. Ayrıca aynı maddede yer altı işlerinde
çalışan işçilerde kıdem şartı aranmayacağı da belirtilmiştir.
Aynı
Kanun maddesinde sayılan bazı hususların fesih için geçerli bir sebep oluşturmayacağı
belirtilmiştir. Buna göre;
a)
Sendika üyeliği veya çalışma saatleri dışında veya işverenin rızası ile çalışma
saatleri içinde sendikal faaliyetlere katılmak,
b)
İşyeri sendika temsilciliği yapmak,
c) Mevzuattan veya sözleşmeden doğan haklarını
takip veya yükümlülüklerini yerine getirmek için işveren aleyhine idari veya
adli makamlara başvurmak veya bu hususta başlatılmış sürece katılmak,
d)
Irk, renk, cinsiyet, medeni hal, aile yükümlülükleri, hamilelik, doğum, din,
siyasi görüş ve benzeri nedenler,
e)
74’üncü maddede öngörülen ve kadın işçilerin çalıştırılmasının yasak olduğu
sürelerde işe gelmemek,
f)
Hastalık veya kaza nedeniyle 25 inci maddenin (I) numaralı bendinin (b) alt
bendinde öngörülen bekleme süresinde işe geçici devamsızlık
şeklinde
sayılmıştır.
Buna
göre işçinin maaş haczine birçok kez haciz ihbarnamesi gelmesi 4857 sayılı İş
Kanunu’nun “Feshin Geçerli Sebebe Dayandırılması” başlıklı 18. Maddesinde
sayılan hâlleri taşıması şartıyla geçerli nedenle feshedilebilir. Ancak bu
feshin geçerli olması için öncesinde ayrıca işçinin yazılı olarak uyarılması da
gerekmektedir.
Av.
Gülden MEHMED ALTIN
Kaynakça:
1.
4857 sayılı İş Kanunu
2.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi – 09.12.2014 – 2013/4123 E., 2014/37649 K.
3.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı - İstanbul BAM, 29. HD., E. 2019/337 K. 2020/738
T. 11.6.2020
4.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi – 31.03.2014 – 2014/2289 E., 2014/10647 K.
5.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi – 18.02.2019 – 2018/6238 E., 2019/3907 K.
6.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi – 13.05.2019 – 2019/94 E., 2019/10769 K.
7.
Yargıtay Kararı - 9. HD., E. 2015/30854 K. 2015/31326 T. 05.11.2015
8.
Yargıtay Kararı - 9. HD., E. 2017/25813 K. 2018/10708 T. 14.5.2018