GENEL OLARAK
Kıdem tazminatı bir iş
sözleşmesine bağlı olarak en az bir yıl süreyle çalışmış olan işçinin kanunda
sayılı olan nedenlerle iş sözleşmesinin sona ermesi halinde, işveren tarafından
işçiye ödenmesi gereken bedeli ifade etmektedir. Yani işveren tarafından
işçisine belli koşulların sağlanması halinde işyerinde çalıştığı süreyle de
orantılı şekilde kazandığı, kıdeminin karşılığı olarak ödenen tazminattır.
Kıdem tazminatı işçilere tanınmış önemli bir haktır. Kıdem tazminatı çalışma
şartları ve süresi dikkate alındığında yıllar süren bu çalışma hayatının bir
karşılığı olarak kanunca işçilere tanınmış önemli bir haktır. Ancak tabi ki her
işçi bu kıdem tazminatına hak kazanamamaktadır. Kıdem tazminatı ancak belirli
şartları yerine getirmiş olan işçiler bakımından söz konusu olmaktadır. İşçinin
kıdem tazminatına hak kazandığı haller esas itibariyle 1475 sayılı kanunun 14.
Maddesinde de açıkça şu şekilde;
“1475 sayılı kanun maddesi;
“Bu Kanuna tabi işçilerin
hizmet akitlerinin:
1. İşveren tarafından bu Kanunun
17. maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında,
2. İşçi tarafından bu Kanunun 16.
maddesi uyarınca,
3. Muvazzaf askerlik hizmeti
dolayısıyla,
4. Bağlı bulundukları kanunla veya
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık,
emeklilik veya malullük aylığı yahut toptan ödeme almak amacıyla;
5. 506 Sayılı Kanun’un 60.
maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen
yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine
göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim
ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları
nedeniyle,
Feshedilmesi veya kadının
evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi arzusu ile sona erdirmesi
veya işçinin ölümü sebebiyle son bulması hallerinde işçinin işe başladığı
tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için
işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan
artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır…”
belirtilip bahsedilmiştir. Aşağıda kıdem tazminatına hak kazanma şartlarını detaylı şekilde inceleyeceğiz.
KIDEM TAZMİNATINA HAK KAZANMA
KOŞULLARI
Kıdem tazminatında hak kazanma
koşullarını genel olarak inceleyecek olursak;
1- 4857 sayılı İş Kanunu’na göre
işçi olmak
2- İşçinin 1 yıllık kıdem
süresini doldurması
3- İş sözleşmesinin belirli
nedenlerle sona ermesi
şeklindedir.
1. 4857 sayılı İş Kanunu’na göre
işçi olmak
İş kanuna göre en basit tanımıyla
Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişiye işçi denilmektedir. Kural
olarak bir iş sözleşmesine göre çalışan bütün işçiler 4857 sayılı kanun
kapsamında bulunmaktadır. Ancak 4857 sayılı İş kanunun 4. Maddesinde işçi
olmakla ilgili bazı istisnai kişilere yer verilmiştir. İş kanunu bu iş ve
meslek grupları içerisinde yer alan şahısların yaptığı çalışmayı işçilik
saymadığı için aşağıda belirttiğimiz istisnalara yer vermiştir. Bu istisnalar:
- Deniz ve hava taşıma işlerinde çalışanlar,
- 50’den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım
ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerinde çalışanlar,
- Aile ekonomisi sınırları içinde kalan tarımla
ilgili her çeşit yapı işleri,
- Bir ailenin üyeleri ve 3. dereceye kadar (3.
derece dahil) hısımları arasında dışardan başka biri katılmayarak evlerde
ve el sanatlarının yapıldığı işlerde çalışanlar,
- Ev hizmetlerinde çalışanlar,
- Çıraklar,
- Sporcular,
- Rehabilite edilenler,
- Esnaf ve Sanatkârlar Kanunu’nun 2’nci
maddesinin tarifine uygun üç kişinin çalıştığı işyerlerinde çalışanlar.
şeklinde sayılmıştır. [1]
2. İşçinin 1 yıllık kıdem
süresini doldurması
İşçinin kıdem tazminatına hak
kanaması için en az 1 yıllık kıdemini doldurması şarttır. İşçinin kıdemi 1 yılı
doldurmadığı takdirde bu tazminata hak kazanamaz. İşçi 1 yıllık kıdemini
doldurmadığı takdirde çalıştığı süreyle orantılı kıdem tazminatına hak
kazanamaz. İş Kanunu’nun 14. maddesinin 1. fıkrasında “İşçinin işe başladığı
tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için …işverence
işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir… Bir yıldan artan süreler
içinde aynı oran üzerinden ödeme yapılır.” denilerek bu süreye vurgu
yapılmaktadır. [2]
Ancak bu 1 yıllık süre nispi
emredici nitelikte olan bir hükümdür.
Yani 1475 sayılı Kanun md 14’teki
en az bir yıl çalışma koşulu nispi emredici niteliktedir ve örneğin üç ay
çalışan işçinin kıdem tazminatına hak kazanacağı yolunda bir iş veya toplu iş
sözleşmesi hükmü geçerlidir. [3]
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi
2016/3552, 2019/775 sayılı ve 14.01.2019 tarihli kararında;
“Kıdem tazminatına hak kazanma
noktasında en az bir yıllık çalışma yönünde yasal koşul, İş Kanunu sistemi
içinde nispi emredici bir hüküm olarak değerlendirilmelidir. Buna göre toplu ya
da bireysel iş sözleşmeleri en az bir yıl çalışma koşulu işçi lehine
azaltılabilecektir.” denilerek bu istisnaya dikkat çekilmiştir. [4]
1 yıllık kıdem süresinin
hesaplanmasında işçinin lehine bazı hükümlere yer verilmiştir.
1475 sayılı yasanın 14/2. Maddesi
“İşçilerin kıdemleri, hizmet akdinin devam etmiş veya fasılalarla yeniden
akdedilmiş olmasına bakılmaksızın aynı işverenin bir veya değişik işyerlerinde
çalıştıkları süreler göz önüne alınarak hesaplanır.” diyerek
işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da
değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı
yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır.
Bu 1 yıllık süre hesaplamasında
işçinin aynı işverenin işyeri veya işyerlerinde en az 1 yıl sürekli çalışması
yeterli görülmüştür. Yani İşçi aynı işverenin farklı işyerlerinde, hatta farklı
şirketlerinde çalışsa bile 1 yıllık sürenin hesaplanmasında tüm bu çalışmaların
toplamı dikkate alınarak hesaplama yapılır. Bununla birlikte, her bir fesih şeklinin kıdem tazminatına hak
kazanacak şekilde gerçekleşmesi hizmet süresinin birleştirmesi için gerekli bir
koşuldur.
3. İş sözleşmesinin belirli nedenlerle sona
ermesi
Kıdem tazminatına hak kazanılabilmesi için
yazılı veya sözlü şekilde yapılmış bir iş sözleşmesinin varlığı gerekmektedir.
Bu sözleşme belirli süreli veya belirsiz süreli olarak 2 şekilde yapılabilir.
Belirli iş sözleşmeleri işin bitimi ile veya sözleşmede kararlaştırılan şartın
gerçekleşmesiyle kendiliğinden sona eren sözleşmelerdir. Bu belirli süreli
yapılan sözleşmelerin bitiminde işçi kanundan kaynaklı kıdem tazminatını talep
edemez, kendiliğinden sona eren bu iş sözleşmelerinde kıdem tazminatına hak
kazanılamaz.
Belirsiz süreli sözleşmeler ise iş ilişkisinin
herhangi bir süreye bağlı olarak yapılmadığı sözleşmelerdir. Yani başka bir
deyişle çalışanın ne kadar süre ile çalışacağının ve yaptığı işin ne zaman sona
ereceğinin kararlaştırılmadığı sözleşmelerdir. Her iki taraf da sözleşmenin ne
zaman sona ereceğini bilmemektedir. İş akdi, işçi veya işveren tarafından sona
erdirilmediği müddetçe iş ilişkisi de devam edecektir. Kıdem tazminatına
hak kazanılabilmesi için işveren ile işçi arasında yapılan sözleşmenin belirsiz
süreli bir iş sözleşmesi olması gerekmektedir.
Ancak sadece yapılan sözleşmenin belirli
süreli olması kıdem tazminatına hak kazanılması için bir engel
oluşturmamaktadır. Yani işçiyle işveren arasında yapılan iş sözleşmesi belirli
süreli yapıldığı halde kıdem tazminatına hak kazanıldığı haller de uygulamada
mevcuttur. Şöyle ki yukarıda belirtilen İş Kanunu’na göre işçi sayılan, belirtilen
süre kıdemi mevcut olan ve sözleşmesi kanunda belirtildiği şekilde sona eren işçiler
de kıdem tazminatına hak kazanmaktadır. Örneğin işveren belirli süreli iş sözleşmesini
süresi bitiminde önce haklı nedenler olmaksızın feshettiği takdirde işçi kıdem
tazminatına hak kazanmaktadır.
Böyle olmaması durumunda yani belirli süreli
sözleşme haksız bir şekilde değil de süresi dolduğu için veya anlaşılan işin
bitmesiyle beraber sona ermesi durumunda kıdem tazminatına hak kazanılıp
kazanılmayacağı tartışmalı olup farklı görüşlere yer verilmektedir.
Konuyla ilgili Yargıtay 22. HD., E. 2012/9934
K. 2013/29 ve 21.1.2013 tarihli kararında
“4857 sayılı İş Kanunu'nun 120.
maddesi gereği halen yürürlükte olan 1475 sayılı İş Kanunu'nun 14.
maddesinde işçiye hangi hallerde kıdem tazminatı ödeneceği
sayılmıştır. Bu hüküm, mutlak emredici olup, yorum yoluyla genişletilemez.
Somut olayda, davacı, taraflar arasında
imzalanan sözleşme içeriğine göre davalı
bünyesinde belirli süreli iş sözleşmesi ile
çalışmıştır. Süre sonunda işverence herhangi bir bildirim
yapılmaksızın iş sözleşmesi kendiliğinden sona ermiş olmakla
davacı kıdem tazminatına hak kazanamaz. Mahkemece davanın reddi
yerine kabulüne karar verilmesi hatalıdır.” diyerek işçinin böyle bir durumda kıdem
tazminatına hak kazanamadığı görüşüne varmıştır. [5]
Belirli süreli iş sözleşmesinin sona ermesi
taraflardan birinin yenilememe bildiriminde bulunması şartına bağlanmayıp
sürenin bitimiyle kendiliğinden sona erdiği takdirde işçi kıdem tazminatına hak
kazanamaz. [6]
İşçi kıdem tazminatına ancak belirsiz iş sözleşmesini haklı nedenle veya işverenin haksız bir nedenle feshetmesi halinde hak kazanır. İşveren haklı nedenlerle iş sözleşmesini feshetmişse veya işçinin yaptığı fesih haksız bir fesih ise işçi, kıdem tazminatına hak kazanamaz. Bu fesihleri daha ayrıntılı inceleyecek olursak;
a) İş sözleşmesinin işverence feshi
İş sözleşmesinin işverence feshedildiği durumların
çoğunda işçi kıdem tazminatına hak kazanmaktadır. Sadece işveren tarafından
yapılan fesih İş Kanunu Md. 25/II kapsamına giriyorsa işçi kıdem tazminatına
hak kazanamamaktadır. 1475 sayılı Kanun Md. 14/I te işveren feshiyle ilgili
olarak;
“Bu kanuna tabi işçilerin hizmet akitlerinin işveren tarafından bu Kanunun 17’nci maddesinin II numaralı bendinde gösterilen sebepler dışında...” feshedilmesi halinde diye belirtilerek sadece bu durum istisna gösterilmiştir. Bu madde hükmü dışında kalan işveren fesihlerinde işçi kıdem tazminatına hak kazanmaktadır. Bu kanunca işçilere tanınmış bir haktır.
1. İş sözleşmesinin yasa dışı grev nedeniyle fesih
6356 sayılı Kanun’un md 70/1’inci fıkrası
uyarınca, “Kanun dışı grev yapılması hâlinde işveren, grevin yapılması
kararına katılan, grevin yapılmasını teşvik eden, greve katılan veya katılmaya
ya da devama teşvik eden işçilerin iş sözleşmelerini haklı nedenle feshedebilir.”
denilmektedir. [7] Bu maddeden de açıkça anlaşıldığı üzere işçinin yasak grev
yapması halinde işveren iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilmektedir. Bu
takdirde de işçi kıdem tazminatına hak kazanamamaktadır.
