İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağını zamanında ödenmesini güvence altına alabilmek için, mahkeme kararı ile borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır. Niteliği itibariyle ihtiyati haciz geçici bir hukuki himaye tedbiridir. Geçici olmasından dolayı kanun koyucu ihtiyati haczi zaman içerisinde geçerli kılmak ve bu tedbiri ayakta tutmak için İİK madde 264’de ihtiyati haczi tamamlayan merasimi düzenlemiştir. İhtiyati haczi tamamlayan merasim bu madde ki süreler içerisinde yapılmaması halinde ihtiyati haciz hükümsüz kalacaktır.
İİK madde 264/1’de dava açılmadan önce ihtiyati haciz yapmış olan alacaklının tamamlanması gereken merasim düzenlenmiştir. Bu madde de alacaklının ihtiyati hacizden sonra yedi gün içerisinde ya takip talebinde bulunması ya da dava açmaya mecbur olduğu belirtilmiştir.
İİK madde 264/3’de ise dava ya da takipten önce yapılan ihtiyati haciz değil alacak davasının mahkemede görüldüğü sırada alınan ihtiyati haciz kararı için uygulanması gereken tamamlama merasimi düzenlenmiştir. İşbu madde aynen ”İhtiyati haciz, alacak davasının mahkemede görüldüğü sırada konulmuş veya alacaklı birinci fıkraya göre mahkemede dava açmış ise, esas hakkında verilecek hükmün mahkemece tebliğinden itibaren bir ay içinde alacaklı takip talebinde bulunmaya mecburdur.” şeklindedir.
İcra İflas Kanunu’nda süreler çok önemlidir. Bu sebeple alacak davasının görüldüğü sırada ihtiyati haciz kararı alan alacaklının bir aylık takip talebinde bulunma süresi ne zaman başlayacaktır? Esas hakkında verilecek hükümden anlaşılması gereken kısa kararın verildiği tarih mi yoksa gerekçeli kararın alacaklı vekiline tebliğ edildiği tarih mi? Bu soruların cevabı önem arz etmektedir çünkü süre kaçırıldığı zaman ihtiyati haciz hükümsüz kalacaktır ve borçlu bunu yetkili merciden talep edebilecektir.
Yargıtay Kararı ve Emsal Olay Üzerinden Konunun Değerlendirmesi
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2016/13838 E. 2016/12427 K. sayılı 20.09.2016 tarihli kararında ki esas olayda alacaklı alacak davasında mahkeme kısa karar verdikten sonra ihtiyati haciz kararı almıştır ve gerekçeli kararın kendisine tebliğinden 4 gün sonra da icra takibini başlatmıştır. Bunun üzerine borçlu kısa karardan sonra mahkemenin dosyadan el çektiğini bu sebeple taraflar arasında görülmekte olan bir dava bulunmadığını kısa karardan sonra alınan ihtiyati haczin tamamlama merasiminin dava olmadığı için 7 gün içerisinde yapılmak zorunda olduğunu iddia ederek icra dairesine başvurmuş fakat icra dairesi talebi kabul etmeyince borçlu dava açmıştır. İlk derece mahkemesi borçlu-davacının davasının kabul etmiş ve icra müdürlüğünün kararını kaldırmıştır.
Alacaklı-Davalı taraf ilk derece mahkemesinin bu kararını, ihtiyati haciz kararını dava görüldüğü sırada aldığını esas hakkında verilecek hükmün mahkemece tebliğden itibaren bir aylık süreye sahip olduğunu esas hakkındaki kararın kendilerine tebliğinden sonra süresi içerisinde icra takibini başlattıkları gerekçesiyle temyiz etmiştir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Dairesi’nin 2016/13838 E. 2016/12427 K. sayılı 20.09.2016 tarihli kararı ile alacaklı-davalının temyiz sebeplerini haklı bulmuş ve ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur. Ardına davacı- borçlu aynı gerekçelerle karar düzeltme yoluna gitmiştir. Yine aynı Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/10822 E. 2017/12741 K. sayılı 11.10.2017 tarihli kararı ile bu sefer ilk derece mahkemesinin kararının onanmasına karar vermiştir.
Bu karar ihtiyati haciz konusu bakımından önemli nitelikte bir karardır. Çünkü bu karardan; kısa karardan sonra ihtiyati haciz kararı alanların 7 gün içerisinde icra takibini başlatması gerektiğini İİK madde 264/3’deki esas hakkındaki kararın gerekçeli kararın tebliği ile birlikte değil kısa kararın açıklanması ile verildiği anlaşılmaktadır. Peki bu karar İİK madde 264/3 bakımından emsal bir karar oluşturacak mıdır? Kısa karardan sonra 7 gün içerisinde icra takibini başlatmayan alacaklının aldığı ihtiyati haciz kararı düşecek midir?
İfade etmek isterim ki bu karar hukuka uygun bir karar değildir. Çünkü madde de açıkça esas hakkında verilecek hükmün tebliğden itibaren denmektedir. Buradaki hükmün tebliğden kasıt gerekçeli kararın tebliğ edilmesidir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Hükmün kapsamı başlıklı madde 297/1-e’de de hükmün kapsayacağı hususlar arasında gerekçeli kararın yazıldığı tarih sayılmıştır. Ayrıca gerekçeli kararın tebliği kararın kesinleşmesi ve karara karşı kanun yollarına başvurulması için şarttır.
Yargıtay karar düzeltmeden önceki verdiği bozma kararında da ihtiyati haczin dava sırasında aldığını belirtmişse de karar düzeltme aşamasında bu kararını değiştirmiştir. Her ne kadar Yargıtay’ın bu kararına katılmasam da doktrinde ve Yargıtay’da şu ana kadar bu konu ile ilgili herhangi bir görüş veya tartışma olmadığı için bu kararın emsal nitelikte bir karar olacağı görüşündeyim. Bu sebeple kısa karardan sonra ihtiyati haciz kararı alınması halinde 7 gün içerisinde takip talebinde bulunulmalıdır.
Stj. Av. Mustafa Burak Nalbant
Kaynakça: