I. Giriş
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un
amacı mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya
kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hakim olan teşebbüslerin
bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek, bunun için gerekli düzenleme
ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamaktır.
Bu kanun hükümlerine aykırı
davranıldığının tespiti halinde Rekabet Kurulu tarafından rekabet ihlalinde
bulunan teşebbüsler hakkında soruşturma süreci yürütülmekte, idari müeyyideler
uygulanmakta ve para cezası verilmektedir. Ancak haklı rekabetin
sınırlanmasının ve engellenmesinin yalnızca idari değil, özel hukuk kapsamında
da yaptırımları vardır. Bu yazıda rekabete aykırı işlem ve eylemler nedeniyle
zarar gören özel hukuk öznelerinin zararlarını tazmin yollarından
bahsedilecektir.
II. Rekabetin Korunması Hakkında Kanun
Hükümlerine Aykırı Davranılması Sonucu Meydana Gelen Zararların Tazmini
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un
beşinci kısmı Rekabetin Sınırlanmasının Özel Hukuk Alanındaki Sonuçları başlıklı
olup teşebbüslerin işbu Kanun hükümlerine aykırı davranışlardan dolayı zarar
gören kişilerin zararlarının tazmini düzenlenmiştir.
Tazminat hakkı başlıklı m. 57
düzenlemesi,
“Her kim bu Kanuna aykırı olan eylem,
karar, sözleşme veya anlaşma ile rekabeti engeller, bozar ya da kısıtlarsa
yahut belirli bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu kötüye
kullanırsa, bundan zarar görenlerin her türlü zararını tazmine mecburdur.
Zararın oluşması birden fazla kişinin davranışları sonucu ortaya çıkmış ise
bunlar zarardan müteselsilen sorumludur.” şeklindedir.
İşbu hüküm uyarınca RKHK m.4 ve m.6 hükümlerinden dolayı rekabetin ihlal
edildiği hallerde zarar görenlerin zararlarının tazmin edileceği düzenlenmiştir.
RKHK m.7 yönünden ise öğretide farklı görüşler mevcuttur.
Aslan’a göre Kanun’un 7. maddesi de m.4
ve m.6 gibi rekabeti bozabilecek durumları engellemeyi amaçlamakta olup Kanuna
aykırı olarak, Rekabet Kurulu’ndan izin almaksızın birleşen teşebbüslerin sebep
olacakları zararlar hakkında da tazminat davası açılabilmelidir. [1]
Ancak Kanun’un 7. maddesi bireyleri
korumayı hedeflemediğinden, bu hükme aykırılık halinde tazminat uygulanmasının isabetsiz
olduğu belirtilmektedir. “Dolayısıyla, öğretide farklı görüşler olmasına
karşın, genellikle haksız fiil kapsamındaki hukuka aykırı fiillerin, 4054
sayılı Kanun’un 4. ve 6. Maddelerini ihlal eden eylemler olduğu ve bu nedenle
7. maddenin ihlalinin tazminat talebiyle sonuçlanmayacağı görüşü genel kabul
görmektedir.” [2]
Zararların tazmini ise m.58’de
düzenlenmiş olup madde hükmü,
“(1)Rekabetin engellenmesi, bozulması
veya kısıtlanması sonucu bundan zarar görenler, ödedikleri bedelle, rekabet
sınırlanmasaydı ödemekte olacakları bedel arasındaki farkı zarar olarak talep
edebilirler. Rekabetin sınırlanmasından etkilenen rakip teşebbüsler, bütün
zararlarının tazminini rekabeti sınırlayan teşebbüs ya da teşebbüslerden talep
edebilir. Zararın belirlenmesinde, zarar gören teşebbüslerin elde etmeyi
umdukları bütün karlar, geçmiş yıllara ait bilançolar da dikkate alınarak
hesaplanır.
(2)Ortaya çıkan zarar, tarafların
anlaşması ya da kararı veya ağır ihmalinin olduğu hallerden kaynaklanmaktaysa,
hakim, zarar görenlerin talebi üzerine, uğranılan maddi zararın ya da zarara
neden olanların elde ettiği veya elde etmesi muhtemel olan karların üç katı
oranında tazminata hükmedebilir.” şeklindedir.
Görüldüğü üzere m.58/1 hükmü ve m.58/2
hükmü ile iki farklı durum düzenlenmiştir.
m.58/1 hükmü uyarınca rekabetin
engellenmesi, bozulması veya kısıtlanması sonucu bundan zarar gören, rekabet
sınırlanmasaydı ödemekte olacakları bedel arasındaki farkı talep
edebilmektedir.
M.58/2 hükmü uyarınca ise, uğranılan maddi
zararın ya da zarara neden olanların elde ettiği veya elde etmesi
muhtemel olan karların üç katı oranında tazminata hükmedebilir.
Ancak üç kat tazminata hükmedilebilmesi için tarafların anlaşması, kararı veya
ağır ihmalinin bulunması gerekmekte olup zarar görenin üç kat oranında
tazminatı talep etmesi gerekmektedir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki, m.58/2
düzenlemesi, tazminatın amacının zarar görenin zararının giderilmesi olduğu ve
tazminat miktarının zarar miktarını aşamayacağı genel kuralının istisnasıdır.
Nitekim bu hükme göre zarar gören maddi zararını ya da zarara neden olanların
elde ettiği veya edebileceği karların üç katı oranında tazminat talep edebilir.
Bu şekilde zarar görenlerin rekabetin ihlal edilmesi sebebiyle dava açmaları
teşvik edilmiş ve teşebbüslerin rekabeti ihlal edecek eylemlerde bulunmaktan
caydırılması amaçlanmıştır.
III. RKHK M. 58 Kapsamında Açılacak
Tazminat Davasının Tarafları
3.1. Davalılar
Öğretide de ifade edildiği üzere
tazminat davasının davalısı Kanun’a aykırı işlem ve eylemleri ile rekabeti
bozucu fiilleri gerçekleştiren ve zararın doğmasına sebep olan teşebbüsler
ve/veya üyeleridir.
“Tazminat davası 4054 sayılı Kanun’un
4. maddesine aykırı olduğu iddia edilen anlaşma ve/veya uyumlu eyleme taraf
olan teşebbüslere, teşebbüs birliklerine ya da teşebbüs birliklerinin kararını
uygulayan üyelerine karşı açılabilir. Ayrıca, 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesine
aykırı şekilde (tek ya da birlikte) hâkim durumunu kötüye kullanan teşebbüslere
karşı da tazminat talebinde bulunulması mümkündür. Son olarak, 4054 sayılı
Kanun’un 7. maddesinde yasaklanan nitelikteki bir yoğunlaşma işlemini
gerçekleştiren taraflara karşı da dava açılabilir.” [3]
3.2. Davacılar
RKHK’da kimlerin davacı olabileceğine
dair net bir hüküm bulunmamakta olup doktrinde ifade edildiği üzere rekabet
ihlalinde bulunan teşebbüslere karşı zarar görenler (rakipler, bayiler,
tüketiciler, diğer etkilenenler) tarafından zararın giderilmesi amacı ile
tazminat talebinde bulunulabilecektir. [4]
Aslan’a göre, “RKHK’de dava
açabileceklerle ilgili olarak net bir açıklık bulunmamaktadır. Hükümler
incelendiğinde “zarar görenler”(md.57-58/1-2,59), “rakip teşebbüsler”
(md.58/1), “zarar gören teşebbüsler1 (md.58/1), ifadelerinin kullanıldığı
görülmektedir.” [5]
Gürkaynak’a göre ise tüketiciler,
rakipler ve diğer teşebbüslerin (dağıtıcılar, toptancılar ve perakendeciler)
tazminat davası açması mümkündür. [6]
Dikey anlaşmaya taraf olan bir
teşebbüsün tazminat davasında davacı olup olamayacağı ise tartışmalı olup RKHK
hükümlerine aykırı davranışı beraber gerçekleştirenlerin birbirlerine karşı
dava açma hakkı olmaması gerektiği öğretide savunulmaktadır. [7]
Ancak dikey anlaşmanın zayıf tarafında
olan bir teşebbüssün hakkaniyet gereği tazminat davası açabilmesi
gerekmektedir. Gürkaynak’a göre, “Dikey anlaşmalarla ilgili olarak,
sözleşmenin zayıf tarafı olarak görülen teşebbüsün, piyasadan dışlanma korkusu
ile sözleşme şartlarını kabul etmeye zorlanmış kabul edilebileceği
söylenebilir. (…) Bu nedenle, taraflardan biri sözleşme koşullarını diğer
tarafa dayatırsa bu diğer taraf da ekonomik varlığını sürdürmek için sözleşmeye
taraf olursa, zarar gören kişinin rızası olmadığı ve tazminat davası
açabileceği ileri sürülebilir.” [8]
Kimlerin davacı olabileceğine dair bir
başka görüşe göre ise, “Ayrıca dikey bütünleşik ve hakim durumdaki bir
sağlayıcının girdi sağladığı pazarda faaliyet gösteren kendi şirketi lehine
ancak o piyasadaki diğer teşebbüsler aleyhine yaptığı ayrımcı uygulamalar bu
pazardaki diğer teşebbüslerin zarar görmelerine neden olabilecektir. Bu durumda
rekabet kurallarını ihlal eden hakim durumdaki teşebbüsün doğrudan alıcıları
konumunda bulunan bağlantılı pazarlardaki teşebbüsler zararlarının tazmini için
dava açabileceklerdir.” denilmektedir. [9]
IV. Sonuç
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun
hükümlerine aykırı davranan teşebbüsler hakkında idari yaptırım olarak Rekabet
Kurulu tarafından çeşitli idari müeyyidelerle birlikte para cezasına da
hükmedilebileceği gibi, RKHK m.58 uyarınca işbu rekabet hükümlerine aykırı
eylemlerden zarar gören kişilerin de tazminat davası yolu ile zararlarını
tazmin etme imkanı bulunmaktadır.
Madde 58/1 hükmüne göre zarar gören
taraflar Kanuna aykırı eylemler sonucu ödedikleri bedelle, rekabet
sınırlanmasaydı ödemekte olacakları bedel arasındaki farkı zararı talep
edebilecekleri gibi, hükmün m.58/2’de düzenlenen tarafların anlaşması ya da kararı
veya ağır ihmali şartlarının varlığı durumunda zarar görenin talebi üzerine
hakim, uğranılan maddi zararın ya da zarara neden olanların elde ettiği veya
elde etmesi muhtemel olan karların üç katı oranında tazminata hükmedebilir.
Üç kat tazminatı ile ilgili önemli olan
husus, tazminat miktarının zarar miktarını aşamayacağı genel ilkesine bir
istisna getirilmiş olmasıdır. Zira üç kat tazminat düzenlemesinin amacı zarar
görenleri dava açmaya teşvik etmek ve ihlale sebep olan teşebbüsleri rekabete
aykırı davranışta bulunmaktan caydırmak olup cezalandırıcı bir yönü de
bulunmaktadır. Bu tazminat davasının davalısı rekabet ihlalinde bulunan
teşebbüslerdir. Kimlerine davacı olabileceği konusunda Kanunda açık bir
düzenleme bulunmamakta olup genel olarak rekabete aykırı iş ve eylemlerden
dolayı zarar gören herkes davacı olabilmektedir.
Stj. Av. Pelin Yıldız
Kaynakça:
1.
Aslan, Yılmaz, Rekabet Hukuku Dersleri, 2023, sf.319
2.
Gürkaynak, Gönenç, Rekabet Hukuku,2024, sf.575
3.
Gürkaynak, Gönenç, Rekabet Hukuku,2024, sf.584-585
4.
Eroğlu, Muzaffer, Uygulamalı Rekabet Hukuku Seminerleri, On İki Levha
Yayıncılık, Şubat 2019, sayfa 138
5. Aslan,
Yılmaz, Rekabet Hukuku Dersleri, 2023, sf.321
6.
Gürkaynak, Gönenç, Rekabet Hukuku,2024, sf.585
7.
Aslan, Yılmaz, Rekabet Hukuku Dersleri, 2023, sf.320
8.
Gürkaynak, Gönenç, Rekabet Hukuku,2024, sf.586
9.
Utku, Hilal; Polat, Belit; Deniz, Seda; Rekabet Hukukunda Haksız Fiile
Sorumluluğu ve Tazminat Davalarında Usul Sorunları, Rekabet Dergisi, 2012,
sf.121