I- GİRİŞ
Bilim ve teknolojide meydana gelen gelişmeler;
sağlıktan eğitime, psikolojiden sosyolojiye, ekonomiden politikaya kadar pek
çok alanda çeşitli değişim ve dönüşümleri de beraberinde getirmektedir. Bu
alanlarda meydana gelen değişimler yeni meslekler ve endüstriler meydana gelirken
toplumsal
yaşam biçimi ve ilişkiler de değişmekte ve devlet bu gelişmeler üzerinde
düzenleyici işlev görmektedir. [1]
İçinde
bulunduğumuz bilim ve iletişim çağında, artırılmış gerçeklik (AR), sanal
gerçeklik (VR), yapay zekâ (AI) gibi kavramların hayatımızda çok daha fazla yer
etmesiyle birlikte; bireylerin birbirleriyle olan ikili iletişimi ve toplumsal
iletişim olumlu, olumsuz bazı dönüşümler geçirmektedir. Bu durumun birey ve
toplum psikolojisi ve sosyoloji bakımından pek çok sonucu olacağı açıktır. Böyle
bir değişimin beraberinde getireceği sorunların başında ise hiç şüphesiz ki
hukuk sistemlerinin yetersizliği gelecektir.
Son
zamanlarda büyük ses getiren Metaverse evreninin getirebileceği hukuki
sorunları anlayabilmek için artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik ve Metaverse
kavramlarının kavramsal bir düzleme yerleştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Çalışmanın ikinci bölümünde bu kavramlar kısaca açıklanmaya çalışılacak, üçüncü
bölümde ise karşılaşabileceğimiz hukuki sorunlar ve bu sorunlara nasıl çözüm
üretilmesi gerektiğiyle ilgili değerlendirme yapılacaktır.
II- ARTIRILMIŞ GERÇEKLİK,
SANAL GERÇEKLİK VE METAVERSE KAVRAMI
Artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik kavramları
teorik olarak çok yeni kavramlar olmasalar da bu kavramların kişilerin
hayatında kendine bir yer bulması; sosyalleşme, iletişim ve eğlence biçimlerini
değiştirmesi özellikle son yıllarda açık bir şekilde görülmektedir.
2.1- Artırılmış Gerçeklik
(Augmented Reality) Kavramı
Artırılmış gerçeklik, gerçek dünyada var olan nesne
ve mekanların, bilgisayar sistemleri tarafından üretilen içerikler ve sanal
ögeler ile zenginleştirilmesi olarak tanımlanabilir. Artırılmış gerçeklik,
gerçek görüntü ve nesneler üzerine aynı zamanda sanal nesneler eklenmesini
sağlayarak kullanıcının gördüğü gerçekliği zenginleştirerek deneyimlemesini
sağlamaktadır. [2]
Artırılmış gerçeklikte kullanılan araçlar,
kullanıcıları bulundukları gerçek dünyadan çekip başka bir dünyaya
götürmemekte, aksine bulundukları fiziki dünyada yaşadıkları deneyimin
gerçekliğini artırmaktadır. Bu ise sanal nesnelerin gerçek dünyada var olan
nesnelerin üzerine yerleştirilmesi yoluyla olmaktadır.
Örnek vermek gerekirse; 1 milyardan fazla indirmeye
sahip, yaratıcısı Niantic Labs olan Pokemon GO, kullanıcılara tam
anlamıyla artırılmış gerçeklik deneyimi sunan bir oyundur. Kişiler gerçek
dünyada bulundukları fiziki mekâna tamamen sanal olan birtakım nesnelerin
yerleştirilmesi ile oyuna dahil edilmektedir.
Artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklik teknolojileri
oyun sektöründe büyük bir öneme sahipse de bu teknolojileri yalnızca bu sektör
ile sınırlamak doğru bir yaklaşım olmayacaktır. Zira bu teknolojiler; eğitimden
sağlığa, pazarlamadan turizme, mimariden sanata her sektörü etkilemekte ve
değiştirmektedir.
2.2- Sanal Gerçeklik (Virtiual
Reality) Kavramı
Sanal gerçeklik, geçmişe, günümüze veya geleceğe ait
nesne veya kişilerin sayısal ortamlarda gösterilmek üzere benzetilmesi yani
simüle edilmesi için bilgisayarlar aracılığı ile üretilen görüntüler ve sesler
dizisi olarak tanımlanabilir. [3]
Bu kavram, bilgisayar sistemleri ile tasarlanan üç
boyut teknolojisiyle meydana getirilen sanal ortamları ifade eden bir
kavramdır. Artırılmış gerçeklikten farklı olarak sanal ortamda kullanıcılar,
gerçek dünya ile ilişkisini kaybetmektedir. Günümüzde birtakım sensörler ve
giyilebilir teknolojiler sayesinde, sanal gerçeklik araçları kullanılarak
yaratılmış sanal ortamları, akıllı telefon, tablet, masaüstü veya dizüstü
bilgisayar gibi araçlar ile deneyimleyebilmektedir.
2.3- Metaverse Kavramı
“Metaverse”, Yunancada sonra anlamına gelen “Meta” kelimesi ile
İngilizcede evren anlamına gelen “universe” kelimelerinin bir araya gelmesiyle
oluşmuş bir kavramdır. Metaverse, gerçek zamanlı bilgilerle, gerçek hayatta
sanal nesneler ile etkileşime geçmeyi sağlamaktadır. [4] Metaverse, kullanıcılara sanal gerçeklik ve
artırılmış gerçeklik teknolojileri kullanılarak tasarlanmış araçlar sayesinde
gerçek dünyadan kopmaksızın sanal nesneler ile iletişime geçebilmelerini ve
avatar, hologram gibi çeşitli dijital görünümler ile o dünyada var
olabilmelerini sağlamaktadır.
Metaverse, insanların hayal ettiği birçok şeyi
fiziki dünyada olduğundan çok daha kolay bir şekilde yapabilmelerini, mekânsal
uzaklığın bir önemi olmaksızın aileleri, arkadaşları ve çalışma arkadaşları ile
bir araya gelebilmelerini sağlayan bir dünyanın kapılarını aralayacaktır. Bu
sayılanlar Metaverse dünyasının sağlayacağı imkanlardan sadece birkaçı olup, daha
geniş çerçeveden bakıldığında bu dünyanın, hayatımızda var olan her alanda
köklü değişiklikler getireceği görülecektir.
Her ne kadar Metaverse kavramının bileşenlerinden
olan sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik teknolojilerini halihazırda
deneyimliyor olsak da Metaverse bize çok daha farklı deneyimler sunacak ve
bizler bu dünyanın bir parçası haline geleceğiz. Bu nedenle bu yeni dünyanın
getireceği sorunları önceden öngörerek çeşitli önlemler almak önemi yadsınamaz
bir gerekliliktir.
Unity, Software, Microsoft, Nvidia gibi büyük
teknoloji şirketleri, Metaverse evreni ile ilgili yaptıkları ve yapacakları
açılım ve yatırımları birbiri ardına duyururken; öte yandan kullanıcılar var
olan Metaverse evrenlerinde dijital görünümleri ile var olmakta, birbirleriyle
iletişime geçmekte, hatta kullanıcılar yedi dakikada bir sanal şiddete ve
cinsel tacize maruz kalmakta, arazi satın almakta ve daha pek çok sosyal ve
hukuki ilişki içerisinde bulunmaktadır.
Bugün bildiğimiz internet olan “Web 2.0”ın getirdiği
yasal problemleri çözmekte dahi geride kalan hukuk sistemleri, bu resme bir de
meta veri deposunun eklenmesiyle, yaşanan ve yaşanacak olan köklü değişimler
karşısında hiç şüphesiz ki bocalayacaktır.
Kişisel verilerin korunması, bu verilerin
işlenmesinin ve aktarılmasının hangi şartlara tabi olacağı, dijital varlıklar
üzerinde kurulan mülkiyet hakkının ispatı sorunu, fikri mülkiyet haklarına
yapılan saldırıların nasıl engelleneceği, kişilerin zararlı olduğu iddia edilen
sanal eylemleri nedeniyle hangi durumda yasal yaptırımla karşı karşıya
kalabileceği, Metaverse evreninde hangi fiillerin suç teşkil edeceği, bunların
hangi kurallar doğrultusunda ve ne şekilde cezalandırılacağı, örneğin dijital
varlıkların çalınması veya kişilerin dolandırılması halinde nasıl bir yaptırım
uygulanacağı hukukçuların ve kanun koyucuların teknoloji uzmanlarının desteğini
alarak üzerinde çalışması gereken konulardan bazılarıdır.
III- METVERSE İLE
BİRLİKTE KARŞILAŞILABİLECEK BAZI HUKUKİ SORUNLAR
Metaverse fikri 1990 yıllarından beri belli
çevrelerde konuşuluyor olsa da çok yakın bir zaman önce bu evrenin
kullanıcıları olma potansiyeli olan insanların ilgisini çekmeyi
başarabilmiştir. “Facebook Inc.” Şirketi’nin adını “Meta Inc.” olarak
değiştirmesi ve Metaverse ile ilgili yapılacak olan yatırımlar ile ilgili
kamuoyuna açıklama yapılması bu ilginin artmasında büyük rol oynamıştır.
Dünyaca ünlü markaların bu evrende kendilerine bir yer bulabilmeleri için
tescil başvurusunda bulunması, pek çok firmanın sanal gerçeklik gözlükleri ve
Metaverse evreninde kullanılacak diğer teknolojileri üreten firmalara yatırım
yapması, H&M, Nike, Adidas gibi herkesçe bilinen markaların birbiri ardına sanal
mağazalarını tanıtmaları çok yakın zamanda yaşanmış olan gelişmelerdir.
Büyük bir hızla gelişen bu yeni oluşum, daha
şimdiden pek çok hak ihlalini ve mağduriyeti de beraberinde getirmiştir. Bu
nedenle, hukuki sorumluluğun belirlenmesi, kişilerin maddi ve manevi
varlıklarının korunması, kişisel verilerin korunması, fikri mülkiyet haklarının
korunması, cezai sorumluluğun ve şartlarının belirlenmesi, vergilendirme
konusunda öngörülebilir düzenlemeler yapılması, şirketler arasında meydana
gelecek rekabet ihlallerinin tespiti gibi konularda cevaplanmayı bekleyen pek
çok soru bulunmaktadır.
3.1-Hukuki Sorumluluğun
Tespiti
Kullanıcıların tıpkı gerçek dünyada olduğu gibi
kimliklere sahip olacağı, mülk edineceği, alışveriş yapıp sosyalleşeceği,
birbirleriyle iletişim halinde olacağı Metaverse dünyasında karşılaşacakları
ihlaller ile ilgili kime ne şekilde başvurabileceğini bilmeleri büyük önem arz
etmektedir. Nasıl ki gerçek dünyada haklarımızı ve sınırlarımızı, hangi eylemin
hangi kanun çerçevesinde suç teşkil ettiğini ve cezasının ne olduğunu, sahip
olduğumuz maddi ve manevi varlığımıza ait bir değerin ihlali halinde bunun
nasıl giderilebileceğini, mal varlığımızın üzerinde tasarruf ederken ne gibi
sınırlarla çevrili olduğumuzu bilmek güvende hissetmemiz, maddi ve manevi
varlığımızı geliştirmemiz için gerekli ise kullanıcılar aynı güven ortamına
Metaverse’de de sahip olmayı bekleyeceklerdir.
Günümüzde var olan devletlere ait hukuk
sistemlerinin, yüzyılların getirdiği bir birikim ile var edildiği göz önünde
bulundurulduğunda, son derece deneyimsiz olduğumuz bilinmezler ile dolu bir
evrende bu güvenli ortamı yaratmanın kolay olmayacağı açıktır. Metaverse’de yer
alacak aktörlerin birden fazla olacağı göz önünde bulundurulduğunda ise hukuki
sorumluluk noktasında kime veya kimlere başvurulacağı sorusu daha karmaşık bir
hale gelmektedir.
Öte yandan kullanıcıların Metaverse evrenleri
arasında geçiş yapıp yapamayacağı, eğer yapabilecekse bunun hangi koşullara
tabi olacağı, bu evrenlerin bir merkezinin mi olacağı yoksa tıpkı blokzincir
teknolojilerinin getirdiği gibi merkeziyetsiz bir sistemin söz konusu olacağı
bu evrenlerin yaratıcıları tarafından dahi cevaplanmamış sorulardır. Sağlam bir
hukuki temel ile yola çıkılması için yapılması gereken ise, bu alanda faaliyet
göstermek isteyen her aktörün, devletlerle ve hukukçularla iş birliği kurması
olacaktır.
3.2- Kişisel Verilerin
Korunması Boyutu
İçinde bulunduğumuz bilgi çağında kişisel
verilerimiz gün geçtikçe daha çok işlenmekte ve başka kişi veya kurumlara
aktarılmaktadır. Dijitalleşen dünyada kişilerin verileri daha kolay toplanarak
işlenmekte ve bu veriler “metaveri” yahut “üst veri” denilen nitelikler de
göstermektedir. Verilerin çok daha kolay toplanabildiği, işlenebildiği ve
aktarılabildiği bir evrende kullanıcıların güvenini kazanmak ve veri
gizliliğini korumak için ise çok daha etkin koruma önlemleri ve ceza
mekanizmaları tesis edilmesi gerekmektedir.
Kullanıcılar için tasarlanmış deneyim, tamamıyla
profillerine, tercihlerine ve davranışlarına bağlı yoğun bir kişiselleştirme
gerektirecektir. Bugün gördüğümüz reklam teknolojilerine benzer şekilde
deneyimi kişiselleştirmek, çoğunlukla birden fazla kaynaktan gelen büyük veri
grupları ve kombinasyonları içerecektir. [5]
“Meta Inc”nin CEO’su Mark Zuckerberg, 28 Ekim 2021 tarihli yazısında gizlilik ve
güvenliğin ilk günden itibaren Metaverse’ye yerleştirilmesi gerektiğini, bunun yalnızca kripto para ve NFT
projelerini desteklemek gibi teknik çalışmalara gereksinim duymadığını aynı
zamanda yeni denetim biçimlerinin de gerekeceğini belirtmiştir. [6]
Gelirlerinin yaklaşık %95’ini kullanıcıların kişisel
verilerini işlemek ve bunları aktarmak yolu ile elde eden ve yakın zamanda 553
milyondan fazla kullanıcının verilerinin bilgisayar korsanlığı ile ilgili bir
platformda yayınlanması nedeniyle adeta bir skandala imza atan şirkete, kişisel
verilerin korunması bakımından ne kadar güvenilebileceği ise Metaverse
kullanıcılarının takdirinde olacaktır.
Metaverse adı altında birden fazla sanal evren
olacağını ve bu sektördeki aktörlerin şimdiden çeşitlilik gösterdiğini
belirtmiştik. Bu çokluk, kullanıcıların her evrende aynı görünüm ve özelliklere
sahip bir dijital temsil ile mi yoksa her bir evrende farklı farklı dijital
temsillerle mi var olacağı sorusunu akıllara getirecektir. Böyle bir durumda
veri güvenliği ve gizliliğinin nasıl sağlanacağı, her evrende farklı
düzenlemelerin ve dijital kimliklerin var olması ihtimalinde korumanın hangi
düzenleme gözetilerek sağlanacağı aydınlatılmaya muhtaç sorulardır.
3.3. Fikri Mülkiyet
Haklarının Korunması Boyutu
Artırılmış gerçeklik uygulamalarının gerçek görüntü
ve nesneler üzerine sanal nesneler eklenmesini sağlayarak kullanıcının gördüğü
gerçekliği zenginleştirerek deneyimlemesini sağladığını belirtmiştik.
Artırılmış gerçeklik uygulamalarının sahip olduğu bu teknoloji, hukuki
korumadan yararlanan görsel sanat, metin ve müziğin yeniden üretilmesi ve
değiştirilmesi için bariz bir potansiyel yaratmaktadır. Örneğin bir film
posteri üzerinde sanal nesneler eklemek suretiyle değişiklik yapan bir
uygulamanın hak ihlaline neden olması söz konusu olabilir. Diğer taraftan ise
gerçekte posterde hiçbir şeyin değişmediği gerekçesiyle herhangi bir hak ihlali
olmayacağı sonucuna da ulaşılabilir ancak bu sonuca ulaşabilmek için orijinal
posterin ne kadarının uygulama içinde yeniden üretildiği ve nihai sonucun
sabitlenip sabitlenmediği gibi hususların da göz önünde bulundurularak karar
verilmesi gerekmektedir. [7]
Heyecan verici manzaralar veya fantastik ortamlar,
görünümler ve sanal giysiler içeren tasarlanmış alanlar, bu öğelerin satın
alınması ve bunların tamamen kodlanmış bir ortamda çok daha kolay kopyalanması
nedeniyle hukuki korumanın önemi son derece önemli olacaktır.
Marka ve tasarım gibi fikri hak sahipliğinin
getirdiği hakları kullanmak, bu haklar üzerinde tasarrufta bulunmak ve hak
ihlali olduğunda koruma talep etmek bu hak sahiplerinin bulundukları fiziksel
yargı alanının yasalarına dayanmaktadır. Marka ve tasarım hakkına saldırının
fiziksel lojistiğin bulunmadığı, gümrük ve sınırların olmadığı sanal bir
ortamda meydana gelmesi durumunda yargı yetkisi ve yaptırımın kim tarafından ne
şekilde uygulanacağı soruları gündeme gelecektir.
Telif hakkıyla korunan eserlerin üçüncü şahıslar
tarafından paylaşım ve dağıtım koşullarını içeren sözleşmelerin gözden
geçirilmesi, bu eserlerin istenmeyen dağıtımına karşı müşteriler ile yapılan
sözleşmelerin koruma altına alınması, kişilerin telif hakkı ile korunan aktif
varlıklarının herhangi bir ihlal meydana gelmeden Metaverse yazılımına derhal
kaydedilmesinin sağlanması, eserlerin izinsiz dağıtımına karşı Metaverse’ye
uyumlu teknolojilerin geliştirilmesi gibi alınması gereken pek çok önlem ve
oluşturulması gereken koruma mekanizmaları bulunmaktadır. Bunların
gerçekleştirilebilmesi için ise; tüm insanlığı heyecanlandıran ve farklı
deneyimlere sürükleyen Metaverse platformlarına aynı zamanda hukuki pencereden
bakmayı bir an için dahi bırakmamak gerekmektedir.
3.4- Ceza Hukuku Boyutu
Kuşkusuz ki bireylerin herhangi bir oluşum
içerisinde yer alabilmesi için, varlığının ve sahip olduğu haklarının
korunduğuna, ihlale karşı caydırıcı düzenlemelerin bulunmasına haklarının ihlal
edilmesi halinde bunun bir yaptırımı olacağına karşı bir inanca sahip olması
gerekmektedir. Birçok belirsizliği de beraberinde getiren Metaverse’de
kullanıcıların; dolandırıcılık, sahtecilik, hırsızlık, cinsel taciz gibi
suçlara maruz kalması halinde bu fiilleri işleyen kişilerin nasıl tespit
edileceği, tespit edildiğinde hangi ülkenin düzenlemelerine ve hangi kanuna
göre cezalandırılacağı, uygulanacak normların fiziki dünyada var olan kanunlar
ile mi belirleneceği, yoksa bu sanal platformların kendi iç dinamiklerine göre
yeni düzenlemelerin mi var edileceği, cezai yaptırımın fiziki dünyada olduğu
gibi mi şekilleneceği yoksa daha farklı yaptırım türlerinin mi var olacağı gibi
sorular ve daha fazlası cevaplandırılmayı bekleyecektir.
Hayatımızda oldukça geniş bir yeri olan sosyal
medyadan da tecrübe ettiğimiz üzere; sanal dünya içerisinde dijital şiddeti de
barındırmaktadır. Metaverse’de karşılaştıklarımız ve karşılaşacaklarımız ise
sosyal medyada deneyimlediğimiz şiddetin daha sarsıcı ve daha fazlası olacak
gibi görünüyor.
Özellikle ceza hukukunu ilgilendiren konular bakımından
var olan belirsizlik insan hakları ve ceza hukukunun temel ilkeleri bakımından
tehlike teşkil etmektedir. Zira; kişilerin hangi fiilleri gerçekleştiğinde ne
tür bir yaptırımla karşı karşıya kalacağını bilmesi, ceza hukukunun temel
ilkelerinden olan belirlilik ilkesi ile doğrudan ilgilidir. Hakkında herhangi
bir düzenleme yapılmayan bir fiilin, bir kullanıcı tarafından başka bir
kullanıcıya karşı gerçekleştirilmesi ve platforma yapılan şikâyet sonucunda, bu
fiili gerçekleştirilen kişinin önceden bilgilendirilmediği bir yaptırım ile
karşılaşması hakkaniyete uygun olmayacaktır. Öte yandan, diğer kullanıcı
bakımından haksızlık teşkil eden fiilin herhangi bir yaptırımla karşılaşmaması,
adeta bu haksızlığı gerçekleştirilen kişinin ödüllendirilmesi de kabul
edilebilir olmayacaktır. Dolayısıyla; Metaverse’de bu tür çıkmazlarla yüzleşmek
istemeyen aktörlerin bir an önce gerekli hukuki düzenlemeleri hayata geçirmesi
ve kullanıcıları bu doğrultuda bilgilendirmesi, bundan sonra var olacak
platformların ise bu gibi ihtimalleri değerlendirerek sağlam bir temelle yola
çıkması gerekmektedir.
3.5- Mülkiyet Hakkı
Boyutu
Metaverse, gerçek dünyanın fizikselliğini ortadan
kaldırarak, mülkiyet kavramı da dahil olmak üzere toplumda uzun yıllardan beri
var olan hukuki kavramları ve tanımlamaları anlamsız kılmaktadır. Çünkü bu
dünyada bir şeye “sahip olmak” gerçek dünyada bildiğimiz manada sahiplikten çok
daha farklı anlamlar içermektedir. Bizim alışık olduğumuz anlamda mülkiyet
hakkı kişilere çok geniş bir tasarruf yetkisi tanımaktadır. Metaverse evreninde
de bu geniş tasarruf imkanının sağlanıp sağlanamayacağı, kişilerin eşyalar ve
nesneler üzerindeki mülkiyetini ne şekilde ispat edeceği, bunların devrinin
hangi koşullara bağlı olacağı gibi pek çok sorun cevaplanmayı beklemektedir.
Metaverse hayatımıza yeni dahil olmuşsa da kişilerin
Metaverse platformlarına gösterdikleri ilgi oldukça büyüktür. Özellikle arazi
satın almak konusunda kişiler ciddi bir talep göstermiştir. Öyle ki Metaverse
evreninde İstanbul’un en gözde yerlerinde bulunan pek çok sanal arazi çoktan
satın alınmıştır. Öte yandan Kanada merkezli bir yatırım şirketi ise Decentraland
adlı bir platformda sanal evrenden 2,5 milyon dolar ödeyerek arsa satın
almıştır.
Görüldüğü üzere; kullanıcılar daha önce
deneyimlemedikleri ve hukuki güvencenin zayıf olduğu alanlarda oldukça cesur
davranabilmektedir. Bu açıdan bakıldığında, Metaverse ve buna benzeyen
platformlarda yapılacak hukuki düzenlemelerin hızlı olması, ayrıca bir öneme
sahiptir. Aksi takdirde insanlar pek çok ihlalle karşılaşacak, giderilmesi güç
mağduriyetler ortaya çıkacak ve bulanıklıklarla, çarpıklıklarla dolu bir
gelecek bizi bekleyecektir.
IV-
SONUÇ
İnsanlık tarihi boyunca
bilim ve teknolojide yaşanan gelişmeler; eğitim, sağlık, psikoloji, sosyoloji,
ekonomi, politika, hukuk gibi pek çok alanda değişim ve dönüşümü beraberinde
getirmiştir. Hukuk ise genellikle yaşanan bu gelişmeleri geriden takip etmekte
ve çoğu zaman çeşitli ihlaller ve hukuka aykırılıklar ortaya çıktıktan sonra
devreye girmektedir. Bugün bildiğimiz internet olan “Web 2.0”ın getirdiği yasal
problemleri çözmekte dahi geride kalan hukuk sistemleri, Metaverse kavramının
hayatımıza girmesiyle birlikte; cevaplanmayı bekleyen pek çok soruyla ve
netleştirilmesi gereken birçok belirsizlikle karşı karşıya kalacaktır.
Kişilerin veri güvenliğinin sağlanması, sahip oldukları fikri hakların
korunması, mülkiyet haklarının sınırlarının belirlenmesi ve korunması, suç
teşkil edecek hususların belirlenmesi, ihlallerin önlenmesi, ihlaller sonucunda
hukuki olarak kimin hangi şartlar ile sorumlu olacağının tespiti, Metaverse’de
meydana gelen uyuşmazlıklara hangi hukuk kurallarının uygulanacağının
belirlenmesi gibi pek çok konuda, Metaverse’nin kendi dinamikleri göz önünde
bulundurularak etkin düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Bu ise; şirketlerin,
devletlerin, bilim çevrelerinin ve hukukçuların iş birliği ile mümkün
olacaktır.
Stj. Av. Gülşah Işık
Kaynakça:
1.
Dorothy Nelkin, Bilim Nasıl Satılır?, 1994
2.
D.W.F. Van Krevelen, R. Poelman, A Survey of Augmented Reality Technologies,
Applications and Limitations, International Journal of Virtual Reality, 2010
3.
Akaslan, D., Ernst, F. B., Sarıışık, G., & Erdoğan, S. (2018). Sanal
Gerçeklik Uygulamaları İçin Araştırma ve Eğitim Olanakları. Electronic
Turkish Studies, 13(21).
4.
Reed Smith, Reed Smith Guide to the Metaverse, 2021
5.
Reed Smith, Reed Smith Guide to the
Metaverse, 2021
6.
Mark Zuckerberg, Founder’s Letter, 2021
7.
Wassom, Brian D., IP In An Augmented Reality, American Bar Association, 2014