1. Giriş
Türk Ceza Kanunu TCK 123/A maddesi ile
ısrarlı bir şekilde fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim
araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya
çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi şekilde huzursuzluk oluşmasına ya
da kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden
olan faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verileceği hüküm altına
alınmış; ikinci fıkrada suçun cezayı artıran nitelikli halleri, üçüncü fıkrada
ise suçun muhakeme şartı düzenlenmiştir.
İlgili düzenleme şöyledir:
“(1) Israrlı bir şekilde; fıziken takip
etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü
kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle bir kimse üzerinde ciddi
bir huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya yakınlarından birinin
güvenliğinden endişe duymasına neden olan faile altı aydan iki yıla kadar hapis
cezası verilir. (2) Suçun;
a) Çocuğa ya da ayrılık kararı verilen
veya boşandığı eşe karşı işlenmesi,
b) Mağdurun okulunu, iş yerini,
konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması,
c) Hakkında uzaklaştırma ya da konuta,
okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından
işlenmesi,
hâlinde faile bir yıldan üç yıla kadar hapis
cezası verilir.
(3) Bu maddede düzenlenen suçun soruşturulması
ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.”
2. Israrlı Takip Kavramı ve Tanımı
Kavram kısaca, bir kişiyi onun rızası
olmadan sürekli şekilde gözetlemek olarak tanımlanabilir. Suç boyutuyla ısrarlı
takip, mağdurun güvenliğini tehdit eden failin kasıtlı, kötü niyetli, tekrar
tekrar devam eden eylemiyle mağdurun iç huzurunu bozması olarak ifade
edilebilir. Bu nedenle, hukuken kavramın mutlaka mağdurun fiziken takip
edilmesi şeklinde anlaşılmaması gerekir. Ancak kavramın psikoloji, tıp, hukuk,
eğitim gibi farklı bilim alanlarıyla bağlantısı bulunduğu için kavramı kesin
olarak tanımlamak oldukça zordur. Keza, kavramın farklı hukuk disiplinleri
arasında da farklı şekillerde ifade edildiği belirtilmelidir. Hukuki anlamıyla
kavram genellikle bir kimseden diğerine yönelen ve mağdur üzerinde korkuya
neden olacak sonuçlara yol açan, istenmeyen tekrarlanan, rahatsız edici saldırıları
tanımlamak için kullanılsa da rahatsız ediciliğin ve tacizin boyutunun yahut
sıklığının ne olacağı konusunda kesin belirlemeler yoktur. Bunun en temel
sebebi, ısrarlı takip kavramının çok farklı davranış şekilleriyle ortaya
çıkabilmesinin ve bu anlamda başlangıçta tamamen zararsız gibi görünen bazı
davranışların rehin alma, insan öldürme ve ciddi tehdide kadar uzanabilmesidir.
Kavramın kesin ve kapsayıcı bir tanımı olmadığını ifade etmek gerekir. Sonuç
olarak bir eylemin ısrarlı takip kapsamında kabul edilebilmesinin en temel
koşulu mağdurun sürekli, zaman ve yerden bağımsız olarak fail tarafından
ısrarla rahatsız edilerek iç huzurunun bozulmasıdır. [1]
3. Israrlı Takip Suçunun Unsurlarının
İncelenmesi
I. Suçun hukuki konusu, fail ve mağdur
Israrlı takip suçu Kanunun hürriyete
karşı suçlar bölümünde yer aldığına göre sistematik açıdan burada korunan
hukuki değer kişi hürriyetidir. Suçun kanundaki yeri, kanun koyucunun bu suçla
ihlal edilen değerlerden kişi hürriyetini, huzur ve güvenliğini esas aldığına
işaret etmektedir. TCK’nın 123/A. maddesinde farklı bir özellik aranmadığından
suçun faili herhangi bir kimse olabilir. Suç mağdur bakımından da bir özellik
arz etmez. Herkes, yani herhangi bir kimse bu suçun mağduru olabilir.
II. Suçun Unsurları
A. Maddi Unsur
1.
Hareket
Suç, seçimlik ve bağlı hareketlidir.
Suçun maddi unsurunu iki seçimlik hareket oluşturmaktadır. Bunlardan birincisi;
ısrarlı bir şekilde fiziken takip etmek, ikincisi ise (haberleşme ve iletişim
araçlarını, bilişim sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak) ısrarlı bir
şekilde temas kurmaya çalışmaktır.
Israr, her iki seçimlik hareketin de kurucu unsurudur. Israr yoksa
seçimlik hareketlerin varlığını yokluğunu tartışmaya da gerek yoktur. Seçimlik
hareketlerin ikisinin birden gerçekleştirilmesi halinde iki suç değil, yine
tamamlanmış tek suç oluşacaktır. Seçimlik hareketin bir sonucu olarak, kanunda
gösterilenler dışında bir hareketle bu suçun oluşması mümkün olmaz.
Görüldüğü üzere, kanun koyucu suçun
serbest hareketli işlenmesine kapı aralamamıştır. Başka deyişle ısrarlı takip
suçu bağlı hareketlidir.
a. Israr
Hukuksal anlamda ısrar, başkasının
karşı yönde oluşan iradesine aykırılık teşkil eden davranışların kayıtsızca ve
bilinçli bir şekilde yapılmasıdır. Yasaklanan davranışlar çok uzun olmayan
zaman aralıklarıyla tekrarlandığında ve aralarında amaç birliği olduğunda
ısrarla gerçekleştirildikleri kabul edilir. Her olayın somut özelliklerine ve
kendine özgü koşullarına göre davranışta ısrar olup olmadığı tespit edilir.
Örneğin, mağdurun rahatsızlığını ifade etmiş olmasına ve aynı veya benzer
davranışların bir daha yapılmaması konusunda faili uyarmasına rağmen; failin
davranışına devam etmesi dikkate alınmalıdır. Israr olgusunun tespitinde,
yapılan hareketlerin mağdurun iç huzurunu, yaşam alanını bozma ya da kişisel
yaşam alanına zarar vermesi de göz önünde bulundurulmalıdır. [2]
Yargıtay bir kararında failin telefon
etmesi, mağdurun evinin önüne gelmesi ve mağduru takip hareketlerini bir bütün
olarak ısrar unsurunun oluşması olarak kabul etmiş, [3] başka bir kararında ise
mağdurun karşılık verip vermediği hususuna dikkat çekmiştir. [4]
b. Israrlı Bir Şekilde Fiziken Takip
Etmek
Fiziki takip; mağdurun peşinden gitmek,
peşine düşmek biçiminde olabileceği gibi, onun yakınlarında dolaşmak, varlığını
bir şekilde hissettirmek, gittiği yerlere gitmek biçiminde de olabilir. Yalnız
burada tesadüfi veya olağan karşılaşmaları ayırt etmek gerekir. Aksi takdirde
kişilerin hareket hürriyetine orantısız müdahalede bulunulmuş olacaktır. İşte
bu noktada failin ısrarlı takip kastıyla mı hareket ettiği yoksa eski
alışkanlıklarının etkisinden çıkamadığı için bulunduğu yerde tesadüfen mi
karşılaştığı ihtimali ihmal edilmemelidir. Takip olgusunun içinde ısrar zaten
vardır. Bununla birlikte Kanun, suçun oluşumu için mağdurun fiziken takip
edilmesini yeterli görmemiş, bunun bir de ısrarlı olmasını istemiştir. Ancak bu
durum takibin farklı zaman dilimlerinde birden fazla kere yapılmasının zorunlu
olduğu şeklinde yorumlanmamalıdır. Elbette fiziki takip uzun zamana
yayılabileceği gibi, aynı gün içerisinde ısrarlı tek bir takip eylemiyle de
tüketilebilir. Bazen tek bir takip eylemi de ısrarlı olabilir ve huzursuzluğa,
endişeye yol açabilir. O halde fiziken takipte gösterilen ısrar ile iletişim
kurmak için gösterilen ısrar aynı görünüme sahip değildir, bunları aynı zaman
birimleriyle değerlendirmemek gerekir.
Suç, failin takibe başladığı anda
değil; mağdurun bu takibi fark etmesinden kaynaklanan huzursuzluğun başladığı
anda tamamlanmış sayılmalıdır. Fark edilmesine rağmen takibe devam etmek
suretiyle belirginlik kazanan ısrar unsurunu yere, zamana, içinde bulunulan
şartlara ve olayın öyküsüne göre değerlendirmek gerekir.
Takibin ‘‘fiziken’’ olması şarttır. Bu
durumda teknolojinin imkânlarını kullanarak bulunduğu yerden takip etmek ya da
gözetlemek, ısrarlı takip suçunu oluşturmayacaktır. Örneğin mağdurun dijital
bir ağ üzerinden izlenmesi, GPS yazılım ile takip etmek, insansız hava aracı
kullanarak izleme gibi davranışlar m. 123/A kapsamı dışındadır. Bu tarz
davranışlar ısrarlı takip suçunu oluşturmasa da, ‘‘özel hayata ve hayatın gizli
alanına karşı suçlar’’ çerçevesinde sorumluluk doğabilecektir. [5]
c. Israrlı Bir Şekilde Temas Kurmaya
Çalışmak
Maddi unsuru oluşturan seçimlik hareketlerden
diğeri, mağdurla ısrarlı bir şekilde temas kurmaya çalışmaktır. Kanun failin
mağdura ulaşmasını şart koşmamıştır, temas kurmaya çalışma ısrarı yeterlidir.
Dolayısıyla, mağdur tarafından okunmamasına rağmen ona müteaddit kereler
e-posta göndermek, mağdur cevapsız bıraksa da çok sayıda arama/çağrı,
telesekretere mesajlar bırakmak ve hatta sosyal medya mecralarında defalarca
arkadaşlık isteği göndermek bu suçu oluşturabilecek davranışlardır. Mağdura
ulaşılamasa da, suçta aranan neticenin gerçekleşebilmesi için mağdurun
kendisiyle temas kurulmaya çalışıldığından haberdar olması şarttır. Temas
kurmanın vasıtası önemlidir, çünkü Kanun temasın aracını da belirlemiştir. Buna
göre fail şu üç vasıtadan en az birini ısrarla kullanmış olmalıdır: Haberleşme
ve iletişim araçları, bilişim sistemleri, üçüncü kişiler. Haberleşme ve
iletişim araçlarının neler olabileceği konusunda madde gerekçesinde çeşitli
örnekler verilmiştir. Mektup, faks, kısa mesaj, e-posta, telefon, internet
üzerinden oluşturulan programlar, uygulamalar ve sosyal mecralar gibi
vasıtalarla temas kurulabilir. [6]
Mağdurla temas kurma üçüncü kişi
aracılığıyla da gerçekleşebilir. Mesela fail bir arkadaşından mağduru ısrarla
fiziken veya sosyal ağlar aracılığı ile takip etmesini; mağdura ısrarla
kendisiyle iletişim kurmasını istemişse fail üçüncü kişi aracılığıyla temas
kurmasını talep etmiş sayılmalıdır. Ancak, eyleme katılan üçüncü kişi hakkında,
üçüncü kişi faille birlikte fail gibi hareket etmişse, duruma göre, TCK 37/1
veya TCK 37/2 hükümleri yahut yardım etmişse TCK 39/2-b veya 2-c hükümlerine
göre iştirakten hüküm kurulabilir. Ayrıca failin mağdurun arkadaşlarına
ulaşarak mağdurla temas kurmaya çalışması da temas kurma kapsamında kabul
edilebilir. Ne var ki temas kurma koşulu bakımından failin üçüncü kişiyi, üçünü
kişinin de faili tanıması gerekmez. [7]
2. Netice
Suç tehlike suçu değil, zarar suçudur;
sırf hareket değil, netice suçudur. Suçun neticesi, mağdur üzerinde ‘‘ciddi bir
huzursuzluk oluşması’’ ya da mağdurun ‘‘kendisinin veya yakınlarından birinin
güvenliğinden endişe duyması’’dır. Neticeye yol açan hareketler tek başına
hukuka aykırı hareketler olmayabilir. Asıl olan bu davranışların ısrarla
yapılmasının mağduru huzursuzluğa ya da endişeye sevk etmesidir. Suçun oluşması
için mağdurda bu sonuç veya sonuçların ortaya çıkması gereklidir. Bu da ancak
hareket ile netice arasındaki nedensel ilişkinin ortaya konulmasıyla
belirlenebilir. Suçta aranan netice, mağdurun failin hareketlerinden kaygı ya
da endişe duyup duymadığını araştırmayı da gerektirmektedir. Bu durumda, bir
bakıma objektif olarak ısrarlı takip oluşturabilecek davranışlar, sırf mağdurun
bu hareketler neticesinde huzursuzluk veya endişe duymaması nedeniyle cezasız
kalabilecektir. Suçu oluşturabilecek bir diğer netice de mağdurun
kendisinin veya yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasıdır. Burada
artık ‘‘ciddi huzursuzluk’’ gibi sübjektif bir olgudan ziyade, güvenlik
endişesine dair daha somut, ölçülebilir ve araştırılabilir bir netice söz
konusudur.
Israrlı takip mütemadi suçtur.
Bilindiği üzere mütemadi suçlarda ihlal bir anda olup bitmez; zaman içinde,
failin iradesi veya başka bir neden ile kesintiye uğrayıncaya kadar devam eder.
Diğer anlatımla unsurun gerçekleşmesi ile suçtaki hareketler bitmez, yaratılan
hukuka aykırı durum devam eder. Yani suç tamamlanmış ama bitmemiştir; tıpkı
konut dokunulmazlığını ihlal, ruhsatsız silah taşıma veya hakkı olmayan yere
tecavüz suçlarında olduğu gibi. Burada kesintisiz süren unsurun netice mi yoksa
hareket mi olduğu konusunda doktrinde bir görüş birliği yoktur.
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış ısrarlı
takip suçu düzenlenmemiştir. Failin hiçbir şekilde öngörmediği ve istemediği,
yasayla belirli daha ağır sonucun meydana gelmesi halinde ‘‘neticesi sebebiyle
ağırlaşmış suç’’ oluşur. Kanunda bu tarz suçlarda (örn. TCK m. 87, m. 99/3-4,
m. 102/5) nitelikli cezanın uygulanabilmesi için manevi unsuru düzenleyen genel
kural ise TCK m. 23’tür: ‘‘Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir
neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu
tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi
gerekir.’’ Böylece, daha ağır netice bakımından kusur şekli taksir olarak
tespit edildiğinde, ceza o suçun taksirli hali için öngörülen cezadan daha ağır
olmaktadır. Örneğin, TCK m. 87/4’te öngörülen kasten yaralama sonucunda meydana
gelen ölümde taksiri olan fail, taksirle öldürme suçunun cezasından daha ağır
bir cezayla cezalandırılır. Öte yandan, ısrarlı takibin neticesinde failin
kastettiğinden daha ağır bir netice meydana gelirse bu neticeden özel bir
‘‘neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç’’ sorumluluğu doğmayacaktır. Çünkü ısrarlı
takibi düzenleyen normda kastedilenden daha ağır veya başka suçlar
gösterilmemiştir. TCK m. 23 ancak özel hükümler içinde netice sebebiyle
ağırlaşmış suç hali ayrıca ve açıkça düzenlenmiş ise uygulanabilir. Şu hâlde
failin ısrarlı takip hareketiyle kastettiğinden daha ağır veya başka bir suç
doğarsa o suçtan sorumluluk genel kurallara göre belirlenecektir. Oysa madde
gerekçesinde de kabul edildiği gibi, ısrarlı takibin mağdurda korku ve endişe
yaratmanın ötesinde çok daha ciddi sonuçlara yol açması her zaman mümkündür.
Örneğin, ısrarlı takip edilen mağdurun akıl sağlığının bozulması ya da otomobil
ile takipten kaçmak isterken trafik kazasıyla ölüm gibi neticeler ortaya
çıkabilir. Bu gibi sonuçlarda failin alacağı ceza, neticesi sebebiyle
ağırlaşmış suç öngörülseydi alacağı cezadan daha az olacaktır. [8]
B. Manevi Unsur
Israrlı takip suçunun oluşabilmesi için
genel kasıt gerekli ve yeterlidir. Suç olası kasıtla da işlenebilir. Failin ısrarlı
takip fiilini hangi maksatla gerçekleştirdiğinin suçun oluşması bakımından bir
önemi bulunmamaktadır. Örneğin, fail ile mağdur arasında önceden var olan
duygusal veya kişisel bir ilişki, fiili hukuka uygun hâle getirmeyecektir.
Dolayısıyla, failin mağdur ile daha önceden kişisel veya duygusal bir ilişkiye
sahip olduğu, bu eylemleri mağduru tekrar ilişkiye ikna etmek amacıyla işlediği
gerekçesiyle failde suç kastının bulunmadığı sonucuna varılamaz.
C. Hukuka Aykırılık
Genel hukuka uygunluk nedenleri olan
meşru savunma ve zorunluluk hali, kanun hükmü ve görevin ifası, hakkın
kullanımı ve ilgilinin rızası; kanundaki tarife objektif olarak uyan fiili
hukuka uygun hale getirir. Bu açıdan, hukuka uygunluk nedenleri için ‘‘izin
normları’’ denilebilir. Israrlı takip suçunda da bu nedenler aynı etkiyi
gösterebilecektir. Fakat hukuka uygunluk nedenlerinden meşru savunma ve
zorunluluk haline ısrarlı takipte rastlanmasını beklemek pek gerçekçi ve olası
değildir. Kanun hükmünü yerine getirme
anlamında CMK’nın 90. maddesi örnek gösterilebilir. Bu düzenleme uyarınca suç
işleyen bir kişiyi yakalamak amacıyla yapılacak bir ısrarlı takip hukuka uygun
olacaktır. Buradan hareketle, alacağı tahsil için ısrarlı takip fiilinin de
hukuka uygun olmayacağı sonucuna varmak gerekir. Israrlı takip suçunu
tanımlayan normda ‘‘hukuka aykırı olarak’’ veya mağdurun ‘‘rızası olmaksızın’’
gibi bir ibareye yer verilmemiş olsa da, ilgilinin rızası hukuka uygunluk
nedeni olmaktan önce tipik fiilin ortaya çıkmasını engeller. Çünkü bu suç zarar
suçudur, mağdurun rızası varsa hareketin neticesi (huzursuzluk, endişe)
gerçekleşmeyecek ve dolayısıyla suçun unsurları oluşmayacaktır. Objektif olarak
var olan rıza, fiilin suç tipine uygun olmasına engel olacaktır. [9]
D. Suça Etki Eden Nedenler
Israrlı takip suçundan verilecek
cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hallere m. 123/A’nın ikinci
fıkrasında üç bent halinde yer verilmiştir. Birinci bentteki (ayrılık kararı
verilen veya boşanılan eşe karşı) suçun işlenmesi ile üçüncü bentte sayılan
haller, failin belli bir hukuki veya fiili bir durumda olmasını
gerektirdiğinden özgü suç ortaya çıkmaktadır. Kanun özel failliği suçun temel
şeklinde değil de nitelikli şeklinde aradığından burada ‘‘gerçek özgü suç’’
değil de ‘‘görünüşte özgü suç’’ ihdas edilmiş sayılmalıdır. Bu ayrım, nitelikli
hale iştirak varsa önem arz edecektir. Kanunun aradığı özelliği taşıyan fail
(örneğin uzaklaştırma tedbiri verilen kişi) ile bu vasfı taşımayan başka biri
suçu birlikte işlemiş ise özel fail durumundaki kişi nitelikli halden, diğer
kişi suçun temel şeklinden sorumlu olacaktır.
Suça etki eden nedenler şunlardır:
- Suçun, çocuğa ya da ayrılık kararı
verilen veya boşandığı eşe karşı işlenmesi
Israrlı takibin, on sekiz yaşından
küçüklere karşı ya da ayrılık kararı verilen veya boşanılan eşe karşı işlenmesi
suçun nitelikli halini oluşturmaktadır.
Akran ilişkisinde bu nitelikli halin uygulanıp uygulanmayacağı
uygulamada tereddüt meydana getirebilir.16-17 yaşında liseli bir gencin
okulundaki diğer bir öğrenciye karşı bu suçu işlemesi halinde bu nitelikli
halin uygulanması ceza adaletine uygun görünmemektedir. Ancak bu konuda kanunda
kısıtlayıcı bir düzenleme de yoktur. Mağdurun yaşının tespitinde ısrarlı
davranışın kesildiği veya ısrarı oluşturan son davranışın yapıldığı gün dikkate
alınmalıdır. Eş ile ilgili nitelikli
hal, aslında mağdurla fail arasındaki ilişkiyi merkeze almaktadır. O halde
burada eski ilişkiye dayanan takip eylemlerinin bütünüyle yer alması gerekirdi.
Failin tehlikeliliği ve şiddet riskinin yüksek olması noktasında eski sevgili
şiddeti ya da eski nişanlı şiddeti, eski eş şiddetinden geride değildir.
- Suçun, mağdurun okulunu, işyerini,
konutunu değiştirmesine ya da okulunu veya işini bırakmasına neden olması
Burada sonuç bakımından bir nitelikli
hal söz konusudur. Bu nitelikli halin temelinde mağdurun günlük hayatın
alışılmış ve olağan gereklerini yerine getirmede ciddi bir şekilde zorluk
çekmesi bulunmaktadır. Ne var ki bu düzenleme başka bazı ciddi sonuçları
kuşatmamaktadır. Örneğin, çok önemli bir iş randevusunu/mülakatını kaçırmak ile
iş değiştirmek arasında bir fark yoktur, ama Kanundaki ifade bunu
karşılamamaktadır. Bu gibi durumlarda suçun temel şeklinden verilecek cezada
alt sınırdan uzaklaşmaktan başka çare bulunmamaktadır.
- Suçun, hakkında uzaklaştırma ya da
konuta, okula veya iş yerine yaklaşmama tedbirine karar verilen fail tarafından
işlenmesi
Uzaklaştırma ve konuta, okula veya
işyerine yaklaşmama, 6284 sayılı Kanunun 5/1, b ve c maddeleri gereğince hâkim
tarafından verilen önleyici tedbir kararlarıdır. Bu tedbire rağmen ısrarlı
takip suçunun işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edilmiştir. [10]
4. Muhakeme Usulü ve Yaptırım
Suçun hem temel şeklinin hem de
nitelikli hallerinin takibi şikâyete bağlıdır. Dava zamanaşımı süresini
geçmemek koşuluyla, mağdurun fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya
öğrendiği günden itibaren 6 ay içinde şikâyetçi olması gerekir. Mütemadi suç
olduğu için fiil sürdüğü müddetçe ve en geç temadinin kesildiği tarihten
itibaren 6 ay içinde şikâyet şartı gerçekleşmiş olmalıdır. Israrlı takip suçu
uzlaştırma kapsamı dışında tutulmuştur. Dolayısıyla muhakeme şikâyetle
başlayabilir ise de uzlaştırmayla sonuçlandırılamaz. Bununla birlikte,
Cumhuriyet savcısı tarafından kamu davasının açılmasının ertelenmesi mümkündür.
Suç tarihi fiziki takibin sona erdiği veya kesildiği tarih, temas kurmaya
çalışmakta da son davranışın yapıldığı tarihtir. 8 yıllık dava zamanaşımı
süresi buna göre hesaplanmalıdır. Kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği
yer mahkemesi yetkilidir. Buna göre, fiziki takibin bittiği veya temas kurmak
için son davranışın yapıldığı yer asliye ceza mahkemesi davaya bakmaya yetkili
olacaktır. Asliye ceza mahkemesince,
suçun temel şeklinden sunulan iddianamenin kabulünden sonra basit yargılama
usulünün uygulanmasına karar verilebilir. Suçun temel şekli, altı aydan iki
yıla kadar, nitelikli halleri ise bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. Seçimlik ceza söz konusu değildir. Suçun temel şeklinden
tutuklama olmaz. Temel şekilden verilecek ceza hükmün açıklanmasının geri bırakılması
ve erteleme kapsamındadır. Bir yıl veya daha az süreli hapis cezası verilmesi
halinde bu ceza seçenek yaptırıma çevrilebilir. Israrlı takip, hükmün istinafta
kesinleştiği suçlardandır.
5. Sonuç
Getirilen düzenleme ile ısrarlı bir
şekilde fiziken takip etmek ya da haberleşme ve iletişim araçlarını, bilişim
sistemlerini veya üçüncü kişileri kullanarak temas kurmaya çalışmak suretiyle
bir kimse üzerinde ciddi şekilde huzursuzluk oluşmasına ya da kendisinin veya
yakınlarından birinin güvenliğinden endişe duymasına neden olan faile altı
aydan iki yıla kadar hapis cezası verileceği hüküm altına alınmış; ikinci
fıkrada suçun ağırlaştırıcı nedenleri, üçüncü fıkrada ise suçun soruşturma
şartı düzenlenmiştir. TCK’nin faklı maddelerinde düzenlenen ve farklı hukuki
yararları koruyan tehdit, kişilerin huzur ve sükununu bozma, cinsel taciz,
hakaret gibi suçlar ısrarlı takip eylemini ve sonuçlarını tam anlamıyla
karşılamaktan uzaktır. Bu nedenle ısrarlı takip eyleminin TCK’de düzenlenmesi
toplumsal yaşam açısından son derece önemlidir.
Stj. Av.
Gökhan Korkutan
Kaynakça:
1. Özar,
Süleyman, “Israrlı Takip Suçu“, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,
Sayı 71/3
2. Taşkın, Şaban
Cankat, “Israrlı Takip Suçu”, İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dergisi, Cilt 10, Sayı 1
3. 4. Ceza
Dairesi, E: 2021/27098, K: 2021/29961, 22.12.2021 tarihli ilamı
4. 4. Ceza
Dairesi. E: 2021/21142, K: 2021/25277, 25.10.2021 tarihli ilamı
5. Özar, Süleyman,
“Israrlı Takip Suçu“, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Sayı 71/3,
S. 1409
6. Türkoğlu,
Selin, Ceza Hukuku Açısından Israrlı Takip (İstanbul: On İki Levha Y., 2020)
7. Taşkın, Şaban
Cankat, “Israrlı Takip Suçu”, İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dergisi, Cilt 10, Sayı 1, S. 114
8. Soygüt,
Mualla Buket, ‘‘Kadına Yönelik Erkek Şiddetinin Önlenmesi Bağlamında Stalking
(Israrlı Takip) ve Cezasızlık Sorunu’’, Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dergisi (Nisan-Mayıs 2020)
9. Ekici
Şahin, Meral, ‘‘İştirak Halinde İşlenen Suçlarda Suça Etki Eden Nedenlerin
Şeriklere Sirayeti’’, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 64/3 (2015)
10. Özar,
Süleyman, “Israrlı Takip Suçu“, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi,
Sayı 71/3, S. 1419