2. İşçinin yasal grev ve lokavt halinde başka
bir işverenin yanında çalışmasında fesih
6356 sayılı Kanun md 68/3’e göre, “Kanuni bir grev ve lokavt dolayısıyla iş sözleşmeleri askıda kalan işçiler, grev veya lokavt süresince başka bir işverenin yanında çalışamaz. Aksi hâlde işçinin iş sözleşmesi işverence haklı nedenle feshedilebilir. Ancak kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan işçiler, kanuni haftalık çalışma süresini tamamlayacak süreyi aşmamak üzere başka bir işverenin işyerinde çalışabilir.” denilmektedir. Bu madde uyarınca yasal bir grev ya da lokavt nedeniyle iş sözleşmesi askıda olan işçilerin başka bir işte çalışması işverene haklı nedenle fesih hakkı tanımaktadır. Bu durumda da işçi kıdem tazminatına hak kazanamaz.
b) İş sözleşmesinin işçi
tarafından feshi
İşçi tarafından yapılan
fesihlerde kıdem tazminatına hak kazanılabilmesi için yapılan bu feshin haklı
bir nedene dayanması gerekmektedir. Bu haklı fesih nedenleri dışında kalan
sebeplerden hiçbiri için yapılan fesihler sonucunda kıdem tazminatına hak
kazanılamaz. Bu sebeplerin ne denli önemli olduğu dikkate alınmamaktadır.
1. İş sözleşmesinin İş Kanunu md 24 uyarınca
feshi
İşçi kural olarak iş sözleşmesini İş Kanunu Md.
24’te belirtilen sebeplerle feshettiği takdirde kıdem tazminatına hak kazanır.
Bu sebepler 24. Maddede kısaca üçe ayrılmıştır. Bunlar sağlık nedenleri, ahlak
ve iyi niyet kurallarına aykırılık nedenleri, zorlayıcı nedenlerdir.
2. İş sözleşmesinin iş sağlığı ve güvenliği
önlemleri alınmaması nedeniyle feshi
İşçiler sağlık güvenlikleri tehlike altında
hissettiklerinde bunu işverene bildirmekle yükümlüdürler. İşveren de işçiler
tarafından yapılan bu bildirim uyarınca gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür.
Almadığı takdirde işçiler iş sözleşmelerini feshedebilirler. Yapılan bu fesih
haklı nedenle fesih sayılmaktadır ve sonucunda işçi kıdem tazminatına hak
kazanmaktadır.
3. İş sözleşmesinin kanun dışı lokavt nedeniyle
feshi
İşçiler işveren tarafından yapılan kanun dışı lokavt durumunda iş sözleşmelerini haklı nedenle feshedebilirler. Yapılan bu fesihle beraber kıdem tazminatına da hak kazanmaktadırlar.
4. İş sözleşmesinin muvazzaf askerlik nedeniyle
feshi
İşçi, iş sözleşmesini muvazzaf askerlik
sebebiyle feshettiği durumda kıdem tazminatına hak kazanmaktadır. 1475 sayılı
kanun madde 14’te aynen şu şekilde “…. 3.Muvazzaf askerlik hizmeti
dolayısıyla…feshedilmesi… hallerinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren
hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30
günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir.” denilmektedir.
Bu kanun maddesi uyarınca direkt olarak muvazzaf askerlik sebebiyle yapılan
fesihlerde kıdem tazminatına hak kazanıldığı belirtilmektedir.
Yargıtay 22. HD 2017/16386 E.
2018/23401 K. sayılı 05.11.2018 tarihli ilamında;
“Somut olayda davacının
muvazzaf askerlik sebebiyle 26.05.2015 tarihinde iş sözleşmesini feshettiğinin
ve askerlik şubesinden gelen yazı cevabına göre 03.08.2015 tarihinde askerliğe
sevk edildiğinin anlaşılması karşısında, davacının iş akdini muvazzaf
askerlik nedeniyle feshederek makul süre içerisinde de askerlik görevine
başladığı görüldüğünden 2 ay 8 günlük sürenin mahkemece makul süre
olarak kabul edilmemesi hatalı olmuştur. Davacının, 1475 sayılı
İş Kanunu'nun yürürlükte bulunan 14/3. maddesi gereğince kıdem
tazminatı talep etme hakkı mevcut olduğundan davanın kabulü
gerekirken yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi bozmayı
gerektirmiştir.” diyerek yargıtay da bu görüşte olduğunu belirtmiştir. [8]
5. İş
sözleşmesinin emeklilik aylığı için yaş koşulu dışındakileri koşulların
tamamlanması nedeniyle feshi
1475 sayılı İş Kanunu 14. Maddesinde
belirtilene göre, “506 sayılı Kanun’un 60’ıncı maddesinin birinci fıkrasının
(A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer
şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık
aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün
sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile…” işten ayrılan işçiler kıdem
tazminatına hak kazanır. Bu düzenleme ile emeklilik aylığı için kanunda
belirtilen koşulları sağlayan ve sadece yaş koşulunun dolmasını bekleyen
işçiler işten ayrıldığında kıdem tazminatına hak kazanabilirler.
6. Kadın
işçinin evlenmesi
Kadın işçi evlenmesini takip eden
1 yıl içinde iş sözleşmesini evlilik nedeniyle feshetmesi durumunda fesih ile beraber
kıdem tazminatına da hak kazanmaktadır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken
yapılacak feshin evlilikten önce değil evlilik gerçekleştikten sonra
yapılmasıdır. Bu nedenle evlilik tarihinden önce yapılan fesihlerde kıdem
tazminatına hak kazanılamaz. Ayrıca kanunda bu hakkı 1 kez kullanılacağına
ilişkin bir sınırlama yoktur. Yani kadın birden fazla kez bu haktan
yararlanabilir.
Yargıtay 9. HD 2007/36152 K.
sayılı ilamında;
“Evlenen işçinin, şe gelmemiş olması işçinin evlenme tarihine göre fiilen evlilik nedeni ile iş akdini feshetmiş olduğunu gösterir. Bu durumda davacı işçi, iş akdini evlilik nedeni ile bir yıl içinde feshetmiş olduğundan kıdem tazminatına hakkı bulunmaktadır.” diyerek bu hakkın varlığını belirtmiştir. [9]
7. Profesyonel
sendika yöneticisinin iş sözleşmesini feshetmesi
Sendika yöneticisi olarak seçilen
işçi, bu seçim gerçekleştikten sonra iş sözleşmesini askıya almak yerine
sözleşmeyi bildirim süresine dahi uymaksızın feshetme hakkına sahiptir. Bu
fesihle birlikte yönetici konumuna geçen işçi kıdem tazminatına da hak kazanmaktadır.
8. İşçinin
ölümü
İş sözleşmesi işçinin ölümü ile
de son bulmaktadır. Ölüm sonucu iş sözleşmesi sona eren kimsenin kıdem
tazminatına yasal mirasçıları hak kazanmaktadır. İşçinin iş kazası veya başka
surette ölmesinin bir önemi yoktur. İş kazasında ölüm halinde işçinin %100
kusurlu olmasının dahi herhangi bir önemi yoktur.
Stj. Av. Enes Aktar
Kaynakça:
1. 4857
sayılı İş Kanunu
2. 1475
sayılı İş Kanunu
3. Prof. Dr. Ömer Ekmekçi ve
Dr. Öğr. Üyesi Esra Yiğit Bireysel iş hukuku dersleri, İstanbul, 2020
4. Yargıtay
22. Hukuk Dairesi 2016/3552, 2019/775 sayılı ve 14.01.2019 tarihli kararı
5. Yargıtay 22. HD.,
E. 2012/9934 K. 2013/29 ve 21.1.2013 tarihli kararı
6. Ekmekçi,
Ömer, İstanbul, 2020(Bireysel iş hukuku dersleri)
7. 6356 sayılı
Kanun
8. Yargıtay 22. HD 2017/16386 E.
2018/23401 K. sayılı 05.11.2018 tarihli kararı
9. Yargıtay
9. HD 2007/36152 K. sayılı kararı