Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

TÜRKİYE’NİN İKLİM KANUNU TASARISI HAKKINDA HUKUKİ İNCELEME

TÜRKİYE’NİN İKLİM KANUNU TASARISI HAKKINDA HUKUKİ İNCELEME

Giriş

 

İklim değişikliği, yalnızca çevresel açıdan sınırlı kalmayan; ekonomik, sosyal ve hukuki boyutlarıyla tüm dünyayı etkileyen bir kriz haline gelmiştir. Bu durum, ülkeleri hem ulusal hem de uluslararası düzeyde yeni hukuki ve idari araçlar geliştirmeye yöneltmiştir. Özellikle Paris Anlaşması’nın kabulü ve ardından gelen iklim hedefleri, devletlerin iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında bağlayıcı ve kapsamlı yasal düzenlemelere yönelmesini zorunlu kılmıştır.

 

Türkiye, coğrafi konumu gereği iklim değişikliğinden en çok etkilenecek olan ülkeler arasında yerini almaktadır. Ülkemiz, 2021 yılında Paris Anlaşması’nı onaylayarak küresel iklim düzenlemelerine dahil olmuş ve 2053 yılı itibarıyla “Net Sıfır Emisyon” hedefini kamuoyuyla paylaşmıştır. [1]

 

Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda hazırlanan İklim Kanunu Tasarısı, Türkiye'nin ilk iklim odaklı çerçeve yasası olma niteliği taşımaktadır. İşbu yasa teklifi, hâlihazırda Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) gündeminde tasarı olarak görüşülmektedir. Bu yazı ile söz konusu kanun teklifinin temel yapısı, öngörülen mekanizmalar, idari yükümlülükler, idari yaptırımlar ve uygulama takvimi ele alınacaktır.

 

1.          Kanun Teklifinin Hedefi ve Hukuki Dayanağı

 

İklim Kanunu Tasarısı, Türkiye’nin uzun vadeli iklim politikalarını desteklemek, emisyon azaltımını sağlamak ve yeşil kalkınma süreçlerine yasal zemin hazırlamak amacıyla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hazırlanmıştır. Tasarının temel hedefi; sera gazı emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğine uyum sağlanması, çevresel sürdürülebilirliğin artırılması ve 2053 net sıfır hedefinin kurumsal ve hukuki çerçeveye oturtulmasıdır. [2]

 

Teklif kapsamında kamu kurumlarının görev ve yetkileri tanımlanmış; yenilenebilir enerji teknolojilerinin desteklenmesi, sıfır atık sisteminin yaygınlaştırılması, sürdürülebilir ekosistem yönetimi gibi başlıklarda çeşitli düzenlemelere yer verilmiştir. Ayrıca, yerel iklim eylem planlarının hazırlanması ve sera gazı emisyon izinlerinin zorunlu hale getirilmesi gibi uygulamalar da kanun teklifinde yer almıştır.

 

2. Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)

 

İklim Kanunu Tasarısı, sera gazı emisyonlarının piyasa temelli bir sistemle sınırlandırılmasını amaçlayan Emisyon Ticaret Sistemi (ETS)’ne ilişkin düzenlemelere yer vermektedir. ETS ile, işletmeler belirlenen üst sınırlar dâhilinde emisyon yapabilecek, izinler ise alınıp satılabilecek şekilde ticarete konu olabilecektir. ETS'nin temel amacı, sera gazı emisyonlarını maliyet etkin şekilde azaltmak ve özel sektörün yeşil dönüşümünü teşvik etmektir. [3]

 

Sistemin işletilmesinden sorumlu olmak üzere Karbon Piyasası Kurulu oluşturulacak olup, kurul ETS’ye ilişkin kararları almak, uygulama esaslarını belirlemek ve izleme süreçlerini koordine etmekle görevli olacaktır. Sisteme geçişin aşamalı olması amacıyla üç yıllık bir pilot uygulama süreci öngörülmekte, tasarı kapsamında bu dönemde yükümlülüklere uyulmaması durumunda verilecek para cezalarında %80 oranında indirim uygulanacağı belirtilmektedir.

 

Ayrıca, ETS sistemine geçiş süreci tamamlandığında, emisyon izni almamış işletmelerin faaliyet göstermesi mümkün olmayacak; geçici olarak sistem dışındaki işletmeler için ise bir kereye mahsus izin alınmış olduğunun kabulü hakkı tanınacaktır.

 

3. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM)

 

AB’nin iklim, enerji, arazi kullanımı, ulaşım ve vergilendirme politikalarının ara hedef olarak 2030 yılına kadar %55 emisyon azaltımını sağlayacak şekilde revizyonu için "Fit for 55" teklif paketi, Avrupa Komisyonu’nca 14 Temmuz 2021’de kabul edilmiştir. Söz konusu paket içerisinde, Avrupa Yeşil Mutabakatı (AYM) ile ülkemiz ticareti bakımından öne çıkan hususlardan biri olan SKDM mevzuatı da açıklanmıştır. AB, bu mekanizma ile yeşil dönüşümün yaratacağı maliyet karşısında Avrupa’nın rekabetçiliğinin korunmasını ve AB’deki üretimin, emisyon azaltım hedefi AB’den az olan ülkelere kaymasının önlenmesini hedeflemektedir. Ülkemizde de İklim Kanunu tasarısı ile, benzer şekilde, küresel ölçekte iklim değişikliği ile mücadeleye destek olabilmek ve aynı zamanda ülkemizdeki ticaretin ve sanayicinin korunmasını sağlayabilmek amacıyla ulusal ölçekte SKDM’nin kurulması hedeflenmektedir.

 

Buna göre, Türkiye Gümrük Bölgesi’ne ithal edilen malların gömülü emisyonlarının raporlanması ve yönetilmesi, Ticaret Bakanlığı’nın uygun görüşü doğrultusunda belirlenecek usul ve esaslara bağlanacaktır. Sistem sayesinde, AB'de ödenmesi gereken karbon maliyetinin Türkiye içinde alınması ve bu mali kaynakların yeşil dönüşüm için kullanılması amaçlanmaktadır.

 

4. Yerel Yönetimlerin Rolü ve İklim Eylem Planları

 

Tasarı, yerel yönetimleri iklim politikalarının aktif bir paydaşı hâline getirmeyi hedeflemektedir. Her il, Vali koordinasyonunda hazırlanacak yerel iklim değişikliği eylem planları ile emisyon azaltımı ve iklim değişikliğine uyum stratejilerini geliştirmekle yükümlüdür.

 

Büyükşehirlerde bu planlar büyükşehir belediyeleri tarafından, diğer illerde ise il belediyesi ve özel idareler tarafından hazırlanacaktır. Planların, İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu’na sunularak karara bağlanacağı düzenlenmiştir.

 

5. Yaptırımlar ve Yükümlülüklere Uyumsuzluk Hâlleri

 

Kanun tasarısı, yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi durumunda uygulanacak idari yaptırımları detaylı şekilde düzenlemektedir. Özellikle doğrulanmış sera gazı emisyon raporunun süresinde sunulmaması, gerekli izinlerin alınmadan faaliyette bulunulması, florlu gazların mevzuata aykırı şekilde kullanılması gibi durumlarda, ilgililerin 5.000.000 TL’ye kadar idari para cezasıyla karşı karşıya kalabilecekleri düzenlenmiştir. Cezalar, ihlalin niteliğine, emisyon miktarına ve işletmenin büyüklüğüne göre farklılık göstermektedir.

 

Sonuç

 

İklim Kanunu Tasarısı, Türkiye’nin çevre ve iklim politikaları açısından önemli bir dönüm noktasını temsil etmektedir. Kanunun yasalaşması halinde, ülkemiz ilk defa iklim değişikliğiyle mücadeleye ilişkin kapsamlı ve bağlayıcı bir mevzuata sahip olacaktır. Ancak bu dönüşümün başarıya ulaşması, yalnızca yasa metninin varlığıyla değil; etkin uygulama, kurumsal kapasite ve çok paydaşlı yönetişim anlayışıyla mümkün olacaktır.

 

Av. Sena Subaşı Örnek

 

Kaynakça:

 

1. T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, “İklim Kanunu Hazırlık Süreci Raporu”, 2023.

2. İklim Kanunu Tasarısı

3.  Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi (EU ETS) Yasal Çerçevesi – 2003/87/EC Sayılı Direktif.

4. Paris Anlaşması (Birleşmiş Milletler, 2015)

5. Avrupa Komisyonu, “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) Tüzüğü” (Regulation (EU) 2023/956)

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN