Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

TAPU KÜTÜĞÜNÜN TUTULMASINDAN DOĞAN ZARARLAR BAKIMINDAN ZAMANAŞIMI SORUNU

TAPU KÜTÜĞÜNÜN TUTULMASINDAN DOĞAN ZARARLAR BAKIMINDAN ZAMANAŞIMI SORUNU

1.Giriş

 

Tapu kütüğünün tutulmasından doğan zararlara ilişkin sorumluluk Türk medeni Kanunu’nun 1007.maddesinde düzenlenmiştir. Kanun maddesine göre tapu kütüğünün tutulmasından doğan tüm zararlardan devlet sorumludur. İlgili düzenleme, devletin özel hukuk sorumluluğu kapsamında hem kusurlu hem de kusursuz sorumluluk hallerinde uygulama alanı bulacaktır.  

 

Buna göre yazımızda öncelikle devletin mali sorumluluğunun neden idari sorumluluk değil de özel hukuk sorumluluğu olarak kabul edildiğini açıklanacak akabinde tapu kütüğünün tutulmasından kaynaklanan zararlarda zamanaşımı sorununa ilişkin görüşlere yer verilecektir.

 

2.Tarihsel Gelişme

 

743 sayılı Türk Kanun-u Medenisi, İsviçre Medeni Kanunu’nun Türkçe ’ye çevirisi yoluyla yürürlüğe girmiştir.[1] İsviçre Medeni Kanunu’nda konu bakımından ayrım yapılmadığı için usul hukuku veya idare hukukuna ilişkin düzenlemeler de çeviri ile Türk Kanun-u Medenisi’nde yer almıştır. Bu sebeple İsviçre Medeni Kanunu’nun 955.maddesinde yer alan tapu sicilinin tutulmasından doğan zarardan sorumluluk Türk Medeni Kanunu’nun 1007.maddesinde yer almış, bu sorumluluk türü idarenin özel hukuk sorumluluğu olarak kabul edilmiştir. [2] Öte yandan Türk Medeni Kanunu’nda bu konuya ilişkin herhangi bir düzenlenme bulunmasaydı devletin idare hukukuna tabi olan kusur sorumluluğu/hizmet kusuru altında değerlendirmek mümkün olabilirdi.

 

Zarara birden fazla kişinin aynı zarara farklı sebeplerle etkili olması durumunda müteselsil sorumluluk doğacaktır. [3] Müteselsil sorumluluk kapsamında zarar gören sorumlu olan her bir kişiye karşı dava veya takip yoluna gidebilir.

 

Zarar gören, müteselsil sorumluluk kapsamında ister devlete ister de kusuru bulunan tapu memuruna gitme imkanına sahiptir. Bu doğrultuda tapu kütüğünden doğan zarardan sorumluluk hali Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmemiş olsaydı zarar gören, müteselsil sorumlu olan devlete karşı idari yargı, kusuru bulunan tapu memuruna karşı adli yargı yoluna gitmek zorunda kalacaktı. Zarar görenin aynı zarar nedeniyle birden fazla dava açması halinde de tahsilde tekerrür sorununa sebebiyet verecekti.

 

Bu sorumluluk tipinin Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenmiş olması tahsilde tekerrür edilmesi sorununu ortadan kaldırmıştır.

 

3. Tapu Sicilinin Tutulmasından Doğan Zararlarda Devletin Sorumluluğunun Hukuki Niteliği

 

Tapu sicilinin tutulmasından doğan zararların tabi olduğu zamanaşımını belirleyebilmek için öncelikle bu sorumluluk türünün hukuki niteliğini açıklamak gerekir. Türk Medeni Kanunu’nun 1007.maddesinden anlaşıldığı üzere devlet, kusurlu veya kusursuz olarak sebep olduğu bütün zararlardan sorumlu tutulmuştur. Devletin sorumluluğunun haksız fiil kapsamında değerlendirilen kusursuz sorumluluk olduğuna ilişkin doktrinde görüş birliği mevcuttur. Buna rağmen kusursuz sorumluluğun dayandığı esas bakımından doktrinde ve Yargıtay uygulamasında farklılıklar vardır.

 

Doktrinde bir görüşe göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zarardan sorumluluk tehlike sorumluluğudur. [4] Zira tapu sicilinde yanlış tutulan kayıt hak sahibinin hak kaybı yaşamasına sebebiyet vermektedir. Kanaatimizce bu görüşü benimsemek isabetli değildir çünkü Türk Medeni Kanunu’nun 71.maddesinin düzenlenme amacı maddi anlamda insan yaşamı ve sağlığı için büyük ölçüde tehlike arz eden olayların tazminidir.

 

Buradaki zarar maden patlaması, kimyasal madde sızıntısı, nükleer reaktörden radyasyon yayılması gibi tipik bir özellik taşımaktadır. [5] Oysaki tapu sicili tutulması 71.madde düzeyinde bir tehlike arz etmemektedir.

 

İkinci görüşe göre devletin sorumluluğu dikkat ve özen yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden kaynaklanan kusursuz sorumluluktur. [6] Bu görüşe göre tapu sicilinin tutulması fazlasıyla dikkat ve özen gerektirmektedir. Tapu memuru görevini ifa ederken hata yapmaktan kaçınmalı ve dikkatli davranmalıdır.

 

Bu görüşe de bir yönüyle katılmak mümkün değildir çünkü özen yükümlülüğüne dayanan kusursuz sorumluluk hallerinde zarardan sorumlu kişi zararın oluşmaması için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilir. [7] Kanaatimizce tapu sicilinin tutulmasını zorunlu kılan devlete kurtuluş kanıtı getirilmemesi gerekmektedir. Aksi takdirde tapu kütüğünün yanlış tutulması yüzünden maddi anlamda büyük kayıplar yaşayan mağdurun bu zarara katlanmasını beklemek hakkaniyete uygun düşmeyecektir.

 

Diğer bir görüş devletin sorumluluğunu risk ilkesine dayandırmaktadır. [8] Bu görüşe göre risk ilkesi tehlike sorumluluğundan daha geniş yorumlanmıştır. Tapu sicilinin tutulması teknik olarak tehlikeli bir işlem olmasa da tapu sicilinin tutulmasına büyük menfaatler bağlandığı için buradaki en ufak sorun hakkın ihlaline yol açacaktır. Bu görüşe de katılmak mümkün değildir çünkü her türlü hukuki işlem muhatabı açısından risk taşıyabilir. Kanunda düzenlenen her sorumluluk türünün temelinde zarar riski mevcuttur. Bu görüşün benimsenmesi halinde her türlü sorumluluk için geniş anlamda risk ilkesi uygulanması gerekecektir.

 

Öğretideki bir diğer görüş ise devletin tapu kütüğünün tutulmasından doğan zarardan sorumluluğu ağırlaştırılmış objektif sorumluluktur.[9] Kanaatimizce bu görüşe katılmak isabetlidir çünkü tapu kütüğünün tutulmasında tapu memurunun özen ve dikkat yükümlülüğü ağır basmaktadır. Bu yönüyle özen yükümlülüğü altında değerlendirmek gerekir.

 

Ayrıca objektif özen yükümlülüğünden farklı olarak ağırlaştırılmış objektif sorumluluk devlete sorumluluktan kurtuluş imkânı vermemektedir.[10] Bu sebeple devletin sorumluluğunu ağırlaştırılmış objektif sorumluluk olarak kabul etmek isabetli olacaktır.

 

Yargıtay ise tapu kütüğünün tutulmasından doğan zararları önceleri olağan sebep sorumluluğu kapsamında değerlendirmiş olsa da son tarihli kararlarında haksız fiilden ayrı olarak tehlike sorumluluğu kapsamında değerlendirmiştir. [11] [12]

 

4. Zamanaşımı

 

Yukarıdaki açıklamalara göre tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlar için objektif özen yükümlülüğünün bir görünümü olan ağırlaştırılmış objektif sorumluluğun kabul edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Devletin bu sorumluluğu haksız fiil kapsamında değerlendirildiğinden Türk Borçlar Kanunu’nun 72.maddesinde belirtilen haksız fiil zamanaşımını uygulamak isabetli olacaktır.

 

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu

C. Zamanaşımı

I. Kural

 

MADDE 72- Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.

 

Türk Borçlar Kanunu’nun 72.maddesinin birinci fıkrasına göre zarar gören, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrenmesinden itibaren 2 yıllık süre içinde zararının giderilmesini isteyebilir.

 

Zararın öğrenildiği anı tapu sicilinin düzeltilmesi davasının kesinleştiği an olarak kabul etmek gerekir.[13] Zira ilamın kesinleşmesi anına kadar zarar görenin zararı kesin değildir, yargılama süresi boyunca hala tapu sicili düzeltilerek zararın önlenmesi ihtimali bulunmaktadır. Zarar gören zarara uğradığını ancak bu süre sonunda tam olarak tespit edebilir.

 

Birinci fıkranın devamına göre tazminat istemi zarara neden olan fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Bu noktada on yıllık zamanaşımı süresinin tapu kaydının düzeltilmesi davasının kesinleştiği andan itibaren mi yoksa tapu memurunun tapu siciline yanlış kayıt düşmesi fiilinden itibaren mi başlayacağı tartışmalıdır. [14]

 

Birinci görüşe göre on yıllık zamanaşımı süresi fiilin işlendiği tarihten itibaren başlayacaktır. [15] Kanaatimizce kanun koyucu devletin özel hukuk sorumluluğunu bu madde bazında düşünmeden yalnızca özel hukuk kişileri arasında mevcut olan hukuki uyuşmazlıkları çözüme bağlamak adına zamanaşımı süresini bu denli kısa tutmuş olabilir. Bu sebeple bu görüşü savunmak anlaşılabilir olsa da görüşün uygulama alanı bulması isabetli olmayacaktır. Örneğin zarar gören zararı ve tazminat yükümlüsünü fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren 11.yılında zararı öğrendiğinde zarar görenin yalnızca iki yıllık zamanaşımı süresi seçeneği bulunmaktadır. Bu görüşün benimsenmesi halinde devlet yalnızca birinci fıkra uyarınca iki yıllık süre ile sorumlu olur ve devletin sorumluluğunun kapsamı daralmış olur.

 

Ayrıca, daha önce belirtildiği üzere zarar, tapu kaydının düzeltilmesi davasının kesinleşmesi ile doğmaktadır. Tapu kaydının düzeltilmesi davası kesinleşmeden zarar doğmayacağı için, salt tapu kaydının hatalı tutulması şeklindeki fiilin gerçekleştirilmesiyle haksız fiil sorumluluğunun doğması için gerekli olan zarar unsuru da gerçekleşmemiş durumdadır. Bu nedenle, haksız fiil sorumluluğunun tabi olduğu zamanaşımı süresinin başlangıç tarihinin belirlenmesinde tapu memurunun fiili gerçekleştirme anını esas almak uygun olmaz.

 

İkinci görüşe göre on yıllık zamanaşımı süresi tapu memurunun hatalı işleminden itibaren değil zararın meydana gelmesine neden olan fiilin gerçekleştiği andan itibaren başlayacaktır.[16]

 

Üçüncü görüşe göre on yıllık zamanaşımı süresi tapu kaydının düzeltilmesi davasının kesinleştiği andan itibaren başlar. Zira devletin sorumluluğuna gidilebilmesi için ilamın kesinleşmesi gerekmektedir. [17]

 

Kanaatimize göre üçüncü görüş isabetlidir. Tapu memurunun ihmali/icrai yolla tapu kaydını hatalı tutması tek hareket olarak değerlendirilebilir fakat bu kaydın düşülmesi tapu kaydının düzeltilmesi anına kadar hukuka aykırılık teşkil edecektir. Hukuka aykırılığın başladığı an baz alınırsa ilk savunulan görüşteki sonuç doğacak ve devlet on yıllık zamanaşımından çoğunlukla sorumlu tutulamayacaktır. Bu nedenle artık hukuka aykırılığın giderilmesinin mümkün olmadığı an olan ilamın kesinleşmesini zamanaşımı başlangıç tarihi olarak kabul etmek isabetli olacaktır. Kaldı ki tapu sicilinin yanlış tutulmasından doğan zararları öğrenmek ve tazminat yükümlüsünü tespit edebilmek, doğası gereği uzun yıllar sürebileceğinden henüz zarardan haberi olmayan zarar gören açısından tapu siciline kaydın düşüldüğü anın zamanaşımı başlangıç anı olarak kabul etmek adil olmayacaktır.

 

Yargıtay eski tarihli kararlarında on yıllık zamanaşımı süresinin tapu kaydının düzeltilmesi davasının kesinleşmesi ile başlayacağını belirtmişse de son tarihli kararlarında haksız fiile dayanmayan tehlike sorumluluğunun mevcut olduğu görüşündedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Yargıtay HGK 2017/5-2025 E., 2018/1189 K., 13.6.2018 Tarihli kararında şu şekilde belirtmiştir:[18]

 

‘’Yukarıda ifade edildiği gibi TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Devletin sorumluluğunun objektif-kusursuz sorumluluk hâli olduğunun kabul edildiğine ve bu sorumluluk hâlinin 818 sayılı BK’nın 41. ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız fiil sorumluluğu ile ilgisi bulunmadığına göre, aynı Kanunun 60. maddesinde (6098 sayılı BK’nın 72. maddesi) yer alan zamanaşımı kurallarının uygulanma imkânı olmadığı gibi,

TMK’nın 1007. maddesine dayanılarak açılan davalar için ayrıca zamanaşımı süresinin öngörülmediği dikkate alındığında, 818 sayılı BK’nın 125. maddesindeki (6098 sayılı BK’nın 146. maddesi) 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin devletin sorumluluğu için uygulanması gerekir.’’

 

Karardan hareketle Yargıtay kanunda mevcut olmayan yeni bir sorumluluk hali yaratmış, bu sorumluluk hali de kanunda düzenlenmediği olmadığı için Türk Borçlar Kanunu’nun 146.maddesinde yer alan genel on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanmasını uygun görmüştür.

 

Kanaatimize göre bu görüş isabetli değildir. Devletin sorumluluğunu daraltmamak için genel zamanaşımı kuralını benimsemek yerine 72.maddenin birinci fıkrasındaki fiilin gerçekleşmesi anını üçüncü görüşe paralel şekilde tapu kaydının düzeltilmesi davasının kesinleşmesinden itibaren başladığı yorumu benimsenseydi yeni bir sorumluluk türü yaratılmasına gerek kalmaz, 72.madde uyarınca on yıllık zamanaşımı süresi yine uygulama alanı bulabilirdi. Kaldı ki Yargıtay 146.maddenin uygulanması için yine haksız fiil unsurlarının gerçekleşmesini aramaktadır. Tüm bu nedenlerle Yargıtay’ın son kararlarına katılmak isabetli değildir.

 

Av. Deniz DEMİR

 

Kaynakça:

1. Kılıçoğlu, A. M. (2016). MEDENİ KANUNUMUZU NASIL DEĞİŞTİRDİK. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi , Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi - Hukuk Araştırmaları Dergisi , 1717-1757 .https://dergipark.org.tr/tr/pub/maruhad/issue/36500/358994

2. İlhan Helvacı Dersleri Madde 1007, http://www.ilhanhelvacidersleri.com/turk-medeni-kanunu/turk-medeni-kanunu-madde-1007, Erişim Tarihi:27.12.2022

3. Gönen Doruk, Borçlar Hukuku Genel Hükümler,1.Baskı, (İstanbul,2021), s.100-101

4. Pekmez Cüneyt, Tapu Sicilinin Tutulmasından Devletin Sorumluluğu, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi,2012, s.19

5. Gönen Doruk, Borçlar Hukuku Genel Hükümler,1.Baskı, İstanbul,2021, s.92-93

6. Pekmez Cüneyt, Tapu Sicilinin Tutulmasından Devletin Sorumluluğu, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi,2012, s.18

7. Yılmaz Süleyman, Türk Borçlar Kanunu Tasarısında Sebep Sorumluluklarına İlişkin Yeni Hükümler, Ankara Üniversitesi Dergisi, 2010, s.557

8. Pekmez Cüneyt, Tapu Sicilinin Tutulmasından Devletin Sorumluluğu, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi,2012, s.19

9. Oğuzman/Seliçi/Özdemir, Eşya Hukuku,22.Baskı, İstanbul s.165

10. Başoğlu Başak, Sözleşme Dışı Kusursuz Sorumluluk Hukuku ve Özellikle Tehlike Sorumluluğuna İlişkin Değerlendirmeler, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2016, s.40

11. Yargıtay HGK 2017/5-2025 E., 2018/1189 K., 13.6.2018 T. (lexpera.com)

12. Pekmez Cüneyt, Tapu Sicilinin Tutulmasından Devletin Sorumluluğu, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi,2012Pekmez, s.20

13. Pekmez Cüneyt, Tapu Sicilinin Tutulmasından Devletin Sorumluluğu, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi,2012Pekmez, s.139

14. Pekmez Cüneyt, Tapu Sicilinin Tutulmasından Devletin Sorumluluğu, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi,2012Pekmez. s.141

15.Pekmez Cüneyt, Tapu Sicilinin Tutulmasından Devletin Sorumluluğu, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi,2012Pekmez. s.141

16. Pekmez Cüneyt, Tapu Sicilinin Tutulmasından Devletin Sorumluluğu, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi,2012Pekmez. s.141

17. Pekmez Cüneyt, Tapu Sicilinin Tutulmasından Devletin Sorumluluğu, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi,2012Pekmez, s. 142

18. Yargıtay HGK 2017/5-2025 E., 2018/1189 K., 13.6.2018 T. (lexpera.com)

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN