1. Giriş
Motorlu kara taşıtı alım-satımları ülkemizde sık sık gerçekleşen işlem türlerindendir. İstanbul Ticaret Gazetesi’nin 2023 yılı verilerine göre, ikinci el çevrim içi binek ve hafif ticari araç pazarında 1 milyon 881 bin 97 kez araç satışı gerçekleşmiştir. Bu tür araç alım-satımları ticari nitelikte olanlar ile normal nitelikte olanlar olarak ikiye ayrılabilir. Bu işi meslek olarak yapan gerçek veya tüzel kişilerce ticari olarak yapılan araç alım-satımları diğer hükümlerin yanı sıra İkinci El Motorlu Kara Taşıtlarının Ticareti Hakkında Yönetmeliğin uygulama alanındadır. Bunlar dışında ticari amaçlı olmayarak gerçek kişilerce gerçekleştirilen araç alım-satımı işlemleri ise başta genel hükümler olan Türk Borçlar Kanunu madde 209 vd. hükümleri ile Türk Medeni Kanunu hükümlerine tabi olacaktır.
2. Genel Olarak Motorlu Kara Taşıtı Satışı
Belirttiğimiz üzere hukukumuzda düzenlenen hükümlerin uygulama alanında olunup olunmadığı araç satışının niteliğine göre değişiklik göstermektedir. Ticari amaçlı satışlar belirtilen yönetmeliğin yanı sıra elbette taşınır satışına dair genel kurallara tabi olacaktır.
3. Devrin Şekli
Motorlu kara taşıtlarının devri,
taşınır niteliğinde olduklarından kural olarak Türk Medeni Kanunu madde 762 vd.
’de düzenlenen taşınır mülkiyetinin devrine ilişkin hükümlere tabi olacaktır.
TMK madde 763/1 uyarınca “Taşınır mülkiyetinin nakli için zilyetliğin devri
gerekir.” denilerek taşınır mülkiyetinin devrinin zilyetliğin devrine bağlı
olduğu hükme bağlanmıştır.
Kanunda taşınır devirlerine ilişkin bir
şekil şartı öngörülmüş değildir. Bu sebeple kural olarak taşınır devirleri
genel kurallara uyulduğu sürece herhangi bir şekle tabi olmadan, zilyetliğin
devri ile gerçekleştirilebilecektir.
Kural olarak durum böyle olsa da
Karayolları Trafik Kanunu’nda “araçların satış, devir ve tescili ile bu
işlemlerle ilgili yetki ve sorumluluk” başlığı altında düzenlemeler
mevcuttur.
Karayolları Trafik Kanunu madde 20/d
uyarınca “Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri,
satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme
faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu
bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri
kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi
adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak
noterler tarafından yapılır.
Noterler tarafından yapılmayan her
çeşit satış ve devirler geçersizdir.”
Denilerek tescil edilmiş araçların
satış ve devir işlemlerinin noterliklerce yapılacağı ve bunun dışında
gerçekleştirilen her çeşit satış ve devirin geçersiz olduğu hususu hükme
bağlanmıştır.
Dolayısıyla trafik siciline kayıtlı bir
motorlu aracın mülkiyetinin geçerli şekilde devredilebilmesi için araç
malikiyle resmî şekilde yapılacak sözleşmeye dayalı olarak aracın zilyetliğinin
devredilmesi gerekmektedir. Bu işlemlerin geçerli olması hususu da noterde
yapılmalarına bağlıdır.
Hükümde bahsi geçen “araç” ifadesinin
tanımı kanunda “Karayolunda kullanılabilen motorlu, motorsuz ve özel amaçlı
taşıtlar ile iş makineleri ve lastik tekerlekli traktörlerin genel adıdır.”
şeklinde yapılmıştır. Dolayısıyla makalemizin konusu olan motorlu kara
taşıtlarının devri konusu da bu kapsamda değerlendirilmelidir.
Bu neticede taşınır satışları genel hükümler uyarınca her ne kadar bir şekil şartına tabi olunmadan gerçekleştirilebilse de Karayolları Trafik Kanunu’nda bulunan düzenlemeler uyarınca araç satışları bakımından satışın noterlerde gerçekleştirilmesi hususu zorunlu tutulmuştur. Motorlu araçların değerli taşınırlar olması ve işlem güvenliğinin sağlanması gereksinimi kanun koyucuyu bu özel düzenlemeleri yaparak bu misyonu noterliklere verme yoluna sokmuştur.
4. Devirin Gerçekleşmesi
Yukarıda detaylıca açıklandığı üzere
motorlu kara taşıtlarının satış ve devir işlemlerinin gerçekleştirilmesi hususu
kanun koyucu tarafından noterlerin görev kapsamına sokulmuştur. Dolayısıyla
gerekli belgeler ile notere gidilmesi suretiyle araç satışı
gerçekleştirilebilecektir.
Diğer bir anlatımla trafikte kayıtlı araçlar, yapıları itibariyle taşınır mal olsalar da mülkiyetlerinin geçişi taşınır ve taşınmazlardan farklı olarak, özel ve kendine özgü bir düzenlenme koşuluna bağlanmıştır. Trafik siciline kayıtlı bir motorlu aracın mülkiyetinin devredilebilmesi için araç malikiyle resmî şekilde yapılacak sözleşmeye dayalı olarak aracın zilyetliğinin devredilmesi gerekmektedir.
5. Vekaletname
ile Devir İşlemi
Noterde gerçekleştirilecek araç satışı ve devir işleminin vekaletname aracılığı ile yapılması mümkündür. Araç sahibi tarafından verilen geçerli “araç satış vekaleti” ile araç sahibinin gıyabında satış ve devir işlemi gerçekleştirilebilecektir.
6. Araç Satışına İlişkin Vekaletnamenin
Düzenlenmesi
Bahsedildiği üzere, noter huzurunda
araç sahibi fiziken bulunmadan da satış ve devir işlemini gerçekleştirebilecektir.
Bu işlem “araç satış vekaleti” vasıtası ile gerçekleştirilir. Araç satış
vekaleti özel vekaletname niteliğinde olup, araç satışı bakımından ilgili
kişiye araç sahibi adına ve hesabına işlem yapma yetkisi verir. Vekaletname
noterde düzenlenir ve vekalet veren ile vekalet alan tarafından imzalanır.
Vekaletnamenin içeriği, satıcının vekalet vereceği kişinin hangi işlemleri
yapabileceğini belirler.
Araç satış vekaleti vermek için gerekli
olan evraklar şu şekildedir:
1- Satıcının nüfus cüzdanı veya
pasaportu (aslı ve fotokopisi)
2- Satıcının araç ruhsatı (aslı ve
fotokopisi)
3- Alıcıya ait kimlik bilgileri (nüfus
cüzdanı veya pasaport numarası, T.C. kimlik numarası)
4- Alıcıya ait adres bilgileri.
Bu evrak ve bilgilerin notere sağlanması yolu ile araç satış vekaletnamesi noterlikçe düzenlenir. Belirtmek gerekir bu belge ve bilgilerin gerçekliğinin denetimi noterlikçe yapılmalıdır. Geçerli şekilde düzenlenen vekaletname ile vekil, vekaletname içeriğine uyan tüm işlemleri yapmaya yetkili olur.
7. Sahte Vekaletname Hususu
Noterlikçe düzenlenen araç satışına
ilişkin vekaletnamenin sahte veya geçersiz olabilmesi söz konusudur. Özellikle
çalıntı nüfus cüzdanı / pasaport / ruhsat gibi belgelerle bu işlem
gerçekleştirilebilmektedir. Bir kişiye ait çalıntı nüfus cüzdanı / pasaport ve
araç ruhsatı ile birlikte notere gidilerek, araç sahibi rolündeki bir kişinin
imzası ile sahte vekaletname düzenlenebilmesi söz konusu olacaktır. Bu yol ile
düzenlenen sahte vekaletname ile noterlikçe ilgili aracın satılmaya çalışılması
ile ortaya ciddi zararlar çıkabilmektedir. Benzer şekilde sahte belgeler ile
araç satışına ilişkin vekaletname düzenlemesi de aynı sıkıntılı sonuçları
doğurabilecektir.
Sahte vekaletnamenin geçerliliği ve bu vekaletname ile yapılan satış/devir işleminin geçerliliği konuları makalemizin sonraki bölümlerinde ele alınacaktır. Vekaletnamenin düzenlenmesi ve bu vekaletname ile yapılacak işlemlerde noterlikler kusursuz sorumludur. Dolayısıyla gerekli gerçeklik incelemesinin noterliklerce yapılması gerekir.
8. Sahte Vekaletnamenin ve Bu Belge ile
Yapılan Araç Satışının Geçersizliği
Sahte veya çalıntı belgeler ile vekalet verenin bilgisi dışında oluşturulan vekaletnameler geçersiz olacaktır. Vekâlet sözleşmesi, vekil tayin edilenin, vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşmedir. Sahte vekaletname durumlarında ise çoğu zaman vekalet verenin geçerli bir iradesi mevcut olmadığından bu sözleşme geçersiz olacaktır. Noterlik Kanunu madde 72 uyarınca “noter, iş yaptıracak kişilerin kimlik ve adresleri ile gerçek isteklerini tamamen öğrenmekle yükümlüdür. Noterin sahte belgeler ile işlem yapması ve gerçek maliki iyi tespit edememesi, hatalı ve eksik bir işlemdir.” Denilerek ilgili konuda noterlerin sorumluluğunun altı çizilmiştir. Dolayısıyla sahte vekaletname düzenlenmesi ve bu sebeple uğranılan zarar bakımından noterin sorumluluğunun doğması çok muhtemeldir.
Oluşturulan sahte vekaletname geçersiz olacağından,
bu vekaletnameye dayanılarak gerçekleştirilen araç satış işlemleri de
geçerlilik kazanmayacaktır. KTK 20/d hükmü uyarınca motorlu araç mülkiyetinin
edinilebilmesi için, mülkiyeti devir borcu doğuran, aracın malikiyle resmî
şekilde yapılmış bir sözleşmeye ve aracın zilyetliğinin mülkiyetin nakli
amacıyla devredilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.
Sahte vekaletname ile gerçekleştirilmek
istenilen satış ve devir işleminde taraflar arasındaki sözleşme sahte
vekâletnameye dayandığından yetkisiz temsil söz konusu olup geçerli bir
sözleşmeden bahsetmek mümkün olmayacaktır. Bu durumda, öncelikle geçerli
sözleşme koşulu sağlanamayacağından satış ve devir geçersiz olacaktır.
Yargıtay uygulaması da bu yöndedir. Yargıtay Hukuk
Genel Kurulu, E. 2017/1422 K. 2021/321 sayılı ve 23.3.2021 tarihli kararında
aynen;
“Davalı her ne kadar iyiniyetli ise
de KTK 20/d maddesine göre araçların mülkiyetinin devri için ortada geçerli bir
sözleşmenin bulunması gerekir. Oysa, eldeki davada taraflar arasındaki sözleşme
sahte vekâletnameye dayandığından yetkisiz temsil söz konusu olup geçerli bir
sözleşmeden bahsetmek mümkün olmayacaktır. Sahte vekâletname ile temlik alan
ilk el konumundaki davalı yönünden tescil yolsuz olduğundan, iyiniyetli olduğu
düşüncesiyle, aracın mülkiyetinin davalıya geçtiği söylenemeyeceği gibi davacı tarafından
açılan davanın kabulünün davalının ödemiş olduğu araç bedelinin kendisine
iadesi koşuluna bağlı olduğu da kabul edilemez.” [1]
Denilmek suretiyle, sahte vekaletname
ile gerçekleştirilen araç satışında satın alan üçüncü kişinin iyiniyetli olduğu
senaryoda dahi satışın geçersiz olacağı tespit edilmiştir.
Bu şekilde iyiniyetli olarak aracı
satın aldığını düşünen üçüncü kişi hakkında sicile tescil yapılsa dahi, bu
tescil yolsuz olacak ve daha sonradan yolsuz tescile dayanarak yapılan işlemler
de geçerlilik kazanmayacaktır. Bu yolsuz tescile dayanarak işlem yapan sonraki
üçüncü kişilerin de iyi niyetinin korunması söz konusu olmayacaktır. İyi
niyetli üçüncü kişilerin yolsuz tescile dayanarak elde ettikleri hakların
korunması yasada konu ile ilgili özel bir düzenleme olmasına bağlıdır. Örneğin
Türk Medeni Kanunu madde 1023 uyarınca tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle
dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunmuştur.
Tapu sicili resmi makamlarca tutulduğundan ve aleniyet ilkesine tabi olduğundan
bu kayıtlara güvenen üçüncü kişinin iyiniyeti korunmak istenilmiştir. Trafik
sicili bakımından ise hukukumuzda böyle bir düzenleme söz konusu değildir.
Dolayısıyla trafik siciline güvenerek işlem yapan üçüncü kişilerin iyiniyet
iddiaları geçerli olmayacaktır.
Bir diğer deyişle, tasarruf yetkisine
sahip olmayan kimsenin, her nasılsa trafik siciline malik olarak kaydedilmiş
olması bu kimseden hak edinen iyiniyetli üçüncü kişilerin edinimlerinin
korunmasına yetmemektedir. Çünkü hukukumuzda, trafik siciline, motorlu araç
üzerindeki aynî hakları dış dünyaya açıklama işlevi tanınmadığı gibi, trafik
sicilinin yansıttığı görünüşe güvenin korunacağına dair herhangi bir düzenleme
de bulunmamaktadır. [2]
Özetlemek gerekirse, taraflar
arasındaki sözleşme sahte vekâletnameye dayandığından yetkisiz temsil söz
konusu olup geçerli bir sözleşmeden bahsetmek mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla
üçüncü kişi iyi niyetli olsun veya olmasın adına yapılan tescil yolsuz olacaktır.
Bu durum sahte vekaletname ile işlem yapmak isteyen kişi emin sıfatıyla zilyet
olsa da, örneğin aracı kiralamak suretiyle elinde bulunduruyor olsa dahi
değişmeyecektir. Bir diğer ifade ile, TMK madde 988 uygulama alanı
bulmayacaktır. Motorlu aracın zilyetliğini herhangi bir surette malikin
rızasıyla elinde bulunduran kimse (emin sıfatıyla zilyet), KTK 20/d hükmünde,
mülkiyeti devir borcu doğuran sözleşmenin noterce düzenlenebilmesi için aranan,
“tescil belgesine (ruhsata) sahip olma” veya “trafik sicilinde malik olarak
kayıtlı bulunma” şartlarını sağlayamayacağından, geçerli bir devir sözleşmesi
yapamayacaktır. Bu sebeple, geçerli bir sözleşme bulunmadan gerçekleştirilen
zilyetlik devri de motorlu araç mülkiyetini geçirmeyeceğinden, zilyetliği devralan
üçüncü kişi, iyiniyetli olsa dahi, aracın mülkiyetini kazanamayacaktır [3].
Belirttiğimiz üzere, bu doğrultuda yapılan bir işlemle yolsuz tescil
oluştuğunda daha sonra yapılan işlemler iyiniyetli kişilerle yapılsa dahi
geçerli olmayacaktır.
9. Sorumluluk
Noterlik Yasası’nın 162. Maddesi
uyarınca noterler yaptıkları işlemlerden doğan zararlardan dolayı kusursuz
sorumludur. Noterlerin
yaptığı işlemden zarar gören davacı yalnızca zararla eylem arasındaki uygun
illiyet bağını kanıtlamak zorundadır. Sahte vekaletname düzenlenmesi hususunda
Yargıtayca uygun illiyet bağının kurulduğu ve noterin sorumluluğunun doğduğu
kanaati hakimdir.
20.01.2018 tarihli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/8992 E. ve 2018/385 K.
sayılı kararında “davalı noter tarafından sahte ehliyet belgesine
dayanarak tanzim edilen vekaletname nedeniyle özen yükümlülüğünün aksatıldığını
göstermekte olup, noterin eylemi ile meydana gelen zarar arasında illiyet
bağının kesilmediği açıktır. Bu nedenle mahkemece, davalı noterlerin
sorumluluğu cihetine gidilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.” [4] Denilerek sahte vekaletname düzenlenen noterin
sorumluluğuna vurgu yapılmıştır.
Bu doğrultuda sahte vekaletname
düzenlenmesi ve bu vekaletname ile yapılan işlemler bakımından uğranılan
zararlardan noter kusursuz şekilde sorumlu olacaktır. Buna ek olarak, sahte vekaletnameyi
düzenleyen ve bu belge ile işlem yapan kişi veya kurumların da hukuki ve cezai
sorumluluğu söz konusu olacaktır.
10. Sonuç
Motorlu araç satışı ve devri hususları
özel kanunlar ile düzenlenmiş vaziyettedir. Taşınırlara ilişkin genel hükümden
farklı olarak motorlu araç satışlarının geçerliliği noterde ve belirlenen
şartlarda yapılmasına bağlıdır. Alım-satımın vekaletname ile yapılmasının
önünde bir engel yoktur. Buna karşılık vekaletnamenin sahte/geçersiz olması
durumunda ciddi zararlar ortaya çıkabilmektedir. Belirttiğimiz üzere sahte
vekaletnamenin düzenlenmesi ve bu belge ile işlem yapılması başta noterler
olmak üzere hukuki ve cezai sorumluluklar doğurmaktadır. Sahte vekaletname ile
yapılan araç satışı işleminin hukuki geçerliliği irdelendiğinde ise, geçerli
bir sözleşme oluşmayacağından satış ve devir işleminin geçersiz olduğu tespit
edilmektedir. Ayrıca bu yol ile trafik siciline gerçekleştirilen tescilin
yolsuz olduğu, yolsuz tescile dayanılarak gerçekleştirilen sonraki devir
işlemlerinin de tarafların iyi niyetlerinden bağımsız şekilde geçersiz olacağı
tespit edilmiştir.
Stj.
Av. Halit Ata Yıldırım
Kaynakça:
1. Yargıtay HGK., E. 2017/1422 K. 2021/321
sayılı ve 23.3.2021 tarihli kararı
2. Özçelik, B.: Motorlu Araç Mülkiyetinin
Yetkisiz Kimseden Devralınması ve Sonuçları, Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dergisi, C. 68, Sayı 4, s. 841
3. Özçelik, B.: Motorlu Araç Mülkiyetinin
Yetkisiz Kimseden Devralınması ve Sonuçları, Ankara Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dergisi, C. 68, Sayı 4, s. 847
4. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/8992
E. ve 2018/385 K. sayılı kararı