Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

TÜRK HUKUKUNDA TİCARET BAKANLIĞI’NIN ŞİRKETLER ÜZERİNDEKİ DENETİM YETKİSİ

TÜRK HUKUKUNDA TİCARET BAKANLIĞI’NIN ŞİRKETLER ÜZERİNDEKİ DENETİM YETKİSİ

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Türkiye'de faaliyet gösteren şirketlerin hukuka uygun şekilde çalışmalarını sağlamak amacıyla çeşitli düzenleyici ve denetleyici yetkilere sahiptir. Bu yetkiler, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(“TTK”) başta olmak üzere, Şirket Denetim Yönetmeliği ve diğer ilgili mevzuattan kaynaklanmaktadır. Bakanlık, şirketlerin kuruluş aşamasından itibaren finansal durumlarını, birleşme ve devralmalarını, bağımsız denetim süreçlerini, tüketici haklarına uyumlarını ve haksız rekabet uygulamalarını denetlemektedir.

Bu makalede, Ticaret Bakanlığı'nın şirketler üzerindeki denetim yetkileri ayrıntılı bir şekilde ele alınacak, uygulanan yaptırımlar ve hukuki sonuçları değerlendirilecektir.

1. Giriş

Ticaret Bakanlığı, Türkiye’deki şirketlerin hukuka ve ekonomik ilkelere uygun faaliyet göstermesini sağlamak amacıyla çeşitli denetim yetkilerine sahiptir. Bu yetkinin temel dayanaklarından biri, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 210. maddesidir.  Anılan madde, Ticaret Bakanlığı’na şirketlerin defterlerini, kayıtlarını ve ticari faaliyetlerini inceleme yetkisi tanımakta, gerektiğinde hukuki ve idari yaptırımlar uygulama imkânı vermektedir. Bu denetim süreci, şirketlerin şeffaf ve mevzuata uygun bir şekilde yönetilmesini sağlamayı, ekonomik düzenin korunmasını ve haksız rekabetin önlenmesini amaçlamaktadır. Özellikle anonim ve limited şirketler açısından büyük önem taşıyan bu denetimler hem şirket yöneticilerini hem de yatırımcıları doğrudan ilgilendirmektedir.

“Şirket denetimine ilişkin düzenlemeler, faaliyetler ve finansal tablolar hakkında ortaklara, yatırımcılara ve üçüncü kişilere doğru ve güvenilir bilgiler sunmayı amaçlar. Bu sayede, küresel rekabet ortamında uluslararası sermayeye güven sağlanarak ekonomiye dinamizm kazandırılır.” [1] Bu çerçevede, TTK başta olmak üzere, denetim süreçlerini belirleyen özel hükümler ve yönetmelikler bulunmaktadır. Aşağıda, Ticaret Bakanlığı’nın denetim yetkisini doğrudan ilgilendiren önemli maddeler ele alınacaktır.

2. TTK M. 210 ve Devamı Kapsamında Şirketlerin Denetimi

TTK m. 210, Ticaret Bakanlığı’na tüm ticaret şirketlerini denetleme yetkisi vermektedir. Ancak bu denetim, şirketin mali hesaplarının incelenmesi anlamına gelmez. Bakanlığın yetkisi, şirketlerin kanun hükümlerine uyum sağlamasına yöneliktir. Denetimin nasıl yürütüleceği ise Ticaret Şirketlerinin Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca Denetlemesi Hakkında Yönetmelik ile düzenlenmiştir.

“Yönetmeliğin 5. maddesi uyarınca denetime tabi işlemler geniş bir yelpazeye yayılmaktadır. Kuruluş, ticaret sicili, unvan ve ticari defter işlemleri gibi temel unsurların yanı sıra, birleşme, bölünme, tür değişikliği ve şirketler topluluğuna ilişkin işlemler de denetim kapsamındadır. Genel kurul ve yönetim kararları, denetçi seçimi, esas sözleşme değişiklikleri, sermaye işlemleri, menkul kıymetler, finansal tablolar, yedek akçeler ve kâr dağıtımı gibi konular da incelenmektedir. Elektronik hizmetler, şirketin sona ermesi ve ilgili düzenleyici işlemler de Bakanlık denetimine tabidir.” [2]

“TTK m.210/3’e göre, Ticaret Bakanlığı kamu düzenine veya işletme konusuna aykırı işlemler, muvazaalı faaliyetler veya bu yöndeki hazırlıklar tespit ettiğinde, özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla bir yıl içinde fesih davası açabilir. Ancak, Bakanlığın yalnızca fesih davası açma yetkisi değil, aynı zamanda uyarı görevi de bulunmaktadır. Fesih davası açılmadan önce, düzeltilmesi mümkün olan hususlar için şirketler uyarılabilir. Ayrıca, Bakanlığın düzenlediği denetim raporları doğrultusunda sorumlular hakkında sorumluluk davaları açılması da mümkündür.” [3]

“TTK m. 333’e göre, Ticaret Bakanlığı kanunen izin alınması gereken şirketlerin kuruluşlarını ve esas sözleşmelerinin hukuka uygun olup olmadığını denetlemekle yetkilidir.  Özellikle belirli sektörlerde faaliyet gösterecek anonim ve limited şirketlerin kuruluş aşamasında, Bakanlık onayı aranmaktadır. Bu süreçte, şirketin sermaye yapısı, ortaklık yapısı ve ana sözleşmenin ilgili mevzuata uygunluğu incelenmektedir.” [4]

“Her ne kadar ilgili madde de anonim şirket kuruluşlarının esas sözleşme değişikliğinin, Bakanlık iznine tabii olduğu belirtilse de bu durumun dışında niteliği ve faaliyet konusu ne olursa olsun, kuruluşu ve esas sözleşmesinde yapılacak değişikliklerin herhangi bir makamın onayına bağlı olmayacağı düzenlenmiştir.” [5]

“Ancak, bu kanun maddesine göre bakanlık kanunun emredici hükümlerine aykırılık olup olmadığı açısından denetim yapabilir. Bunun dışında, anonim şirketin kuruluşu ve esas sözleşme değişiklikleri herhangi bir makamın iznine tabi değildir.” [6]

Bu kapsamda; şirketlerin mevzuata uygun hareket etmesini sağlamak, ortakların ve yatırımcıların haklarını korumak amacıyla yürütülen bu denetimler, ticari güvenliği artırarak ekonomik düzenin sürdürülebilirliğini desteklemektedir.

2.1. Bağımsız Denetim ve Denetim Kuruluşlarının Gözetimi ve Bağımsız Denetim Yönetmeliği Kapsamında Denetim Yetkisi

TTK m. 397’ye göre, bağımsız denetime tabi şirketlerin mali tabloları ve finansal raporları bağımsız denetimden geçmek zorundadır. Bu denetimler, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (“KGK”) ile Ticaret Bakanlığı tarafından denetlenmektedir. Denetim sonuçlarının gerçeği yansıtmaması halinde, Bakanlık tarafından idari yaptırımlar uygulanabilir.

“Bakanlığın Yönetmelik kapsamında yaptığı denetim, yalnızca TTK m.210’daki düzenlemeye uygunlukla sınırlı kalmamıştır. Yönetmelik, Bakanlığa şirket hesaplarını da denetleme yetkisi tanımıştır.” [7] “Ayrıca, Bakanlık tarafından yapılan denetimlerin sınırlarının aşılması, şirketlerin öngörülebilirlikten uzak bir denetim riskiyle karşı karşıya kalmasına ve ticari faaliyetlerin gereksiz yere kısıtlanmasına yol açabilir. Bu nedenle, yasal dayanağı olmayan bir denetim sonucunda uygulanacak yaptırımların geçerliliği tartışmalı olup, hukukun genel ilkelerine aykırı kabul edilebileceğine dair görüşler bulunmaktadır.” [8]

Kanuna göre, şirketlerin denetimi özel denetçi atanarak da gerçekleştirilebilir ve bu yöntem TTK m.635 uyarınca limited şirketler için de geçerlidir. TTK m.438’e göre, pay sahipleri belirli durumların incelenmesi için genel kuruldan özel denetçi atanmasını talep edebilir. Talep kabul edilirse, her pay sahibi veya şirket mahkemeye başvurarak denetçi atanmasını isteyebilir (TTK m.438/2). Talep reddedilirse, en az sermayenin onda birine, halka açık şirketlerde ise yirmide birine veya toplam en az bir milyon TL değerinde paya sahip ortaklara mahkemeye başvurma hakkı tanınır (TTK m.439/1). Başvuranlar, şirketin hukuka aykırı işlemlerini ikna edici şekilde ortaya koymalıdır (TTK m.439/2). Yaklaşık ispat yeterli olup, mahkeme gerekli görürse özel denetçi atayabilir ve bu karar kesindir (TTK m.440/1-2). Atanan denetçilerin hesap uzmanı veya bağımsız denetçi olması zorunlu değildir; işin niteliğine uygun uzmanlar görevlendirilebilir.

Bakanlar Kurulu kararıyla, bağımsız denetime tabi olmayan anonim şirketler ve 4572 sayılı Kanun kapsamındaki şirketlerin denetimi Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanacak ve Bakanlar Kurulu’nca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenmektedir. 28509 sayılı Bağımsız Denetim Yönetmeliği, denetim usulleri, denetçilerin nitelikleri, etik kurallar, görev ve yetkileri, seçimi, görevden alınması ve denetim raporlarının genel kurula sunulması gibi hususları kapsamaktadır.

Bağımsız Denetim Yönetmeliği uyarınca, ilgili şirketlerin faaliyetlerini yerinde inceleme yetkisine sahiptir. Bu kapsamda şirketlerin defter ve belgeleri incelenebilir, mali durumları analiz edilebilir ve gerektiğinde bağımsız denetim raporları talep edilebilir. Aynı zamanda yıllık mali tabloların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı Ticaret Bakanlığı tarafından incelenebilir. Bu inceleme, muhasebe usullerine uygunluğu ve şeffaflığı sağlamak amacıyla yapılmaktadır.

Mevzuata aykırılıklar tespit edilirse, Bakanlık şirketlere idari para cezaları uygulayabilir, belirli faaliyetleri durdurabilir veya zorunlu düzeltmeler talep edebilir.

Sonuç olarak, Ticaret Bakanlığı, ticaret şirketlerinin hukuka uygun faaliyet göstermesini sağlamak amacıyla çeşitli denetim yetkilerine sahiptir. Şirketlerin mali tabloları, finansal raporları ve muhasebe kayıtları incelenerek şeffaflık ve güvenilirlik denetimi yapılmaktadır. Ayrıca, özel denetçi atanması, bağımsız denetim ve idari yaptırımlar gibi mekanizmalarla şirketlerin hukuka uygun hareket etmesi teşvik edilmektedir. Mevzuata aykırı durumların tespit edilmesi halinde Bakanlık idari yaptırımlar uygulayabilir, gerekli düzeltmeleri talep edebilir ve bazı faaliyetleri durdurabilir. Böylece, şirket denetimi hem pay sahipleri hem de piyasa güvenliği açısından önemli bir mekanizma olarak işlev görmektedir.

3. Elektronik Ticaretin ve Haksız Uygulamaların Denetimi

3.1. Elektronik Ticaretin Denetimi

6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun madde 11 kapsamında, e-ticaret yapan şirketlerin faaliyetleri Ticaret Bakanlığı tarafından denetlenmektedir.

Haksız ticari uygulamalar, tüketiciyi yanıltıcı reklamlar ve mesafeli satış sözleşmelerine aykırılıklar Bakanlık tarafından incelenebilir. Bakanlık, Elektronik Ticaret Hizmet Sağlayıcıları ve Elektronik Ticaret Aracı Hizmet Sağlayıcıları faaliyetlerini düzenleme ve aracılık sözleşmelerinde yer alması gereken zorunlu unsurları belirleme yetkisine sahiptir.

Ayrıca, BTK’den sesli arama ve kısa mesaj yoluyla ticari elektronik ileti gönderen kişi ve şirketlerin bilgilerini talep edebilir. Yönetmelik uyarınca Bakanlık, denetim yapma ve sonuçlarını açıklama yetkisine sahiptir. Denetimle görevlendirilen personel, her türlü bilgi, belge ve elektronik kaydı talep edip inceleyebilir. İlgililer, bu talepleri eksiksiz ve doğru şekilde karşılamakla yükümlüdür. Bu yetkiler sayesinde Bakanlık, e-ticaret ekosisteminde adil rekabeti sağlamak, tüketiciyi korumak ve piyasa düzenini denetlemek adına etkin bir rol oynamaktadır.

3.2. Haksız Rekabetin ve Tüketici Haklarının Denetimi

“Rekabet ihlalleri, haksız rekabet ve tüketici haklarının ihlali, farklı hukuki düzenlemelere tabi olup, denetim ve yaptırım süreçleri açısından çeşitli merciler tarafından incelenmektedir. Rekabet ihlalleri, piyasadaki rekabet ortamının bozulmasıyla ortaya çıkar. Örneğin, işletmenin rakibi hakkında olumsuz algı yaratması haksız rekabet kapsamında değerlendirilirken, işletmelerin fiyat ve üretim miktarı gibi unsurlar üzerinden anlaşmaya varmaları veya piyasa hakimiyetini güçlendirmek amacıyla birleşmeleri rekabet ihlali olarak kabul edilir.” [9]

“Bu bağlamda, Türk Ticaret Kanunu, ticari ahlak ve dürüst rekabet ilkelerini koruma amacını taşırken, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, piyasalardaki rekabetin devamlılığını sağlamaya yöneliktir. Bu iki kavram arasındaki farklardan biri de başvuru mercileridir. Haksız rekabet iddiaları Ticaret Mahkemeleri tarafından incelenir ve mahkeme kararlarına karşı Yargıtay’a başvurulabilirken, rekabet ihlalleri Rekabet ihlalleri Rekabet Kurumu tarafından değerlendirilir ve Rekabet Kurumu’nun aldığı kararlara karşı Danıştay nezdinde yargı yoluna gidilir.” [10]

“Rekabet Kurumu, yalnızca 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (RKHK) kapsamında inceleme yapabilir ve Türk Ticaret Kanunu’ndaki (TTK) haksız rekabet düzenlemelerini uygulama yetkisine sahip değildir. Kurul, yetkisinin rekabeti engelleyici anlaşmalar, piyasa hakimiyetinin kötüye kullanılması ve birleşme/devralma işlemleriyle sınırlı olduğunu vurgulamıştır. Haksız rekabetle ilgili konular ise TTK kapsamında olup, bu tür uyuşmazlıklar ticaret mahkemeleri veya asliye hukuk mahkemelerinde görülmektedir. Rakipleri kötüleme, yanıltıcı bilgi verme, ticari sırları hukuka aykırı kullanma gibi fiiller haksız rekabet sayılmakta ve Rekabet Kurumu tarafından incelenmemektedir. Bu nedenle, RKHK kapsamına girmeyen haksız rekabet iddialarıyla ilgili başvuruların adli yargıya, Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri’ ne veya Ticaret Bakanlığı’na yapılması gerekecektir.” [11]

Öte yandan, 6502 sayılı Tüketicileri Korunması Hakkında Kanun uyarınca, haksız rekabet ve tüketici haklarının ihlali durumunda şirketlere idari para cezaları ve diğer yaptırımlar uygulanabilir. Örneğin etiket denetimleri Bakanlık, belediyeler ve ilgili odalar tarafından yürütülmektedir. 6502 sayılı Kanun’un 54/4. maddesi gereği, bu kurumlar denetim ve uygulamadan sorumludur. Belediyeler, tüketicilere sunulan mal ve hizmetlerde fiyat etiketi ve satıştan kaçınma gibi hususları inceleyebilir.

Satıcı ve sağlayıcılar, denetimlerde talep edilen bilgi ve belgeleri eksiksiz sunmak zorundadır. Mevzuata aykırılık tespit edilirse, tutanak ve belgeler Valiliğe (Ticaret İl Müdürlüğü) iletilir ve Bakanlık süreci yürütür. Denetimlerin hem re’sen hem de şikâyet üzerine yapılabilme imkânı bulunmaktadır.

Sonuç olarak, rekabetin korunması, haksız rekabet ve tüketici hakları, farklı hukuki düzenlemelere tabi olup, ilgili denetim ve yaptırım süreçleri farklı merciiler tarafından yürütülmektedir.

4. Şirket Faaliyetleri Konusu Bakımında Denetimler

“Ticari faaliyetlerin çoğalması ve çeşitli sektörlerin varlığı sebebiyle, farklı sektörde yer almak isteyen şirketler bakımından yeni düzenlemeler yapılmıştır. Şirketler kamu menfaatini de hizmet ettikleri göz önüne alındığında, bankacılık, sigortacılık, enerji piyasası vb. alanlarda faaliyet gösteren şirketlerin denetlenmesinin önemli olduğu anlaşılmıştır. Bakanlığın, ilgili şirketler kapsamında denetim yetkisi, şirketlerin faaliyetleri ile ilgili kanunlar ile sınırlıdır.” [12]

“Örneğin sigorta şirketleri, ekonomik hayatın kaçınılmaz kurumlarından biri olup sigortacılık faaliyetlerinden beklenen faydalanın ortaya çıkabilmesi için Bakanlığın denetimine tabi olması kaçınılmazdır. Sigortacılık Kanunu kapsamında sigorta şirketlerinin denetimi Bakanlık tarafından yapılmaktadır.” [13]

5. Denetim Sonuçları ve Uygulanan Yaptırımlar

Ticaret Bakanlığı’nın denetim süreçleri sonucunda şirketlere çeşitli yaptırımlar uygulanabilir. Bunlardan biri idari para cezalarıdır.  Mevzuata aykırılık tespit edilen şirketlere yüksek tutarlarda para cezaları kesilebilir. Diğer yaptırım, faaliyet durdurmadır. Hukuka aykırı faaliyetlerin düzeltilmemesi halinde, belirli faaliyetlerin geçici olarak durdurulmasına karar verilebilir. Şirketin Tasfiyesi veya Kapatılması da diğer bir yaptırım olarak uygulanmaktadır. Ağır ihlaller tespit edilmesi halinde, şirketin tasfiyesine veya ticaret sicilinden silinmesine karar verilebilir. Düzeltici Önlemler, Özellikle tüketici hakları ve reklam düzenlemelerine aykırılık hallerinde, şirketlerin mevzuata uygun şekilde düzeltmeler yapması zorunlu tutulabilir. Bakanlığın denetimi sonucundan şirket varlığına son verilmesi en ağır yaptırım olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kapsamda TTK. m. 201/3, 353 ve 530 uyarınca Bakanlığın fesih davası açması açabilir.

6. Sonuç

Ticaret Bakanlığı, ekonomik düzenin korunması ve piyasalarda adil rekabetin sağlanması amacıyla geniş bir denetim yetkisine sahiptir. Bu denetimler, şirketlerin mevzuata uygun faaliyet göstermesini sağlamak, tüketicileri korumak ve piyasa düzenini teminat altına almak için yürütülmektedir. Bakanlık, bağımsız denetime tabi olmayan şirketlerden e-ticaret platformlarına, fiyat etiketlerinden haksız ticari uygulamalara kadar geniş bir alanda incelemeler yapar. Denetimler hem re’sen hem de şikâyet üzerine gerçekleşebilir ve aykırılık tespit edilmesi halinde idari yaptırımlar uygulanır. Böylece, Bakanlık hem şirketlerin hukuka uygun faaliyet göstermesini teşvik etmekte hem de tüketicinin korunmasına yönelik etkin bir gözetim mekanizması oluşturmaktadır.

 Av. Gülçin Kırcı


Kaynakça:

1. Doç. Dr. ASLANOĞLU, Suphi Doç.̧. Ve BULUT Erdem, ‘Türkiye’de Bağımsız Denetim ve Yeni Türk Ticaret Kanunu’, Gümrük ve Ticaret Dergisi, Yıl 2013, Sayı 1

2. Ticaret Şirketlerinin Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca Denetlemesi Hakkında Yönetmelik madde 5.

3. Prof. Dr. Tekin MEMİŞ, ‘Şirketler Hukukunda Denetim’, Yıl 2012, Sayı 3-4

4.  Prof. Dr. Tekin MEMİŞ, ‘Şirketler Hukukunda Denetim’, Yıl 2012, Sayı 3-4

5.  Prof. Dr. Tekin MEMİŞ, ‘Şirketler Hukukunda Denetim’, Yıl 2012, Sayı 3-4

6.  Gökçe, Selman Yavuz, ‘Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Ticaret Şirketleri Denetim Yetkisi ve Sonuçları’, 2016, sayfa 139

7. Doç. Dr. Suphi ASLANOĞLU ve Erdem BULUT, ‘Türkiye’de Bağımsız Denetim ve Yeni Türk Ticaret Kanunu’, Gümrük ve Ticaret Dergisi, Yıl 2013, Sayı 1

8. Doç. Dr. Suphi ASLANOĞLU ve Erdem BULUT, ‘Türkiye’de Bağımsız Denetim ve Yeni Türk Ticaret Kanunu’, Gümrük ve Ticaret Dergisi, Yıl 2013, Sayı 1

9. Av. Ballı Mehmet, ‘Türk Ticaret Kanunu’na Göre Haksız Rekabet’, Gümrük ve Ticaret Dergisi, 2015, 5

10. Av. Ballı Mehmet, ‘Türk Ticaret Kanunu’na Göre Haksız Rekabet’, Gümrük ve Ticaret Dergisi, 2015, 5

11. Güner, Mehmet Yavuz, ‘Rekabet Hukuku ve Haksız Rekabet Hukuku İlişkisi’, Rekabet Kurumu Uzmanlık Tezi Serisi, 2021, Sayı 184

12. Gökçe, Selman Yavuz, ‘Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Ticaret Şirketleri Denetim Yetkisi ve Sonuçları’, 2016, sayfa 93

13. Gökçe, Selman Yavuz, ‘Gümrük ve Ticaret Bakanlığının Ticaret Şirketleri Denetim Yetkisi ve Sonuçları’, 2016, sayfa 93

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN