Özgün Law Firm

Özgün Law Firm

YENİLENEN KONUT VE ÇATILI İŞYERİ KİRA SÖZLEŞMELERİNDE TARAFLARIN KİRA BEDELİNE İLİŞKİN HAKLARI

YENİLENEN KONUT VE ÇATILI İŞYERİ KİRA SÖZLEŞMELERİNDE TARAFLARIN KİRA BEDELİNE İLİŞKİN HAKLARI

I- Kira Sözleşmesinin Tanımı ve Geçerlilik Koşulları

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda kira sözleşmeleri, üç farklı kısım halinde ele alınmış olup birinci kısımda Kira Sözleşmesine İlişkin ‘’Genel Hükümler’’ (TBK m.299-378), ikinci kısımda ‘’Konut ve Çatılı İşyeri Kiraları’’ (TBK m.339-356) ve üçüncü kısımda ise ‘’Ürün Kirası’’ (TBK m. 357-378) düzenlenmiştir.

6098 sayılı Kanun’un 299. maddesinde kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşme şeklinde tanımlanmıştır.  Kira sözleşmelerine uygulanacak hükümler, kiralananın cinsine göre farklılık göstermekte olup bu çalışmada ikinci kısımda düzenlenen konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin sözleşme koşulları ele alınacaktır.

Konut ve çatılı işyeri kira sözleşmesinin kurulması için herhangi bir şekil şartı aranmamakla birlikte, tarafların bu yönde iradelerinin bulunması ve sözleşmenin temel unsurlarında mutabakat sağlanmış olması sözleşmenin kurulması için yeterlidir. Ancak akdin yazılı şekilde düzenlenmesi olası bir uyuşmazlıkta delil ikamesi açısından önem arz etmektedir.

Konut ve çatılı işyeri kiralama hükümlerinin geçici kullanıma tahsis edilmiş taşınmaz kiralarında uygulanamayacağını belirtmekle birlikte, konut ve çatılı işyeri kira hükümlerinin uygulanabilmesi için kira sözleşmesinin en az 6 aylık kira dönemini kapsaması şartı bulunmaktadır. Uygulamada genellikle kira sözleşmelerinin 1 yıllık kira dönemleri ile kurulduğu görülmektedir.

Kira sözleşmeleri belirli ve belirsiz süreli yapılabilmektedir. Kararlaştırılan sürenin geçmesiyle herhangi bir bildirim olmaksızın sona erecek kira sözleşmesi belirli sürelidir; diğer kira sözleşmeleri belirli olmayan bir süre için yapılmış sayılır.

Belirli süreli konut ve çatılı işyeri kiraları, bildirim yoluyla sona erdirilebileceği gibi, dava yoluyla da sona erdirilebilir. Konut ve çatılı işyerlerine ilişkin belirli süreli kira sözleşmelerinin bildirim yoluyla sona ermesi TBK’nın 347. maddesinde;

“Konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracı, belirli süreli sözleşmelerin süresinin bitiminden en az on beş gün önce bildirimde bulunmadıkça, sözleşme aynı koşullarla bir yıl için uzatılmış sayılır. Kiraya veren, sözleşme süresinin bitimine dayanarak sözleşmeyi sona erdiremez. Ancak, on yıllık uzama süresi sonunda kiraya veren, bu süreyi izleyen her uzama yılının bitiminden en az üç ay önce bildirimde bulunmak koşuluyla, herhangi bir sebep göstermeksizin sözleşmeye son verebilir.”  hükmü ile düzenlenmiştir.

Bu halde belirli süreli kira sözleşmelerinde, yeniden akdedilmiş bir kira sözleşmesi olmasa dahi, sürenin sona ermesi ile sözleşme kendiliğinden hükümsüz hale gelmeyeceğinden tarafların akdin sona erdiğine dair bildirimde bulunmaları ve hatta bu yöndeki iradelerinin de uyuşması gerekmektedir. Aksi halde kira sözleşmesinin aynı şekil ve şartlarda devam edeceği anılan kanun maddesi ile hüküm altına alınmıştır.

Belirsiz süreli kira sözleşmelerinde ise, kiracı her zaman, kiraya veren ise kiranın başlangıcından on yıl geçtikten sonra, genel hükümlere göre fesih bildirimiyle sözleşmeyi sona erdirebilirler. Genel hükümlere göre fesih hakkının kullanılabileceği durumlarda, kiraya veren veya kiracı sözleşmeyi sona erdirebilir.

II- Yenilenen Kira Döneminde Kira Bedelinin Tespiti

Yenilenen kira dönemi kavramı, yukarıda yer verilen 6098 sayılı Kanun’un 347. maddesinde “her uzama yılı” ibaresinin karşılığı olup bu kavram öğretide ve Yüksek Mahkeme kararlarında da kabul edilmiştir. (2)

6098 sayılı TBK’nın 343. Maddesinde; “Kira sözleşmelerinde kira bedelinin belirlenmesi dışında kiracı aleyhine değişiklik yapılamaz.” hükmü getirilerek konut ve çatılı işyeri sözleşmelerinin, yenilenen kira dönemleri için, kira bedeli dışında kiracı aleyhine değişikliğe gidilemeyeceği hüküm altına alınmış ve kiracının korunması amaçlanmıştır. İşbu hüküm nispi emredici olup kiracı aleyhine yapılacak olan diğer değişiklikler batıldır. (3)

Yenilenen kira dönemlerinde kira bedelinin belirlenmesi ise 6098 sayılı Kanun’un 344. maddesinde düzenlenmiştir:

“Tarafların yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmaları, bir önceki kira yılında tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır.” 

Kanunun lafzından anlaşılacağı üzere yenilenen kira sözleşmelerinde kira bedeline, bir önceki kira dönemindeki on iki aylık tüketici fiyat endeksi ortalamasının üstünde bir artış yapılamayacaktır.

Günümüz ekonomik koşullarında değişen hayat standartları ve yüksek enflasyon sebebiyle, kiraya veren tarafından kira bedeli için on iki aylık tüketici fiyat endeksi ortalamasının çok üstünde artış talep edildiği bilinmektedir. Bu durumdan kaynaklı kira bedeli uyuşmazlıklarına geçici bir çözüm oluşturabilmek için yenilenen kira sözleşmelerinde kira bedelindeki yasal artış oranında geçici bir madde ile değişikliğe gidilmiştir.

11.06.2022 tarihli ve 31863 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve yürürlüğe giren ‘’Avukatlık Kanunu ile Türk Borçlar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’’un 4. maddesiyle aşağıdaki geçici madde 6098 sayılı Kanun’a eklenmiştir:

“GEÇİCİ MADDE 1- Konut kiraları bakımından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih ilâ 1/7/2023 (bu tarih dâhil) tarihleri arasında yenilenen kira dönemlerinde uygulanacak kira bedeline ilişkin anlaşmalar, bir önceki kira yılına ait kira bedelinin yüzde yirmi beşini geçmemek koşuluyla geçerlidir. Bir önceki kira yılının tüketici fiyat endeksindeki oniki aylık ortalamalara göre değişim oranının yüzde yirmi beşin altında kalması halinde değişim oranı geçerlidir. Bu kural, bir yıldan daha uzun süreli kira sözleşmelerinde de uygulanır. Bu oranları geçecek şekilde yapılan sözleşmeler, fazla miktar yönünden geçersizdir. Bu fıkra hükmü, 344 üncü maddenin ikinci fıkrası uyarınca hâkim tarafından verilecek kararlar bakımından da uygulanır.”

Yukarıda yer verilen ve 6098 sayılı Kanun’a eklenen Geçici Madde 1 ile kira bedeline bir önceki kira dönemi bedelinin %25’inden fazla artış yapılamayacağı, bu madde kapsamının 11.06.2022 ve 01.07.2023 tarihleri arasında yenilenen kira sözleşmelerinde uygulanabileceği açıkça hüküm altına alınmıştır.

Madde hükmü yalnızca konut konulu kira sözleşmelerinde geçerli olup işyeri kiralarında yasal artış oranı halen tüketici fiyat endeksi esas alınarak belirlenmektedir.

Diğer taraftan, kira bedelinin dava yoluyla tespit edilmesi halinde kira bedelinin hâkim tarafından ne şekilde 6098 sayılı Kanun’un 344. maddesinde düzenlenmiştir:

 “Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılmamışsa, kira bedeli, bir önceki kira yılının tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranını geçmemek koşuluyla hâkim tarafından, kiralananın durumu göz önüne alınarak hakkaniyete göre belirlenir.

Taraflarca bu konuda bir anlaşma yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, beş yıldan uzun süreli veya beş yıldan sonra yenilenen kira sözleşmelerinde ve bundan sonraki her beş yılın sonunda, yeni kira yılında uygulanacak kira bedeli, hâkim tarafından tüketici fiyat endeksindeki on iki aylık ortalamalara göre değişim oranı, kiralananın durumu ve emsal kira bedelleri göz önünde tutularak hakkaniyete uygun biçimde belirlenir. Her beş yıldan sonraki kira yılında bu biçimde belirlenen kira bedeli, önceki fıkralarda yer alan ilkelere göre değiştirilebilir.

Sözleşmede kira bedeli yabancı para olarak kararlaştırılmışsa 20/2/1930 tarihli ve 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun hükümleri saklı kalmak şartıyla, beş yıl geçmedikçe kira bedelinde değişiklik yapılamaz. “

Madde hükmünde kira bedelinin yargı yoluyla yeniden belirlenebilmesi için kira sözleşmesinin 5 yıldan uzun süreli veya 5 yılın sonunda yenilenen bir sözleşme olması şartı bulunmaktadır. Yine madde hükmünde kira bedeli belirlenirken kiralananın durumu ve emsal kira bedellerinin kıstas alınacağı belirtilmişken Yargıtay ve bölge adliye mahkemesi kararlarında kira sözleşmesinin süresine bağlı olarak hakkaniyet indiriminin yapıldığı görülmektedir. Şöyle ki;

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/8272 E., 2019/5399 K. sayılı ve 13.06.2019 Tarihli kararında;

“…..Bu durumda Mahkemece davalının eski kiracı olduğu da dikkate alınarak yukarıdaki açıklamalar ışığında hak ve nesafete göre 01.04.2015 tarihinde başlayan dönem için kira  bedelinin brüt olarak tespiti gerekirken yazılı şekilde yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak, net mi brüt mü olduğu belirtilmeden ve hakkaniyet indirimi uygulanmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” (4)

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2019/287 E., 2020/831 K. sayılı ve 23.06.2020 tarihli kararında;

“18.11.1964 tarihli ve 2/4 sayılı İBK kararında belirtildiği gibi; Hak ve nesafete göre kira bedeli tesbit edilirken, öncelikle tarafların tüm delilleri varsa emsal kira sözleşmeleri aslı veya onaylı örneği dosyaya alınmalı, bilirkişi marifetiyle kiralanan taşınmaz ve taraf emsalleri tek tek görülüp incelenmeli, böylece elde edilen veriler somutlaştırılarak dava konusu yer ile ayrı ayrı (konumu, çevresi, niteliği, kullanım şekli, kira  başlangıç tarihi, kira  süreleri vb) kira  parasına etki eden tüm nitelikleri karşılaştırılmalı, emsal kira bedellerinin niçin uygun emsal olup olmadığı somut gerekçelerle açıklanmalı,dava konusu taşınmazın yeniden kiraya verilmesi halinde getirebileceği kira parası belirlenerek hak ve nesafete uygun kira parası tesbit edilmelidir. Yine, kira parası tesbit edilirken, en son ödenen aylık kira bedeline ÜFE endeksi uygulanarak belirlenen kiradan daha düşük olmayacak şekilde taşınmazın boş olarak kiraya verilmesi halinde getirebileceği brüt kira  bedelinden, kiracının eski kiracı olduğu da gözetilerek hakkaniyete uygun bir miktarda indirim yapılmalıdır.” (5)

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi’nin 2017/444 E., 2017/448 K. sayılı ve 22.03.2017 tarihli kararında;

“Taşınmazın tespiti istenilen dönemde boş olarak brüt ne kadara kiralanabileceği belirlendikten sonra da "kiracılık süresi dikkate alınarak" mahkemece resen hakkaniyet indirimi yapılması gerekirken, deliller toplanmadan ve değerlendirilmeden yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması nedeniyle incelenen mahkeme kararının yerinde olmadığı, istinaf sebebi yerinde olduğundan HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiştir.” (6)

Kurulan hükümlerde de açıkça görüleceği üzere, kiracının eski kiracı olması gözetilerek hak ve nefaset ölçütleriyle hakkaniyet indiriminin yapılmaması, bu yönde kurulan yerel mahkeme kararlarının bozulmasına sebebiyet vermektedir.

Tüm bu hususların yanında Kira sözleşmesi esasen irade serbestisine dayalı bir sözleşme olduğundan taraflar kira bedelini serbestçe belirleyebilirler. Bu sebeple kira bedeline ilişkin yukarıda açıkladığımız hükümlerin taraflarca aksinin kararlaştırabilmesi her zaman mümkündür.

III- Yargıtay Kararları Işığında Yenilenen Kira Dönemlerinde Tarafların Talep Hakları

Yenilenen kira döneminde kira bedelinin nasıl belirleneceğini hususu yukarıda detaylıca ele alınmıştır. 6098 sayılı Kanun’un ilgili hükümleri ve yüksek mahkeme kararları açık olmakla birlikte, kiracının ve kiraya verenin taleplerine uygulanabilirliği farklılık gösterdiğinden ayrı bir başlık altında değerlendirilmiştir.

Kira bedeline ilişkin alacakların 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan, kiracı veya kiraya veren ayrımı olmaksızın taraflar, talep tarihinden geriye dönük 5 yıllık alacaklarını dava konusu edemezler. Bu hususta, yenilenen kira döneminde kiraya verenin talep hakkı ve kiracının talep hakkı olmak üzere ikili bir ayrıma gidilecektir.

3.1. Kiracının Talep Hakkı

Yenilenen kira sözleşmelerinde kira artış oranının önceki kira döneminin on iki aylık tüketici fiyat endeksi ortalaması veya sözleşmesel oranda arttırılabileceğini, taraflarca bu hükmün aksinin kararlaştırılabileceğini belirtmiştik. Ancak uygulamada kira döneminin yenilenmesi sözlü şekilde yapıldığından taraflar arasında yasal veya sözleşmesel artış oranının üstünde kira bedeli belirlenebilmektedir. Bu halde, kiracının, yasal veya sözleşmesel oranın üstündeki kira artışının iadesini kiraya verenden isteme hakkı bulunmaktadır. Şöyle ki;

Kira sözleşmelerinde kira bedelini ispat yükü kiraya verende, kira bedelinin ödendiğini ispat yükü kiracıda bulunmaktadır. Nitekim, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/3381 E, 2019/9536 K. sayılı ve 02.12.2019 tarihli kararında;

“Kural olarak, kira ilişkisinin varlığını ve aylık kira bedelinin ne kadar olduğunu ispat külfeti kiraya verene, kiracı tarafından kabul edilen kira bedelinin ödendiğinin ispat külfeti ise kiracıya düşer.  “ (7)

Şeklinde hüküm kurulmuştur. Kiracı, kararlaştırılan kira bedelini ödediğini her türlü delil ile ispat edebilir. Diğer taraftan kira bedelinin miktarı kiraya veren tarafından ispat edileceğinden kira miktarında uyuşmazlık olduğuna dair kiracının ödeme yaparken ihtirazı kayıt koyması beklenilmektedir. Aksi takdirde, zaten anlaşılmış olan miktarın ödenmiş olduğu sonucu kabul görür.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/16870 E, 2019/8175 K.  ve 21.10.2019 tarihli kararında;

“Bölge adliye mahkemesince; kira döneminin 31.12.2015 tarihinde sona ereceği, talep bakımından muacceliyet şartının bu dönem içinde kalan aylar bakımından değerlendirilmesi gerektiği, yeni başlayacak olan 01.01.2016 - 31.12.2016 dönemi için henüz muaccel olan bir alacak söz konusu olmadığı, zira takip talebinde ödenmeyen 2015 Temmuz ay kirası ile Aralık ay kira bakiyesine dayanıldığı ve muacceliyet koşulu nedeniyle diğer ayların kira parasının tahsilinin talep edildiği, bu nedenle muacceliyet koşulu gerçekleşmediğinden bu dönem için müeccel olan kira parasının talep edilmesinin mümkün olmadığı, takipte 01.01.2016 tarihinde başlayan dönem için hangi ayların kira parasının ödenmediğinin ve muacceliyet koşuluna neden olduğunun yazılı olmadığı, 01.01.2016-31.12.2016 dönemi kira parası muaccel olmadığından bu döneme ilişkin istemin reddi gerekirken, kabulüne karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi aylık kira bedeli sözleşmede 3.300-TL olarak yazılı ise de, davalı kiracı şirket tarafından 2015 yılı Haziran ayından itibaren ihtirazı kayıt konulmadan sıralı olarak banka hesabına 5.000-TL her ay bazında kira parası ödemesi yapıldığından aylık kira bedelinin 2015 yılı Haziran ayından itibaren 5.000-TL olduğunun kabulü gerektiği,…..” (8)

Denilerek, kiracının yenilenen kira dönemi kira bedeline ilişkin yasal ve sözleşmesel artış oranının üstünde yaptığı kira ödemelerini talep edebilmesi ödemelerin ihtirazı kayıtla yapılması şartına bağlanmıştır.

3.2. Kiraya Verenin Talep Hakkı

Yenilenen kira dönemlerinde kira bedelinin önceki kira döneminin on iki aylık TÜFE ortalaması ile arttırılabileceğini, taraflarca bu hükmün aksinin kararlaştırılabileceğini belirtmiştik. Ancak uygulamada, kira döneminin yenilenmesi sözlü şekilde yapıldığından taraflar arasında pazarlık yapılarak kira artışının TÜFE oranının altında kaldığı görülebilmektedir. Taraflar arasındaki kira sözleşmesinde belirtilen artış oranının ve TÜFE oranının altında kalan kira bedellerinde Kiraya verenin bakiye kısmı talep hakkı korunmuştur.  Öyle ki, Kiraya veren, kira bedelindeki TÜFE ve/veya sözleşmesel oran artışına açıkça itiraz etmesi şartı aranmamıştır. Bu hususta iradelerin sözleşme ile kurulduğu kabul edildiğinden kanun veya sözleşme oranın dışındaki bedel arttırımları için Kiraya veren doğrudan ve açıkça bedeli kabul etmedikçe alacak hakkı bakidir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/4763 E., 2018/13351 K. 26.12.2018 T.

“……. Somut olayda; taraflar arasında düzenlenen takibe dayanak 01.10.2006 başlangıç tarihli 1 yıl (aksi bildirilmedikçe uzatmalı) süreli kira sözleşmesinin varlığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin hususi şartlar bölümünde; yıllık artışların TEFE+%5 şeklinde olacağı belirtilmiştir. Özgür irade ile kararlaştırılmış olan bu şart geçerli olup tarafları bağlar ve yenilenen kira dönemlerinde de geçerliğini sürdürür. Ancak 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanun'unun yürürlüge girdiği 01.07.2012 tarihine kadar sözleşmedeki artış şartı geçerli olup, taraflar arasında karşı çıkılmayan yazılı bir kira sözleşmesi olup bu sözleşmede hangi oranda kira parasının artırılacağı açık ve belirgin şekilde belirtildiğine göre, uyuşmazlığın sözleşme hükümleri çerçevesinde çözülmesi gerekir. Davacının artış şartı uygulanmadan ödenen kira paralarını ihtirazi kayıt koymadan alması, kira parasının davalının ödediği miktarda belirlendiği konusunda bir anlaşmanın varlığını göstermez ve davacının artış şartı uyarınca fark kira alacağını istemesine engel teşkil etmez.” (9)

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/4273 E. , 2017/16360 K.

“İcra takibinde dayanılan ve karara esas alınan 05.07.2011 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmede aylık kira bedelinin 300,00 TL olduğu kararlaştırılmış olup, sözleşmenin özel şartlar 6.maddesi ile “Kiracı kontrat bitiminde kira bedelini...... Ortalamasına göre veya %8 oranında artırmayı şimdiden kabul ve taahhüt eder” düzenlemesine yer verilerek kira parasının ne şekilde arttırılacağı kararlaştırılmıştır. ......irade ile kararlaştırılmış olan bu şart geçerli olup tarafları bağlar ve yenilenen kira dönemlerinde de geçerliğini sürdürür. Davacının artış şartı uygulanmadan ödenen kira paralarını ihtirazı kayıt koymadan alması, kira parasının davalının ödediği miktarda belirlendiği konusunda bir anlaşmanın varlığını göstermez ve davacının artış şartı uyarınca fark kira alacağını istemesine engel teşkil etmez.” (10)

Yasal ve sözleşmesel kira artış oranının altında kalan kira bedeli, yazılı bir sözleşme veya muvafakat olmadıkça kiraya veren tarafından kabul edilmemiş sayılmaktadır. Sözleşmenin yazılı olması şekil şartı olmayıp ispat açısından önem arz etmektedir.  Bu durumun nihai olarak 2 sonucu bulunmaktadır;

i) Kiracı, kira bedelinin eksik ödenmesi sebebiyle temerrüde düşebilir.

Kiracının temerrüdü hükümleri 6098 sayılı Kanun’un 315. Maddesinde düzenlenmiştir:

“Kiracı, kiralananın tesliminden sonra muaccel olan kira bedelini veya yan gideri ödeme borcunu ifa etmezse, kiraya veren kiracıya yazılı olarak bir süre verip, bu sürede de ifa etmeme durumunda, sözleşmeyi feshedeceğini bildirebilir. Kiracıya verilecek süre en az on gün, konut ve çatılı işyeri kiralarında ise en az otuz gündür. Bu süre, kiracıya yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren işlemeye başlar.”

Uygulamada, kiracı aleyhine İcra takibi başlatarak temerrüt hükümlerinin uygulandığı sıkça görülmektedir.

ii) Kiraya veren geçmişe dönük 5 yıllık kira farkı alacağını işlemiş faizi ile birlikte talep edebilir ve temerrüt sebebiyle kiracının taşınmazdan tahliyesini talep edebilir.

Bu durum uygulamada kiralayanın kiracı aleyhine haciz ve tahliye talepli icra takibi (Örnek no:13) başlatması şeklinde vuku bulur. Kendisine ödeme emri tebliğ edilen kiracı yasal süresi içinde ödeme emrine itiraz ederek veya borçlu bulunduğu miktarı İcra Müdürlüğü kasasına depo ederek takibi durdurabilir. Bu halde, eğer, alacaklı-kiralayan; ödeme emrinde belirtilen “ödeme süresi” geçmeden icra mahkemesine hem “itirazın kaldırılması” ve hem de “tahliye”ye karar verilmesi için başvurmuşsa, alacaklı-kiralayanın “tahliye” istemi reddedilmeli ve “itirazın kaldırılması” istemi incelenmelidir. Bu durumda, alacaklı-kiralayanın, ödeme emrindeki “ödeme süresi” dolduktan sonra tekrar icra mahkemesine “tahliye” için başvurması gerekir. (11)

IV- Sonuç

Kira sözleşmeleri iradi bir sözleşme olup yenilenen kira dönemlerinde de sözleşmenin aynı şartlarla devam edeceği beklenilmekle birlikte, yenilenen kira dönemi için kiracı aleyhine kira bedelinin değiştirilmesi dışında değişiklik yapılamayacağı hükmü getirilmiştir. 6098 sayılı Kanun’da kiracı lehine pek çok düzenleme mevcut olup Türk Borçlar Kanunu hükümlerinin düzenlenmesinde yatan temel düşüncenin, zayıf durumda olduğu bir varsayım ile kabul edilen kiracının, kiraya verene karşı korunması olduğunu söylemek yanlış olmaz. Nihayetinde kiralananı özen ve dikkat yükümlülüğüne uygun kullanmak, sözleşmeden doğan borçlarını yerine getiren ve kiralananı kullanmaya devam etmek isteyen kiracının, kiraya veren tarafından kiralanandan tahliye edilmesi neredeyse imkânsızdır. Zira bir taraftan kiraya verenin kiracıyı kiralanandan çıkarabilmesi kanunda sınırlı sayı ilkesine göre sayılan sebeplerin bulunmasına, diğer taraftan da yine Kanunda sayılan şartlara uyulmasına bağlıdır. Pek tabi kanunda kiracının tahliyesi için sayılan sınırlı haller arasında kira bedelinin ödenmemesi sebebiyle kiracının temerrüde düşmesi de sayılmıştır. (12)

Diğer taraftan kira bedelinin belirlenmesi açısından kiraya veren taraf daha güçlü konumda bulunmaktadır. Kira bedeli, yasal ve sözleşmesel artış oranının üstünde kiraya veren lehine belirlenen bedel ile ödenmekte ise kiracının ihtirazı kayıtla ödeme yapması beklenirken; yasal ve sözleşmesel artış oranının altında kiracı lehine belirlenen bedel ile ödenmesinde Kiraya verenin ihtirazı kayıt koyması şartı aranmamıştır. Bu durum kiraya verenin görece üstün olan mülkiyet hakkına bağlı olarak, açık itirazı olmasa dahi kira bedelinin kiraya verenin lehine düzenlenmesine imkan tanımıştır. Ancak, güncel durumda kiraya veren, Türk Borçlar Kanunu’nda yasal kira artış oranı konusunda yapılan son değişikliğin aleyhine olması ve söz konusu geçici maddenin uygulanması ile mahrum kaldığı kira alacağını işbu imkan dahilinde suistimal edebilmektedir. 

Sonuç olarak, yenilenen kira dönemlerinde kira bedeli belirlenirken her ne kadar akdi ve yasal olarak artış oranları belirlenmiş olsa da somut olaylarda söz konusu artış oranlarının doğrudan uygulanabilmesi pek mümkün olmamaktadır. Kira bedeline ilişkin doğması muhtemel uyuşmazlıklarının ortadan kaldırabilmek için en sağlıklı yol tarafların mutabakata vardıkları hususların yazılı şekilde belirlenerek sözleşmenin yeniden imza edilmesi olacaktır. 

Av. Özge Akçan


Kaynakça:

1. Hande Uysal, Kira Bedelinin Tespiti (İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019)

2. Yargıtay 3. H.D., 22.05.2017 T., 2017/3365 E., 2017/7624 K., (Çevrimiçi) http://www.kazanci.com, 20.01.2019; Yargıtay 6. H.D., 05.10.2015 T., 2017/5518 E., 2015/7890 K., (Çevrimiçi) http://www.kazanci.com

3. Kanık, Hikmet, Yargıtay Uygulamasında Kira Hukuku Davaları, Yetkin Yayınları, Ankara, 2021

4. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/8272 E., 2019/5399 K. sayılı ve 13.06.2019 tarihli kararı

5. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2019/287 E.,  2020/831 K. sayılı ve 23.06.2020 tarihli kararı

6. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 35. Hukuk Dairesi’nin 2017/444 E., 2017/448 K. sayılı ve 22.03.2017 tarihli kararı

7. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2019/3381 E., 2019/9536 K. sayılı ve  02.12.2019 tarihli kararı

8. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/16870 E., 2019/8175 K. sayılı ve 21.10.2019 tarihli kararı

9. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/4763 E., 2018/13351 K. sayılı ve 26.12.2018 tarihli kararı

10. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2017/4273 E., 2017/16360 K. sayılı kararı

11.http://tbbdergisi.barobirlik.org.tr/m2009-84-556#:~:text=Bor%C3%A7lu%2Dkirac%C4%B1n%C4%B1n%2C%20kendisine%20g%C3%B6nderilen%20%E2%80%9C,(%E2%80%9Calaca%C4%9F%C4%B1n%20al%C4%B1nmas%C4%B1n%C4%B1%E2%80%9D%20ve%20%E2%80%9C

12. Gökyayla, Emre, Konut Ve Çatılı İşyeri Kiralarına İlişkin Hükümlerin Uygulama Alanı (TBK. m. 339) 

MAKALEYİ PAYLAŞIN
MAKALEYİ YAZDIRIN