Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

SAHTE VEKÂLETNAME İLE YAPILAN ARAÇ SATIŞINDA SİGORTANIN SORUMLULUĞU

SAHTE VEKÂLETNAME İLE YAPILAN ARAÇ SATIŞINDA SİGORTANIN SORUMLULUĞU

1- Giriş

Türk hukukunun genel hükümleri uyarınca taşınır satışlarının geçerliliği belirli bir şekil şartına tabi tutulmamıştır. Buna karşılık motorlu taşıtların satışlarının yüksek meblağlar ile gerçekleştirilmesi ve işlem güvenliğinin sağlanması gereksinimi sebebiyle, araç satışlarının noterde gerçekleştirilmesi hükme bağlanmıştır. Dolayısıyla geçerli bir araç satışının gerçekleşmesi için bu işlemin noterlerde gerçekleştirilmesi gereklidir. Harici yapılan araç satışları ise geçerli bir tescile konu olmayacaktır.

Bu işlemin noterde gerçekleştirilmesi sırasında kural olarak araç sahibinin de noter huzurunda bulunması gereklidir. Fakat noterliklerce düzenlenecek geçerli bir vekâletname ile araç sahibi araç satışı için bir başka kişiye yetki verebilecektir. Geçerli şekilde adına vekâletname düzenlenen kişi vekâletnameye konu aracın satışını noterde gerçekleştirebilecektir.

2- Vekâletnamenin Geçersiz Olması

Araç satışı için noterde düzenlenen vekâletname her zaman geçerlilik kazanmayabilir. Örneğin çalınan kimlik vb. ile ve kendisini araç sahibi gibi tanıtarak işlem yapan kişi tarafından sahte vekâletname düzenletilmesi söz konusu olabilecektir. Bu durumda vekâletname sahte olacağından, vekâletnameye konu aracın işbu vekâletname ile satışı da geçerli olmayacaktır. 

Bu kapsamda noterlerin dikkatli hareket etmesi, vekâletnamenin düzenlemesi sırasında tarafları titizlikle kontrol ederek işlem yapmalıdır. Bu bakımdan uğranacak zararlardan noterlerin kusursuz sorumluluğu söz konusudur.

Noterlik Kanunu madde 162 bu hususu düzenlemektedir;

“Noterlerin Hukuki Sorumlulukları

Madde 162 – Stajiyer, katip ve katip adayları tarafından yapılmış olsa bile noterler, bir işin yapılmamasından veya hatalı yahut eksik yapılmasından dolayı zarar görmüş olanlara karşı sorumludurlar.”

3- Motorlu Araçlar Bakımından Sigorta

Hukukumuzda tescilli her motorlu araç bakımından trafik sigortası yaptırılması zorunlu tutulmuştur. Trafik sigortasının amacı kara yollarında seyir halindeyken meydana gelen kazalarda karşı tarafta oluşabilecek zararların karşılanmasıdır. Trafik sigortası zorunlu tutularak, olası bir kaza anında karşı tarafının zararının giderimi kolaylaştırılmak istenilmiştir. Zorunlu trafik sigortasının yaptırılmaması poliçe priminin artmasına neden olacağı gibi, yaptırılmadığı süreçte gecikme süresi arttıkça oran artacak şekilde süprim cezası uygulanır.

Kasko (Kara Taşıtları Sigortası) ise zorunlu olmayan bir sigorta türüdür. Kasko daha kapsamlı olarak; bir aracın kaza geçirmesi, yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs edilmesi sonucu oluşabilecek zararları güvence altına alan bir sigorta sözleşmesidir. Ayrıca kaskoda trafik sigortasından farklı şekilde, kasko sahibinin uğradığı zararın giderimini amaçlanır.

Bu doğrultuda araç sahiplerinin yaptırdığı sigortaların kapsamları, zarar giderimi gibi hususlar genel olarak Sigorta Kanunu ve bazı diğer mevzuatlarda düzenlenmiştir.

4- Kasko’nun Düzenlenmesi

Kasko yaptırmak için belirlenen özel sigorta şirketi ile iletişime geçilerek gerekli evrakların sağlanması akabinde sözleşmenin imzalanması ile kasko sözleşmesi vuku bulur.

5- Riziko

Riziko, öğreti tarafından farklı şekillerde tanımlanmaktaysa da her bir tanım kümesinin bileşiminde rizikonun gelecekte gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli olmayan ya da gerçekleşeceği kesin olsa da ne zaman gerçekleşeceğinin bilinmediği bir olaydır. [1]

Kasko sözleşmesi kapsamında bazı rizikolar belirlenerek, bu risklerin gerçekleşmesi durumunda zararın sigorta şirketi tarafından karşılanacağı hususu sözleşmede belirtilmiştir.

Açıkça kapsam dışında olan rizikolar da poliçede belirtilmelidir, aksi halde bu teminatların kapsam dahilinde olduğu kabul edilir.

Kaskoların kapsamına dahil edilen teminatlar uyarınca kasko dört farklı türde olabilecektir. Bunlar; dar kasko, kasko, genişletilmiş kasko, tam kasko olarak tanımlanabilir.

6- Sahte Vekâletname ile Devir ve Sigortanın Sorumluluğu

Belirttiğimiz üzere sahte vekâletname ile bir şekilde noterde araç devri düzenlenirse bu devir işlemi geçerlilik kazanmayacaktır. Bu devire dayanarak yapılan tescil de yolsuz olacaktır. Dolayısıyla bu yolsuz tescile dayanarak araç sahibi olduğunu düşünen kişi iyiniyetli olsa dahi yapılmak istenen sonraki devir işlemleri de geçersiz olacaktır. Bu bağlamda kişinin iyiniyetli olması ve trafik siciline güvenerek işlem yaptığını iddia etmesi iyi niyetinin korunmasını sağlamayacaktır. Çünkü hukukumuzda trafik sicilinin halka açık olması ve bu sicile güvenin korunması hususu düzenlenmemiştir. Belirtmek gerekir ki bu şekilde geçersiz araç devri işlemleri ve yolsuz tescillerin gerçekleştirilmesi durumunda devralan son kişi adına tescile güvenerek aracı alıkoyarsa hırsızlık suçu vuku bulabilecektir. Örneğin bu kişi trafikteki sicil kaydını gerekçe göstererek ilgili aracı çekici ile ele geçirirse, kendisi geçerli şekilde aracın mülkiyetine sahip olmadığından gerçek araç sahibinin zararı doğacaktır. Bu zarar bakımından da gerçek araç sahibinin sigortasının sorumluluğu hususu gündeme gelecektir.

Kasko kapsamında bazı rizikolar belirlenmiş ve somut şekilde sayılmış olunabilir. Özellikle aracın çalınması veya çalınmaya teşebbüs edilmesi ve ferdi zararların oluşması durumunda kasko bu zararları kasko sahibine tazmin etmelidir. Sahte vekâletname ile gerçekleştirilen araç satışı uyarınca yapılan geçersiz tescile dayanarak aracın üçüncü kişi tarafından alıkonulması durumunda da bu şekilde bir hasar ortaya çıkacaktır.

Burada önemli olan husus, kaskoda açıkça kapsam dışı bırakılan riskler haricindeki riskler teminat kapsamında sayılacaktır. Sigortacılık Kanunu’nun 11/4 maddesi bu hususu açıkça düzenlemiştir. İlgili hüküm uyarınca “Sigorta sözleşmelerinde kapsam dahiline alınmış olan riskler haricinde, kapsam dışı bırakılmış riskler açıkça belirtilir. Belirtilmemiş olan riskler teminat kapsamında sayılır” denilmiştir.

Dolayısıyla sahte vekâletname ile adına yolsuz tescil yapılan kişi bu tescile güvenerek aracı ele geçirirse, özellikle bu husus kasko kapsamı dışında tutulmamışsa kasko sahibinin uğradığı zarar sigorta şirketi tarafından karşılanmalıdır.

Sigorta Tahkim Komisyonu’nun K. 2011/258, T. 4.4.2011 sayılı kararında araç anahtarının sigortalı veya aracı kullanımına tahsis ettiği kişinin üzerinden çalınması hali açıkça teminat dışında bırakılmadığından zararın sigorta şirketi tarafından karşılanması kararlaştırılmıştır. İlgili kararda aynen;

5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11/4 maddesi ile; “Sigorta sözleşmelerinde kapsam dahiline alınmış olan riskler haricinde, kapsam dışı bırakılmış riskler açıkça belirtilir. Belirtilmemiş olan riskler teminat kapsamında sayılır ” hükmü düzenlenmiş olup; aracın çalınması veya çalınmaya teşebbüs edilmesinin teminat kapsamında olduğuna ilişkin emredici nitelikteki genel şart karşısında araç anahtarının sigortalı veya aracı kullanımına tahsis ettiği kişinin üzerinden çalınması hali açıkça teminat dışında bırakılmadığından ve esasen bu yöndeki bir özel şart geçerli olamayacağından, Heyetimizce, gerçekleşen rizikonun sigorta teminatı kapsamına girdiği sonucuna varılmıştır.” [2] denilmektedir.

7- Sonuç

Sigortacılık Kanunu madde 11/4 ve Sigorta Tahkim Komisyonu’nun K. 2011/258, T. 4.4.2011 sayılı kararı uyarınca, bir riziko kaskoda açıkça kapsam dışında bırakılmadıkça rizikonun teminat kapsamına girdiği hususu nettir. Bir şekilde düzenlenen sahte veya geçersiz vekâletname ile yapılan geçersiz devir işlemi ve yolsuz tescil uyarınca araç sahibi olarak gözüken kişinin araca el koyması gerçek araç sahibi nezdinde zarara sebep olabilecektir. Devir ve tescil işlemleri geçersiz olduğundan kasko sahibi halen araç sahibidir. Dolayısıyla rızası dışında aracının elinden alınması halinde, özellikle bu riziko kaskoda açıkça kapsam dışında bırakılmadıkça poliçe kapsamında sigorta şirketi bu zararı karşılamak zorundadır.

Stj. Av. Halit Ata Yıldırım

 

Kaynakça:

1. Özkan, A. (2020). Rizikonun Genelliği/Özelliği Perspektifinden Covıd-19’un Sigorta Sözleşmelerine Etkisi. Yaşar Hukuk Dergisi, 2(2), 71-79.

2. Sigorta Tahkim Komisyonu’nun K. 2011/258, T. 4.4.2011 sayılı kararı

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN